28 Kasım 2008

Kurayla İşten Çıkartılmak

Güzel ülkem o kadar rezil olaylara şahit oluyor ki, yemyeşil doğası, akan ırmakları, Karadeniz'de horon tepen delikanlıları için üzülüyorum.
Ekonomik kriz varmış. Anlamam ekonomiden, anlayanları da sevmem.
Fabrika yöneticileri firmalarının selameti için işçi çıkarıyormuş. Aman büyük başarı.
Düzgün, tutarlı, planlı çalışamayan yönetim, krize hazırlıksız yakalanıyor ve haliyle ilk iş, işçi çıkarımına gitmek oluyor.
Basit bir işi iki kişiye yaptırmak yerine tek kişiye yaptırırım daha iyi diyor.
İşçi çıkarmak bir adaletsizlik o kesin ama yapacak başka bir şey kalmadığını görenlerin de mecburen başvurdukları bir yol.
Peki bir işçinin çıkarılıp çıkarılmayacağına nasıl karar verilir?
Kurayla.
Aferin valla. Süper fikir.

Çalışanlarını tanımayan büyük beyinlerin, işçi çıkarmak için izledikleri yol bu. Çalışma performanslarına, iletişim becerilerine, grup çalışması uyumuna falan bakmaya gerek yok. Hiç zahmet etmemek lazım.
İşçiyi getir, "Yazı mı Tura mı?" de. Sonra ya çıkar ya kalsın.
Kura nedir arkadaşım, olacak iş mi.? Sen zaten bu kadar yeteneksiz bir yöneticiysen bırak batsın firman, eninde sonunda olacağı o.
Yazık gerçekten yazık. Hâlâ aynı konuların etrafında dönüp durduğumuza inanamıyorum.
Yöneticilere sorduğunuz da, "Daha çok çalışan daha çok kazanır." diyor ama iş, işçilere gelince nedense böyle yapamıyor. Hani çalışanın hakkını vermek gerekirdi. Bak bu adam gözleri ağrıyana, beli tutulana kadar çalışıyor, işini de iyi yapıyor, zam yapsana bu adama. Olmadı mı.?
İşçi çıkarırken bari bak performansına.
Komik değil mi?
Geçmiş olsun ülkemin güzel insanları.

Dalay Lama İncisi

Dalay Lama seksi gereksiz görmüş. Daha özgür ve mutlu olmak için kimseyle birlikte olmamak gerekmekte anlamında bir şeyler söylemiş. Düşünsek mi acaba üzerinde.?

27 Kasım 2008

Aşk Aşk Aşk İleri

Hoş gelişler ola diye bir türkü vardı herkes bilir. İçinde geçen bir yer vardır
"Arş Arş Arş ileri ileri..." diye. Heh işte ben orayı da yanlış anlamıştım ama hemen vatan haini ilan etmeden önce bir dinleyin. Çocuktum..

Sen git 

Arş Arş Arş İleri İleri Arş İleri
'yi

Aşk Aşk Aşk İleri İleri Aşk İleri olarak anla.

Bir süre aşklı versiyonunu söyledikten sonra sosyal sorumluluk taşıyan biri gerçeği söyledi de bu ayıptan kurtuldum. O yaşlarda böyle şeyler normal karşılanıyordu neyse ki. Çocuk, çocuk deyip geçiyordu insanlar..
Bu da böyle bir şapşallıktı...

Başbaş


Artılarımı, eksilerimi her şeyimi düşünüyorum ne zamandır. Yine hayatın kısır zamanlarından birindeyim, üstelik bu sefer demirledim.
Ne kadar zorluyorum kendimi düşünmemek için, hiçbir şey düşünmesem ne güzel olacak. Ne zaman düşünceler kapı bile çalmadan dalıyor zihnime o zaman yüzleşiyorum kendimle. Koşarken ceplerimden düşürdüklerimi unutuyorum. Sıkıntı denilen dev beni takip ediyor, düşürdüklerimi toplaya toplaya buluyor beni.
Gitmeyi deniyorum, bu odadan başka odaya, bu evden başka eve, bu şehirden başka şehre... Değişmiyor hiçbir şey.. İnsan kendinden kaçamıyor'un sıradanlığı çarpıyor yüzüme. İnsan kendinden ve kaderinden kaçamıyor. Yalçın diye biri olsa "Kaderci olduğunu bilmezdim." derdi, bazen ben de şaşırıyorum düşündüklerime.
Tutunamamak demiştim geçenlerde.. Şimdi bakıyordum da şu an düşündüklerimin yanında o düşündüklerim halt etmiş.
Belki de gerçekten kaçmalıyım bir odanın içindeki sayısız kendimden. Deneyeceğim bunu. Yok olmanın ötesinde bir şey, yok olduğunu düşünmek, hayal etmek. Belki de bunu yapmaya ihtiyacım var, denemeden de bilemem sanırım.
Herkes kuruyor hayatını, ben hâlâ bıraktıkları kum havuzunda kendime şatolar inşa etmekle meşgulüm. Onlar apartman diktiler çoktan içinde insanların yaşayabildiği şehirlerde.

