21 Nisan 2010

Oğuz Atak'ı Hatırlamak

Oğuz Atak adını hatırlayan var mı bilmiyorum ama hatırlatmak istedim birden.

6 Mayıs 1997
Polisler She Bar'a baskın düzenliyor. She Bar'ın hem ortağı hem de barmeni olan Oğuz Atak, TGRT'nin dikkatini çekiyor ve haber yapıyor. Neden? Çünkü Oğuz ATAK'ın sırtında Arap harfleriyle "Allah" yazıyor. Evet sebep bu.. Uzun uzun anlatıyor TGRT, dövmesiyle ilgili onu suçluyor ve işaret ediyor güzelce.
Çok değil ertesi gün, köpeğini gezdirmek için gittiği Bebek Parkı'nda öldürülüyor Oğuz. Öldürülüyor evet ne kolay söyleniyor değil mi? Sırtında Allah dövmen var denilerek kavga çıkarılıyor, kavgada karşı taraf silah çekiyor. Oğuz, kalbinden ve midesinden yaralanıyor. Ambulans çağrılıyor ama ambulans geç geliyor, geç geldiği yetmez gibi bir de aküsü bitiyor, başka bir ambülans geliyor ama ne çare, Oğuz gidiyor..

Yüzü gözümün önünde hâlâ.

Tek başına bu olay yeterince büyük bir facia iken bir de Bebek Camii imamı Seyfettin Çetin, Oğuz Atak'ın cenaze namazını kılmadı!
Olayı Milliyet arşivinden:
Bebek Camii imamı Çetin, "Cenaze namazını belediye görevlileri kıldırır. Benim görevim değil. Namazı kıldırmaya mecbur değilim. Mezarlıklar Müdürlüğü'ne geç başvurulmuş" dedi. Bunun üzerine sanatçı Yıldız Tilbe, "Allah rızası için kılın kardeşim. Allah'tan korkan ölüyü yerde koymaz. Hepimiz Müslüman evladıyız. Suçlamak kullara değil, sadece Allah'a düşer" diye konuştu. Tilbe'nin tepkisine, Melis Sökmen de katıldı. Topluluktan tepki artınca, camii mümezzini Salih Çoban, "Problem değil. Önce namazlarımızı kılalım da görevli gelmezse biz kıldırırız" demek zorunda kaldı. Bu durum karşısında, Atak'ın arkadaşlarınca Beşiktaş Belediyesi'nden imam istendi. Belediyenin görevlendirdiği, isminin açıklanmasını istemeyen imam da basın mensuplarının avludan dışarı çıkarılmasını, aksi takdirde namazı kıldırmayacağını söyledi.   
Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Mustafa Ateş, namazı kıldırmayı reddeden Bebek Camii imamının, namazı kıldırmakla yükümlü olduğunu söyledi. Ateş, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Bebek Camii imamı hakkında soruşturma açabileceğini belirtti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Cenaze Takip İşleri Müdürlüğü yetkilileri de, imamın bu tutumunun bilgisizlikten kaynaklanmış olabileceğini söyledi.
"Ozzy" olarak çağrılan Atak'ın arkadaşları, TGRT'ye dava açacaklarını, ardından çeşitli İnsan Hakları derneklerine başvuracaklarını belirterek, "Bu olay, bazı şeylerin başlangıcı gibi geliyor" dedi.
Oğuz için, cenaze öncesi annesinden vekalet alınıp toplu dava açmak için dört yüze yakın imza toplandı. Dağıtılan "Oğuz Dostları" imzalı bildiride, "Oğuz'u hiç tanımadan yargılayan ve hedef gösteren TV kanalı biraz araştırıp onu tanısaydı, o şu anda yaşıyor olacaktı" ifadesiyle birlikte, Atak'ın bir şiiri yer aldı.




