27 Eylül 2008

Yer misin Yemez misin


Gece değil belki ama sabah bir rüya gördüm ki tadından yenmez, şenlikli bir rüyaydı.
Rüyamda ana sınıfı öğretmenimi dövdüm.
Çocukken iki kez tokat atmıştı bana hiç de sevememiştim o kadını. İntikamımı rüyamda almak kısmetmiş.
Rüyayı özetle şöyleydi:
Ben bu hanımın yanından geçiyorum, selam vermiyorum, neden selam vermediğime dair birkaç sinirli cümle kuruyor sonra terliğini çıkarıp popoma bir şaplak vuruyor. Benim de elim armut toplamıyor "nasılsa rüya bu" deyip Allah yarattı demeden dalıyorum kadına. Kadın neye uğradığını şaşırıyor.
Özetle uzun yıllar sonra intikamımı rüyamda da olsa aldım.
Ana sınıfı öğretmenimden yediğim tokatlardan da bahsedeyim kimse merakta kalmasın.
O yaştaki hiçbir çocuk elbette ki hak etmez tokatı ama ben hiç de hak etmemiştim.. Ne demekse..
Neyse birinci tokat:
El işi kağıtlarıyla karpuz yapıyorduk resim kağıdına. Bendeniz renkleri değiştirmişim. Malumunuz karpuzun kabuğu yeşildir, içi kırmızı. Ben bunun tersini yapmışım. Sen misin hayal gücünü kullanan al sana tokat.
İkinci tokata gelelim:
Aç kapıyı bezirgan başı diye bir oyun vardı, iki gruba ayrılmıştık, ben parolayı karşı tarafa söyledim. Nasıl, neden söylediğimi tam bilemiyorum ama durum buydu. "Sen misin parolayı söyleyen al sana tokat"
Durum budur efendim..
Bu zatı muhteremle aynı okulda öğretmenlik yapmak da kısmet oldu bana. "Seninle gurur duyuyorum" dedi. Pek önemsemedim.
Bilinçaltımı seviyorum..

7 Eylül 2008

Dideral


Hayat kurtarıcım bu ilaç.
Ellerin hareket kabiliyetini kaybedecek şekilde titremesi ve bunun yüzünden bazı ortamlarda sıkıntı yaşamak gibi sorunum vardı. 
Fakültede yaz okulu zamanı çok zekiyim ya üstten ders alıyorum, üstten aldığım bir derste hoca tahtaya kaldırdı, bu beyitin aruz kalıbını bul dedi.. mef'ulü mef'alü falan neyse de kalemi tutamıyorum arkadaş. Neyse yapamıyorum dedim oturdum, bir de üstüne hocadan azar işittim, bu zamana kadar aruz öğrenemeden nasıl geldin buraya diye. Hocam biliyorum ama ellerimi kullanamıyorum desem daha beter rezillik o yüzden sustum.
Baktım bu iş olacak gibi değil en sonunda doktora gittim. Sevgili doktorcuğum bana Dideral yazdı. "Ağır bir ilaçtır, çok fazla kullanma, yarım yarım kullan" dedi. Elleri dert görmesin.
İlacı kullanmadığım zaman mutsuz bir insanım, ama ilacı aldım mı oh be diyorum, kendim oluyorum.
Kalp hapı aman dikkat de diyorlar ama valla erken ölmeye razıyım, sosyal fobiyle başka türlü baş edemezdim herhalde. Şimdi iyiyim.. Lazım oldukça kullanıyorum. Allah ayırmasın ne diyeyim.
Doktorcuğumun alnından öperim..
-----------------------------------------
DüzeltmeGoogle aramaları buraya yönlendirdiği için kendimi sorumlu hissettim. Okuyan kişi, rica edeceğim bulunduğun yerin bir blog olduğunu unutma. Burası benim canımın istediği, içimden gelen zımbırtıları tıkırdattığım bir yer.. Bendeniz doktor değilim. Doktor olacak kadar sabırlı da değilim. Merak edip aradığınız ilaç sadece kullandığım ilaçlardan bir tanesi. Buraya yazma sebebim de bu. Bu yüzden beni doktor zannedip de soru sormayın. 

3 Eylül 2008

Sadaka Taşı



Vay arkadaş diye bir giriş yapma gereği duyuyorum zira bu sadaka taşı adı verilmiş taşla ilk karşılaştığımda verdiğim tepki tam olarak buydu:
VAY ARKADAŞ..

Vaktizamanında daha insanlar iyiyken, yalan dolan riya ortalarda bu kadar yaygın değilken, bu taşlar şehirlerin belli noktalarına yerleştirilirlermiş ve insanlar bu taşların üzerine ceplerindeki bozuk paraları koyarlar, ihtiyacı olan kişiler de kimseden para istemeden ihtiyaçları olan miktarı oradan alır yollarına devam ederlermiş.
Bunun üstüne uzun uzun bir şeyler daha karalamak isterdim ama dünyanın bu hale gelmiş olması beni ürküttüğü için nefesim kesildi, yalnız korkudan.