Şimdi bir odanın içindeki sayısız kendimle yerden yüksek oynuyorum. Hepimiz yüksekteyiz ya da hepimiz yerde. Bu oyun pek zevkli değil. Belki de bir ebe seçmeliyiz aramızdan, diğerlerimiz saklanmalı. Yıllarca aramalı kendimi diğer kendimleri.. Neden olmasın. Deneyeceğim..

Ne zaman dönerim "kendim"e bilmiyorum.

Yoga Yasağı

Malezya'da yoga da yasaklanmış..
Türkiye Malezya olur mu bilmiyorum ama Malezya'dan bir halt olmayacağı kesin.!

Bekaret Kontrolü

Arkadaş bu millet akıllanmaz valla bak.
Nerden mi biliyorum.?
Ahanda haber:


Ya bir yurt müdürü ne hakla böyle bir talepte bulunur.?
O ebeveyn kızını nasıl doktora götürür.? Bu nasıl bir saçmalıktır?
Burda sorun iftira atılması değil bekaret raporu talep edilmesidir.
Laststation adlı arkadaş bunun yalan haber olduğunu söyledi teşekkür ederiz. Ben bu haberi 2 hafta önce öğrendim. O zaman da iddia düzeyindeydi şimdi de iddia düzeyinde, bunu belirteyim.
Birileri, belli ki böyle bir olayın duyulmasını istemiyor. Normal.
Ama bazılarımız buna benzer olayları daha önce de duyduk.
Bir iki sene önce böyle bir şey alanen yaşandı. Tüm öğrenci yurdu bekaret kontrolüne götürüldü.
Duyulmaması için direnilmesi bunların olmadığı gerçeğini değiştirse ama işte değiştirmiyor maalesef. Keşke yaşanmamış olsa, bir ruh hastasının iddiası olsa biz de "Vay hayal gücü geniş arkadaşım, nerden de aklına gelir bunlar?" diyebilsek.
Bu olay olmuş olmamış, bunlardan çok, bu olaylar yaşanıyor, yaşatılmak isteniyor, yaşatıldı bunu bilip daha çok ses çıkarmak gerekiyor.

Ama ben hâlâ bu haberi okuduktan, "Benim kızım da olsa ben de muayeneye götürürüm." Ben de yurt müdürü olsam talep ederim.." diyebilenleri görüyorum.
Yok ben diyorum, cidden akıllanmaz bu millet.
Ee hadi bakalım hep beraber doktora gidelim. İlerde seçim de var. Belki bakire olmayanlara oy kullandırmazlar, nolur nolmaz bir araştırmak lazım..

26 Kasım 2008

Kürtaj Baksana Bana

Vaktizamanında okuldaki ülkücü reisi sınıf arkadaşım

Kürşat'a

Kürtaj

diye seslendim yanlışlıkla. Çok şükür duymadı.

Organik Ped


Henüz blogumda sık yazmadığım günlerde keşfettim organik pedi şimdi organik ürünlere bakarken aklıma geldi, duymayanlar duysun dedim.
Alerjisi olanlara, ağrılı regl dönemi geçirenlere önerilebilecek, içinde hiçbir kimyasal madde barındırmayan ped efendim bu.
Her şeyin organiği oluyor da pedin neden organiği olmasın diyen düşünceli insanların ürünü.
Henüz kullanmış değilim deneyen varsa ne menem bir şey olduğunu anlatsın, biz de bilelim.
Diğer bütün sağlıklı, kaliteli ürünler gibi bu da sağlıksız, kalitesiz ürünlere oranla biraz pahalı. Yanılmıyorsam 8 lira civarında ama değer.

Reklamları izlediniz.
Şimdi sizi, Sünger Bob Karadeniz'de 333 adlı filmle baş başa bırakıyoruz.

Esrarengiz Sigara Paketi


Sigara içiyorum, mutluyum.
Sigara için sokağa çıkmama gerek olmadığını düşünen ebeveynlerim bana sigara almaya karar verdi geçenlerde. Babama sipariş veriyorum, gizli gizli getiriyor sağ olsun. Neden gizli gizli.? Çünkü büyükbabam sigara içtiğimi öğrenirse hem benim hem de babamın ağzına zıçar. Babam ergenlik döneminde sigara içtiği için çarşının ortasında büyükbabamdan dayak yemiş, bu konuda acayip tırsıyor.
Gelelim esrarengiz sigaraya. Bugün baktım sigaram bitmek üzere, gidip alsam mı diye düşünürken, üşendim, babama sipariş etmeye karar verdim. Akşam babam sigaramı getirdi odama çıktım sigarayı koymak için ama o da ne, odamın kapısının dibindeki zımbırtının üzerinde bir sigara paketi.. Anneme sordum o almamış, babama sordum sadece senin sipariş ettiğini aldım dedi. Diğerleri de sigara içtiğimi bilmiyor zaten. Eee bu paket nerden geldi ve hatta niye geldi.?
Beni düşünen üç harfliler mi getirdi diyeceğim ama onlar da en azından benim içtiğim sigaradan getirirlerdi herhalde.
Eğer bu paketi büyükbabam koyduysa, neden sessizce koydu, amacı ne..? Beni denemeye mi çalışıyor yoksa dışardan almamam için bana kolaylık sağlamak mı istiyor.?
Babamla konuştum paket orda dursun kararı aldık, bakalım gelecek güzel günler ne gösterecek.. Sigaradan ölmek böyle bir şey herhalde.. Yavaş yavaş...