She Bar'ın sahiplerinden Ayşin Koray, kendisini uyarmalarına rağmen Oğuz'un insanların bu kadar çirkinleşebileceklerini düşünmediğini belirterek, "Oğuz, çok dini bütün bir insandı. Ölümden hiç korkmuyordu, ölüm onun için bir boyut değişikliğiydi. Öldüğü gün Oğuz Dostları diye bir dernek kurduk" dedi.
Barmenin naaşı, toprağa verilmek üzere memleketi İzmir'e gönderilmek üzere ambülansa konulurken, törene katılanlar yoğun bir alkış temposuyla kendisini son yolculuğuna uğurladı.
Cenaze törenine Kadir İnanır, İzzet Öz, Mustafa Altıoklar, Sibel Gökçe, Ayşegül Aldinç, Sibel Tüzün, Levent Erim gibi birçok sanatçı ve Atak'ın çok sevdiği köpeği Antie katıldı. Cenazeden sonra Atak'ın evine gidenler, Yaşar Nuri Öztürk'ün "Yeniden Yapılanma" ve Mevlana ile ilgili kitapları görünce şaşkınlıklarını gizleyemediler. Atak için bu akşam 20.00'de Bebek Camii bahçesinde mevlit okutulacak.
Atak'ı öldürdükleri gerekçesiyle gözaltına alınan Hüseyin Ulaş (21) ve Alattin Polat (25) dün tutuklandı.
Cumhuriyet Savcısı Olcay Seçkin'e 1,5 saat ifade veren Ulaş ve Polat tutuklanma istemiyle İstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ne sevkedildi. Tutuklanmalarına karar verilen iki sanık Bayrampaşa Cezaevi'ne gönderildi.


