25 Mart 2010

En Yeteneklimizden Sonra Sıra En Güzelimizi Seçmeye Geldi







Miss Turkey 2010 finalistleri belli oldu ya hani, hiç adetim olmamasına rağmen ne menem şeylermiş deyip bir göz attım resimlere. Rabbim yaratmış tabii hepsini bir şey diyemem, hoş kızlar da işin aslı ama işte sadece hoş kızlar. Sokağa çıktığımda çok daha güzellerini görebiliyorum açıkçası. Hani önceden, "Tamam yüzleri pek güzel olmasa da fizikleri güzel, herhalde o yüzden seçiyorlar" diyordum ama baktım arkadaş fizikleri de öyle ahım şahım değil.


Bir güzellik yarışmasına neden katılır insan hiç anlamam. Yani nedir bunu bu kadar önemli kılan. Gerçi bir sürü şey sıralayabilirim tabii ama bana ters açıkçası. Erkek olsun kadın olsun yakıştıramıyorum kimseye bunu. Mankenliğin bu şekilde abartılması beni huzursuz ediyor. Ciddi ciddi bir özendirme var toplumda. Hayır mankenler kötüdür demiyorum ama o bedenlere erişmek için canından olan insanlar var. Toplumcak psikolojimizi derinden etkiliyor. Bir yorum okumuştum sanırım. Kadın şöyle diyordu: "Kocam bana reklamlarda gördüğü seksi iç çamaşırlarından alıyor sonra ben giydiğimde sende onlar gibi durmuyor diyor, beni beğenmiyor." Bu sağlıklı bir insan davranışı mıdır yani? Böyle saçma beklentilerle bir sürü erkek yatakta başkasını hayal ediyor. O kadın ne yapmalı, normalde heyt beğenmiyorsan çekip git demeli ama çocuk oyuncağı değil ya hani bu işler, zayıflayacağım diye didinecek olmayacak estetik ameliyat olmayı düşünecek belki olacak sonra orasını burasını büyütürken başka bir yerini sarkıtacak, o ameliyattan bu ameliyata koşup duracak. Hoş değil bu özendirme. Bu yarışmaları gizli de yapabilirler bu kadar bağırmaya gerek yok, ki eminim canlı da yayınlanır televizyonda. 

Bir zamanların nü tablolarında heykellerinde olduğu gibi koca memeli kadınlar, göbekli erkekler de var bu hayatta, yani halen bir yere gitmiş değiller buralardalar. Şahsen üçgen vücutlu bir erkek olmadığımı söyleyebilirim ve karnımda da baklava deseni yok açıkçası o yüzden de eski akım yeniden canlansa işime gelmez değil hani. 

Finalistlerin resimlerine şu sayfadan ulaşabilirsiniz.

Ayrıca hanım kızlara şöyle bir bakınca birbirlerine ne kadar benzediklerini de göreceksiniz, şahsen hiçbirini ayırt edemiyorum. Sadece bir hanım kızımızı Adanalı dizisinden biliyorum o yüzden onu seçmek zor değil hemi de sarışın en azından. Fark göremiyorum, ya sen?

Bebek Dili - Ceeee


Aileler çocuklarına agucuk gugucuk yapmayı pek sever. Ancak bu yanlış efendim. Daha önce de bir yerde okumuştum benzer bir bilgiyi şu haberde de anlatılıyor bu. Okuduğum önceki yazıda şuna benzer bir şey diyordu: "Aileler bebeklere kendi dillerini öğretecekken onlar bebek dilini öğreniyor." Demek ki neymiş efendim bebeklerle yetişkin dilinden ayrılmadan konuşmak gerekiyormuş. Evet bir yanlışı daha ortadan kaldırdık keyfime diyecek yok.

Bir de şimdi aklıma geldi. Türkler bebekleri çok fazla mıncıklıyor öyle ki sevme amaçlı, bebeğinin poposunu ısıranlar var aramızda. Bu çoğu ülkede tacize giren bir davranış, öyle ki çocuk ailenin elinden alınabiliyor bu gibi durumlarda. Demedi demeyin, ülkemizde böyle bir yasa olmasa bile, bu davranışın da yanlış bir davranış olduğunu ve çocuğun cinsel yaşamını ilerleyen dönemlerde olumsuz etkileyebilecek potansiyelde bir davranış olduğunu unutmayın.

Esenlikler.