25 Kasım 2008

Yargı Namazı

Kardeşim hukuk öğrencisi. Ders çalıştıktan sonra yatsı namazını kılmaya başlamış..
Kendisi az da olsa bana çekmiş işte:

"Niyet ettim Allah rızası için bügünkü Yargı namazını kılmaya."

Nerdesin Lan

Çok kıymetli arkadaşım, bana ulaşamayınca bir mesaj döktürmüş. Ahanda:

Nerdesin lan burnunu ısırdığım. Vay arkadaş, işe bak, bana haber vermeden orospu mu oldun acaba?

--

Yine yorum yazamıyorum. Kurban olurum ben bu kıza.. :)Özledim birden.. 

Kara yollarında Değil Kollarında Öleyim


"Kara yollarında değil kollarında öleyim."

Kamyon arkası yazılarından biri sadece.. Bence çok yetenekli oluyor bu kamyoncular. Ciddi ciddi takdir ediyorum.
Ama artık yasak gelmiş sanırım, kamyonların arkasında yazı olmayacakmış.
İsyan ediyorum arkadaş, canım sıkılınca ne okuyacağım ben.. Bir edebiyat daha tarihe gömülüyor. Canım acıdı.

Hayatımı yazsam duble yol olur.

Dağlarda yeşil ot, yollarda beyaz ford.

Bir sana bir de sabah uykusuna hasretim.

Yok yok canım çok acıyor. Mahrum kalmamalı bu yazılardan.

24 Kasım 2008

Abla Sevgisi

Çok değerli kardeşime, uzaklarda yalnızlık çekmesin diye ara ara aşk mesajları atmak âdetim olmuş idi. Bir gün "Seni seviyorum..." yazma gafletinde bulundum, ahanda karşılığı:

"Ben seni daha çok seviyorum ama götün kalkmasın diye dillendirmiyorum."
Yorum bile yapamıyorum buna :)

Karaca'nın İndiriminden Yararlanamamak


"Düşündüm de bir an önce işe girmen lazım hayır karaca'da çeyiz takımında baya bir indirim varmış kaçırma diye yani."

--

Teşekkür ederim düşünceli arkadaşım canımcım.. Merak etme uzun zaman daha Karaca'nın indiriminden , Gülaylar altının kampanyalarından yararlanmayı düşünmüyorum.. Başının belası olmaya devam edeceğim.. Ayrıca Karaca'nın sunduğu dizileri izleme artık, bünyeye zarar.. Yerim..

Kutlama Mesajı

Bugün öğretmenler günü malum, benim düşünceli kardeşim de üşenmemiş bana mesaj atmış. Mesajdan önce bir ön bilgi vereyim. Bu hanım kız ana sınıfına giderken ben ikinci sınıftaydım. Öğretmenler günü için babam çiçek aldı ikimizin öğretmeni için de. Kardeşim ben veremem çiçeği dedi, ağladı sızladı hatta. Ben de mecbur kaldım gittim kendim verdim, şimdiki aklım olsa vermezdim ama olsun işte ben verdim ana sınıfı öğretmeni Gülnaz Hanım'a öğretmenler günü çiçeğini.. Durum bu.. Gelelim mesaja:

"Ana sınıfında, aldığımız kırmızı gülü utancımdan verememiştim Gülnaz Hanım'a,
okul çıkışında sen vermiştin.
Artık utanmadan verebiliyorum çiçeğimi.
Canım örtmenim, seni çok seviyorum."

--

Canım kardeşim, senin için çiğ tavuğu bırak çiğ deve bile yerim, canın sağ olsun.
İlk öğrencim, her şeyim..

23 Kasım 2008

Çiçekli Böcekli Bir Gün

Öğretmenler günü imiş yarın. Kaç kişinin umrunda bilmiyorum ama birileri telefonların başında bekliyor olacak yine yarın. Çoğunluğunun başı önüne eğilecek, yıllarını sorgulayacak. Çocuklarının öğretmenlerine, belki de çocukları arkadaşlarının arasında küçük düşmesin diye, hediye yarıştırmaya kalkan veliler, iş kendi öğretmenlerine gelince bir telefon etmeyecekler, kuru bir kutlamayı esirgeyecekler öğretmenlerinden.

Evet meslekte çok ciddi bir sorun var. Yeterli birikime sahip öğretmenler yok. Anlamsız cezalar, anlamsız hitaplar, anlamsız konular... Unutulmaması gereken şey şu: aralarında mesleğini ciddiye alan, öğrencilerini hazinesi olarak gören, onlar için tabiri caizse saçını süpürge eden öğretmenler de var.

