29 Aralık 2012

Öldürmeyen Allah Süründürür


Ölümümün müdahalemin dışında 'doğal yollar'dan olması için elimden geleni yapıyorum. Sağa sola bakmadan karşıdan karşıya geçiyorum, 150-200 yapılabilecek yollarda yürüyorum ki biri kaldırıma çıkıp ezsin, iri yarı adamlara omuz atıyorum, kokoş kızların ayağına basıyorum, yanlarından geçerken burnumu tıkıyorum ki kötü kokuyorsun'u anlasınlar... Ama kimse iplemiyor.
Gördüğünüz gibi ölmüyorum arkadaş...

Her boku yiyorum ölmüyorum. Çocukken de böyleydim ben ölemezdim hiç. 
Bir keresinde üç tekerlekli bisikletimle 16 basamaklı beton merdivenden yuvarlandım. Ne bisiklet götüme girdi ne de ben öldüm. 
Bir keresinde, nasıl olduğunu hatırlayamasam da, 70 ekran televizyonu üzerime düşürdüm. Annem beni bulduğunda televizyon üzerimde hala çalışıyordu.
Bir keresinde "Uçabilirim lan ben" deyip pencereden atlamaya kalktım, babam yakaladı son anda. 
Bir keresinde eniştem arabayla geri geri gelirken ezdi beni, gene ölmedim. Birkaç kez daha araba kazası atlattım, ölmedim.
Geçenlerde de malum popoma araba çarpmıştı. 
Antibiyotik içip üstüne de deli sarhoş oluyorum ölmüyorum.
'İçince oram buram uyuşuyor.' dedikleri ilaçtan bir avuç içiyorum, bana mısın demiyor.
Enfeksiyon kapıyorum, sonra geçiyor.

Özetle ölemiyorum ben abi. Öldürülmekle de tehdit edildim, yemedi herhalde ki hala hayattayım.

Şimdilerde tek umudum motosikletler. Çünkü gözlük kullanmıyorum ve onları görmüyorum. Hani arabalar gözüme ilişiyor bir şekilde de, motosikletler için aynı şey geçerli olmuyor. Bir de Taksim dolaylarında oturduğum için belediyenin kazdığı 413563214752 tane yerden birine düşebilirim, bu da ihtimaller arasında.

En olmadı, hayattan çok bıkarsam kiralık katil tutarım. Tanrıyı kandıramam da içimde bir ferahlık olur. Hatta slogan atarken falan öldürsün beni de bir başka asaletim olsun diyorum. Kendimi iyi hissederim o zaman, iyi olur. 

Kıyamet de kopamadı zaten, çok bozuğum hacıt.