2 Eylül 2008

Lilith



Tevrat'taki tezatı ortadan kaldırmak için uydurulmuş olma olasılığı yüksek bir hanım kızımız bu Lilith. 
Ne yalan söyleyim çok hoşuma gidiyor ondan bahsetmek.. ilk feminist dendiği için olabilir.


Yahudi inanışına göre;


Lilith, Adem'le birlikte topraktan yaratılmıştı ama daha sonra adem'in egemenliğine girmek istemedi ve Adem'i bırakıp yeryüzüne indi. Yeryüzünde şeytandan çocuklar doğurdu. Tanrı, Lilith'i geri getirmeleri üzere üç melek (Sanvai, Sansanvai, Semangelof) gönderdi. Tanrı, meleklerden, Lilith gelmediği takdirde her gün 100 çocuğunun öldürüleceğini söylemelerini istedi. Lilith, Adem'e dönmedi ve her gün 100 çocuğunun öldürülmesine göz yummuş oldu ama intikam ateşi içinde yanmaya başlamıştı ve üç meleğe şöyle söyledi:
"Ben de bundan sonra doğacak her erkek çocuğu sekiz gün, her kız çocuğu yirmi gün içinde öldüreceğim, sadece çevrelerinde bana ya da size ait bir simge ya da isim olan çocuklara dokunmayacağım."
Yahudilerin çoğu Lilith'in bebeklerine zarar vermemesi için loğusayı ve bebeğini yalnız bırakmazlarmış.
Bebeğin giysileri, bezi gece dışarıda bırakılmazmış. Bebeğe ait şeylerin gece dışarıda bırakılmama sebebi Lilith'in evde bebek olduğunu anlamaması.
Bu inanış, Türklerde de görülmekte. Türklerin Lilith'i bilmeden böyle bir inanışa sahip olması çok eski inancımız olan Şaman dinine dek gitmektedir. Bebeği ve loğusayı kötü ruhlardan sakınma maksatlı bu tür davranışlar hâlâ görülmekte.


Bunu neden yazdım?
Zevk alıyorum arkadaş...


Güncelleme 2010:
Lilith, aslında her kitapta, her dönemde bahsediliyor. Onun aslında bir insan Saba prensesi Belkıs olduğu da söyleniyor. Ama Belkıs'a baktığımızda Lilith kadar kötü tasvir edilmediğini de söylemek lazım.
Kabala'da da Lilith'ten bahsediliyor. Hani erkekler geceleri boşalır ya, bunu Lilith'e bağlıyorlar Kabala'da. Lilith, yalnız erkekleri rahatsız eder, onunları erekte eder ve boşaltır. Dölleriyle de canavarlarını yaratır deniliyor. Bu özelliğini de ilk kez Adem üzerinde gerçekleştirmiştir, Adem'in Havva ile yatmadığı bir gece. Bu bilgiler Talmud'da da var.
Lilith'ten öyle ürkütmüşler ki erkekleri karı kocanın arasına girer ve dökülecek her damlayı kendine çocuk yapmak için alır deniliyor. Muhtemelen üremeyi pekiştirmek için uydurulmuştur bu da. Damlalar boşa gitmesin kadın dölllensin, bol bol çocuk yapılsın diye.
Karı koca mum ışığında ve çıplakken sevişildiğinde olan çocuklarda Lilith'in de hakkı olduğunu iddia etmişler. Bu neden rahatsız etmiş milleti onu tam anlayamadım tabii.  Sanırım kadının büyüsünden korkmakla ilgili.
Ayrıca Kabalistler insanın ikiye bölünme olayından da bahsediyorlar. Lilith'in erkek yarısı Samael'den.
Ve bir değişik bilgi daha: Lilith'in hep cinsellik ve kötülükle ilgili çeşitli zıtlıklar barındırmasından ileri gelen tanımlamalara sahip olmasını, iki tane Lilith olmasına bağlıyorlar. İki kardeş, büyüğü Samael'in karısı olan fahişe, küçüğü ise Ashmodai'nin karısı, çocuk katili olan olmasından şüphelenilen.
Lilith'in çocuk sevgisinden de bahsediliyor. Çocuklar uyurken gelip çocukları severmiş. Bir gelenek de böyle çıkmış. Böyle bir durumla karşılaşan aileler çocuklarının burnuna vuruyorlarmış. Bir diğer görüş de çocukları cinsel yönden uyarmak için geldiği, yani sadece sevmek için değil.