Biz balık hafızalı bir millet olduğumuz için arada bazı hatırlatma ihtiyacı duyuyorum bu tür olayları. -Evet maalesef-
Giuseppina Pasqualino di Marineo. 1974 doğumlu bir performans sanatçısıydı o. İtalya'da güzel bir hayatı vardı. Eserlerine ve aslında hakkındaki pek çok şeye şuradan ulaşabilirsiniz.
O sanatçıydı evet, bizim pek de alışkın olmadığımız türden bir sanatçı. Orasını burasını açıp şarkı söylemek, bilmem kaç paraya tablo alıp reklamını yapmak, zengin bir koca bulup evlenmek gibi türlü basitlikler peşinde koşmak yerine barış peşinde koşmayı tercih etmiş biri o. Gerçek bir sanatçı. Yüreği güzel, yüreğindeki güzellikleri insanlarla paylaşmak isteyen ve yanlışları düzeltmek için kendini feda etmeyi göze almış bir sanatçıydı o.
Biz onu nasıl tanıdık?
Yıl 2008. Nisan ayındayız. Bahar geliyor o la laaa. Haberleri açtık baktık. Pippa Bacca'yı gördük. Kaybolmuş Türkiye'de.
Sanatçı arkadaşı Silvia Moro ile beraber, gelinlik giyerek barış yolculuğuna çıktılar. Çoğumuzun haberi yok tabii, neden, çünkü bizim daha önemli işlerimiz var, barış falan kimin umurunda? Milano'dan başlayıp Tel-Aviv'de bitecek bir yürüyüştü bu ama maalesef Türkiye'de bitti hem de tamamlanamadan hem de hiç olmaması gereken bir şekilde.
Neden yürüyorlardı ve neden gelinlik giymişlerdi? Amaç barıştı işte.. Gelinlikleri yol boyunca yıkamayacaklardı ve beyaz gelinlik üzerindeki bu lekeler, insanların kötülüğünü temsil edecek ve yolculuk bittiğinde bütün kötülükleri toplayıp temizlemiş olacaklardı.
Pippa, arkadaşıyla ayrıldı, farklı yollardan gidip bir yerde buluşacaklardı ama olmadı o gelmedi, ondan haber alınamadı ve işte medya burada devreye girdi ve biz Pippa'nın kaybolduğunu öğrendik aslında çoğu kişi sadece kaybolduğunu değil böyle bir yolculuğun olduğunu da bu haberle öğrendi.
O günü ve sonrasını çok net hatırlıyorum. Aklıma ilk gelen şey şuydu: "Pippa, ne işin vardı Türkiye'de.?" Bir yandan da olabilecek her şey geçti aklımdan. "Tecavüz ettiler, bir yere kapattılar Allahım nolur bunların hiçbiri olmamış olsun, kaybolmuş ama bir evde sıcak aile ortamında ağırlanıyor olsun nolur nolur".
Aslında burada üzülecek o kadar çok şey var ki.. En basitinden bu olayı duyan herkesin aklına benzer şeylerin gelmesi.. Bu çok büyük bir acı, hepimiz için de. Böyle bir olay bizi şaşırtmadı, şaşırtamaz. Neden, burası şöyle burası böyle çünkü değil mi?
Bazıları Türkler böyle, bizim milletimiz böyle dese de. Genelleme yapmaya gerek yok. Türkiye'de gerçekten misafirperver insanlar da var. Yine eğitime geliyoruz, hep eğitime geleceğiz. Eğitim için bir şeyler yapılmadıkça herkes rastgele sokağa salındıkça da yine "Eğitim Şart" demeye devam edeceğiz. Amerikalılar da tecavüz ediyor kadınlara ama bizdeki kadar çok değil bu olaylar. Neden bizde bu kadar çok? Bunu düşünmek ve bunun için bir şeyler yapmak lazım!
Saatler uzadı, uzadı, uzadı.. Haber geldi. Cesedini buldular Pippa'nın.
Milliyet'ten alıntı:
"Kayıp haberleri üzerine harekete geçen Kocaeli Emniyet Müdürlüğü'nün günler süren takibi sonucu, Giuseppina Pasqualino di Marineo'yu, kaybolduğu 31 Mart günü saat 11.00 sıralarında sabıkalı Murat Karataş'ın kamyonetine aldığı saptandı. Murat Karataş'ın, polisin teknik takibi sonucu geçen cuma günü yakalanmasıyla, tecavüz edip öldürdüğü Giuseppina Pasqualino di Marineo'nun cesedine ulaşıldı.
