Hep ciddi bir sorun oldu arkadaşsızlığım.
Okula başlayana kadar yaşadığım yerde sokağa çıkıp oyun oynayamadım, arkadaşım yoktu. Mahallede iki ev ötesinden uzağını da bilmezdim.
Ana sınıfına uyum sağlayamadım. Hiç kimse benimle ilgilenmiyordu, ben de kimseye yaklaşamıyordum. Öğretmenimiz zaten psikopattı.
İlkokulda iyi bir öğretmenin eline düştüm ve sayesinde bir iki tane arkadaş edindim.
İlk arkadaşımla aramız iyiydi ama o bana benzemiyordu biraz fazla yaramazdı. Onunla gezmeye başladım okulda. Orta son çocuklarının peşine takılıp onları rahatsız ederdik. Bizim sınıfta bir kız vardı biraz safça, "Senin bize lolipop borcun vardı, unuttun" falan derdik kız gidip alırdı öyle de saftı.
Bu arkadaşımla arama zamanla mesafe girdi.
Yazları halamın yanına giderdim evlerinin yanındaki apartmanda oturanlardan bir arkadaşım oldu ama nasıl iğrenç biri anlatamam. Bir de çok zengin ve çok şımarıktı. Zengin olmalarına rağmen sürekli halamın evine güya beni görmeye gelip bir şeyler yürütürdü. Ben ilçede okuduğum için eğitim de sonuçta sınırlıydı, sürekli beni küçümseyecek bir şey bulurdu. Mesela yerin dibine geçtiğim bir andır benim için şu:
-Mektuplaşalım mı ben eve gidince?
-Olur ama mutlaka posta kodunu yaz. Sizin oranın posta kodu kaç?
- ?
-Ahaha bilmiyor musun yoksa?
Halam müdahale edip öğreniriz ne olduğunu demişti. Ben posta kodunun ne olduğunu bile bilmiyordum ilk kez ondan duymuştum.
Bu çocuk sürekli beni aşağılamanın yanında bir de bir keresinde oklava ile kovalamıştı. Vurmuş da hatta bilinçaltıma attım zahar, hiç hatırlamıyorum.
İlk sigaramı onunla içtim, üstelik annesi kokuyu anlayınca çocuk korkup benim içtiğimi söyledi, sesimi çıkaramadım, sersem olduğum için.
Yüzme kursuna gidiyordu. Halam benim de gitmemi istedi ama utandığım için gidemedim. Bu arkadaş sağ olsun,
"Gel bir gün benimle, izlersin eğer istersen sen de yazılırsın" dedi.
Ben de gittim salak gibi. Bütün arkadaşları benimle dalga geçti, hem de sebepsiz.
Tekrar okula dönecek olursak 2. sınıfta biri geldi sınıfa, onunla da aram iyi oldu. Ama onun da küsme huyu vardı. Canını yanlışlıkla yaktığım zaman hemen küserdi, nasıl vicdan azabı çekerdim anlatamam.
Arada bazı bize gelirdi. Annem "Akşam oldu hadi artık, annen merak eder seni" diyerek gönderirdi onu. Rezil olurdum.
İlkokul böyle geçti. Ortaokulda bir arkadaş daha buldum. Okuldaki tek sarışın olduğu için biraz fazla popülerdi. Onun yüzünden derslerim kötüleşti. Umursamaz oldum. Sonra kıskandı bir sebepten ve küstü, kendine yeni arkadaş edindi. Edindiği arkadaş da benim ilk arkadaşım dediğim malum yaramaz çocuk.
Sonrasında bir grup oluşturduk. Birkaç arkadaş ama hepsi de birbirinden cici, hayatımın en eğlenceli zamanlarını onlarla geçirdim. Ama ortaokul bitip de farklı okullara dağılınca uzaklaştık şimdi nerede olduklarını bile bilmiyorum.
Lisede bir arkadaş grubum daha oldu. Ama yarışmaya ilçeden katıldığım için beni adam yerine koymuyorlardı. Hafta sonları kendi aralarında görüşüp beni çağırmıyorlardı. Hepsi aynı dershaneye gidiyor bense dershaneye gitmediğim için hafta sonu yaşananları bilmeyip mevzulara uzak kalıyordum. Lise böyle geçti bir bok anlamadım.
