11 Mart 2011

Tık Tık



Sülalecek enteresan olduğumuz aşikar. İspat edeceğim şimdi size:

* Geçenlerde babaannemin kardeşi ölmüştü, kendisine dayı derdim ben. O günü şurada anlatmıştım. Heh halamlar geçen hafta mezarlık ziyaretine gitmişler. Dayının mezarında beyaz bir sutyen bulmuşlar. Mezarın ayak ucundaki çalılara asılı bir sutyen.. Dayı da üzerinize afiyet çapkın mı çapkın bir adamdı. Biri bitmeden diğerine başlardı evliliklerin. Ailecek neye uğradıklarını şaşırmış, mezarlıkta kahkaha krizine girmişler. Oğlu: "Babam burada da boş durmamış, bir işler çevirmiş" demiş, eeh haklı adam. Tövbe tövbe..

* Büyükbabamın dedesi, çok ünlü bir polis memuru imiş. Ama o zamanlar şimdiki gibi zibilyon tane değil polisler. Sivil sivil özel ajan modunda takılıyormuş. İstanbul'daymış o zamanlar. Bir iş dolayısıyla otelde kalması gerekmiş. Yandaki odadan çok gürültü geliyor diye, sen git odayı bas elinde silahla. Odadaki şahıs da sağ olsun, valimtrak bir insanmış. Başı birazcık belaya girmiş, ama asıl garip olan şimdi mişli mışlı anlattığım valimtrak kısmını büyük büyük büyük dedenin bilmesiymiş. Bile bile basmış odayı, hey allam..

* Bizim ev iki katlı, bir ara yani ben dünyaya gelmeden çook zaman önce üst katı kaymakama, hakime falan kiraya veriyorlarmış. Üst katta kaymakamın oturduğu zamanlarda bir gece büyükbabam içip içip eve gelmiş, evde coşmuş iyice, babaannem "sus, komşular duyacak" deyince büyükbabam "İbnetör kaymakam" diye üst kata seslenmiş. Kaymakam da anlayışlı adammış ses etmemiş, duymadığından değil üstelik, üflesen duyuluyor zira. Bu olaydan da alnımızın akıyla çıkmışız.

* Babam devlet dairesine karikatür astığı için az kaldı mesleğinden oluyordu. 

* Ben ilkokul beşe gidiyordum, belediye okulun bahçesinde köpek öldürüyor diye dersten çıkıp belediye binasını bastım.

* Yine ben, belediye başkanının torunuyla aynı sınıftaydım. Çocuk, ilçenin yollarından şikayet ediyordu derste, "Onu bize değil, dedene söyleyeceksin akıllım" diyerek gelecekte nasıl biri olacağımın sinyallerini vermiştim. 

* Büyükbabamla babaannem bir yere oturmaya gideceklermiş, araba kiralamışlar. Büyükbabam gidecekleri eve şeker almak için arabadan inmiş ve şoföre "sakın buradan ayrılma" demiş ama şoför o yolda bekleyemeyeceğini anlayıp karşı tarafa geçince ve büyükbabam da elinde şekerlerle gelip arabayı karşı yolda görünce allaaaaah şoförü bir güzel dövmüş efendim. Kıskançlık başa bela ne de olsa..

* Abartmıyorum, görenlerden dinledim. Büyükbabamın babası at üzerinde giderken hedefi vurabilecek kadar atış yeteneğine sahipmiş. Ben ise maalesef birkaç denememle anladım ki olmuyor, o iş bana göre değil.

* Bundan 7-8 sene önce eski eşyaları karıştırırken büyükbabamın babasının çantasını buldum. İçinde hala evraklar vardı, aaa burda da bir göz var bakalım burada ne varmış diye elimi bir soktum.. (Çığlııık) Takma dişmiş meğersem..

* Aynı eşyaları karıştırırken bir tilki kürkü bir de hangi hayvandan yapıldığını anlayamadığım bir kürk manto da buldum. Şimdi kürke karşıyım elbet ama ben yoktum ki o zamanlar uyarayım milleti.

* Halamın oğlunun düğününden çıkıp halamların evini bulamadığımız için gelinle damadın eve giriş törenine yetişemeyen de biziz efendim. Şoför büyükbabamdı. Dön dolaş sabah ettik, biz eve vardığımızda çoktan halvet olmuşlardı allah bilir, kimsecikler yoktu zira.

* İl il gezerdik biz her yaz. İllerden birinde, büyükbabamın çişi gelir, tuvaletlere para vermeyi gururuna yediremeyen büyükbabam çareyi inşaatta bulur. Lakin inşaatın bekçisi vardır ama bunun da bir çözümü vardır: "Ben valinin askerlik arkadaşıyım, hadi git benim geldiğimi söyle mutlaka seni görür bunun için" Bekçi gider, büyükbabam çişini yapar. 


