21 Ekim 2009

Ayılar, Kış Uykusuna Yatar mı?

Hayatımdaki çok değerli, pek değerli insanlar,

Hakkımda neler düşündüğünüzü tahmin etmem zor değil. Hatta bunu tahmin edebilecek yeti sahibi olduğum için de hakkımda böyle düşünüyorsunuz diyebiliriz. 

İnsan sevgisi, tanrı, kader, dostluk falan... Onlar ne zaman güzel biliyor musunuz, bunları herkes yapamasa bile en azından herkes kıymetini anladığında. Aksi durumda evet iyiler daha değerli falan ama bu kocaman bir kandırmaca.. Anlatamıyorum değil mi, bak işte senin görebildiğin kısmı iki kelimeyi yan yana koyup cümle kuramayışım, olayın bendeki görünümü ise, aynı anda birden çok çok fazla şey düşünmenin vermiş olduğu karmaşa. Hani ben senin gibi sadece Ferhunde'nin neden bön bön baktığını anlamlandırmak için harcamıyorum hayatımı. He izlemiyor muyum, izliyorum dur bak nasıl oluyor: O bön bön bakar bakmaz aradaki 1531632138 tane bölümü izlememiş olsam bile neden bön bön baktığını anlayabiliyorum, hatta o arada yerel bir kelimenin kökenini düşünüp aynı zamanda da bardağıma çay doldurabiliyorum, hatta bu kadar yağmurda evimi su basar mı acaba diye de endişeleniyorum. aha işte aramızdaki fark: bütün bölümleri nefes almadan izlemene rağmen hâlâ bendeki performansa ulaşamamış olman..

Hayatını bir dine adamışsın gibi görünüyor, yani başını filan kapatmışsın ya,  senin bugün öğrendiklerini ben abartısız söylüyorum ilkokuldan beri biliyorum, bilmekle de kalmıyor uyguluyorum. Din her şeyden önce bir felsefedir, daha neyin ne olduğunu anlamadan bir şeyler yapmışsın bir de eleştirecek olsam yok baş örtü karşıtısın bok karşıtıyım ben, sıçma hiç, boka karşıyım tamam mı şekerim!? Karşı falan değilim, karşı olduğum tek şey cehalet, boşluk, bomboşluk..

Bazı hayvanların kış uykusuna yattığını öğrendiğinde verdiğin tepkiyi sanırım ömrümün sonuna kadar unutmayacağım; cehaleti simgeler tablolardan biri olarak zihnimin duvarlarını süsleyecek o ebleh surat.

Müdürün eşi olunca nasıl bir kendine güven geliyor insana merak ediyorum. Karşındaki insanlar dizi dizi inci olmuş sıkışmış kanepeye, sen o dobiş bedeninle yayılmışsın karşı kanepeye oh ayaklarını da uzatmışsın, hey maşallah.. Var mı başka bir isteğin bebeğim, söyle getirelim hep.

Doğduğumdan beri fark ettiğim bu hayatı istemiyorum işte..
Farkında olduğum hiçbir şeyi istemiyorum.. 

Hadi yiyorsa git di mi!?
I ıhh..

Aptal olmak en kolayı biliyor musunuz, gerçekten gerçekten en kolayı aptal olmak.. En azından geceleri düzenli uykular uyursunuz şişko kocalarınızın kıllı kollarında.. 

20 Ekim 2009

Şiir Dersi

"İki elim aşktaydı, yine de çıkıp geldim,
Bir uykuyu cananla beraber uyuyorken,
Ki dünyada onunla İstanbul'dum, güzeldim,
Şişede balıktım ey ve göllerde Haşim'den
Hatıra bir kamıştım, yine de çıkıp geldim.
İncecikten bir kardı, yağardı efil efil,
Lavinya'mdı, ben ona Nedim'den bir gazeldim,
Bütün kara parçalarında -Afrika dahil
Ziyade gülüşürdük, yine de çıkıp geldim.
Adın ne önemi var, Jülyet'ti ya da Gonca,
Çağrılı tek Yakup'tum sofrasında, özeldim,
Çıkıp geldim, solgun bir güldür şimdi ardımca."
--------"İyi ettin" dedi Hocam, "zaten ya aşk ya şiir!"
--------Göz kırptı ve ikisi de aynı şey dedi Şekspir.