Hiç kimsenin tenezzül edip gitmediği ücra köylerde öğrencilerini soğuktan korumak için tezek yakan, birleştirilmiş sınıflarda öğrencilerini merkezde okuyan öğrencilerle eş değerde yetiştirmek için canla başla çalışan öğretmenler de var. Daha 22'sinde yaşıtları araba alma, gezme tozma hayalleri kurarken o öğretmenler ertesi gün öğrencilerini nasıl ısıtacağının derdinde.

Ben henüz öğretmen bile değilim. İki senelik staj deneyimim var sadece. Ama o stajda bittim ben, o stajda yıkıldım. Hiçbir şeyin sandığım gibi, sanıldığı gibi olmadığını o stajda anladım. Merkezde bulunan iki farklı okulda staj yaptım. Taşımalı sistemle eğitim görmeye çalışan öğrenciler... Henüz 12-13 yaşlarındalar. Kimisi saçını, kimilerinin sadece alaylı cümlelerinde kullandığı, "don lastiği" ile bağlamış. Kimisinin gömleği alındığı günden beri yıkanmamış. Kimisi karlı günlerde yazlık ayakkabılarla okul yolunda yürümekte. Kimisi zeka geriliği yaşıyor, anlayamıyor, dersin ortasında birden ortaya fırlayıp öğretmenin ilgisini çekmeye çalışıyor, arkadaşları tarafından sevilmediğini düşünüp ağlıyor. Kimisi annesinin diktiği okul çantasında taşıyor defterlerini. Kimisi ödevlerini yapamıyor çünkü geceleri çalışıyor. Kimisi aile reisi olmuş şimdiden. Başka sorumluluklar yüklemiş hayat omuzlarına. İnternetleri yok, kitapları yok, onlarla ilgilenen velileri yok, sahip oldukları tek şey öğretmenleri.. Bir sınıfta 40 kişi.. Hepsinin tek umudu aynı öğretmen. Hepsini kurtarmakla mükellef o öğretmen. O öğretmen hepsi için ayrı ayrı üzülüyor, hepsiyle ayrı ayrı ilgilenmeye çalışıyor. Ödevlerini yapmamış öğrencilere söyleyecek sözü yok, çünkü biliyor her şeyi, her şeyin farkında. O öğretmen okuldan çıktığında aklında sayısız soruyla o dolmuştan inip öbürüne biniyor, cebindeki paranın hesabını yapıyor, bu parayla kütüphaneye kitap alsam diyor, kalanıyla da eve erzak alırım, bu da mobilyanın borcu için, bu da çocuklara harçlık, bu da ... kalmadı ki..

Önceden öğretmen olmayı çok isterdim. Öğrencilerimle sürekli iletişim halinde olacaktım, hepsini yeteneğine göre farklı dallara yönlendirecektim, hepsinin velileriyle irtibat halinde olacaktım ilgilerinin üzerine eğilmelerini sağlayacaktım.. Şimdi hepsini yapabilir miyim bilmiyorum.. İnancımı yitirdim sanırım.. Yitirmemem gerektiğini bile bile yitirdim.
Öğrenciyken sınıftaki Atatürk portresine bakmadığı hiçbir ders olmayan öğrenci, öğretmen olduğunda Atatürk'ten gözlerini neden kaçırır.? Neden sıradan bir öğretmen adayı olarak arka sırada otururken gözlerinden birden yaşlar boşanır.? Utandım, korktum.. Yapabilirim dedim ama hayal ettiğim şeyin imkansızlığını o 40 kişinin yüzünde ayrı ayrı gördüğümde yitirdim sanki inancımı.. Utandım, kaçırdım gözlerimi. Onun yitişinden seneler sonra hâlâ bu durumda olmamızı yediremedim kendime. Hepimizin adına utandım..

Hâlâ taşıyorum umudumu. Bir gün göreve başladığımda en azından kendi öğrencilerimi kurtaracağımı düşünüyorum. Benim öğrencilerim meslek sahibi olacak, yetenekli olacak, bilinçli olacak, doğruyu yanlıştan ayırt edebilecek, hayata karşı dik duracak, öğrenmekten haz alacak, ne istediğini, ne yaptığını bilecek.. İnanıyorum..

Şimdi Milli Eğitim Bakanı'na şunu söylemek istiyorum.
Öğretmen yetiştirme konusunda eksiğimiz var, görün bunu artık. Köy Enstitüleri olmalı yine.. Yine her şeyi başarabilen kaliteli öğretmenler yetiştirmeli. Açın gözünüzü Allah için. Neye inanıyorsanız, neyi kutsal sayıyorsanız onun için açın gözünüzü. Bu öğretmen yetiştirme sistemi ile bir yere varılması mümkün değil. Önce öğretmen yetiştirmemiz lazım. Bütün bu sorunların üstesinden gelebilecek idealist öğretmenlere ihtiyaç var. "Öğretmen"in bir öğrenci için ne anlama geldiğinin bilincine varmış öğretmenlere ihtiyacımız var.
Ve bir de şu var: O kadar öğretmen açığı varken neden mezun ettiğiniz öğretmenleri atayamıyorsunuz. Neyi test ediyorsunuz o KPSS denilenle.? Neyi başarabilir o sınavdan yüksek puan alan biri, o sınavdan yüksek puan almak neyin ispatı? Eğitim Fakültelerindeki öğrenci sayısını azaltın, mezun ettiğiniz öğretmenlere görevlerini garanti edebilin. Daha neler var söylemek istediğim... Keşke...

