25 Aralık 2009

Hazin Öyküm- Kader Sen Kimsen Çıkma Kızım Karşıma


 -Dikkat uzun yazı ama beni tanımak, anlamak isteyen okusun ve tabii yardım etmek isteyen-

Şimdi nereden başlayalım bilemedim ama başlayalım amasını satayım.

Dandik bir ilköğretim okuluydu gittiğim evet kabul ama imkanlarım o kadardı. Fen Liseleri sınavının varlığından, amacımdan bile haberim yoktu. O sınavın sadece Fen Lisesi için olduğunu zannediyordum bu nedenle de girmeyecektim -Fen'le alakam olmadı için-. Filiz var benim arkadaş, sınava gireceğim diyerek form istemiş sonra da vazgeçmiş. Müdür beni yanına çağırdı. Fazladan form var, sen girmezsen kim girecek de kazanacak bu sınava dedi. İyi bari dedim gireyim. Umursamadan cevapladım soruları, sınavdan sonra bütün inekler biraraya gelip soruları cevapladılar ben de hatırladıklarımı söyledim ki sadece bir tanesini hatırlıyordum ama en zor soru dedikleri soruyu hem de Fen sorusunu yapmıştım. Neyse işte sonuçlar geldi. Anadolu Öğretmen Lisesi'ni kazanmışım. Milletin kazanmak için dersanelere para döktüğü sınavdan ben başarılı olmuşum. Neyse kayıt olduk. Psikoloji okumak istiyordum ama çocukluğumdan beri de aklımın bir köşesinde hep öğretmenlik vardı. İlkokul öğretmenim mükemmel bir kadındı, onun etkisi olabilir bilemiyorum. 

Buradan sonrası daha da hızlı. Kardeşim benden iki yaş küçük ve hukuk okumak istiyordu. Babamsa memur. Annem sürekli baban bu maaşla ikinizi okutamaz diyerek işliyordu beni. Gerçekten okutamayacağını sandım. Hem dedim ben memur çocuğuyum muayenehane falan açamam nasıl olsa, memur çocuğuna göre bir meslek öğretmenlik hem de zaten seviyorum öğretmeyi, Türkçe öğretmeyi bir de..

Sınava girdim ama itiraf ediyorum canım sıkıldıkça çözdüğüm Türkçe ve Matematik sorularından fazla bir şey yapmadım. Millet günde 300 sorudan bahsederken ben acaba haftada 30 soru çözüyor muyum diye düşünüyordum.. 334 aldım. Ki yine de beklediğimden düşüktü çünkü son hafta denemelere girmiş ve 360'ları görmüştüm. Neyse işte napalım napalım, istediğim okullar uzaktaydı gidemedim. Yani annemler göndermedi aslında göndermedi de değil, ben salak olduğum için annemler de bunu bildikleri için, en çok sevdiğim insanı kullandılar yaşadığım yerde okumam için. Büyükbaban sen yokken ölürse ne yaparsın!? Evet korktum bundan gerçekten korktum. Ve 4 tercih yaptım, tercihlerimizi yaptığımız hoca neredeyse yalvardı, git kızım başka bir yere ne işin var bu dandik yerde diye. Büyükbabam için demedim ama içim kan ağlayarak hayır kararım kesin dedim. İlk tercihime yerleştim. Sanki başka bir şey bekliyormuşum gibi odamın penceresine oturup saatlerce ağladım.