Evli ve 2 çocuk babası olan ve eşinden ayrı yaşayan Murat Karataş, işlediği vahşetten 11 gün sonra yakalanınca, kurbanı İtalyan sanatçı Giuseppina Pasqualino di Marineo'yu nasıl öldürdüğünü tüm detaylarıyla anlattı ve cesedi attığı yeri gösterdi.
Çevresinde dengesiz bir kişi olarak bilinen, poliste dolandırıcılık dahil birçok suç kaydı bulunan ve hırsızlıktan 3 sabıkası olan Murat Karataş, ifadesinde her şeyi tüm detaylarıyla anlattı. Karataş, Giuseppina Pasqualino di Marineo'yu, Bayramoğlu Kavşağı'nda kamyonetine aldığını ve buraya 20 kilometre uzaklıktaki Tavşanlı Köyü yakınlarına götürdüğünü söyledi.
Murat Karataş tüyleri diken diken eden ifadesinde, “Otostop yapan kadını kamyonetime aldım, Tavşanlı Köyü yakınlarında tenha yere götürdüm, direnmesine rağmen kamyonette boğuşup tecavüz ettim, ardından boğdum ve öldüğünü anlayınca da cesedini kimse bulamasın diye çalılıklara sakladım. Her şey bir saat içinde oldu” dedi."
Haber geldiğinde tam anlamıyla şok yaşadım. Kollarımı birleştirip kendime sarıldım, ağlamaya başladım. Kendime gelmem uzun sürdü. Kanada'da yaşayan bir arkadaşımla konuştum. Oraya yerleşmeye karar verdiğimi söyledim. Aklımda olan tek şey buradan bir an önce kaçmaktı. Çocuğumu burada büyütemem dedim. Yapamam bunu. Zamanla sorunun burada olmadığını insanlarda olduğunu idrak ettim ve kaçacak yerimin olmadığını da gördüm. Evet kaçacak yer yok hem de kaçmamak aksine kalıp düzeltmeye çalışmak lazım.
O günlerde çeşitli haberler çıktı. Gelinlikle gelmesine bağlayanlar oldu bu olayı. Nasıl bir zihniyete sahip olduğumuzu da bu sayede bir kez daha görmüş olduk. Evet ya, nasıl da akıl edemedik biz bunu, Müjde Ar'ın o malum sahneleri var ya -Pippa'nın öldürülme haberi bazı haber bültenlerinde o görüntüyle verildi- işte ondan yaşandı bu olay. Gelinlik giymese bu olay olmazdı..
Evet çünkü bu ülkede yaşanan ilk tecavüz vakası bu. Daha önce hiç olmadı, turistlere saldırılmadı, kimse kimseyi taciz etmedi. Mis gibi yaşadık, ta ki gelinliğe kadar. Ya işte, basın böyle bir basın!?
Bu olay münferit bir olaymış evet bir de bu konuşuldu. Türkiye'de "kadına yönelik şiddet" diye bir şey olmadığı için bu olay münferit evet. Birbirimizi biliriz efendim biz, kimi kandırmaya çalıştınız? Bir gerçek var: Türkiye'de kadınlara şiddet olağan karşılanıyor hâlâ. Yok efendim kadınlar ezik edebiyatı yapıyorlarmış. Bariz ezilmeye çalışılan kadın, ne edebiyatı yapacaktı acaba? Yok ya öldürülmüyoruz biz, hiç dayak da yemiyoruz, kimse aşağılamıyor bizi, biz çok başarılıyız la la la mı diyeceklerdi? Şaşarım o kıt akıllarınıza!
---
Bacca, bir hafta sonra ülkesine uğurlandı savaş karşıtları ve kadınlarca. Pippa'nın ailesinin anlayışlı tavrı ise beni daha da ezdi, daha da ezdi. Acı belki ama bağırıp çağırsalar, hepimize lanet etseler daha çok memnun olacaktım sanki.