İclal Aydın, Tuna Kiremitçi Hakkında Yazı Yazarsa

İclal Aydın'a bayılmam, sanırım Tuna Kiremitçi'yi kendine eş seçebildiği için, yani o zamandan beri pek ilgilenmiyorum İclal Aydın'la. Bir şeyler oldu ama neler oldu açıklaması zor biraz.

Bugün İclal Aydın bir yazı yazdı yine Vatan'a ama bu biraz farklı bir yazıydı. İclal Aydın'ı sustuğu için takdir etmiştim ama işte sabır da bir yere kadarmış herhalde. Sonunda İclal Aydın da yazmış bir şeyler.

Yazı şu adreste. 
Tuna Kiremitçi'nin ilgili yazısı da şu adreste.. 

Şimdi İclal Aydın belli ki bir şeyi yanlış anlamış. Orada bahsi geçen Jacqueline ünlü bir çello sanatçısı. Bunu nereden öğrenebiliriz Google sağ olsun. İkinci bir arama yapmama gerek kalmadı. Ben öyle Türkiyeli müzisyenler haricini pek aklımda tutamıyorum, belki de daha önce bir şekilde hafızama yerleşmiş bir isimdi. Çello falan dinleyen bir insan değilim arabesk dinlerim ben. Neyse işte "Jacqueline çello" yazınca bile çıkıyor karşısına insanın. Bilmiyorum ki başka birinden mi bahsetmiş Tuna Bey yazısında, sanmam. Jacqueline du Pré'den bahsettiğini açıklamış zaten sonrasında, emin olmamakla birlikte ben böyle duydum MedyaTava'dan. Yani İclal Aydın sanırım bu ismi yeni bir sevgili zannetmiş. Bu konuda "Aaa neden böyle bir karışıklık oldu ki" tepkisi vermeyeceğim, sadece diyeceğim şu: sayılı gazetelerden birinde yazan bir kişi Google olsun kullanabilmeli. Biz bile bloglara yazarken verdiğimiz bilginin doğruluğundan emin olmak için birkaç araştırma yapıyoruz. Bu kadar kolay yazılmamalı köşe yazıları. Eğer bu yazı bir köşe yazısıysa tanıdığım pek çok blog yazarı daha güzel yazılar yazabiliyor neden kimse onlara yazarlık teklif etmiyor.?

Neyse İclal Aydın bu konuda haklı mı haksız mı, oldu olacak bir de buna değinelim. Bence haklı. Er ya da dişi bir ilişki bittikten sonra saygısını bırakmamalı elden. İclal Aydın'ın dediği gibi hayatımda onlar varken yazamıyordum demek biraz ayıp sanki. Ha gerçi İclal Aydın'ın yazısındaki üslup da başka bir ayıp olmuş bence. İclal Aydın'a bayılmam dedim ama severim de, ve üslubunu takdir etmişimdir her zaman, bu yazısıyla beni şaşırttı o ayrı. Bu cümleler onun kaleminden mi çıktı diye geçmedi değil hani içimden.

Olmuş bitmiş bir olay sonuçta. Dilerim bu olay tatlıya bağlanır ve Tuna Kiremitçi ayrıldığını söylediği-kaynak: medyatava -; gazetesine geri döner. Okuduğumdan değil valla sırf iyi dileğimden, tarzım değil Tuna Kiremitçi yazıları..

Saçımda Beyazlar Tel Tel Olmuş


Geçen yaz saçımda ilk beyaz teli gördüğümde sevinmiştim salak gibi. Neden sevindiğimi bilmiyorum, sanırım "büyüme" fikri hoşuma gitmişti. Bugünse ikincisini buldum, panikle didikledim saçımı ve bunun sadece ikinci olmadığını daha birkaç denilebilecekten fazla beyaz tele sahip olduğumu gördüm. Ne yalan söyleyeyim birkaç damla yaş aktı gözümden. Daha bir şey yaşamadım ki ben.. Neyin beyazı bu? Kalıtımla ilgisi de yok bunun annem mesela 50'sinde ama daha yeni ağarıyor saçı keza babam da öyle hatta sülalede de durum bu. 
Ne özgürleşebildim ne mutlu mesut eğlenceli günler yaşayabildim kafama bir şey takmadan. Sanırım zaten bundan beyazlamış o malum teller.

Düşündüm de sanırım herkes ilk beyaz saç tellerine böyle buruk bir merhaba diyordur. Bana düşen de bu olsa gerek ama ani oldu be.. 
Merhaba beyaz tellerim. Tellerim de tellerim beyaz tellerim..