13 Ağustos 2010

Ay Ay Ay Bayılazaam Şimdi


Dün neler oldu neler..
Diyorum size ben dışarı çıkınca normal bir şey gelmiyor başıma, hep bir anormallik hep bir bir şeyler işte..

İki gün önce KPSS sonucumu öğrendim. 71 almışım. Tabii ki işime yaramıyor bu. Götümü yırttım, olmuyor işte. İşin kötüsü bu sefer bunun sebebi eğitim bilimleri.. İlk sınavım çok iyi ama ikincisiiii..
O gün sınava akıncılar marşı dinleyerek gitmiştim oysa.. İlk sınav gayet güzeldi ama sınav öncesi iki gün uykusuz olunca bir de ikinci oturumda mide ağrısı baş ağrısı olunca her şey boka sardı. Sorular dersen hepten beterdi. Gözüm kapanıyordu sınavda çok kötü oldu. Yaptım çıktım, olmayacağını anladım zaten. Keşke iki oturum olmasa sınav, bir oturuşta bitirsek..
Off ilk sene 72 almıştım. O sene öylesine girmiştim bir de, aferin bana..


Neyse işte sonuçları öğrendikten sonra ister istemez üzülüyor insan, ben de üzüldüm ama çok değil, uyudum sonra. Rüyamda büyükbabamı gördüm. Yanıma yatmış, saçımı okşuyordu. "Üzülme" dedi bana.
Ben de sabah uyanınca kendimi kaybettim, bir hışım bisiklete atladım 2 kilometre uzakta olan mezarlığa gitmeye karar verdim. Yalnız o iki kilometrenin yarısı da yokuş.. Öğle saatleri zaten güneş tepede, en son yemeği dünkü iftarda yemişim, en son suyu dünkü iftarda içmişim. oh mis hani..
Gittim dinlene dinlene. Hadi zar zor mezarlığa da ulaştım. 1 saat kadar büyükbabamla dertleştim. Eniştemin durup dururken bize küstüğünü, büyük dayının öldüğünü anlattım, sevgilimi anlattım, sigaraya başladığımı itiraf ettim falan filan. Sonra kalktım aile mezarlığındaki herkese dua edeyim sırayla dedim. Dualar dilimde takla atmaya başladı. Noluyoruz dememe kalmadı, her yer yemyeşil oldu. Mide bulantısı da cabası..
Oturdum bir gölgeye, geçer diye bekliyorum ama ne mümkün. Mide bulantım devam ediyor. Daha da kötüleştiğimi anlayınca komşumuzu aradım. Böyle böyle oldu aman kimseye söylemeyin, gelip beni alır mısınız dedim. Çocuk sağ olsun, hemen geliyorum dedi. Yalnız, ben telefonu kapatınca daha da kötü oldum. Bir de salak olduğum için kimseye de haber vermemiştim mezarlığa gittiğimi. Hatta telefonu da almayacaktım yanıma. Tam deli çobandım yani. Neyse işte daha da kötü oldum ben yığıldım kaldım. Bir yandan da kalkmam lazım, çocuk burdan beni kaldıramaz mümkün değil diyordum. Çok eminim ki başka biri olsa zaten oraya bile çıkamazdı ama hadi çıktı diyelim şu yaptıklarımı yapması imkansızdı. Köpek gibi olduğum için sağlam bünyem. Baygın gibiyim ama bir yandan da "Bu çocuk gelecek beni bulacak taşıyacak bu sıcakta, yazık, ben kendim kalkayım" diyorum. Kalktım da tabii. 2 metre kadar gidip tekrar yığıldım, kalktım iki metre daha gittim yine yığıldım. Sonra son bir kalkış ve "yavaş olma kızım düşene kadar koş" dedim. Koştum ama yeşilden başka renk yok etrafta, hiçbir şey göremiyorum. Tek bir şey var yeşil. Düşmeden ilerledim bir süre, sonra yine yığıldım. Gölgeyi bulana kadar canım çıktı, bulup beklemeye başladım. Midem bulanmaya devam ediyor, başım dönüyor. O sırada bir araba sesi.. Çocuk geldi, arabaya nasıl atladığımı bilmiyorum. Yattım hemen arka koltuğa. Bir yandan da "Bisikleti de alsaydık" diyorum, bisikleti çaldırsaydım babam ağzıma sıçardı yeminle. Bisikleti almadan doğruca hastaneye gittik. Hemen tansiyonumu ölçtüler. 4-6 mı, 3-5 mi neydi. "Gelin biraz dinlenin" dedi yağuşuklu bir doktor. Baktım yatağa, üstünde kan lekeleri var. Yok dedim ben yatmasam daha iyi. Serum varsa ondan alayım. "Oruç musun?" dediler, "yoo" diyemedim. "Orucum" dedim. Mahalle baskısı tabii, çekiniyor insan. Gerçi fark eden bir şey yok, oruçlu insandan daha da aç ve susuzdum o sırada. "İshal misin?" dediler. "Yooo" dedim. Değildim ama vallahi. Oturdum bir yere, güzel bir hemşire geldi, koluma taktı serumu. Bir de allahtan kimlik numaramı ezberlemeyi akıl etmişim. İşime yaradı orada. Koluma serum taktı ama lastiği kolumda unuttu salak. Ben de işi gücü bıraktım lastikle oynamaya başladım.