Nazmi Ağıl

19 Ekim 2009

Dolma Bahçesi

-Atatürk nerede doğmuş çocuklar?

-Dolma bahçesinde örtmenim..

18 Ekim 2009

Caner Cindoruk



Ben bu adamı beğeniyorum arkadaş. Zaten nerede kıllı tüylü herif var ben onu beğeniyorum. İşte bu adamı da seviyorum misal.
 Yaprak Dökümü'nde oynadı şimdi de Hanımın Çiftliği'nde oynuyor. Beynelmilel'de de oynamış kendisi rolünü hatırlamıyorum o ayrı, nasıl atlamışım hayret :)
Evet söyleyeceklerim bu kadar şimdilik, bıyıklarını kesmesin, sakal bıraksın, kıllı tüylü devam etsin işte ne güzel her şey. Oy oy oy..
Allah sahibine bağışlasın falan filan.. hıh

15 Ekim 2009

Soru Cevap

Benim pıtırcıklardan inci:

-Osmanlı İmparatorluğu diye bir şey duydunuz mu hiç çocuklar?

-Duydum öğretmenim, bizim köyün imamı.

14 Ekim 2009

Naylon Canavarı mısınız?

NTVMSNBC Yeşil Haber'de bir test gördüm beğendim siz de görürseniz belki beğenirsiniz falan demiş olabilirim işte amaaan..

Ahanda Test:

13 Ekim 2009

Sonunda Resmimi Göstermeye Karar Verdim

12 Ekim 2009

Çiş Yapmak Bile Olay


İlk gün başıma geleni anlatayım da beni hayatınızdan tamamen çıkarın evet ben güzel bir kız değilim, bildiğin sıçıyorum arkadaş..

Yolda çişim gelmişti tuttum tuttum evi yerleştirdik, dedim ben bir gideyim çişe.. Alaturka tuvalet var delikte de bir taş, ne iş anlamadım tabii neyse çok da gelmişti çişim ohh taşa bir güzel işedim. Tabii taşın üzerinde kalmıyor, sıvı bu sonuçta akıyor ama taşın üstünde bir ıslaklık kalıyor.

Çıktım tuvaletten babamlar gitmeye yakın bir de tuvalete bakalım dediler, ev arkadaşım da işte kendini ev sahibi sanıp tuvaleti gösteriyor. "Aslında bu ıslak değildi herhalde kimse üzerine işememiştir" dedi. "Yok" dedim "kim işeyecek yıkamıştır biri".Sonra direkt alakasız yerlere bakarak ıslık çalma moduna geçtim.

Öyle işte şimdi taşı kaldırıyorum işerken sonra tekrar koyuyorum işim bitince ya da çişim bitince işte.. Kapaklı zımbırtı da var ama ev bildiğiniz gibi değil dümdüz inmiyor boru L gibi yapmışlar kapak bir yere sıkışmış kalmış öyle..

Bu da böyle bir anımdı.

Beni tanımıyormuş gibi yaparsanız valla kızmam yeter ki dürüst olun :)

11 Ekim 2009

Neler Oldu Neler

Ah nereden başlamalı nasıl başlamalı..

Şimdi gitmeden önceki geceden başlayalım. Babam inatla bu gidişi ertelemem gerektiğini söyledi ve hiçbir konuda yardım etmedi. Gloom'la sabaha kadar konuştuk, ikimiz de çok kötü durumdaydık, beni neyin beklediğini bilmiyorduk sonuçta.

Sabah oldu, babam neden daha erken kalkmadın diye pöykürdü bir sürü. Komşularla vedalaştım sonra bir de babaannem çok ağladı, "Ölüsüne ağla canlısına ağla reva mı bu bana" diyordu en son.. Neyse sonra eşyaları yerleştirdik arabaya, halama gittik, halamdan da perde aldık, hatta halamı da aldık Bim'den bir sürü bir şey aldık.. Bagaj doldu, arka koltukta bir kişilik yer bile kalmadı. Eşyalar ikide bir annemin kafasına düşüyordu. Ön koltukta da halamla ben oturduk, sıkış depiş gittik.