--------------------------------

Evet, bütün öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun...

22 Kasım 2008

Askerim Biçim Biçim

1) Bu subayların hepsi mi bekar.?
2) Hepsi mi öğretmen hanım istemekte.?
3) Bu bir çelişki midir?

Bu üçünün cevabını istiyorum zira yine bir subay ailesi tarafından aileme haber gönderilmiş.
Kafa göz dalacağım o olacak..

Bu 3. subay. Askeri kariyer yapıyorum resmen :)

21 Kasım 2008

Aman Tanrım Göremiyorum

Bugün 3 derece miyop bir insanın başına gelebilecek en kötü şey geldi başıma.
Gözlüğüm bilmem kaçıncı defa kırıldı.
Allahımm hiçbir şey göremiyorum. En kötüsü tuvalete gidememek. Sabaha kadar tutmak zorunda kalacağım eğer gelirse.
Geçenlerde bir kez daha gözlüksüz kalmıştım. Gece tuvalete ineyim dedim. Zaten tırsıyorum karanlıktan üstüne bir de görmüyorum.
Alt kata indim inmez olaydım.
Resmen bir yaratık durmuş bana bakıyor. Bir dudağı yerde bir dudağı gökte.
Ben de kaldım o da öylece kaldı. O bana bakıyor ben ona bakıyorum. Ne yapcağımı şaşırdım.
Sonra birden hafif buğulu bir ses adımı söyledi.
O an öldüğümü sandım. Her yer karardı.
Sonra tekrar adımı söyledi.
Gözlerim de görmüyor ama bu sefer ses işe yaradı.
Babaannemmiş meğer..
Ödüm şeyime şeytti.
O yüzden şimdi görmeye görmeye ne yapacağımı bilmiyorum. Allahtan sokağa çıkan biri değilim. Yolda birilerine rastlıyorum tanımıyorum. Tabelaları göremiyorum. Tüpçü yerine gidip iç çamaşırı satan dükkanın kapısına dayanabiliyorum. Durum vahim valla.
Dilerim hayatımın erkeği beni şu sıralar görmez zira ben onu göremeyeceğim.

20 Kasım 2008

Mecburen Mecburen

Sobalı evde yaşamaktan gına geldi içime..
Müstakil, yarı ahşap bir evimiz var iki katlı. Kat kaloriferi döşetmek için evin büyüklerinden sayısız izin alınması gerektiği için olsa gerek, bir türlü, bu işle ilgili bir gelişme olmadı. Belki de benden başka hiç kimse üşümediği içindir, zira oturma odası her daim fırın gibi.. Bizim evde yaşayangiller de uyanık oldukları süre boyunca oturma odasında olduklarından, onlar için sorun yok. Yatak odaları da sıcacık, kömür sobası var. Benim odama gelince, kömürden zehirleneceğimi düşünen çok düşünceli ebeveynlerim küçük bir odun sobası kurdular. Kaç senedir onu kullanıyorum ama önceleri sadece 22:00'den sonra lazım olan sobam artık her daim lazım çünkü itiraf ediyorum ki ben bütün gün evdeyim..
"Bütün gün evdesin de salak mısın kızım otursana oturma odasında" diyenler olacaktır..
Ahh kardeş ahh ne sen sor ne ben söyleyeyim.. Babaannem sabah kalkar kalkmaz Müge Anlı, Seda Sayan, Esra Ceyhan, Çağla/Alişan, Petek Dinçöz izlemekte.. Ben de bunlara maruz kalıyorum ki durumun kurgu olmadığı tüm bu isimleri bilmemle ispatlanabilir.
İkimizin isteğinin ortası olsun diye Martha, Rachael, Ellen gibi zımbırtıları da denedim ama olmadı..
Bugüne kadar benim izlediğim ne olursa olsun sabote edildi.

Babaannem Sünger Bob'tan korkan bir insan.

-Ayy ayy yaratığa bak, gece rüyama girecek..
-Babaanne abartmayın alt tarafı çizgi film.
-Yok kızım yok.. Nerden alıştın bilmiyorum ki böyle şeyler izlemeye..
-..
-Bak hâlâ açık duruyor.. Kızım değiştir, korkuyorum..
-...
-Gördün mü bak PippiAnası, kızın bana neler izletiyor..?

Bu çaresiz diyaloglar bir süre sonra babaannemin monologuna dönüşmeye başlar.. Sonra migrenimin tutma ihtimalini bile düşünmek istemediğim için odama çıkmak zorunda kalırım.
Sessizce odama çıkarım.
KPSS kitaplarına küfrederim önce, sonra gelip de beni bu durumdan kurtaramayan adama, anneme babama saydırırım bir güzel..