Ülkücü olarak bilinen kabadayı Sedat Peker'in adamları da adliyeye gelerek sanıklara destek verdi.
Peker'in avukatı Ömer Yeşilyurt müvekillinin olayla ilgisinin olmadığını vurgulayarak "Ancak Sedat Peker bu olayın meydana gelmesine hiçbir şekilde üzülmemiştir. Bu nedenle Sedat Peker'e yakın olan kişiler sanık olarak getirilen bu arkadaşlara destek vermeye gelmişlerdir" dedi. 
Ayrıca ekleyip göstermekte yarar var bence. Cenaze namazını kılmayan malum imam 2007 senesinde aynı camide oğluna düğün yaptı. Soruşturma açılacağı söylenmişti ama bilemiyorum sonuç ne oldu? İronik değil mi?
Hürriyet'ten alıntılıyorum: -28 Ağustos 2007-
Sırtında Arapça "Allah" yazan dövme bulunduğu için 1997’de Bebek’te öldürülen barmen Oğuz Atak’ın cenaze namazını kıldırmadığı için tepki çeken İmam Seyfettin Çetin, 21 yaşındaki grafiker oğlu İlhan Çetin’e 15 yıldır görev yaptığı Bebek Camii’nde ilahili, semazenli, mehteranlı düğün yaptı.
Önceki gün saat 18.00’de başlayan düğün saat 21.30’da takı töreni ve aile fotoğraflarının çekiminin ardından gelin ile damadın camiden ayrılması ile sona erdi. Düğün öncesi caminin avlusuna masa ve sandalyeler getirildi. Mehteran Takımı’nın müziği eşliğinde yemek yendi. Saat 20.00’de mehteran takımının gösterisi bitti. Daha sonra Kur’an, ilahi ve dualar okundu.
Harem selamlık oturan misafirler akşam namazını da kıldı. Gelinin adı ise bir sır gibi saklandı. Telefonla ulaştığımız Seyfettin Çetin önce "Bu normal bir düğün" dedi sonra da konuşmak istemediğini söyledi.
Düğün gecesi, caminin yanındaki Bebek Kahve’de oturduğunu söyleyen Cem Özer şunları söyledi: "Bebek’te yaşıyorum bugüne kadar böyle bir şey ne gördüm ne işittim. Böyle şatafatlı olması benim kanımca İslamiyet’e de çok uygun değil. İslam’da dikkat çekmek yoktur" dedi.
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı yaptığı yazılı açıklamada camideki düğün için İlçe Müftülüğü’nden izin alınmadığını tespit ettiklerini söyledi. Diyanet İşleri Başkanlığı kanunlarında "Mabetler kiraya verilemez ve ibadethane haricinde hiçbir iş için kullanılamaz" hükmü olduğunu belirten Çağrıcı, şunları söyledi: Çağrıcı, "Camiler oraya girmek isteyen herkese açık olup özel mülk gibi girme yasağı konulamaz. Bu nedenlerle Beşiktaş Müftülüğümüz gerekli görürse ilgili cami görevlisi hakkında idari soruşturma açacaktır." 
**
Oğuz'un öldürülme emrini veren ismin Sedat Peker olduğu anlaşılıyor, She Bar'dan haraç isteği reddedildiği için ve Oğuz, Allah dövmesi taşıdığı için öldürme emrini verdiği iddia ediliyor. Sedat Peker, bu olaydan sonra uzun süre aranıyor. Bu konuyla ilgili aslında Sedat Peker'le ilgili bilgi de TürkçeBilgi'den:
Peker, Barmen Oğuz Atak'ın sırtında "Allah" dövmesi bulunduğu gerekçesiyle öldürülmesi olayına karıştığı gerekçesiyle uzun süre arandı. Polisin Atak'ın öldürülmesini azmettirmek ve çete olaylarına karışmaktan aradığı Peker, oğlunun doğumunda kendilerini ziyaret eden, çiçek ve telgraf gönderen dostlarına teşekkür için gazetelere verdiği ilanlarda eşiyle birlikte görüldü. ...  
Tehditle tahsilat yapmak, zorla alıkoymak, adam öldürmeye azmettirmek ve benzeri suçlardan yedi ay boyunca aranan Peker, teslim olacağını bildirerek 19 Ağustos 1998'de Romanya'dan Türkiye'ye getirildi. İstihbarat birimlerinin çalışmaları sonucunda, Peker'in, adı gizlenen bir Antalya milletvekiliyle doğrudan bağlantısı olduğu saptandı.  
Peker, tutuklu bulunduğu sürede Bayrampaşa Cezaevi'nde krallar gibi yaşadı. Rokfor peyniri başta olmak üzere birçok lüks yiyeceği koğuşuna getirten Peker'in cezaevine soktuğu eşyalar arasında kokoreç makinesi da vardı. Kaldığı 50 kişilik koğuşun tabanını halıfleksle kaplatan, duvarlarını boyatan Peker, tuvaletlerin kırılıp yapılmasını istedi ve bunun için gerekli malzemeyi sağladı. Cezaevinde yüz koyun kestirip tutuklu ve hükümlülere dağıtan Peker, çanak anten, video, CINE 5 dekoderi, ekmek kızartma makinesi ve dikiş makinesi gibi isteklerine ise cezaevi yönetimi tarafından izin verilmedi.  
İstanbul DGM Savcılığı, Ekim 1998'de Peker ve adamları hakkında 7.5 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. Bu davadan yargılandığı sırada duruşmada ilginç açıklamalar yapan Peker, "Eski bir milletvekili bana mesaj göndererek, 'Mahkemede fazla artistlik yapmasın' dedi. Her şeyi size anlatmak istiyorum çünkü ben bunları anlatmazsam şüpheli bir şekilde intihar edebilirim" dedi. Peker, 12 sanıkla birlikte çete oluşturmak suçundan yargılandığı davada, 24 Mayıs 1999'da tahliye edildi. Sekiz ay 29 gün cezaevinde bulunun Peker, "sanal bir çete yaratıldığını" ileri sürdü.
Bu olayla ilgili davanın ilk duruşması Haziran 97'da yapılıyor. Duruşmayla ilgili haberi Milliyet Arşivi'nde buldum:
Yogun guvenlik onlemi alinan durusmayi yeralti dunyasinin unlu ismi Sedat Peker'in adamlari da izlerken saniklarin tahliye istemi reddedildi.
istanbul 7. Agir Ceza Mahkemesi'ndeki davanin dunku ilk durusmasina Huseyin Ulas ve Alaattin Polat katildi. Ayrica Oguz Atak'in annesi Sukran Atak'la babasi Kenan Atak'in avukatligini yapan Ayse Ruchan Beygo da hazir bulundu. Atak'i calistigi She Bar'a birkac kez gittigi icin tanidigini soyleyen Ulas, olay gunu Sisli'deki otoparkina gitmek uzere Polat'la yola ciktiklarini ancak cay icmek Bebek'e ugradiklarini belirtti. Ulas sozlerini soyle surdurdu:




"Kendisini gorunce Polat'a bir gun once televizyonda sirtinda Allah yazili dovme var diye yayin yapilan kisinin bu kisi oldugunu elimle gostererek isaret ettim. Atak yanimiza gelerek `Beni niye gosterdin?' diye cikisti. Durumu acikladim. `Dovmelerim cok mu acayibine gitti?' dedi. Kendisine `Evet bir Musluman olarak bunu hos karsilamadim. Hem ickinin satildigi yerde bulunuyorsunuz ve milleti zehirliyorsunuz hem de Muslumanligin dini duygulariyla alay ediyorsunuz. 
Cok gucume gitti' dedim. Bana hakaret etti. Kopeginin boynuna bagli olan ipi yuzume ve elime vurdu. Alaattin beni geriye cekerek kavgayi ayirmaya calisti. Ancak Atak tekrar uzerime gelerek ameliyatli olan bogazimi sikti. Nefes almakta gucluk cektim. Alaattin beni tekrar geriye cektiginde bana seslenen Atak esofmanini siyirarak cinsel organini gosterdi. `Buraya da dovme yaptiracagim' dedi. Tekrar uzerime saldirinca korunmak icin silahimi cektim. Uc dort el ates etmek zorunda kaldim." 
"Ruhsatsiz silah bulundurmaktan" uc kez sabikali olan Polat ise arkadasinin ifadesine katildigini belirterek, "Atak yarali vaziyetteyken yol kenarinda duran bir otomobil sahibine defalarca yaraliyi hastaneye goturmesi icin ricada bulundum. Olay yerinin kalabaliklasmasi uzerine korkarak otomobilimize binip uzaklastik" dedi.
Avukat Muhittin Yuzuak, Ulas'in tutucu bir ilcede yogun ahlak ve din duygulariyla yetistirilmis bir kisi oldugunu belirterek bu konudaki kanitlarini mahkemeye sunacaklarini soyledi. Polat'in avukati Kadir Kartal ise muvekkilinin olaya istemeden karistigini one surerek tahliyesini talep etti.
Tahliye taleplerini reddeden mahkeme delillerin toplanmasi icin durusmayi erteledi. Ulas hakkinda 31 yil, Polat icin de 16 yila kadar hapis cezasi isteniyor.

Olayın diğer davası Nisan 1998'de görülüyor. (Bu tarihten önce bir başka dava oldu mu, bilgi edinemedim) Oğuz'u öldüren Hüseyin Ulaş "hafif tahrik altında adam öldürmek" suçundan 19 yıl hüküm giyiyor. Diğer sanık Alaaddin Polat ise serbest bırakılıyor. Mahkemeyle ilgili haberi de Radikal Arşivinden alıntılıyorum:
İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen karar davasına, tutuklu sanıklar Hüseyin Ulaş ve Alaattin Polat katıldı. Duruşmada Oğuz Atak'ın annesi Şükran Atak da hazır bulundu.
Atak'ın avukatları sanıklardan Hüseyin Ulaş'ın kasten adam öldürmekten ceza alması gerektiğini, çünkü cinayetin tasarlanarak işlendiğini belirtti. Diğer sanık Alaattin Polat'ın da cinayete karıştığını belirten avukatlar, olay yerinde bulunan boş kovanlarla bunun kanıtlandığını iddia etti.
Avukat Timur Şen, cinayet öncesinde Atak'ın kendilerini dövdüğünü iddia eden sanıklarla ilgili olarak, "Oğuz Atak'ın boyu ile Hüseyin Ulaş'ın boyu arasında 20 cm var, Atak'ın Ulaş'ın boynuna sarılması mümkün değil" dedi. Olay yerinde bulunan mermiler ve silah arasındaki çelişkiyi de dile getiren Şen, Hüseyin Ulaş'ın üzerinden yedi adet mermi çıktığını, fakat silahının sadece altı adet mermi aldığını dile getirdi. Buna göre olay yerinde bir silah daha olabileceğine dikkat çeken müdahil avukat, "Polat da cinayete karıştı ve Ulaş'la birlikte tasarlayarak Atak'ı öldürdü" dedi.
Bebek Parkı'nda köpeğini gezdirirken öldürülen Barmen Oğuz Atak'ın annesi Şükran Atak da söz alarak, "Oğlum iyi bir insandı, ona nasıl kıydılar" dedi. Son sözleri sorulan Ulaş, "Bir insanı öldürdüğüm için çok pişmanım, fakat tahrik altındaydım" derken, Polat cinayetle hiçbir ilgisi olmadığını söyledi.
Verilen aradan sonra kararını açıklayan mahkeme, Alattin Polat'ın 'Ruhsatsız silah bulundurmak' ve 'Adam öldürme suçunu kolaylaştırmak' suçundan toplam dört yıl 14 ay hapsine karar verdi. Tutuklu kaldığı süre göz önüne alınarak Alattin Polat'ın salıverilmesi kararlaştırıldı. Hüseyin Ulaş ise 'Ruhsatsız silah bulundurmak' ve 'Hafif tahrik altında kasten adam öldürmek' suçundan toplam 19 yıl bir ay hapis cezasına çarptırıldı.
Oğuz Atak davası avukatlarının dikkat çektiği delilleri kimsenin umursamadığı da haberden anlaşılabiliyor. Verilen cezalarla ilgili bazı haber kaynaklarında farklı bilgiler de mevcut bu arada belirtmiş olayım.

