27 Temmuz 2013

Benim Bir Arkadaş


Benim bir arkadaş, göbeğinin adına "Burger" koydu. 
Benim bir arkadaş, iş arkadaşına yanlışlıkla da olsa her gün "Sakin görünebilirim ama kafamda seni üç kez öldürdüm." yazan resim gönderiyor. 
Benim bir arkadaş, su içerken öyle sesler çıkarıyor ki, damacanadan su dolduruyor sanıyoruz. 
Benim bir arkadaş, eski sevgilisini arayıp özrü kabul edilmeyince arkasından bir sürü hakaret ettiği kızla sikiş sokuş için sevgili oldu. Erkek evet bunu yapan. İğk.. 
Benim bir arkadaş, kendisi sünepenin tekidir. Hoş da bir sevgilisi var, otel odasına götürdüğü rastgele bir abla ile aldattı kızı. Sonra da bunu her gördüğüne anlattı. Aferin sünepe!
Benim bir arkadaş, bir çubuk krakeri bölmeden enlemesine yiyebiliyor. 
Benim bir arkadaş, sevgilisinin adını doğru telaffuz edemiyor. Tanıştırdığı ya da bahsettiği insanlar da haliyle adamın adını yanlış öğreniyor. Adamın adında bu sebepten bir değişim söz konusu işte. 
Benim bir arkadaş, sevgilisini saçma sapan bir kızla aldattı sonra da süklüm püklüm gelip Facebook'ta arkadaşlık talebi gönderdi. Yüzsüzlüğe gel. 
Benim bir arkadaş, anahtarını sürekli içeride unuttuğu için eve hep kapıdan bacadan girmek zorunda kalıyor. 
Benim bir arkadaş, eşcinsel eğilimleri olduğu ve bunu kabullenemediği için eşcinsellerden nefret ettiğini itiraf etti. 
Benim bir arkadaşın (kadın) sevgilisi (erkek) eski sevgilisinin (erkek) aşık olduğu adam. Bu aşk havuz problemi.
Benim bir arkadaş, evlenmek üzere olduğu -hatta gelinliğini, evinin mobilyalarını bile seçmişmiş- sevgilisini "Çok yalnızım, şefkate ihtiyacım var." diyen bir ablaya kaptırdı. 
Benim bir arkadaş, intihar edecek ama borç kalmasın diye bunu erteliyor. Vicdan azabı çektirtecek salak! 
Benim bir arkadaş, çocukluğumdan beri döktüğüm gözyaşını birkaç sene içinde sağlam bir sebebi olmadan dökebildi. (erkek) Kıskanılası. 
Benim bir arkadaş, ayrılık konuşması yapmak için gittiği sevgilisi evlenme teklif edince kabul etti. Evleniyor.
Benim bir arkadaş, kendisini sevgilisi sanan bir adamdan kurtulma çabasında ama başaramıyor.
Benim bir arkadaş, ayrılık mesajı olarak sevgilisine na bunu gönderdi: "Bağdatlardan dönüyor bağzı yanlış şeyler."
Benim bir arkadaşın, whatsup'ta sapık sanıp azarladığı adam, iş teklifinde bulunmak isteyen biri çıktı. 
Benim bir arkadaş, her sevgilisine borç takıyor. Bir de hatunlardan para isterken ezik büzük bir şekilde "Erkeğe yakışmıyor ama.." diyormuş, biz öyle duyduk. 
Benim bir arkadaş, 6 sene önce terk ettiği ama şu an 'hayatımdaki tek aşkım' dediği adamı tekrar tavlamak için takla üstüne takla atıyor. Adam evli mi, çoluğa çocuğa mı karıştı bunu bile bilmiyor.
Benim bir arkadaş, tanıdığı bildiği bir kadının sevgilisini hooop dedi aldı. Bununla gurur duyup her yerde bunu anlatıyor. 
Benim bir arkadaş, kedisini kısırlaştırınca kedinin adını Sümbül Ağa olarak değiştirdi.
Benim bir arkadaş, 3-4 senedir sevgilisiz ama kimse bunu bilmesin diye orada burada sevgilisi var gibi anlatıyor. 
Benim bir arkadaş, fotoğrafını bile görmediği bir adamla sabahlara kadar konuşuyor. 'Aşık değilim, olabilirim.' olarak açıkladı bunu. Hayranlıkla izliyoruz.

Özetle, çivisini geri çakabilir mi biri dünyamın?