Radikal'den alıntı:
"Törene katılan Bacca'nın kız kardeşi Antonietta Pasqualino, Türk halkına gösterdiği yakınlıktan dolayı teşekkür etti. Pasqualino, "Umarım bundan sonra Türkiye'ye böyle trajik bir olay yüzünden değil, güzel bir tatil için gelirim. Söyleyeceklerimin hepsini söyledim. Şu an Pippa'yı İtalya'ya götürmem gerekiyor" diye konuştu. Bacca'nın üzerine yeşil bir örtünün örtüldüğü cenazesi daha sonra alkışlarla ve 'Bağır herkes duysun, erkek şiddeti son bulsun' sloganlarıyla uğurlandı. CHP İstanbul İl Kadın Kolu üyeleri de dün İtalya'nın İstanbul Başkonsolosluğu önünde taziye köşesi oluşturdu. Bu etkinliğe de katılan Bacca'nın kız kardeşi Pasqualino da gözyaşlarını tutamadı ve "Çok büyük sevgi ve yardım gördük. Bu da gösteriyor ki Pippa 'nın yolculuğu işe yaradı" dedi. "
Olayın basındaki yankılarını şuradan da okuyabilirsiniz, ne olur ne olmaz kaldırılırsa diye alıntılıyorum:
"Corriere Della Sera gazetesi, olayı 'İtalyan Türkiye'de öldürüldü. Katil, tecavüz ettiğini ve öldürdüğünü itiraf etti' başlığı ile duyurdu. İki sayfasını habere ayıran gazete "Türkiye sıkıntılı: Utanıyoruz" başlıklı bir habere de yer verdi. Haberde Türkiye'deki gazetelerden başlıklar aktarılırken, "Ülke şok içinde. Cumhurbaşkanı Gül, 'Giueppina'nın seyahatini sempatiyle takip ediyordum' dedi" ifadesi kullanıldı.
La Repubblica Gazetesi 'Türkiye: Dehşet Hikâyesi' başlığıyla verilen habere iki tam sayfa ayırdı. Haberde, "Ülke cinayet nedeniyle şaşkın. Yarın naaş İtalya'da" alt başlığı kullanıldı. İtalyan gazetelerinde Türkiye hakkında olumsuz yorum yapan tek kişi ise Şükran Moral oldu. Modern sanat yaptığı belirtilen Moral'in, "Ben ülkemin erkeklerinin barbarlıklarıyla yaralandım. Eğer Pippa'ya bir şey olmasaydı büyük şans olurdu" dediği belirtildi.
La Stampa katil zanlısının "Öldürmeden önce tecavüz ettim" sözlerini başlığa çekti. Haberde Pippa Bacca'nın annesi Elena Manzoni'nin, "Güvenmenin karşılığı kötülük. Umarım Pippa'nın sanat performansı hatırlanır, ölümü değil" sözlerine yer verildi.
Demokratik Parti'nin yayın organo L'Unita'da, 'Tecavüz edildi ve boğuldu' başlığı altında, "Gelin'in lanetli seyahati' alt başlığı kullanıldı.
Libero Gazetesi yine katilin 'Tecavüz ettim ve boğdum' cümlesini başlığa taşırken haberde, İtalyan sanatçının 31 yaşındaki jeolog erkek arkadaşı Giovanni Chiari'nin, "O bu proje üstünde iki yıl çalıştı ve iş kazasına uğradı" dediği aktarıldı.
İl Manifesto gazetesi, 'Barış mesajcısı gelinin seyahati trajediyle bitti' başlığı altında, "Türkiye şokta. Başsağlığı diledi" denildi. Gazetede ayrıca Fatih Akın'ın 'Duvara Karşı' filmine atıfta bulunularak Pippa 'Türk gelini' olarak tanımlandı. 'Duvara Karşı' İtalya'da 'Türk Gelini' ismiyle yayınlanmıştı."
O dönemde inanılması güç açıklamalar da yapıldı. Yoo sadece açıklamadaki ifade inanılmaz değil de bu açıklamanın yapılabilmesi inanılmaz olan. Denizli Valisi Hasan Canpolat: "Bu olay turizmi baltalamak için yapılmış olabilir." dedi. Ahanda size haberi, Hürriyet'ten alıntı:
"Devletimiz üzüntüsünü tüm dünyaya gösterdi. Ama yine de olay derin yara açtı. Bu olayın turizm sezonunun başında olması tesadüf olabilir mi? Pippa'yı öldüren kişi, bu işi planlayarak yapmış olabilir mi? Yani kullanılmış olabilir mi? İnsanın aklına her şey geliyor. Amaç Türkiye'ye ve turizme zarar vermek olabilir. Pippa'ya tecavüz edip öldüren kişi, Türk halkını temsil edemez, bu adam kullanılmış, bu olay da planlı olabilir."
