Birçok kötü bayram geçirdim ama hiçbiri bu seferki kadar korkunç olmamıştı. Birkaç gündür anlatmakla anlatmamak arasında kaldığım olaylar yaşadım.
Nereden başlayacağımı da bilmiyorum ama halamın oğlundan başlayayım. Daha önce bahsetmiştim biraz ama daha ayrıntılı anlatma gereği doğdu. Bu insan, el bebek gül çiçek büyütülüp iki yıllık okumuş, okurken de çok güzel bir dairede tek başına oturmuş bir insan. 3 senede bitirdi okulu. Daha sonra büyükbabasının yanına gitti. Orada büyükbabasının ısrarları ile dükkan açtırdı ailesine. Ailesi de tam o dönemde konaklarını sattı. 15 sene evvelden bahsediyoruz bu arada. Konağın parasıyla buna dükkan açıldı, ama öyle bir dükkan ki bugün için bile lüks bir görüntüsü var. Büyükbabasının komşuları "Hadi sana kız bulalım." demiş, bunu bir kızla tanışmışlar Şapşi hemen aşık oldu. İlla bu kız olacak diye tutturdu. Kız ilkokul mezunu, garip bir ailesi var, görgü yoksunu.. Davul bile dengi dengine derler ya, ben buna katılıyorum arkadaş.. Evlilik başka türlü bir şey çünkü, çeşit çeşit ortamda birbirini temsil ediyor insanlar. Olmuyor olmuyor.. Yengem sorunlu bir insan, her şeyi sorun her şeyi.. Alınıyor, kırılıyor, küsüyor, bağırıyor, sesli konuşuyor, nerede ne yapması gerektiğini bilmiyor. (Son bir iki senede biraz daha düzeldi.) Bunlar evlendi iki ayrı düğünle, bugün nereden baksan iki düğünün masrafı 100 bin'i geçer. Eniştem bunların iğnesine ipliğine kadar her şeyini aldı, evi bir güzel döşedi, mutfak masraflarını bile karşıladı, arabayı da bırakıp evine döndü. Kuzenim orada gayet güzel geçinmeliydi değil mi? Ama nerdeee... Karısının derdine düştü, varsa yoksa karısı.. İşleri savsakladı, kazandığı paraları çarçur etti. Boğazına kadar borca battı. Ellerindeki her şeyi kaybetti. Araba, dükkan, paralar.. Üstüne de bir sürü kredi kartı borcu. Halamlar bir emekli maaşıyla kaldı, ki o emekli maaşından da kuzenin borçları için para kesiliyordu. Bu sene tam götlerini doğrultmuşlardı ki, büyükbabası ölen kuzenim "Ben artık burada yapamıyorum." deyip bizim buralara yani ailesinin evine döndü.
Bu arada eklemem gereken de önemli bir şey var. İşin babamla ilgili kısmı.. Babam bir dönem araba alıp satıyordu. Güzel de paralar kazanıyordu, bahçemizde lüks araçlar da dahil 5-6 arabanın olduğunu hatırlıyorum. Günlerden bir gün kuzen babamı aradı, illa şu arabayı alalım diye. Orada dolandırıcı olduğu belli bir adamdan araba aldılar. Sonra babam bu arabayı normal olarak sattı. Satıldıktan sonra öğrenildi ki arabanın evrakla ilgili sıkıntıları varmış. Karşı taraf bize dava açtı. Dünyanın parası gitti, araba alacak paramız kalmadığı için araba alıp satma işini de bırakmak zorunda kaldı babam. Kuzen, hiç suçu yokmuş gibi davrandı. Benim saf babam da hiçbir şey olmamış gibi tek laf etmeden akrabalık ilişkilerine devam etti.
Yine gelelim bugüne, kuzen geçen sene babamın iki tane kredi kartını istemiş. Saf babam da vermiş. Kredi kartlarında şu an bildiğim kadarıyla 15bin borç var ve babamı sürekli arıyor bankalar. Ödemeye de pek niyeti yok. Bizde bile yok LCD televizyon ama onda var, üstelik daha yeni araba aldı kendine.
Yengem kısmına gelirsek, annemi sevmiyor, sürekli laf sokuyor. Kendi çok akıllı olduğu için annemi ikide bir küçümsüyor. Bunlar ne zaman bize gelseler günlerce kalıyorlar, hatta bir keresinde kışın bir aydan fazla kaldılar ve annem hizmet etti bunlara. Bir işin ucundan da tutma gibi alışkanlığı yok. Kıçını diker televizyon izler, kızı da aynen böyle. Annem bir kere bile onlara gitmedi, davet etmediler çünkü. Çok zaman önce babam tek başına gitmişti, yengem surat asıp laf sokmuştu. Ben gittiğimde de benzer şeyler oldu.