Dün de böyle günlerden biriydi. Babaannemin Seda Sayan'ına daha fazla tahammül edemeyerek odama çıktım. Ama sobayı yakmadım çünkü artık bir şekilde protesto etmem gerekiyordu bu durumu. Nitekim üşüdüm, üşüdüm, üşüdüm...

Dün bir şekilde geçti geçmesine de..
Sabah bir kalktım, boğazım acıyor..Hafiften ateşim var.
Hemen ilaç aldım oturma odasına gittim. Sabahtan beri "Sizin yüzünüzden.." diyorum. Babam vicdan azabından başıma ıslak bez koydu, bezi de sürekli değiştirdi. Annem yemek getirdi.
"Ne istersin?" diye sordu bir kez.
Durum bu.
Anladığım kadarıyla babam en kısa zamanda bozulan elektrikli battaniyemi atıp yenisini alacak.. + Bir ufo mudur nedir ondan + Bir kömür sobası..
Bunu yapmaktan nefret ediyorum ama ağlamayan çocuğa meme vermiyorlar.
Ve bu dava için bugün hasta yattım, ateşim var, başım ağrıyor ama bir gurur da yok değil içimde.

Beni sevsinler kardeşim bana ne. Onlardan daha değer veren insanların yanına taşınmama izin vermiyorlarsa, bana değer verenleri kıskanıyorlarsa bana iyi bakmaya mecburlar.
Gururlu mücadelem devam edecek. :)

Ayrıca borusu da sürekli çıkma riski taşıyor, ölüp kalacağım buralarda.
Kömür değil de Akp'den ben bir soba rica edeyim.

Az önce annem "Mecbur muyum ben sana bakmaya" gibi bir cümle kurdu.
Siz siz olun okulunuz bitince işinizi ayarlamış olun. Çekilmiyor hayat..

19 Kasım 2008

rüyada pilavın kıvamını tutturamamak

ayrıldım ama mutsuz değilim
Ah canım cicim mazoşistim. Bilirim o duyguyu ama işte.. En güzel yöntemi söyleyeceğim şimdi bak: Tekrar barış tekrar ayrıl tekrar barış tekrar ayrıl tekrar barış tekrar ayrıl tekrar barış tekrar ayrıl tekrar barış....

öğretmenler derste neleri sever
Öğrenci seçmezler, direkt her şeyden nefret ederler.. Simetrisi olmayan duvar süsleri, pano, sınıf defteri, özellikle de kapıyı çalmadan derse dalma özelliği bulunan müdürler...

elde diploma
Vallahi billahi ağzımdan aldın lafı, benden çok yaşayacaksın. Şimdi ne olacak benim bu halim elde diploma kaldım şey gibi..

beyaz külotlu popo resimleri
Eskiden siyah külot mu vardı..? Don dediğin beyaz olur.. Ama ben kibarım popo derim o ayrı..

köy amı sikenler
Ciddi bir mantık hatası var gibi geliyor ama yok..

türkçe öğretmenleri mesleğinde nasıl ilerler
Öğretmen oldum, atandım, mesleğimde ilerlemem kaldı.. Dalga mı geçiyorsun Google benimle?

aşkımız bitmesin ben seni hala seviyorum
Valla bir sürü iletişim yolu varken neden Google Amca'yı rahatsız eder bu insanlar anlamam.. O da seni seviyor.. Koş, yarış..
bendeniz lezbiyen olduğunu saklıyor
Yok artık, valla mı..? Ee saklıyorsa Google'ın da bilmemesi gerekiyor, Google biliyorsa senin bir yanlışın var hacı.

5 gün önce regl oldum yine geldi
Hoş geldi, sefa geldi niye eli boş geldi.. Doktor doktor baksana reglim niye gelmiş sorsana..

aldatıldığını bilip susmak
Google var ya, sen benim özel hayatımı en ince ayrıntısına kadar bilmiyorsan ne olayım..

anne kızının sevgilisini kabul etmiyor
Normaldir, işi gücü yoktur çocuğun.. Damadın aramasını da söyleyeyim şimdiden, nasılsa yakında düşeceği yer benim blog olur.. "Annesini bağlayıp kızı kaçırmak"

etekli kadın pornosu
Ben Anadolu çocuğuyum.. Çiçekli basma entarisi olmayan kadına kadın demem.. O kadını alacaksın belinden tutup...

sevişen kadın ve erkek resimleri
Evet evet hacı, burda kombinasyonlara izin vermiş. Bir kadın bir kadınla, bir erkek bir erkekle, bir erkek bir kadınla, hepsi birden bunu arayanla, arayıp da benim bloğa gelenle...

tek birşey istiyorum yanımda kal
"Bir şey" isteseydin valla kalırdım hacı ama takıntılarım var, yazım yanlışı yapanı ciddiye almıyorum..

sevgilinle aran nasıl tespit
Allahın anketçileri burda da mı buldunuz beni.. Cevap veriyorum: Sevgilim olmadığı için bir aramız da yok.. Eğer aradan kastın mesafe ise muhtemelen çok uzak diyarlardadır.. Gelmez hayatta..

trabzon kolbastısı nasıl oynanır
Evet.. Ben bunun okulunu okudum, hiç unutmam beş yaşındaydım koluma ilk basışlarında.. Bir döktürürüm aklın hayalin durur.. Gel, öğretmeyen en adi.