Benim bir arkadaş

Aktivist Biraz da Anarşik


Doğuştan anarşist, aktivist idim. Abartmıyorum: İspatı

Ailemde kimse bana bir şeylere karşı gelmem konusunda nasihat etmedi, karşı geldiğimde bu durumu pekiştirmedi. Vardığım sonuç, "İnsanın içinde olacak hacıt"

İlkokul yılları, bir gün dersin ortasında sesler duyduk, köpek sesleri. Okulun bahçesinde baktığım birkaç köpek yavrusu vardı, teneffüslerde gidip severdim. Belediye, çöp kamyonu ve silahlı çöpçüler göndermiş, evet evet silahlı çöpçü. Ne kadar sokak köpeği varsa öldürmüşler, sıra benim yavrularıma gelmiş. Pencereden durumu görünce bağırdım çağırdım öğretmene. "Ben gidiyorum, bu ne ya? Okulun bahçesi burası. Bu kadar çocuk var burada, böyle mi örnek oluyorlar bize!" Öğretmen beni tutmaya çalışıyor ama ne mümkün. Belediye binasını basmaya gidiyorum. Yarım saat dil döktü adam, "Pippiciğim, yavrucuğum ne olur gitme, söz veriyorum başkana ben söyleyeceğim. Şimdi gitme.." O kadar çok yalvardı ki tamam demek zorunda kaldım, zaten gitmek ne mümkün koca adam tutmuş bırakmıyor. Ondan sonraki her saat başı, her gün sordum. Başkana iletilmiş, başkan özür dilemiş. Yemedim ama en azından bir daha böyle bir olay yaşanmadı. Gurur da duymuyorum, ne olursa olsun gitmem gerekiyordu. Başaramamışım.

Yine ilkokul. Liderlik özelliğimden faydalanarak bir ekip oluşturdum. Salaklar mıydı bilmiyorum ama Hitler gibi etkileyici ve kitleleri peşinden sürükleyen biriydim belki de. Çöp toplama ekibi. Her teneffüs ekiple beraber çöp topladık. 

Sınıfta yardıma ihtiyacı olan bir kız vardı. Ondan habersiz okuldan bir sürü eşya toplayıp birileri getirdi ayağına kıza vermiştim. 

Zengin bir piç vardı. Bir gün durumu iyi olmayan bir kızın yakalığını yırttı. Kız hüngür hüngür ağlıyor, "Annem beni öldürecek, ne diyeceğim ben anneme." diye. Öğretmenden para istedim, çarşıya kıza yakalık almaya gittik. Yakalığı aldık, sonra da artan parayla kız bisküvi almak için (aslında planım gereği) zengin piçin babasının dükkanına gittim. Bisküvileri aldım, "Ne oldu, hayırdır?" dedi adam, "Oğlunuzun marifeti." dedim. Adam bisküvilerin parasını almadı. Sert bir adamdı oğluna karşı, kesin ağzına sıçmıştır akşam. Nihaha

Belediye başkanının torunu bizim sınıftaydı. Hayat bilgisi dersinde yollardan bahsediyorduk. Çocuk evet, şuranın yolları da şöyle bikbik diye şikayet ediyordu. "Bunu bize değil, dedene söyleyeceksin." dedim. Öğretmen de çocuk da ne olduklarını anlayamadılar ama iyi oldu tabii. 

Gibi gibi.. Bunları kimse öğretmedi. Bacak kadar çocukken kalbim, aklım, mantığım böyle diyordu. Hiçbir zaman kedilerin kuyruğuna teneke bağlayan çocuk olmadım. Neden olmadığıma ilişkin tek mantıklı cevabım kitap. Kitap okuyun, kitap okutun, kitabı sevdirin çocuklara. Her şey orada. 


Naber Osman?


Sana ve senin hayata getirmeyi düşündüğün, istediğin ve bunlarla ilgili söylediğin hiçbir şeye inanmıyorum. Geçmişte seninle ilgili düşüncelerimi ulu orta anlattım. İyi niyetli düşüncelerdi bunlar, ama Osmancığım senin algılar açılmıyor belli ki. Ee benim de iyi niyetim bir yere kadar, peygamber olmadığım gibi salak da değilim. 

Şimdi Osman, insanlar seninle ilgili düşüncelerimin aynı olduğunu düşünmesinler diye yazdım bunu. Yoksa inan klavyede virgül koyduğuma üzülürüm senin için.

Sen insanların 'üzülmesine' sevinen, sen insanları yanlış 'değer'leriyle yargılayan ve bununla gurur duyan, yanlışını düzeltmeye çalışanları aşağılayan bir adamsın. İşte bu yüzden Osman, artık benim uzaktan tanıdığım bile değilsin. Yarın dünyayı yak, inan umurumda değil. Dünya yanmış derim, biri dünyayı yakmış derim ama Osman yaktı demem. 

Sahi Osman kim?
This is sarcasm