Sabah'tan alıntı:
"Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da "Ferdi bir olay. Herhangi bir yerde olabilirdi. Dünyanın her yerinde ferdi yanlışlar olabilir. Ailesi çok olgun bir davranış sergiledi. Acıları soğuduktan sonra Türkiye`ye davet edeceğiz" diye konuştu. Günay sanatçıya koruma verilmesi konusunda ise "Bunu o da istemezdi" dedi."
Tecavüzün, tecavüzcünün, suçun, suçlunun yüreğe böyle basıldığı başka bir ülke de bulamazsınız, Üzülmez davasına da bakabilirsiniz, Garipoğlu davasına da. Bir sürü örnek var nasılsa.. Daha hâlâ beğenmiyorsunuz ülkenizi, ayıp size.!
Bir de olayı Gebze'ye yıkanlar var ki, ne desem bilemiyorum kendilerine. Gebze'de hep oluyormuş bunlar. Gebze'de oluyor da Siirt'te olmuyor, Siirt'te oluyor da Diyarbakır'da, İzmir'de olmuyor değil mi?
Bazı gazeteler Bacca çekim yaptığı için öldürüldü manşetini de atabildi. Çekim yaptığı için öldürüldü, siz sakın çekim yapmayın aman ha..
Tüm bunlar olurken, gerçek sanatçılar yine insanları aydınlatma amacındaydı. Bir şeylere lanet etmek yerine, bu olayın herkese ders olmasını ve anlatılmasını istediler. Radikal'den:
"Pippa Bacca ve Silvia Moro'nun bölgemizin içinde bulunduğu sürekli savaş durumuna karşı gelinliklerle Türkiye'ye geldiklerini, İstanbul sanat ortamının onları karşıladığını anlatan sanatçılar, 'ülkemizde konuk olan Pippa Bacca'nın öldürülmesi' olayının gündemde tutulmasını istediler. Sanat dünyasından yüzlerce ismi temsil eden Uluslararası Sanat eleştirmenleri Derneği Türkiye Şubesi, Avrupa Kültür Derneği, Lambda, Uluslararası Plastik Sanatçılar Derneği, Galeri Nev, Hafriyat, Apartman Projesi, Maçka Sanat Galerisi gibi kuruluşların imzasını taşıyan bildiri, şöyle sona eriyor:
"Türkiye 'de her gün kadınlar erkekler tarafından öldürülmektedir. Bu kadınları yok etme kararlılığının arkasındaki ilkel erkekegemen düzenin karanlığı ülkenin üzerine çökmüştür. Pippa Bacca bu sapkınlığın son kurbanlarından birsidir. Sanat ortamı derin bir üzüntü ve infial içindedir. Bu olayı unutturmayacağız ve gereken eylemlerimizi sürdüreceğiz. Pippa Bacca'nın ailesine başsağlığı diliyoruz. Uluslararası sanat ortamından Pippa'yı koruyamadığımız için özür diliyoruz." "
---
Dava ne oldu?
Utanılacak bir süreç yaşadık aslında tabii anlayana. Şimdi neden utanmamız gerektiğini de anlatayım tam olsun madem:
-İddianame 18 Ağustos 2008 tarihinde mahkemeye teslim edildi. Zanlı için "Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis" cezası istendi.
- 7 Ekim 2008 tarihinde davanın ilk duruşması görüldü. Müdahil avukat ve İtalyanca bilen tercüman bulunamadığı için dava ertelendi.
Bacca'nın annesi,
""Bu elim hadisede Türk halkının kusuru yok, hatta ortaya çıkan menfi sonuçları kaldırmak için büyük çaba sarf edildi. Bu çabalardan dolayı Türk halkına minnettar olduğumuzu daha önce dile getirmiştik. Bu tür olaylar her yerde olabilir. Bir ön yargının, menfi bir düşüncenin mevcudiyeti söz konusu değil. İlk günkü düşüncemizi bugün de sürdürüyoruz."
