Kardeşim dünyaya merhaba derken ben uyuyormuşum, uyandığımda da kardeşimi annemin kucağında gördüm. Hayırlı olsun, al bununla oyna dediler bana. Gökten mi düştü arkadaşım bu velet, nereden çıktı ne bileyim ben.. (2 yaş var aramızda)
Yıllarca kardeşimi kıskandım ama çocuktum ve suçum yoktu tabii. Şimdi ne güzel, aileler gelecek kardeşe hazırlıyorlar çocuklarını, hediyeler alıyorlar bilmem bir şeyler. Bizimkiler akıl edememiş bunu, akıl edemedikleri gibi "o kaka, biz seni seviyoruz" deyip durdular. Öyle çok söylediler ki bunu, çocuk aklımla bu çocuğun gelip bizi mutsuz ettiğini düşünmüş olmalıyım ki öldürmeye çalışmışlığım var. Arabanın bagajına kapattım bunu, normalde de açamıyorum kapağını. Açamadığımı bile bile kapattım, sorarlarsa "uğraştım ama açamadım", yalan da değil yani. Kız çırpınmaya başlayınca denedim ve açıldı kapak. İşte allahın işi..
Kardeşler sık sık kavga ederler değil mi? Biz de büyüdükçe daha değişik sebeplerden kavga eder olduk. Tokalarımı kullanıyor diye mesela iki bağırayım derim, annem çıkar kardeşime, "Biz sana daha iyilerini alırız sen ablanın tokasına muhtaç değilsin" der. Gıdıklama, çimdikleme şeklinde eğlenceler olur hani, vur kır eğlencelerimizde hemen uyarırlar bunu: "Onun ipiyle kuyuya inilmez bırak sen uyma ona."
Kardeşim de bu yazıyı okur belki sonra ama o da sütten çıkmış ak kaşık değil hani. Benim acı eşiğim yüksektir, vur kır bir şeycik olmaz. Bunu fırsat bilip güm güm tekme açar, vurur. Acısa bile bağırmam ama ben ona vurayım, dokunayım avazı çıktığı kadar bağırır. Haliyle de ben onu dövüyor olurum hep. Büyüdük, bu durum değişmedi.
Kardeşimle aramız iyi aslında. Büyüdükçe kendi ilişkimizi kendimiz düzelttik, kimselerin karışmasına izin vermiyoruz. Üniversiteden sonra poposu kalktı ama olsun ablayım idare ediyorum.
Kardeşim üniversiteye gittikten, annemler yokluğuna alıştıktan sonra ben ilk kez evin çocuğu olabildim. Sürekli beni görmek istiyorlar, babam bana hiç bağırmıyor, ne desem yapıyor, yemek yerken beni de çağırıyorlar falan gayet güzel zamanlar yaşar oldum ama ne zaman tatil olup kardeşim gelse aniden değişiyorlar. Ben yine itilip kakılmaya başlanıyorum. Yemeğe, çaya çağırmıyorlar, çağırsalar bile tabağımı bardağımı unutuyorlar, en ufak bahaneyle bağırıp çağırıyorlar..
Kardeşim altı haftalığına eve geldi. Daha iki üç gün oldu ama annemler hemeeeen çark. Ne yemekte akıllarına geliyorum ne çayda. Babama aylardır çekirdek sipariş ediyordum, almıyordu. Dün sabah kocaman bir çekirdek paketiyle geldi. Uçtum tabii sevinçten. İki avuç yedim sonra kardeşciğezim uyansın onunla çitlerim diye bıraktım. Uyandı falan neyse, baktım oturmuş çekirdek yiyor. Dalga geçmek için "Hey noluyoruz bakiiim, bensiz mi yiyorsun aldırana kadar canım çıktı zaten" dedim. "Sana almadı ki bunu akıllım, ben dün sipariş ettim o yüzden aldı, annemle sana almıyormuş sivilceniz çıkar diye" dedi. "Peki" dedim çıktım odadan. Sonra büyükbabam olsa hemen alırdı bana diye başladım ağlamaya. Tabi kimse görmedi ama olsun.
Bir de ne zaman sigara sipariş etsem alan adam iki gündür bir naz bir eda bir bir şeyler.. Almamak için bahane arıyor, "Daha 2 gün oldu alalı ne zaman bitirdin?".
Bu sabah da beni çocuk azarlar gibi azarladı balkon demirine yaslandım diye. Düşermişim, kahvaltı zevklerini mahvedermişim. İki keyifleri varmış, bozarmışım..
Bakışları bile değişti babamın. Sevgiyle bakan adam gitti, kızmak için bahane arayan adam geldi.
Annem de aynı şekilde. Bana yıllardır hakaret etmeyen kadın, bu sabah iki kez salak bir kez de manyak dedi. Şaka da değil hani, öyle bildiğin hakaret olarak.
Geçen gün de, "Ne tatlı çocukmuş benim kardeşim, tam yemelik, ben olsam sürekli mıncıklardım topiş topiş" dedim; annem, "Sen kıskanırsın diye kardeşini sevemedik biz" dedi. İki çocuğu birden sevmek zor geldi herhalde.
Hani kardeşimle eğlenir, konuşuruz diyeceğim, o da bir tuhaf. Her seferinde "Seninle konuşacak çok şey var, gelince uzun uzun konuşalım" diyor, gelince de bütün gün kendi başına oturuyor, kitap okuyor, televizyon izliyor, yemek yapıyor..
Özetle, yine bok gibi bir yaz yaşıyorum.