İlçeye varınca adam bize yolu çizdi. Sonra bir yerden kanepe falan bir iki bir şey daha aldık. Adamlar köyü biliyorlarmış bırakırız biz dediler neyse atladık tekrar gidiyoruz köye.. Gidiyoruz daaaa ben böyle bir yol görmedim.. Görmedim valla.. Sırat mübarek.. Virajlı, taşlı, haliyle tek araçlık.. 20-30 km de böyle gittik ama beni helikopterle alırsınız hayatta inmem ilçeye diye söylendim yol boyunca. Yolda bir an nereye döneceğimizi şaşırdık arayalım soralım dedik çıkardım telefonu.. Ahaaa telefon çekmiyor. O an işte başımdan aşağı dökülen kaynar sularla yandım. Gloom'a haber verememiştim.. Son konuşmamız geceydi ve öyle kaldım.. Yıkıldım bir an sanki, geri dönmek istedim ama neyi bahane edecektim. Moralim sıfır devam ettik artık rastgele bir yoldan. Neyse köyü gördük uzaktan, allam dağ başında ne işim var benim dedi içimden bir ses, başka bir ses Feride olmak kolay mı dedi sustum.. Köye yaklaştıkça büyülendim sanki.. Karadeniz yaylalarına benziyordu. Okulu gördüm hemen köyün girişindeydi, lojman da onun bahçesinde işte. Odayı gördüm beynimden vurulmuşa döndüm. Bok gibi.. Telefon çekmiyor kesinlikle, hiçbir operatör çalışmıyor. Geri dönsem mi acaba diye düşündüm yine. Gloom beni merak eder, ne yapıyordur acaba gibi gibi bir sürü şey.. Lojmandaki öğretmenler indiler yardım ettiler odayı yerleştirdik bir güzel. Ev arkadaşım o gerizekalı arkadaşımın dediği gibi biri değilmiş. Hay salak her gördüğü sakallıyı dedesi sanıyor herhalde. Bildiğin donuk, içi geçmiş bir kadın işte, iyi biri o kesin de eğlence anlayışı Aşk-ı Memnu izlemekten ibaret.

Annemler gitti sonra, kaldım burada tek başıma. Yatağımı yaptım yattım fazla uzatmadan ama uyumak mümkün değil. Okulun bitişiğinde mezarlık var, köpek ulumaları, çıtırtı pıtırdı öldüm resmen. Uykusuz uykusuz kalktım ertesi gün okula gittim.. Okul güzel.. 10 öğretmeniz toplam. Ben 2. sınıflara ders veriyorum. 5 mevcutlu bir sınıfım var. İlk gün 2 öğrencim vardı, ikinci gün 3 oldu cuma günü de işte 4 oldu ama biri hâlâ gelemedi nedense.. Öğrenciler okuma yazmayı unutmuşlar, bir tanesi hiç bilmiyor. Kalma diye bir şey olmadığı için de direkt gelmiş mi bizim sınıfa oh maşallah.. Şimdi ne yapacağım ben diye düşündüm bir süre sonra ona da çözüm buldum. Birleştirilmiş sınıf gibi ders işliyorum. Ödevleri bile ayrı hepsinin. İlk gün akşam kurul toplantısı vardı kulüpler kurullar bir sürü bir şeylerde daha görev aldım. Hadi hayırlısı...

Çocuklardan biri bir torba kestane hediye etti bana. Bir sürü çiçek aldım, kır çiçeği.. Resim dersinde beni çizdiler defterlerine. Çok değişik bir duygu. Bir de bir tane kız öğrencim yapamayınca birkaç kez ağladı ama neyse alışacak tabii :)

Durumlar böyle işte, komşuluk yapıyoruz arada. Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu akşamları. Takip etmediğim dizileri bundan sonra takip edeceğim artık. Bir de izlerken konuşmasalar tam süper olacak.

Heh bir de şey var adımı kullanmıyor kimse, kimseyle arkadaş olamıyorum. "Hocam", "siz " hep böyleyiz.. Sizli bizli sizli bizli sıkıldım. Özenti gibi hocam hocam nedir ya..? Ego sorunu var bence öğretmenlerin sadece buradakiler değil çoğu böyle. Daha önce hanım bey kullanıyordum hocam nedir öğrenci gibi aklım almıyor, çok enteresan..