4 sene boyunca nerede gerizekalı hoca, nerede beyinsiz öğrenci varsa toplanmış güzel okulumda okudum evet ben elimden geleni yaptım eğitimin hakkını vermek için. Öylesine değildi okula gidişlerim. 3. sınıftayken KPSS'den kaç alırsam atanırım diye sordum birkaç arkadaşa 63'ü atadılar dedi.. İyi lan o zaman 70'lerde bir şey alsam yeter bana giderim bir şekilde dedim. Sonra malum yanlışlıkla Güzel Konuşma Yazma dersinden kaldım. Yanlışlıkla'nın hikayesini anlatmıştım. "Ben kimseyi bırakmadım ki, yanlışlıkla kalmışsındır" dedi adam. Az daha yanlışlıkla okulum uzuyordu tek ders yüzünden. Başka dersten yine "yanlışlıkla" kalmayayım da bari tek ders olursa Güzel Konuşma'yı o şekilde veririm diye KPSS'den çok okul derslerine çalıştım. Okul bitti. Bir ay kafamı kaldırmadan 5 saat uyuyarak kimi zaman sıçmadan ders çalıştım ve 72 aldım. Barajı 82 yaptılar o sene. Çok affedersiniz göt gibi kaldım.. İkinci sene 700 lira maaşla bir iş buldum. 2 ay çalıştım ama öğretmenlik olmadığı için ezildim o işte, sıradan bir memurluk hele de salak müdürlerin MSN şifrelerini değiştirmek için bütün gün masa başında beklemek... I ıhh.. İşten ayrıldım ve tekrar KPSS çalışmaya başladım. İkinci dönemin tamamını KPSS çalışarak geçirdim blog camiası bilir, bloga bile geçici veda etmiştim o dönem. Sonra ne oldu, 68 aldım. İlk kez ilk kez ilk kez başarısızlığıma ağladığımı biliyorum. Küfrettim.. 

Blogdan iş aradım. Onur Değerli bana bir günlük bir iş verdi. Gerçekten çok teşekkür ediyorum ona, sırf bana yardım etmek için iş verdiğini de biliyorum. Çok çok minnettarım ona.

Sonra varlığını hissetmekten mahrum kalmamak için evi terk edemediğim büyükbabamı kaybettim, evde duramaz oldum. Dilekçe verdim bütün ilçelere. Şimdi bulunduğum yerden aradılar. Önce kabul etmedim sınıf öğretmeni değilim ki ben sınıf öğretmenliği mezunu vardır belki onlar gitsin dedim. Sonra küçük kara balık'a anlattım durumu. Sen gitmesen yine alakasız bir bölümden biri gidecek dedi. Haklıydı, öğretmenlik konusunda kendime güveniyordum ben gitmeliydim. Gittim, köyü görmedim bile, merak da etmedim önemli olan evden ayrılmam ve bir işe yaramamdı. Köye geldiğimde müdür görevimin sadece bir dönem olduğunu söyledi. Beynimden vurulmuşa döndüm. Bunu bana söylememişlerdi. Elektrik gidip geliyordu, telefonlar çekmiyordu. Su içilmeyecek durumdaydı. Bakkal yoktu. Bunların hepsine katlandım, katlanıyorum. Para için değil.. Çocuklarım için. 5 tane öğrencim için. Dersleri iyi değil ama kitap okumayı sevdirdim, birbirlerine karşı kibar davranmayı öğrettim. Hayal güçlerini bir nebze olsun geliştirdiğimi düşünüyorum. Kitap okuma sevgisini aşılayabildiğime göre, gerisini kendileri halledebilirler. Öğrencileri bırakma durumum olmasa şurada 5 dk kalmam, kalmam. Para için değil bu eziyetim. Aldığım bir para da yok zaten. Ekim'de 10 gün kadar çalıştım 200 küsür para verdiler. Ekim-Kasım'da yüzüm şişti, 200-300 civarı paramı kestiler. Kasım-Aralık'ta tam çalıştım 680 lira aldım. Ve buraya gelirken yaptığım masraf 600 civarıydı. Yol paralarını saymıyorum. Köyden ilçeye inmeye kalktığınızda 40 lira taksi ücreti ödüyorsunuz. İlçeden ile geçmek için 10 lira ödüyorsunuz. Ben bir de eve gitmek için üstüne 5 lira daha veriyorum. Okulun hizmetlisi yok, köyden biri çalışıyor bizim için, onun maaşını biz veriyoruz. 10 lira oraya. Maaş bilmem nemizi yapacak memur yokmuş başka biri yapıyormuş o işi. O da bunun için para alıyormuş bizden 10 lira da oraya. Öğretmenler odası için 5lira toplanıyor her ay. Yeme içme, internet, elektrik... Yaşadığıma şükrediyorum bu parayla. Eve hangi yüzle gideceğim bilmiyorum gerçekten bilmiyorum. Annem mutfakta üşüyor, ona ufo mufo ne haltsa ondan alacak kadar param olsa keşke.. 