Şimdi bunlar bizim buralara yerleştiler, her şey iyice karıştı. Kardeşim yukarıda anlattığım nedenlerden dolayı bunları sevmiyor. Ben de bayılmıyorum ama kardeşim kadar katı olamıyorum.
Babaannem arefe günden beri bizimle uğraşıyordu, gülsek suç ağlasak suç hesabı her şeyi suç saydı burnumuzdan getirdi. Birinci günün akşamı bahsettiğim aile yani halamlar bize geldi. Yengem içeri girer girmez babaanneme sarıldı "Sadece sizin için geldim" dedi. Birbirlerinden de nefret ederler normalde ama nasıl olduysa böyle sarmaş dolaş oldular. Neymiş efendim yengem hastanede yattığında babam ziyaretine gelmemiş. Aradı, aradık, uyuyor dedirtti. Hatta ben refakatçi kaldım 2 gece ama benim ondan daha çok hasta olduğumu anlayıp eve döndüm. Bayram ziyaretinde sitem edecek kadar izansız olduğu için kardeşim de ben de surat astık tabii. Daha fazla numara yapamadık.
Ertesi gün yine bayrama uyandık güya ama ne bayram.. Babaannemin bağırışları evi inletiyor. Kardeşime saldırıyor, babama saldırıyor. Kimse de bağırıp çağırmıyor, sakin sakin cevap veriyor. Annem bahçedeydi sanırım, babam da namazda (evet hem içer hem namaz kılar böyle bir insandır babam). Baktım babaannem, kardeşimin canını çok yakıyor. Gittim yanına, tane tane anlatayım dedim ama ne mümkün. Biz onları istemiyormuşuz, her şeyi anlatacakmış onlara, her işimizde onlardan yardım istiyormuşuz ama onları istemiyormuşuz.. Bağırdı bağırdı bağırdı. "Siz aramayın ben arayayım" dedim açtım telefonu. Heyheylerim geldi çünkü.. "Konuşmayacağım ben, sana kalmadım kendim ararım" diye bağırdı. Dayanamadım odadan çıkayım dedim ama kapıya geldiğimde yere yığıldım. Sinir krizi geçirdim. Sesleri duyan annem geldi, babam namazdan geldi. İkisi de korkudan ağladılar, kardeşim de ağlıyordu. Yarım saat kendime gelemedim, beni diğer odaya taşıdılar ama gözlerimi açamadım hiç, hangi odaya gittiğimi bile bilmiyordum. Biz o haldeyken babaannem hala bağırıyordu bize. Düşünün nasıl kararmış kalbi.
Babam tane tane laf anlatmaya çalıştı saatlerce ama ne çare.. Saygılı olmanın kötü tarafı işte, benim hesabımı bile soramadı.
Babaannem akşam konuştu sabah konuştu hep bağırdı çağırdı.
Kardeşim zaten iki üç ayda bir geliyor, babam alkol bağımlısı. Kardeşim gidince, özledim diye ağlayan babaannem, kız gelir gelmez kızın burnundan getiriyor. Babamın eve gelmemesiyle ilgili hep şikayetçi ama babamı evden uzaklaştıran tek şey babaannemin çenesi..
Cumartesi gecesi kardeşim evine döndü. Gitmeden önce de küs olduğu halde babaannemin elini öpmek istedi. Elini vermedi, "Git, ölüme gelirsin inşallah" dedi. Duyan da dövdü sövdü sanır, ağzını açmadı halbuki.
Babam bunu daha da çok taktı kafaya.
Durum şu an şöyle:
Kardeşim evine döndü.
Babam gece yarısı geliyor eve, sarhoş halde.
Babaannemle küs olduğum için oturma odasına inemiyorum.
Annem her şeye rağmen babaanneme hizmet etmeye devam ediyor.
Cumartesi günü kardeşimi uğurlamaya gidişimizi fırsat bilen babaannem halamı arayıp doldurmuş doldurmuş, şimdi bize mesafeli duruyorlar.
Babama bir daha aramayın işte, onlar arayana kadar. İstemiyorlar sizi kabul edin şunu dedim. Tamam dedi ama bakalım ne olacak..
Özetin de özeti:
Bok mu var da erken kalkıyorsunuz çocuklar?