"blogspot.com" "çüklerine"
Aslında var ya, sen de az değilsin hani.. Ama biraz geç kalmışsın. Biz onu yasaklandığımızda söyledik. Neyse desteğin için teşekkür ederiz..

www seks hikayeleri
Anlıyorum seni.. Gerçekten.. Bak inanmıyor, valla be..

yakışıklı tanınmayan erkek resimleri
Şimdi nacizane bir ipucu vermek gerekirse bu yakışıklılar zaten tanınmıyor ya, heh.. anahtar kelime o işte.. tanınmayan.. Tanınmayan adamın Google'da ne işi var şeker.. Ama arayan bulur demişler tabii, bulursan ben de alayım, valla hayır demem..

şimdiki kızlar el değmeden hamile bile kalıyor avaza gençler şarkısı
İnanır mısın bilmem, senin psikolojini anlamak için Google'da ben de aradım bunu.. Canım yandı, bulamayınca üzüldüm.. Şimdi burda ben bir bütünlük kuramadım ama üzülme bu benim öküzlüğüm kesinlikle. "Bile" derken mesela, meraktan soruyorum yanlış olmasın.. Şimdiki kızlar el değmeden başka ne kalıyorlar acaba.. bir de avaza derken acaba avaz avaza'nın avaza'sı mı yoksa abazan'ın yandan yemiş şekli mi? Sorun sende değil bende o kesin.

rüyada pilavın kıvamını tutturamamak
Dilerim sadece rüyada kalır yoksa annemin deyişiyle kocan seni kapı dışarı eder..

orta yaşlıların günde kaç kez tuvalete çıkması normaldir
Google Amca doktor olmuş; "orta yaşlıların günde kaç kez tuvalete çıkması normaldir" diye sormuşlar.. O da "hani bana hani bana" demiş..

muhabbet kuşunun ısırması
Bilirim hacı, bilmem mi.. Sonunda kara sineklerle ahbaplığa kadar götürür adamı, demedi deme.

lisede sevişen öğrenciler
Üniversitede ne yapmaz.. Yok artık..

müge anlı nereli kaç doğumlu
Dalgınlıktan fark edemedin herhalde. Müge Anlı, aslen Anlı'dır hem de içinden.. Ben yaşını bilmiyorum ama An'da kime sorsan söyler.

petek dinçöz abiyeleri
Hiç hoş değil.. Ne o öyle sabah programında abiye giyiyor bir de.. Olmadı 10 üzerinden 2 veriyoruz ve haftanın hatta tüm zamanların rüküşü seçiyoruz.

pikniğe gittiğinde ne yapmamalı
Aslında başlı başına bir yazı konusu olsa da güzel hatrın için şimdilik yanıtlayayım.. Öncelikle gizli saklı bir yerlerine Albeni, Metro sıkıştırmalı kişi, ne olur olmaz aç kalmamalı.. Sonra yere çöp atmamalı.. Arkasını her daim kollamalı, "çalılara girerim kimse beni görmez, rahatça işerim" diyen aldanır..

saç kestirdim
Boyutları ne durumda, üstünde ne pişireceksin, yoksa inşaat işleri için mi lazım.. Eğer demek istediğin şey saçımı/saçını kestirdim ise güle güle uzat/uzatsın.

saçım yandı dökülüyor
Yanmasına rağmen hâlâ dökülüyor demek ki inatçı, edepsiz.

saf öğretmenler
Yakında öğretmenler günü geliyor bilmem anlatabildim mi.? Safmış.. Hıh..

sünnetin maddeleme sırası
Hiç sünnet olmadığımdan olsa gerek, sünnetin maddeleme sırası benim için bir şey ifade etmiyor.. Sünnetin maddelenmesi, sünnetin sıralanması, madde halinde sıralanması... Maddeyi diğer anlamıyla düşününce iyice kafam karışıyor..

reglim erkek
Allah bağışlasın, doğuştan mı sonradan mı olma.. Allah analı babalı şeytsin.

pişman oldum sevdiğime resimleri
Google var ya nasıl mübarek bir şey.. Sınıflandırıyor böyle bütün resimleri. Sevgililer kur yaparken ayrı bir grup, sevişirken ayrı bir grup, ayrılırken ayrı grup, pişman olunca ayrı bir grup.. Sevmez olaydım görsellerde ara..

rüyada kağıt para verip bozuk para almak
Eğer bütün alışveriş bundan ibaretse yakında kazıklanacağına, bilemedin dünyada büyük bir ekonomik kriz yaşanacağına işarettir.

regl görüntüleri
Çüş, yavaş..

regl kesme
regl atma, regl tutma, atem tutem ben seni şekere katem ben seni.. Ayrıca yöntemi öğrenince, anlarsın ya, bana da bir çıtlar şekerim..

regl komik
Sen bir de bana sor.

sigara sarma makinesi
Yeminle benim aklıma geldiydi..