Komşu çocuğu da yolladım, "Bitince ara beni gelir alırım" dedi. Bekle allah bekle, bekle allah bekle.. Götüme de can geldi artık duramıyorum bir yerde. Bi dost'a mesaj attım "Ayfonum olur musun benim?" dedim, kabul etti. Olan biteni anlattım ona. O da FriendFeed'ten canlı yayın yaptı. Zannediyorum ki herkes geçmiş olsun diyecek falan.. Ohoo nerde, boşuna hastanelik ettim kendimi, dikkat çekemedim bir türlü. 
Neyse oturup beklemeye devam. İçeride doktor hemşire muhabbet ediyor salak salak. Bayılmamı küçümsüyorlar, aman herkes de oruçtan bayılıyormuş, madem beceremeyecekmişiz ne diye tutuyormuşuz. Bir de dalga geçiyorlar. "İshale ishal denir, başka ne diyeceğiz ki" gibi salak salak espriler.. İshal olsak ishaliz deriz herhalde. 
Temizlik işçisi de dalga geçti sağ olsun. "Oruç tutuyoruz diye çıkıyorlar soluğu hastanede alıyorlar" diye. Onu da dövülesiler listeme aldım hemen. Biraz zaman geçti, bir yandan yerleri temizliyor bir yandan söyleniyor: "Biri gelse de şuraları temizlese". Hoca da durur mu hemen yapıştırmış cevabı: "Kolumda serum olmasa gelip temizlerdim cümlenizi ama işte malum kıpırdatamıyorum kolu". Adam bir bok anlamadı, baktı mal mal sadece. 
Hemşireyle arkadaş olayım diyorum yok, doktorla arkadaş olayım diyorum yok, kimse iplemiyor. Ziyan oldu 2 saatim. Sonra ben de bıraktım zaten, canınız isterse dedim.
En son doktor yanımdan geçerken "Nasılsın, iyi misin?" dedi. "İyilik sağlık oturuyoruz işte senden naber" dedim. ee hakkını kaybetmişti çünkü. 
Sonra serumumun bitişini şampanya patlatarak kutladım. Komşumuzu aradım, geldi aldı beni, evlerine götürdü. Bisikletimi de ben hastanedeyken almış, koymuş bahçelerine. Onların eve varınca bir de çocuğun karısına, anasına danasına laf anlattım. İyice tembihledim anamlar duymasın diye. Çünkü anamlar benim bisiklet turu yaptığımı zannediyor hâlâ. Yoo üzüleceklerinden değil korkum, "Bizi elaleme rezil kepaze ettin" diye söylenirlerdi ondan yani. Yarım saat kadar komşuda oturduktan sonra eve gittim bisikletime atlayıp. Sonracığıma daaa hiçbir şey olmamış gibi yatıp zıbardım biraz. 
Çenesini tutamayan bir insan olduğum için önce sevgilime anlattım. Bir ton azar işittim. "Niye sözümü dinlemiyorsun, sana tek başına gitme demedim mi, bre zındık" dedi bana. Sonra kardeşime anlattım olayı. Tepkisi "Deli Çoban" oldu. Akşam da babama anlattım. Adamceğiz gülmekten altına ediyordu. "Hey allam ya, aklıma geldikçe gülerim artık, deli misin divane misin" dedi. 
Sonra da bir sürü konuştuk babamla. "Mezarlıkta korkmadın mı?" dedi. Yok dedim ne korkacağım ölülerden, benim derdim dirilerle, biri gelecek de tecavüz edecek ıslak vicuduma diye korktum dedim. Ehe şaka tabii ki diyemedim, ağzıma çarpardı valla. Ama yok dedim korkmadım, insanlar daha korkunç. Sonra babam da yediremedi kendine, parmak kadar kız korkmuyor ben neden korkacağım diyerekten düzeltti hemen: "Tabii canım, korkacak bir şey yok, onlar da insan sonuçta" dedi. He dedim, evet, insan sonuçta.

Artık sevgilim beni yordu mu lafım hazır. "Ay ay ay bayılıyorum galiba, aaa bayılazaam, ah bu sefer kesin bayıldım" diyorum susuyor. eheh bu süper oldu işte.

Yarın da denize gidiyorum. Götümü başımı bir serinleteyim artık dedim. Aslında ben demedim. Liseden bir örtmenim aradı, gel senlen denize gidelim dedi. Eh iyi madem dedim. Ama öyle bir gece kalıp döneceğim. Gecelere akarım artık, oh yeah.. 

Öptüm çüzz