"Umarım adalet yerini bulur. Biz altı kişilik çok uyumlu bir aileydik. Kızım ailenin en küçüğüydü, onu çok özlüyorum. Bu hissi, özellikle doğum günü olan 9 Aralıkta daha fazla yaşayacağımı düşünüyorum."
dedi ve ülkemizdeki birçok gazete "Aman ya üzülmeyin, anası bile affetti bizi, kasmayın" mesajlı başlıklarla haber yaptı.
- 4 Kasım 2008 tarihinde davanın ikinci duruşması görüldü.
Sanık Karataş, o gün alkol ve uyuşturucu aldığını ve olayları hatırlamadığını belirtti. Ardından daha önce verdiği ifade kendisine okundu ve suçunu kabul etti.
-16 Aralık 2008 tarihinde üçüncü duruşma görüldü. Pippa'nın ailesi duruşmaya katılmadı. Eksik evraklar ve ifade nedeniyle dava ertelendi.
Ayrıca mahkeme, Mor Çatı ve Emekçi Kadınlar Derneği'nin davaya müdahil olma taleplerini "suçtan doğrudan zarar görmedikleri" gerekçesiyle reddetti.
- Dördüncü duruşma, 20 Ocak 2009 tarihinde görüldü. Bir önceki duruşmada tamamlanamamış evraklar ve alınamamış ifadelere yine ulaşılamadığı için dava yine ertelendi.
- Beşinci duruşma, 19 Şubat 2009 tarihinde görüldü. Ama bundan önce Adli Tıp'tan olayla ilgili rapor geldi. Adli Tıp raporuna göre Pippa'ya tecavüz edenlerin sayısı birden çoktu.
"Sanatçının avukatı Mehmet Eke, Pippa Bacca’nın tecavüz edildikten sonra boğarak öldürmesiyle ilgili İstanbul Adli Tıp Kurumunun raporunu tamamladığını belirtti.
Eke, Adli Tıp Kurumu raporuna göre, faillerin en az 2 kişi, hatta 3 kişi dahi olabileceğini öne sürdü.
Soruşturma aşamasından itibaren sanık Karataş'ın olayı tek başına gerçekleştirmediğini savunduklarını ifade eden Eke, “Adli Tıp Kurumunun raporu bizi doğruladı. Raporun 8. ve 9. sayfalarında maktulün üzerinden alınan sperm, vücudu, elbiseleri ve araçtan alınan diğer numunelerde Karataş'ın dışında ikinci, hatta üçüncü bir kişinin DNA örneklerinin tespit edildiği belirtiliyor” dedi.
Pippa Bacca’nın tecavüz edilmeden önce araçtan inmeye çalıştığının da bilindiğini dile getiren Eke, “Tek kişinin hem aracı kullanıp, hem de maktulün araçtan inmesine izin vermemesi zaten pek mümkün gözükmüyordu. Sanık Karataş'ın İngilizce bilmemesine rağmen Giuseppina Pasqualina Di Marineo'ya ait fotoğraf makinesindeki fotoğrafları yardım almadan silmesinin imkansız olduğunu yargılama aşamasında mahkemeye bildirmiştik” şeklinde konuştu."
http://bianet.org/bianet/kadin/112651-dna-testine-gore-pippa-bacca-ya-birden-fazla-kisi-tecavuz-etti
Beşinci duruşmada, sanık Murat Karataş, ifadesini değiştirdi. Bacca'yı aracına aldığını ama beyaz bir minibüsün onu durduğunu, minibüsten inen eli silahlı üç kişinin kendisini bayılttığını ve olayın bundan sonrasını hatırlamadığını ifade etti.
Bacca'nın kız kardeşi, şu yorumu yaptı:
"Bu suçu birden fazla kişi işlemişse durum çok daha vahim. Diğer yandan Karataş'ın ifadesi hayal gücünün ne kadar geniş olduğunu gösteriyor. Adalete güveniyor ve davanın daha fazla uzamadan caydırıcı olması için suçluların en ağır cezayı almalarını temenni ediyorum"
Dava ertelendi.
- Altıncı duruşma, 26 Mart 2009 tarihinde görüldü. 5. duruşmada istenilen Mobese kayıtları, silinmiş olduğu için duruşmaya getirilemedi. Beklenilen cep telefonu kayıtları da gelmedi ve dava ertelendi.