* İl il gezmelerden birindeyiz yine, o zamanlar cep telefonu yok. İki araba peş peşe yola çıktık. Arkadaki arabaydım, arabadakilerin yaş ortalaması benim 5-6 yaşımda oluşumu da hesaba katarsak 35-40 idi. Çişim geldi, durduk. Benim çişim gelince büyükbabamın da çişi geldi, büyükbabamın çişi gelince eniştemin de çişi geldi. Hepimiz çişimizi yaptık ayrı ayrı tabii. Sonra bir de ne görelim aaa böğürtlen. elimizi yıkadık tabii yanlış olmasın. Topla allah topla, ben bir de çok severim böğürtleni. Yarım saat kadar oyalandık orada. Öndeki arabadaki sinirli babam kilometrelerce yol gittikten sonra bizim arkadan gelmediğimizi anlayıp başımıza bir kaza geldiğini de düşünüp burnundan soluyarak geldi. Yaş ortalamamıza hürmetten sustu tabii, yoksa yanmıştık.

* Büyükbabam gençliğinde fotoğrafçılık yapmış. Fotoğrafı falan herkes bilmiyor o zamanlar. Büyükbabam gelen insanların konuşmasından rahatsız olur ve çareyi "Konuşursanız sesli çıkar bakın, sessiz olun" demekte bulur ve çok enteresandır ki işe yarar, susarlar.

* Babaannem komşularla beraber gece gezmesine gider, dönüşte mahallenin çocukları bunlara şaka olsun diye havlayarak arkalarından koşarlar. Bütün kadınlar çocuklarını alıp çil yavrusu gibi dağılır, babaannem de dağılır aslında ama tek farkla: o, çocuğunu orada unutmuştur.

* Annem çocukken bok çukuruna düşmüş. Ciddiyim evet, hayvanların boklarının aktığı bir yer vardır, köy yaşantısını bilenler bunu da bilirler. Sen git, o bok çukuruna düş. Tey yareppim..

* Babam, buz tutmuş barajın üzerinde araba kullanan bir salaktır ayrıca. 

* Bendeniz, kardeşini ilk görüşünde "Aaa baba, bebek" diyen bir malım.

* Eve misafir gelir, bendeniz de nasıl utangacım teee o zamanlardan. Yaş 4-5. Beni hayatta bulamayacakları bir yere saklandım: Tavuk kümesine. Tavukların şaşkın bakışları hala aklımda. Akşam olup da kümesin kapısını kapatma zamanı gelince beni içeride çildir çildir bakarken bulurlar ve bu olay yıllardır aile hikayeleri arasında anlatılır.


* İlkokulda, çocuğun biri beni itti diye gidip çocuğa kitapla vurdum. Kendim öküz gibi olduğum için çocuğun bu acıya dayanabileceğini ve bir hafta önce olduğumuz aşının acısının çoktan geçtiğini düşündüm, ne bileyim. Çocuğun koluna vurdum alt tarafı ama çocuk küt dedi bayıldı. Bütün okul üzerime yürüdü resmen. Çocuk hastaneye kaldırıldı. Bir ay hastanede kaldı. Arkadaşları arkamdan "katil" diye bağırmaya başlamışlardı bile. Neyse ki çocuk bir ayın sonunda okula döndü. Benden intikam almak için gelip geçerken tekme atıyordu ama hoş görüyordum. Orta sona geldik, çocuk bana aşık oldu. Birkaç sene bu böyle devam etti. Hatta çocuk arada bayılınca adımı sayıklıyormuş, arkadaşlarının yalancısıyım.


* Kardeşim, halamın oğlunun çizmesine işemişti. Hayır hayır, o bir kedi değil. 


* Çizmesine işenen halamın oğlu küçükken, vitrin mankeniyle tokalaşmaya çalıştığı için vitrin mankenini yere düşüren hatta kıran hatta annesine manken parası ödettiren biri.


* Veli ziyaretine gidiyorsun, evdeki çocuklardan biri ailesine güvenerek senin üzerine kedi fırlatıyor. Evet burada üzerine kedi fırlatılan biçare öğretmen de bendeniz oluyorum.

Masaüstü


Maksat muhabbet olsun, korsan blog dinlenmesin.
Christian'ın albümü de silemedim daha, göynüm el vermedi. hof.
Bir de ben bir süre buralarda olmayacağım aramasın gözler, o şimdi mutlu.