99 senesinde Atak'ın ailesi, TGRT aleyhine tazminat davası açtı. TGRT dönemin parasıyla 10 milyar lira tazminat ödemeye mahkum edildi.  Hürriyet Arşivinden:
TV'de sırtında 'Allah' dövmesiyle görüntülerinin yayınlanmasının sabahında öldürülen barmen Oğuz Atak'ın ailesi hukuk savaşını kazandı. TGRT, 10 milyar lira tazminat ödemeye mahkûm edildi.
TGRT'de yayınlanan bir haber sırasında sırtındaki 'Allah' dövmesi ile göründükten sonra, ertesi gün Bebek Parkı'nda öldürülen barmen Oğuz Atak'ın annesi Şükran ve babası Kenan Atak, TGRT televizyonu aleyhine açtıkları 10 milyar liralık tazminat davasını kazandı. TGRT, 5'i anneye, 5'i de babaya olmak üzere 10 milyarı, yayın tarihi 4 Mayıs 1997’den bu yana işleyen yasal faizi ile birlikte ödemeye mahkûm edildi.
Oğuz Atak'ın annesi Şükran ve babası Kenan Atak, İstanbul 10'ncu Asliye Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak, Huzur Radyo Televizyon A.Ş., TGRT Sorumlu Müdürü Murat Keskin ve TGRT Haber Sunucusu H. Tunç Tuncel'e 20 milyar liralık manevi tazminat davası açtı. Atak çifti, 4 Mayıs 1997 tarihinde TGRT Anahaber bülteninde yayımlanan görüntü ve kasıtlı beyanların, oğulları Oğuz Atak'ın ölümüne yol açtığını ve kişilik haklarını ihlal edici olduğunu öne sürerek 20 milyar liralık tazminat talep etti.
Çift avukatları Timur Şen aracılığıyla verdikleri dilekçede; 3 Mayıs 1997'de Narkotik Şube ekiplerinin İstanbul'daki rutin arama ve incelemelerinde barmen Oğuz Atak'ın görüntülerini sadece TGRT'nin, eleştiri sınırlarını aşan, kin ve intikam duyguları güdülen, küçük düşürücü ve halkın hakaretine maruz kalacak kasıtlı ve ısrarlı beyanlarla ekrana getirdiğini söylemişti. Avukat Şen, olay nedeniyle müvekkillerinin telafisi güç, acı ve ağır sıkıntılar çektiklerini, psikolojik yıkıntı ve depresyona uğradıklarını belirtmişti.
2009 yılında Ergenekon Davası'na atanan İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Olcay Seçkin'le ilgili bir haber yapıldı. Zaman'dan:
Ergenekon soruşturmasına bakan özel yetkili ağır ceza mahkemelerine atanan İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Olcay Seçkin'le ilgili ilginç bilgiler ortaya çıkıyor. Seçkin, 28 Şubat sürecinde yaşanan 'Barmen Cinayeti'yle ilgili soruşturmayı yürüttü.
Ancak polis tarafından aranan Peker, soruşturmaya dahil edilmedi. Bu soruşturma dışında ismi gündeme gelmeyen Olcay Seçkin, 2000 yılında İstanbul başsavcı vekilliğine atandı. 9 yıldır başsavcı vekilliği yapan Seçkin, şimdi Peker'in sanık olduğu Ergenekon davasının yürütüldüğü özel yetkili mahkemelerden sorumlu başsavcı vekili.
Bir yıl süren davada dikkat çeken durumlar da yaşandı. Atak'ın katil zanlıları gözaltına alındığında Peker'in adamları destek için adliyeye geldi. Ali Metin Polat'ı, Ergenekon davası sanıklarından Kemal Kerinçsiz'in avukatı Kadir Kartal savundu. Hüseyin Ulaş'ı ise Alaattin Çakıcı'nın avukatlarından Muhittin Yüzüak müdafaa etti.
2005 yılında Kelebek Operasyonu kapsamında gözaltına alınan Sedat Peker'e ilişkin dosyada ilginç bir bilgi daha vardı. Sedat Peker'in dinlemeye takılmamak için 34 kişiye telefon dağıttığı öğrenildi. 34 'kırmızı hatlı' telefonun sahipleri arasında Barmen Cinayeti davası sanığı Ali Metin Polat da yer aldı. Kelebek Operasyonu'na ilişkin iddianamede Peker'in adamı olan Polat'ın, Maltepe bölgesinden sorumlu olduğu iddia edildi.
Kelebek Operasyonu davasından mahkûm olan Sedat Peker, 2455 sayfalık Ergenekon iddianamesinin sanıkları arasında. Veli Küçük'le bağlantıları sebebiyle Ergenekon davasına giren Peker'in, Danıştay davası sanığı avukat Alparslan Arslan'la bağlantısı olduğu ileri sürülmüştü.
Olcay Seçkin, HSYK tarafından Ergenekon soruşturmasının yürütüldüğü özel yetkili mahkemelerde başsavcı vekili sıfatıyla görevlendirildi. 2004 yılından beri savcı Turan Çolakkadı'nın görev yaptığı Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde İstanbul Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in yardımcılarından Olcay Seçkin de görev yapacak. Seçkin, 2000 yılı yaz adli kararnamesi ile başsavcı vekilliğine atanmıştı. 9 yıldır başsavcı vekilliği yapan Seçkin'in bu süre içinde baktığı herhangi bir soruşturma yok. Seçkin, Çolakkadı ile aynı yetki ve görevleri paylaşacak. Ergenekon soruşturmasının koordinasyonunda görev yapacak.
Son bir haber de Sabah'tan yine:
Çete davasından tutuklu Sedat Peker hakkında sırtında Arapça 'Allah' yazılı dövme bulunan barmen Oğuz Atak'ı iki adamına öldürttüğü iddiasıyla süren savcılık soruşturması yeniden takipsizlikle sonuçlandı. Barmen Atak 1997'de Bebek Parkı'nda vurularak öldürülmüştü. İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada Hüseyin Ulaş ve Alaattin Polat mahkûm oldu. Sanıkların Peker'in adamları olduğu yolundaki iddialar üzerine dosya ayrılarak bu yönde de soruşturma başlatıldı. Delil elde edilememesi üzerine 2000'de takipsizlik kararı verildi. Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu "yetersiz tahkikat yapıldığı" raporu verince soruşturmaya devam edildi. Bu kez soruşturmada Peker ile sanıkların telefon irtibatı araştırıldı. Ancak Turkcell'de 1997 yılına ait geriye dönük konuşmaların bulunmadığı belirlendi. Türk Telekom'da da detay bantlar bulunamadı.Kuvvetli suç şüphesine ulaşılamadığından 'kovuşturmaya yer olmadığına' hükmedildi.