- Yedinci duruşma, 22 Nisan 2009 tarihinde görüldü. Mahkemenin istediği cep telefonu kayıtları gelmediği için dava yine ertelendi.
Bacca'nın kardeşi davaya müdahil olarak katıldı ve şöyle dedi:
"Şu an kuzu gibi görünen sanığı vahşi bir kurda benzetiyorum. Daha önce katıldığım duruşmalarda da aynı şeyi hissettim. Sanık basit bir suç işlemedi. Kadınlara karşı bir suç işledi. Eğer serbest bırakılır ya da hafif bir ceza alırsa başka kadınlar da tehdit altında olur. Bu nedenle hakkında verilebilecek en yüksek cezayı istiyorum. Adaletin gereken cezayı vereceğine inanıyorum."
- Sekizinci duruşma, 27 Mayıs 2009 tarihinde görüldü. Telefon kayıtları gelmediği için avukatın talebiyle kayıtları beklemekten vazgeçildi. Sanık avukatının savunma yapması için dava son kez ertelendi.
- Dokuzuncu duruşma, 25 Haziran 2009 tarihinde görüldü.
Sanık, cinayet suçundan "ömür boyu hapis" cezasına çarptırıldı. Ağırlaştırılmış müebbet cezası almadı. Af falan olursa yine çıkacak yani bilginize.
Bir de şunu okuyabilirsiniz:
---
Aslında köşe yazarlarının yazılarını da tek tek link olarak verecektim ama bazı köşe yazarlarının ahlaktan yoksun olduğunu tekrar idrak edince bundan vazgeçtim. Beğendiğimi alıntılayıp beğenmediğimden bahsetmemeyi de etik bulmadığım için hiçbirini almıyorum. Köşe yazmak ne kolay işmiş arkadaş, hangi kelimeyi kullandığının önemi yok, alabildiğine bağır yeter, maksat bu konuda yazmasın demesinler. Lafın ucu nereye gider acaba diye düşünme derdi falan yok. Harika iş valla.
Şimdi neden Pippa'yı seçtim de diğer kadınlardan bahsetmiyorum. Beni bilenler diğer kadınlardan bahsettiğimi biliyor ve zaten sırası geldikçe hepsinden bahsedeceğim. Ülkede, dünyada o kadar çok rezillik var ki anlat anlat bitmiyor nasıl olsa.. Pippa bir semboldür artık. Türkiye'de ve hatta dünya pek umursamamış olsa da bence dünyada da kadına karşı şiddetin en acı ve en büyük sembolüdür.
Pippa'nın İtalyan olması bu olayı daha vahim kılmıyor ama amacının barış olması bu olayı çok çok vahim kılıyor. Amacı barıştı ve barış yolculuğunda öldürüldü. Bu, dünyanın kendine çeki düzen vermesi için gösterilecek ve unutulmayacak en büyük örnek oldu maalesef. Hele ki Türkiye, her gün ülkenin her yerinden kadına yönelik şiddet haberleri gelen bir ülke, her gün, yüzlerce haber.. İçlerinden cinayetle sonlanan birkaç tanesi ancak yansıtılabiliyor haberlere ve hâlâ birileri inatla, bu ülkede kadına değer verildiğini iddia edebilmekte. Acıyorum bu insanlara, sadece acıyorum. Ne tarafa baktıklarını da merak etmiyor değilim.. Böylesine rahat olduklarına göre, at gözlüğü falan değil başka türlü bir şey kullanıyorlar. At gözlüğü bile bunları görmeye engel olamaz çünkü.
Pippa'nın gidişinden sonra bazıları çıkıp Türklerin Avrupa Birliği'ne zor gireceğinden bahsetti, evet bunu utanmadan dile getirebildi. Avrupa Birliği girsin size canlarım benim, ne dert ediyorsunuz? Hangi akıldan, hangi yürekten çıkabilir bu söz.? Eğitimli dediğimiz insanlar bu yorumu yapabiliyor, vay halimize. Derslerine "öğretmen" yerine imam girmiş öğrenciler bu insanlar. Gerçi bu sistemde "öğretmen" girse de bir şey değişmez, yetiştirilen öğretmenler de ortada. Yine geldik eğitime işte.. Evet lan, süper bir ordumuz var, en güçlü ordu bizim ordumuz en süper millet biziz.. Toprak savunmasından başka bir işe yaramıyoruz evet. O toprağa da işte, güzel insanlar veriyoruz. Pekala, pek güzel..