Daha anlatacak çok şeyim var özellikle de komik kısımları anlatmadım daha ama sabredin gelecek hepsi sırayla..

İnterneti üst komşudan çektim. Çok şükür internetim var artık.

10 Ekim 2009

Sen Bir Dağsın Esmer Adamların Durmadan Kazdığı

bir dünya varsa eğer kitapların yazdığı
babamın anlattığı doğruysa yani; öyle bir dünya
sen dışındasın hem de merkezisin bir anlamda
eğri bir biçimsin birlikte yakalandığımız

kendisiyiz hep suçlanan bir sesin
yağmurda kaybolmuş bir kedinin korkusuyuz
ya da buna benzer bir şeyiz; hiçbir şeyiz

az çekilen bir ceza gibi tırmanmıştık hayatı
anımsa; aşk uzun süren uykusuydu evcil bir kışın
ya da öyle sanmıştık; bütün suçları işledik ne güzel

şimdi güpegündüz ben bir dağı kazmaya gidiyorum
sen bir dağsın esmer adamların durmadan kazdığı

hep başkalarının kollarında seviyoruz hayatı
raydan çıkan tren ne kadar severse enkazını
o kadar. onun kadar seviyorum inan suçlarını

aşk tek kişiliktir, bütün deliler bilir sayı saymasını
ve sarılıp yatmanın anlamı yoktur kaldırımlarda
eğer fazla yaşlanmışsak bir anda. fazla ıslanmışsak
hiçbir acı dönüşmez başka bir acıya

bir dünya varsa eğer kitapların yazdığı
yırt bütün kitapları. beni sevdiğini kanıtla
---yatağını açık tut bütün aşklara..

Altay Öktem

5 Ekim 2009

Gidiyorum

Yarın gidiyorum, birazdan bilgisayarı da kaldırırım o da benimle geliyor çünkü ama telefonun çekmediği yerde interneti hemen bağlatabilir miyim bilmiyorum.. :(

Nereye gidiyorum, geçen de söylemiştim küçücük bir ilçenin ilçeden uzak ve kimsesiz bir köyüne gidiyorum. Orada lojmanda kalacağım, beni merak etmeyin dağdan kurt falan iniyormuş ama madem Türksün göster ürksün demişler.. Bir el hareketi çekerim kurt murt kalmaz hem zaten Türeyiş Destanı falan var işte kurtlar çok da yabancı sayılmaz bize değil mi :)

Telefon çekmiyormuş evet, ama çeken bir armut ağacı bulursam (siminya'nın önerisi bu, ciddiye alacağım kesinlikle) telefonda da konuşabileceğim.

Ne kadar sürer bu durum bilmiyorum ama iyi olacağım ben, biraz para biraz tecrübe biriktirmeye gidiyorum ve sanırım biraz da kafa dinleyeceğim.

Arkadaş ben böyle ebeveynler görmedim, onlar beni teselli edeceğine, bana yol göstereceğine ben onlara yol gösteriyorum üstüne bir de azar işitiyorum acelesi neymiş diye, sanki dükkan açıyorum hani kendi işim ya, gözleme yapıp satacağım sanki.. Tövbe tövbe..

Hiçbir işime yardım etmiyorlar. Kocaya kaçmadığımdan emin olmak için yanımda gelecek babam o kadar. Bugün güya alışveriş yapacaktık gideceğim yer için, sattı beni. Ben onu çarşıda beklerken o çoktan eve dönmüş. Böyle bir adam. Üç kuruş paramla kaldım ortada. Çok lazım olanları aldım diğerleri kaldı. Hayır imkanım olacağını bilsem sonra, dert etmeyeceğim ama ilçeden köye araba haftada üç kez geliyormuş öyle aklıma esince ihtiyaçları alamayacağım. Köyde bakkal falan da yok, hani böyle Yılmaz Erdoğan filmlerinde bir kamyonet dolusu zımbırtı getirirler ya köye heh işte ondan geliyormuş da öyle alabiliyormuşuz. Artık hayırlısı..

Durum bu işte, gidiyorum. Bana şans dileyin dua edin hani böyle inandığınız ne varsa işte ondan güzellikler yollayın bana, ihtiyacım olacak.
Yazmayı özleyeceğim ama deftere yazıp sonra buraya aktarmayı düşünüyorum.