Bir de bakın şimdi olaya bakın:
Ücretli öğretmen ve vekil öğretmen diye iki saçmalık var. Biri ne diğeri ne hemen anlatayım. Eğer yerine geldiğin öğretmen kadroluysa sen vekil öğretmen oluyorsun ve 1000 lira civarı bir para alıyorsun. Yok eğer sözleşmeli bir öğretmenin yerine geldiysen sen ücretli öğretmen oluyorsun ve ders başı 5,8 liradan ücretlendiriliyorsun. Kar tatili, bok tatili oldu mu derse girmediğin için para alamıyorsun. 30 saat derse giriyorsun ama aldığın para şanslıysan 600'ü geçiyor. Bir de kadrolu olup da haftada 5-10 saat derse girenler var ki kendileri 1500'ü aşkın para alıyor.

Evet özetimiz bu. 
6 yaşımdan beri devlet okullarına gidiyorum. Devlet kendi eğitimine güvenmeyip her sene ottan boktan bahanelerle branşlaşmış insanları bile genel konulardan test ediyorsa ve karşılığında da şu yukardaki tabloyu sunuyorsa ben bu ülkenin içine çiçek ekeyim e mi?!

En baştaki tembel Filiz ne oldu biliyor musunuz?
Hani Fen Liseleri sınavına girmeyen Filiz. Hiçbir ders notu 5 düşmemiş Filiz. Ana okulu öğretmenliği yapıyor. 2 yıllık Çocuk Gelişimi okudu sadece. Sözleşmeli çalışıyor ve 1000-1500 arası bir ücret alıyor.

Benim suçum ne şimdi ben gerçekten merak ediyorum. Öğretmen Lisesi'nde günde 8-9 saat ders görüp gecenin köründe eve gitmelerim mi hatam, geç çıkıyorum diye servisten atıldığım için ne olduğu belirsiz minibüslerde sarhoş babamın öpücüklerine maruz kalarak akşam 8-9 gibi eve dönmemde mi hatam..!? Öğretmenlik eğitimi aldım devam edeyim Türkçe sevilmez mi, öğretmenlik sevilmez mi dememde mi hatam, nerede benim hatam.. Bu köye gelmemde mi hatam? Devletin müdürünün beni kandırmasında mı hatam? Eğer bir dönem deseydi gelmeyecektim belki de ve bu riski göze alamadı, bir de üstüne beni kandırdı. Bak şimdi N öğretmen doğum yapacak öğretmenin yerine geldi ne zaman geleceği belli olmaz onun.. R öğretmen boş kadroya geldi her an atama olabilir gidebilir sen şanslısın bir dönemin garanti.. Bakıyoruz, N'ye işletme mezunu.. Ben tiksindiğim, korktuğum bir hayvana bile onun çocuklara davrandığından daha iyi davranırım.. Ve N, bir dönem daha kesinlikle burada hatta belki seneye bile burada.. Bakıyoruz R'ye yerine öğretmen gelmedi, boş kadro bile göstermediler.. Bütün sene burada.

Bu insanlar benden neden nefret etti ki anlamadım, kime ne yaptım ben, gerçekten merak ediyorum, gerçekten.. Ve devletin beni bir kez daha salak yerine koymasını istemiyorum. Yazık bana..
Öğrendiğim şey ne biliyor musun, tam bir gerizekalı olduğum tam bir gerizekalı hem de ilkokuldan beri.. Hatta ana sınıfından beri.. Ertesi gün pamuklardan kardan adam yapacağız bana yardım edin diye ağladığım o geceden beri salağım ben salak..
Şimdiki aklım olsa tek kitabın yüzünü açmadığım gibi hiçbir şeyi de umursamam.
Buradan başka ne öğrenmem gerekiyor hele bir deyin bana, gerçekten salak hissediyorum kendimi. Tutunacak bir şey varsa elimde biri söylesin de bileyim.. Çünkü ben bilmiyorum..


Not: Bu yazıyı okuduktan sonra hâlâ öğretmen olmayı düşünen varsa aklına şaşarım.. Ben vazifemi yapayım uyarayım da..!! Sakın sakın.. İyi bir şeyler yapmak istiyorsanız gidin bir dernekte çalışın, gönüllü eğitmenlik yapın orda burda. O duygularınızı başka şekilde tatmin edin. Öküz olmayın benim gibi..!! Aman diim, hatta birinci sınıf falan varsa okulu bıraksın derim ben ve çok ciddiyim!