Evet KPSS stresi ve uykuyla geçen bir günün özeti.
Hiçbir şey yapamıyorum sanki, hep bir uyku hali, psikolojik tabii o kesin de.
Bazen diyorum ben hiçbir şey bilmiyorum gene kazanamayacağım, ne salaklar atandı ben atanamadım, atanamayacağım. Bazen de kızım çalıştın işte bir aksilik olmazsa tabii ki kazanırsın.
Yaşamayan bilemez tarzı bir duygu bu. Eğitim alıyorsun, ki 4+4 sene eğitim gördüm ben. Eğitim bilimleri ve alanım olan Türkçe konusunda başarılıyım. Kötü bir dereceyle de mezun olmadım, gayet güzel bir ÖSS puanıyla gayet güzel bir bölüme yerleştim.
Geçen sene başıma gelen hadiseyi anlatayım size.
Şimdi bizim okul yeni üniversite olduğu için aklınca millete kafa tutuyordu kompleks durumları malum. Yaz okulu olmayacak, tek ders sınavı olmayacak, büt zaten yok. Bu şekilde bir düzenleme getirdiler. 4. sınıfa geçerken sorunlu bir dersim yoktu, hepsinden geçmiştim. 4. sınıfın birinci dönemi Güzel Yazı diye bir ders geldi. Seçmeliydi bu ders. Diğeri de Türkçe dersleriyle alakası olmayan bir dersti. Millet başına geleceği biliyormuş meğersem yarışıp diğer dersi seçmişler o zaman kimseye itiraf edememiştim ama ben o ders boş olsa bile yine Güzel Yazı'yı seçerdim alanımla ilgili diye. Neyse biz seçtik dersi. Anam bir adam geldi derse 60 yaşında falan anamızı ağlattı. Kocaman yazı defterine 8 sayfa düz çizgi 8 sayfa eğik çizgi.... Sonra mesela Büyük harfin boyu bilmem kaç bir şey katı, bilmem kaç uçla bilmem ne renkle yazılacak... Hepimiz KPSS'yi falan bıraktık resmen yazı yazıyoruz gecelerce. Bir de en ufak bir şeyden puan kırıyor. 0'ı alıp oturuyorsun. Diğer dersi seçenler yaşıyor, camdan onları seyrediyoruz, onların hocası ders bile işlemiyormuş gidip KPSS çalışın deyip serbest bırakıyormuş. Neyse ilk sınav yazılı oldu boşluk doldurma falan sordu. Ama yine ölçüler şunlar bunlar. 75 mi ne almıştım. Sonracığım finalde yazı yazdırdı. Ama anlatmamın imkanı yok bunun nasıl zor bir şey olduğunu. Çizgisiz bir kağıda mesela "Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Mustafa Kemal Atatürk" yazacaksın. Eğik Temel büyük harflerle yazacaksınız dedi gitti.. Kimse bir şey bilmiyor ki.. Kareli olsa biraz daha kolay tabii. 8 kare alttan yandan 4 kare gibi bir şeyler yuvarlıyorsun. Bilmem neyin 1,5 katı kadar eğeceksin.. Off kabus gibiydi.. Gayet güzel olmuştu aslında benimkisi. Ama 30 aldım. 32 almış olsam geçecekmişim arkadaşların hesabına göre. Ha bir de o malum defter vardı. O defterden de 20 mi ne vermiş. Zaten 50 üzerinde not yoktu. En mükemmel, pırıl pırıl, jilet gibi yazan bir kızın defterine bile 35 verdi. Bu dersten kaldım. Hem de sadece ben kaldım..!! Cama iki kağıt koyup kopyalayanlar bile geçti ben geçemedim. Okul bir dönem uzuyor diye düşünüyordum artık. Hem de tek ders hem de Güzel Yazı yüzünden. Eee büt yok yaz okulu yok tek ders sınavı yok. Göt gibi kaldım yani.
En sonunda başka derslerden kalan bazı arkadaşlar dekan yardımcısıyla konuşmuşlar ben okula uğramadığım için pek haberim olmadı. He neden uğramadığımı da söyleyim bir önceki sene yaz okulu vardı ve üstten ders almıştım yani tembellik değil aksine çalışkanlıktı.. :) İtiraf ediyorum çalışkanlık değil de rahata düşkünlük. Dönem içinde rahat olmak için yazın alıyordum bazı dersleri. Ben eylem insanı olduğum için kendimce örgütlüyordum birilerini. Tek ders sınavı kabul edilmediği durumda neler yapabiliriz tanıdık bir avukata beleşe danışarak halletmeye çalışıyordum. Okulun neresinde ne şekilde eylem yapacağımıza bile karar vermiştim. Neyseciğime, Tek ders sınavını yapmaya karar verdiler. Ama bir sorun vardı. Tek ders sınavını eylülde yapıyorlardı. Haydaaa. Eğer eylülde olsa Kpss'yi kazansak bile atanamıyorduk mezun durumda olmadığımız için. Uğraşa didine hazirana aldırdık. Dekan yardımcısıyla kanka gibi olmuştuk. Ben dedim napayım şimdi bu adam sınavı nasıl yapar. O da "Git konuş olmazsa ben de konuşurum" dedi. Gittim Güzel Yazı hocasının yanına:
-Hocam kolay gelsin. Ben pippi 4/B Türkçe.
-(Bön bir bakış)
-Ben geçen dönem Güzel Yazı dersinden kaldım, tek ders olacak haziranda, sınav hakkında konuşmak için geldim. Uygulama mı olur?
-Nasıl kaldın?
-Valla bilmem güzel kaldım hocam.
-İyi de ben kimseyi bırakmadım ki.
-Beni bıraktınız hocam ya da şöyle diyelim ben kalmayı başardım hocam.
-Devamsızlığın vardır belki puan kırdım devamsızlık yapanlardan.
-Olabilir hocam, kaldım nasılsa sınav için gelmiştim ben.
-Tesadüfen kaldın o zaman. Artık düzeltemeyiz de. Sınavda belli olmaz ne soracağım.. Sen her şeye çalış. Allah allah nasıl kaldın sen ya, benim niye haberim yok..
Bu adamın yanından çıkıp okuldaki son derse girdim. Ve o son derste herkes okuldan ayrıldığım için duygulandım sandı oysa ben bir öğrencinin bir senesinin bu kadar basit harcanabilmesine ağlıyordum. Babamın annemin inancına, benim planlarıma.. Yazık diye diye ağladım..
Sonra tek ders sınavı oldu 90 aldım geçtim.
Geçen sene KPSS'ye fazla asılamama sebebim buydu çünkü ikinci dönem bir dersten yine tesaüfen kalmış olsam hiçbir şekilde kurtuluşum yoktu ve bir sene uzuyordu okul..
Üniversite öğrencilerini leyla zannediyorlar ya nasıl sinirleniyorum. Saçlarım beyazlıyordu o ödevleri yapacağım diye. Yaptığım ödevlerle rahat 100'er sayfalık 6-7 kitap çıkardı. Belki de daha fazla.
Öyle işte... sLn son yazılarından birinde bu ödev konusundan bahsetmişti ordan aklıma geldi her şey.
Dizi falan yapan çok zeki insanlar, yalvarıyorum üniversite dizisi yaparken gerçekçi olun. İnternet kafelerde sürüm sürüm sürünen bursun tamamını ödev çıkartmaya harcayan öğrenciler de gösterin. Sadece aşk meşk midir üniversite hayatı, yapmayın gözünüzü seveyim.