Bir sürü anıyla döneceğim eminim. Beni özleyin anacım.. Bay..!!
Yok be, allahaısmarladık..
Ya da hoşça kalın...

öpsün sizi pippili..!!!

Olur da iki gün sonra gelirsem hani gidiyordun ne adisin demeyin dediğim gibi hiçbir şey bilmiyorum şu an.. Başbaş haydi gittim..

4 Ekim 2009

Döndü

1. Gittiği yerden geri gelen. 2. Din değiştiren, dönme.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü döndü

Henüz evlenmemiş kız.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü Döndü Köken: T.

Cinsiyet: Kız
l. Henüz evlenmemiş kız. 2. Gittiği yerden geri gelen.


Dönme diyorsunuz ya yani cinsiyet değiştirene yok öyle bir şey, yani yokmuş işte. Din değiştiren demekmiş. Akıllı olalım..!! Bir de ben mesela döndüymüşüm.. Henüz evlenmemiş kız.. Kız yani kadın falan değilim ben kızım ben taam mı?! Evlenmedim ondan.. Mrs. Brown değilim ben daha. Döndüyüm huleyn..

3 Ekim 2009

OBAMALI SECCADE

Enteresan bir annem olduğundan bahsetmiştim daha önce. Şimdi bu annem var ya bu annem.. Hey allam durun anlatayım:

Yaz başında bir arkadaşımız (kardeşimle ortak arkadaşımız) Amerika'ya çalışmaya gitti. Ne getireyim diye de soruyordu işte. Anneme de sormuş telefonda. Annem ne sipariş etmiş acaba hımm:
OBAMALI SECCADE

Tabii ki canım arkadaşımız bu talebi ciddiye alsa bile o denilen şeyi bulamayacağı için NY'dan küçük bir biblo almış. Artık annem hayal kırıklığına mı uğradı bilmiyorum ama bibloyu kitaplığıma koydum güzel bir hediye.

2 Ekim 2009

Pipi

a. Çocuk dilinde erkeklik organı.
Güncel Türkçe Sözlük

Hala.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

Bebek.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

Kılıbık.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

Alnın üzerine sarkan saç tutamı, kâkül.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

1. Hindi. 2. Hindi yavrusu, palaz.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

Kâkül: Pipilerin gözlerini örttü, kestirsene.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

--
Pipinin ne olduğunu biliyoruz tabii de ben şimdi ağızlardaki anlamlarına takıldım. Kâkül anlamına da geliyormuş yalnız örnek cümleye dikkatinizi çekerim. "Pipilerin gözlerini örttü kestirsene"
Ben buna gülerim işte.

Bir Çocuksun Sen

Barış Manço, seni çok özlüyorum.
Eminim içi sızlıyordur olanları gördükçe. Gerçi her zaman vardı veletleri orada burada kullanma durumu.

Emrah var mesela.. Hepimizin yakınen tanıdığı bir isim, çocukluğumuzun trajik hatırasıdır kendisi. Küçük Emrah.. Oğlum sen kaç yaşındasın ki annenin özel hayatını anlamlandırmaya çalışıyorsun, hayat değil mi ama işte.. Neyse.. Bacak kadar çocukken aldılar senin sesin güzel dediler, ergen sesiyle ciyaklamasından zevk aldılar. Keza Ceylan.. Filmlerini izlediniz mi bilmiyorum ama ben izledim, nasıl bir rezilliktir bu anlamadım hiç. Ergen işte bildiğin ergen. Ne anlıyorsunuz bu çocuklara şarkı söyletmekten.? Ha evet bir ışık görürsün çocukta, sesi güzel müzik kulağı var belli o zaman madem yardım etmek istiyorsun gönder okula, eğitimini alsın bu işin, adam gibi müzisyenlerimiz olsun.