---
Bacca'nın ardından neler oldu?
-Viranşehir'de Bacca'nın ailesine "Sabır Ödülü" verildi.
-Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali'nde "Barış Ne Zaman?" adlı bölüm Bacca'ya adandı.
-Türkiye'de başta kadın örgütleri olmak üzere pek çok örgüt tarafından çeşitli eylemler yapıldı.
-Bacca ve sanatı için, ve barış için hem ülkesinde hem de Türkiye'de pek çok sanatsal etkinlik düzenlendi.
- Tek tek sayamayacağım kadar çok eylem düzenlendi.
- Çok sayıda topluluk yürüyüş etkinlikleri düzenledi.
-Birkaç şair şiirlerinde Bacca'ya yer verdi.
-Birkaç blogla sınırlı kalmış da olsa onu ananlar anmaya devam etti. Bloglarda hakkında yazılar yazıldı.
-Beyrut'tan başlayıp Jenin'de sona eren 500 kadının katılımıyla bir bisiklet turu düzenlendi.
-Pınar Aylin, gelinlik giyip İtalyanca bir pankartla Bacca'nın yanında olduğunu belirten bir eylem yaptı. -evinin bahçesinde yapmış ama olsun-
-Yurtsever Cepheli Emekçi Kadınlar, Türkiye'yi dünyanın barış yolu yapma sözü verdi.
-Şefkat-Der, Konya'daki sığınma evinin adını "Melek Pippa Bacca" olarak değiştirmeye karar verdi.
-Erkekler de boş durmadı. "Öldürmek erkeklikse biz erkek değiliz" dediler.
-Bir grup KESK üyesi, İç İşleri Bakanı Beşir Atalay, Kocaeli Valisi Gökhan Sözer ve Gebze Emniyet Müdürü Ali Şahinli hakkında olayda ihmalleri bulunduğu gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.
-Bingöl Elmas, Pippa'nın yarım kalan yolculuğunu tamamladı ve "Pippa'ya Mektubum" adıyla belgesel olarak hazırladı.
-Çeşitli platformlar bildiri yayımladı.
-Tavşanlı köyü muhtarı, köy parkının adını "Dünya Barış Parkı" koyacaklarını söyledi. Ayrıca Bacca anısına bir heykel yaptırmak istediklerini de belirtti.
-Bacca'nın annesi, Türkiye'nin, Nobel Barış Ödülü'ne Pippa Bacca'yı aday göstermesini istedi ama hayatta olmayan birinin ödüle aday olamaması nedeniyle bu sadece talep olarak kaldı.
-Bingöl-Kiğı ilçesi belediye başkanı, Pippa Bacca'nın adının ilçelerinde bir parka verileceğini söyledi.
-Kültür ve Turizm Bakanı Müsteşar yardımcısı Kemal Fahir Genç, Pippa anısına bir mobil müze açacaklarını belirtti.
-DSP İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin tarafından cevaplanması için bir soru önergesi sundu.
-İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Bacca anısına "Savaş ve Kadın" adlı bir oyun sahneledi.
-Ebru Üstüntaş, Pippa için "Gelinim" adlı bir şarkı yaptı ve bu şarkıyı kliplendirdi.
- Galatasaray Kadın Basketbol takımının Avrupa Şampiyonu olduğu maçta, taraftarlar Pippa Bacca için pankart açtı.
-Serhat Dumlu, Pippa için "Sposa" adlı bir kısa film çekti.
Yani unutmayanlar da çok. Ama henüz iki yıl olmasına rağmen ölüm yıl dönümlerinde toplanan kalabalık giderek azalıyor. Bu olay da sonunda Oğuz Atak cinayeti gibi unutulup gidecek belki ama yazarak bunu geciktirebiliriz hatta engelleyebiliriz de..
Aslında yazacak söyleyecek çok şey daha var ama yazı zannettiğimden daha uzun oldu ve kendi düşüncem de eksik kalsın.
Ekşi Sözlük'te yazılanları okumak da bunun üstüne iyi olur.