Ekşi Sözlük'te Oğuz Atak için yazılanlara da okuyabilirsiniz ek olarak.
Özellikle şunu okumanızı istiyorum ama. 


***


Bunu asıl yazma nedenim evet hatırlatmak ama özellikle de dostlarına. Onu kaybettiğimiz sene bebe olanlara da tanıtmak lazım Oğuz'u, bu olayı anlatmak lazım ki, nelerin nelere sebep olacağını bilsinler. Bu ülkede böyle bir olayın yaşandığını öğrensinler. 
Oğuz Atak'ın fotoğrafını aradım, onu bile bulamadım, gazetelerden kesilmiş fotoğraflardan daha çoğu yok mudur yani kimsenin elinde. Hiç mi arkadaşı yoktu yoo vardı, neredeler peki? Neden Oğuz'dan bahsetmiyorlar.?
Dilerim bu yazıyı okurlar ve bu konuda bir şeyler yaparlar, yaparız. 
Benim onlardan naçizane talebim budur.


***

Bir sene sonra gelen ekleme: Bir sene içinde Oğuz Atak'ın herhangi bir tanıdığı, arkadaşı bana ulaşmadı ya da onu hatırlatmak adına herhangi bir girişim olmadı ve sonunda sizden de gelen ricayla ben bir sayfa açtım. Bilgileri toplu bulundurmak ve onu hatırlatmak için:

10 yorum:

Basak dedi ki...

Eline sağlık. Benim Kuşadası yıllarımın en unutulmaz figürlerindendi rahmetli Oğuz Atak. Kuşadaı bir zamanlar en kaliteli gece hayatını sunuyordu, She Bar'da orada doğdu zaten, senelerce oranın bir numaralımekanı oldu. Bence She'yi She yapan biraz da giyimi ve tavırlarıyla her daim farklı olan Oğuz Atak'tı, biz o zamanlar 20'lerin başında şımarık gençlerdik, ona yanaşıp konuşmaya cesaret edemezdik. Zaten o kadar işiyle meşgul olurduki ben onu konuşurken gördüğümü bile pek hatırlamıyorum. Onun öldürülüşü tarihmizdeki kara lekelerden biri olarak kalacak. Altında bir çok anlam barındıran, şu an artık beni iyice korkutur hale gelmiş Türkiye profilinin yeni yeni şekillenmeye, palazlanmaya başladığı zamanları işaret ediyor... O gittiği ile kaldı, kalanların daha iyi bir şey yaratmalarına ders oldu mu bu olay? ne yazıkki hayır:( Işıkla kalsın

mavi dedi ki...

Benimde içimde Allah sevgisi, ve beni yaradanın imzası var o zaman gelsinler benide öldürsünler.

pippi haşmet dedi ki...

@Basak

Keşke sesimi duyurabilsem aileden birilerine ya da arkadaşlarına. Unutulmaması gereken bir insan ve unutulmaması gereken bir vakadır gidişi.

pippi haşmet dedi ki...

@Mavi Balon
Şimdi de millet elimizde allah yazıyor, kolumuzda allah yazıyor diyor. Moda oldu.
Olan da Oğuz'a oldu.

Basak dedi ki...

iznini almadım ama bana çok dokunan bu yazıyı bloguna lik vererek facebook'ta arkadaşlarımla paylaştım, çünkü ben de herkesin hatırlamasını istedim. Eline sağlık Haşmet

pippi haşmet dedi ki...

@Basak
İzne gerek yok lütfen.
Yayılması için uğraştım ama pek başarılı olamadım blog yeni olduğu için takipçi de az. Ve sanırım çoğu insanın ilgisini çeken bir konu değilmiş bu, üzüldüm çok.

İstediğin gibi istediğin yerde paylaşabilirsin.

Çok teşekkür ederim.

Adsız dedi ki...

üzgünüm sizleri bukadar üzdüğüm için olan oldu artık yine de siz oranıza buranıza yazmayın yazı falan ne olur ne olmaz

kremkaramel dedi ki...

Küçükken "arap görünce kolunu çimcirirdin arkadaşının" O'na çaktırmadan. Bu bir rüya olmadığına inandırmaktı en fazla kendini ve yanındakini. Oysa ötekileştirmek, kötücül bir eylem. Ötekileştirmek, anlamakta zorluk çektiğin, nedenini araştırma gereği duymadığın kişiyi etiketlemek, tukaka yapıp aşağılamak, işin kolayına kaçmak. Ötekileştirmenin sonrası bu kolaycılığın sınırlarını zorlarsa ölüm olur, zulüm olur. Allahın adı sevginin son kertesinde kanata kanata etine kazınırsa Oğuz Ataklar öldürülür. Ötekileştirilen özne "ib.." olur.

Etienne Copeaux dedi ki...

Eline saglık Pippi Hasmet. Bu makale önemli ve kapsamlı. Ben Fransız tarihçi olarak Istanbul'da oturuyordum o zamanlarda ve Oguz Atak'ın cinayeti izledim yakında. Simdi bende bu konuda bir makale yazmak üzereyim.
Selam ve Tesekkürler
Etienne Copeaux

Etienne Copeaux dedi ki...

Merhaba degerli Korsan,
Iste yazdigim makele Oguz Atak hakkında
http://0z.fr/IAChA
Sevgilerimle,