Şimdi bir de yarışmamız var böyle abidik gubidik bir şey: Bir Şarkısın Sen

Çocukları aylardır süründürüyorlar. Ailesini de tanıdığım bir çocuk var mesela orada. Canım gülüm küçüğüm annesigile ev tahsis etmişler bildiğim kadarıyla orada kalıyorlarmış. Çocuk resmen ektralara gidiyor. Bahsettiğim çocuk da minicik bir şey daha. Bir havalarda görseniz selam verilmiyor o derece bir halde. Bir sene sonra bu çocuk ne olacak? Kimse yüzüne bakmadığında, silindiğinde hafızalardan...? Çocuğun psikolojisini düşünüyorlar mı? Şimdi beni alıp Türkiye'nin önüne çıkarsalar yolda gören herkes beni tanısa imza alsa sonra da silinip gitsem, bundan ben bile etkilenirim. Eğitimlerine yardımcı olmak gibi güzide bir emeliniz varsa bırakın o zaman yarışma işini. Çocuklar için yarışmayı hiçbir zaman doğru bulmadım, bulmayacağım. Hırs, kin, yıkım.. Her şekilde travma olur, hele ki böyle büyük bir yarışma. Bitmedi de hâlâ.

Bu yarışmadan kurtulamamışken başka bir yarışma çıktı: YAŞ 15

Eh ne diyelim bakalım, biz susalım birileri para kazansın, küçücük çocuklar rezil olsun saçma sapan işlerde.

Barış Manço'yu neden andım? Anılmayacak gibi değil ki, çocuklara nasıl davranıyordu bir hatırlayın hadi. Bütün çocuklar armağan alıyordu, onlara kimse yetişkin gibi davranmıyordu. Çocuk sonuçta bu.

RTÜK, o sokuldu, bu yaladı bunları takip ediyor, iyi güzel ama sadece bu kadar mı? Çocukların kullanılmasına göz yumuyor. Bekliyorum bakalım ne zaman dur denecek bu saçmalıklara ya da dur denebilecek mi, hayde bakalım.

Tayyip

Tayyip isminin anlamını biliyordum: temiz. Buraya kadar bir şey yok ama Karabük'te bir yer olduğunu bilmiyordum Tayyip'in.

-Nerede oturuyorsunuz?
-Tayyip'te.
-Oh oh Allah selamet versin..


1. İyi, güzel, hoş. 2. Çok temiz.

Karabük ili, Ovacuma bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Hüseyin

Şu yaşıma geldim sayısız kez duydum Hüseyin ismini. Terim gibi geliyor bu isimler bana anlamlarının derinliğine inmeyi sevmiyorum. Sorardım önceden adının anlamını "bilmem ki hiç merak etmedim" derdi adam sonra sıkıldım bu işten. Evet Hüseyin isminin anlamı :

Hüseyin Köken: Ar.
Cinsiyet: Erkek
Küçük sevgili.


Hüseyin deyince böyle nasıl desem insan farklı daha ulvi bir anlam arıyor isimde. Küçük sevgili demekmiş. Şaşırdım şahsen ben. Şimdi küçük sevgilim, Hüseyinim.. Anaaam.. Küçük sevgili olayına karşı değilim de mesela Hande Yener sevgiline hüseyinim benim dese sorun olmaz gibi geldi bana. Acep böyle midir bu iş.?

1 Ekim 2009

Pezevenk

"a. kaba 1. Gizli ve yasal olmayan cinsel ilişki öncesinde aracılık eden kimse, dümbük, godoş, muhabbet tellalı, kavat, astik, dasnik. 2. ünl. Gizli ve yasal olmayan cinsel ilişki öncesinde aracılık eden anlamında kullanılan sövgü sözü."

---

Yorumsuz yayınlayayım dedim ama "dümbük, godoş, muhabbet tellalı, kavat, astik, dasnik" ne çok kelime varmış pezevenk yerine kullanılacak. Godoş misal.. Felaket tellalını biliyorum da muhabbet tellalı değişikmiş.. Kavat'ı biliyoruz. Astik, dasnik bunları hiç duymamıştım mesela.. Hımm..

---

He bir de bunlar ne kızım ne oluyoruz diyenler için, öncelikle pippi haşmet bir şey yazıyorsa önce etiketine yani meselem'e bakmak gerektiğini hatırlatıyorum. Yeni bir mesele edindim kendime: TDK DEDİ Kİ. Bu etikette TDK'nın sitesinde yer alan tanımları ele alacağım evet evet ele alacağım. Çok eğlenceli olmaya başladı bu iş ;)

Fuhuş

1. İçinde bulunulan toplumun kurallarına uymayan bir biçimde bir veya birkaç kişiyle para karşılığında cinsel ilişkide bulunma. 2. esk. Taşkınlık, aşırı davranış.

bk. cinsel şenlik.