dilenciyi eve alan kadın film
Bak kibar bir vatandaş, yalnız bir vatandaş, nacizane cinsel ihtiyaçlarını gidermeye çalışan bir vatandaş.. Ama nerden bilsin bu aramayla buraya geleceğini.. Halbuki daha açık seçik yazsaydı giderdi bir sapık fantezi sitesine..

neden okula gidiyorumla ilgili cümleler
Ablacım/Abicim anlıyorum çocuk soruyor değil mi? Ne deseniz olmaz. Malum siz mezun olalı seneler geçti ama siz de bilmiyorsunuz hâlâ cevabı.. Ben de bilmiyorum.. Ben de Google'a şey sorayım: Neden KPSS?

mastürbasyon günah mı
Bakış açısına, din adamına, kitabına göre değişiyor bu sorunun cevabı.. Günahmış öyle derler.

dideral ne zaman yenir
Gayet güzel bir soru: Dideral'i tanıtayım bilmeyenler için; dideral sosyal fobi için de kullanılan bir kalp hapı.. Başka bir şey söylememe gerek kalmadı sanırım.. Bir de yutmayı denemeli bence.

froyd seks
Evet şimdiye kadar gelen aramaların en güzeli olduğu için kendisini sona saklamayı uygun buldum.. Froyd.. Seks... Bilinçaltı... Rüya.. Yatak... Yorgan.. Yastık... ve nedense pippi.!

Rüyada Çemkirmek


Saçma rüyalar görmeyi bırakamadım. Napayım işte hayat..
Bir keresinde gecenin bir saati gözümü açıp bulduğum roman konusunu kör karanlıklarda bir yerlere yazacağım diye uğraşmıştım. Rüyamda resmen roman yaşadım.
Aslında bu sıralarda bloga konu buluyorum rüyamda. Sonra uyanınca hatırlarım diyorum, hatırlayamayacağımı bilerek, Allahtan pippi kızımız pek saf da hemen inanıyor, uyuyor.
Yine bir rüya gördüm. Aslında çok da enteresan bir rüya sayılmaz ama rüya görüyorum diye havam olsun istiyorum, yoksa anlatacağımdan değil. Bir de tabii alt yazıdaki çantanın bir an önce konu dışı edilmesini istiyorum, hayır birileri gelecek "Hacı sen, Türlü'nün içine ne koyuyorsun?" ya da "Tatar Çorbası nasıl yapılıyor hele bir deyiver" diyecek, şey gibi kalacağım..
Onu oraya koydum gören bilen de yetenekli bir şey zannedecek beni..
Yetenek değil benimkisi sinir işte..
Amma uzattım alt tarafı kıytırık bir rüya..Yalnız şimdi daha da saçma gelmeye başladı bu rüya.

Neyse, neyse halim o çıksın falim.. Kafiye olsun diye mi artık kibarlıktan mı bilinmez FALİM.. Hay allah, zaten yanlış sözü söyledim. Açıl Susam Açıl.. Aduuuuket... Gölgelerin gücü adına..
Hayırdır inşallah..

Biz bir daireye çıkmışız, gül gibi evi bırakıp, bende de nedendir bilinmez bir çalışma arzusu... Odama gitsem de KPSS çalışsam diye ölüyorum.
Odaya geliyorum, sıcacık oda. Ben biraz çalışıyorum ama oda hemen soğuyor, buz gibi oluyor. Anaa, bir bakıyorum pencere açık. Kapatmak için çabalıyorum ama nafile üst kattaki kadın perdesini yıkamış. Pencereye sıkışıyor perde. İçimden de "Bu havada perde mi yıkanır" diye geçiriyorum..
Kadınla bir komşusu benim bu çabama gülüyorlar. Ben de gayet iyi niyetli bir şekilde "he he" şeklinde tebessüm ediyorum.
Tebessüm etmenin en güzel tarafı tebessüm ediyorum yazmaktır. Ne güzel fiildir o öyle.
Sonra bu kadınlar annemle ilgili bir konu yüzünden benimle tartışmaya başlıyorlar, önceleri gayet açıklayıcı bir dille durumu anlatıyorum ama olmuyor, hiç yapmam aslında ama çemkirmeye başlıyorum ben de.
Öyle böyle derken ben sinirden küt bayılıyorum. Annemler de bok var gibi düğüne gitmekten bahsediyor. Arkadaşım, senin kızın bayılmış ne düğünü, kır dizini otur aşağı.. Zaten senin yüzünden kavga etmişim elin cadılarıyla.
Öyle böyle derken ayıldım sonra bir daha bayıldım. Babamın da düğüne gitmekten bahsetmeye başladığını duydum. En iyisi ayılmamak dedim. Öyle bayılmacılık oynarken rüya bitti.

Tabirlik bir şey de değil ama neyse..
"Rüyada komşunun perdesinin senin pencerene sıkışması"
"Rüyada komşunun sana çemkirmesi"
"Rüyada sinirden bayılmak sonra ayılmak sonra gene bayılmak sonra bir daha ayılmama kararı almak"
"Rüyada bayılan kızını bırakıp düğüne gitmek isteyen psikopat ebeveynler"

Google Amca'ya bunları sorup da kendimi rezil kepaze edemem valla..