Genel Kadın

Fuhşu meslek edinmiş kadın.

Kardeş Kardeş Küsün Bakalım

Çocukken ne güzeldi her şey. Saçımızı çekerdik birbirimizin en fazla bağırır sonra da anneme şikayet ederdik işte.

Büyüdükçe her şey değişiyor.

Kardeşimi ne kadar sevdiğimi defalarca yazdım. Evet hâlâ da seviyorum onu ama küsüz şu an. Yaptıklarını yemiyorum, yüzüne bakmıyorum iki gündür. Böyle olması gerekmiyor elbette ama içimden de gelmiyor.

Dün görüşmeye gittim, evrak teslim ettim dedim ya hani işte dün kardeşim de benimle gelecekti normalde ama o erken uyanmış o uyandığında ben uyuyordum sonra ben uyandım onu uyandırmaya çalıştım uyanmadı. "Kendimi iyi hissetmiyorum" dedi. Ben de "gelemeyecek misin" dedim haliyle. Tersledi beni. "Tamam gelme o zaman" dedim ne diyeyim. Öffledi pöfledi bir şeyler saçmaladı uyumaya devam etti. Ben de tek başıma çıktım evden. Minibüsteydim işte bana bir mesaj geldi önce Gloom sandım erken uyanacaktı muhtemelen benim için ama baktım kardeşim.
Mesajı aynen yazıyorum ki yorumlara ihtiyacım var ben mi abarttım diye endişeleniyorum çünkü:

"Tek başına halledersen özgüvenini geri alırsın. Halledemezsen de bana bok atabilirsin. Kolay gelsin.."

Özgüven ne alaka derseniz söyleyeyim hemen. Sosyal fobiden muzdaribim ve ilaç kullanıyorum bunun için. İlaçlarım olmadan dışarı çıkamıyorum. Kalp atışlarımın dengelenmesi için bu ilaçlar.

Belden aşağı vurdu kardeşim ve çok kötü koydu bu bana..

Gelmemesine hiç ama hiç kızmamıştım, üzülmemiştim de. Hatta iyi oldu diyordum çünkü iki üç gün önce gripti şimdi tekrar yorulacak diye üzülüyordum. Ama o mesajı göndermeyecekti bana. O kadar yabancılaştı ki bana birden. Yoldan geçen birinden daha değersiz oldu. Ben bu mesaja sinirlenip çok terbiyeli olduğum için "siktir git" yazdım. Çok sinirlenmiştim ama içimden sadece bunu söylemek geldi. O da "Çok sağ ol, senin için ilk kez bir şey yapacağım, gidiyorum" yazmış. Ben de "Ben gittim bile, biraz özgüven tazeleyeyim abla, hoşça kal" yazdım sonra o da "güle güle" dedi bu kadar..

Geldiğimde yüzüne bakmadım o da "hoş geldin" demedi. Durum bu işte. İlk kez ama ilk kez küstük. Çocukça bir kavga da değil bu affetmek istemiyorum onu. Sırf gidecek, dünyanın binbir türlü hali var küs gitmesin diye de barışamam. Yapamam bunu. Bana böyle davranıp hâlâ aynı ukalalıklarına devam etmesine dayanamıyorum..

Bu tatili diğer tatillerden daha verimli geçirdik ilişkimiz açısından, birbirimize zaman ayırabildik yine bir sürü şey paylaşabildik diye sevinirken ben, küs ayrılacağımızı düşünmemiştim. Cumartesi gidiyor ve sanırım barışmayacağız. Ben mi özür dileyeyim şimdi. Yoo bu sefer değil..

Ayrıca üşütmüşüm sanırım burnum akıyor, ateşim var yattım bütün gün neyse işte durumlar böyle. Bir taraf toparlanırken diğer taraf hep bozuluyor..

Gitmesi gereken başkaları da varsa onların da gitmesini bekliyorum hayatımdan. Ne olacak ki büyükbabam bile bırakıp gittikten sonra beni...

Genelev

Genel kadınların erkek kabul ettikleri yer, aşağı mahalle, kırmızıfener, koltuk, kerhane, umumhane.