Üniversite ise, hepsinden berbat. Hayatımda ilk defa oluyor sandığım bir arkadaşlığın içinde buldum kendimi. Lisede aynı sınıfta olduğum ama fazla bir dostluğumun olmadığı biriydi bu. Aynı üniversitenin aynı fakültesinin aynı bölümünün aynı sınıfına yerleştiğimizi öğrendim. Konuşmaya başladık kayıttan önce. Sonra kayıtlar başladı. Liseden kalan arkadaşlarımı aradım benimle kayıta gelir misiniz diye, hepsi saçma salak bahanelerle reddetti ama o hem geldi hem de bütün işlerimi kendisi halletti. Biraz da bunun etkisiyle çok güvendim ona, çok sevdim onu. 2 sene boyunca okula yalnız girmedik, hep birlikteydik, hep yan yana oturduk. Sevgililerimiz bile arkadaştı. Sonra onun sevgilisi ile benim sevgilimin arası açıldı ve ev değişimi oldu. Evleri de değişince birbirleriyle görüşmez oldular ne olduysa bundan sonra oldu. Benim arkadaş da sevgilisi istemediği için belki de, benden uzaklaştı gitti. Bütün emeklerim mahvoldu. Üstelik o dönem birlikte olduğum salak sevgilim de onun yüzündendi yine. O da gidince ayrıldım beklemeden.
Bir arkadaşlık denemem daha oldu. Hatta bununla aynı eve çıkmayı bile düşündüm ama olmadı, bir türlü beceremedik. Sonra da güzel giden ilişkisini bozup uzaktaki sevgilisini benim onaylamadığım, sevmediğim, olmaz dediğim biriyle aldattığını öğrendim ve bana yalan söylediği için ondan kendi isteğimle uzaklaştım.
Son sınıfta güzel bir arkadaş daha edindim. Evde bilgisayarım yoktu o zaman, yazılacak bir metni onunla birlikte onun evinde yazdık. Ondan sonra başladı arkadaşlığımız. Bana kimseye vermediği bir sırrı verdi ve bu aramızdaki bağı daha da güçlendirdi. Bize gelip kalırdı bazen, çok sevdim onu ama başka arkadaşları da vardı. Ben nedense hep tek olmak isterdim, başka kimseyle görüşmesin sadece benimle görüşsün isterdim ama o öyle yapmadı. Yine de en sevdiğim insan oldu sınıfımda hatta üniversite yıllarımın tamamı içinde.
Fakülte bittiğinde yollarımız ayrıldı, o uzak bir memlekete taşındı. Ardından çok ağladım ama nafile, gitti işte. Yine görüşüyoruz telefonda, internette ama kavuşamadık bir türlü.
Fakülte bitti yaz geldi geçti.
Sonra birden özel biri girdi hayatıma. İnternette tanıştık güya ama hayatımın her anını anlayabilen, gerçekten seven biriydi o. En zor zamanlarımda yanımda oldu. Ben de kötü bir arkadaş olmadım hiçbir zaman. Ben de onu saatlerce dinledim, konuştuk, dertleştik. Sesini duymadığım gün işkence gibi olmuştu. 2 sene sürdü sanırım. Yani bilmiyorum şu an görüşmüyorum sanırım bitti. Saçma sapan bir nedenden hem de. Bir hafta kadar konuşmadık, o bu arada diğer arkadaşlarıyla geziyordu, konuşuyordu, bana ihtiyacı yoktu. Benimse tek arkadaşım oydu. Kıskandım biraz ama sesimi çıkartmadım. Bir gün aradı, ders çalışıyordum o sırada, gece saat 1 gibi falan.
-Ooo özledin mi bakiim sen beni? Hayırdır lan noldu, kötü bir şey yok değil mi?
-Bilgisayarın ekranı görünmüyor. Renkler gitti noldu acaba.?
-Monitöre giden kablolarda sorun vardır. Ama dur bir de internetten bakayım.
İnternetten baktım ve ona okudum yazılanları, dedi ki:
-Yanlış yere bakıyorsun bence. Dizüstü bu, sen kesin masaüstüne bakıyorsun.
-Yok, işte dizüstü yazıyor, alla alla.
Okudum devamını da tekrar. Sesini yükseltti bilmiyorum fark etti mi ama yükseltti:
-Ya bu değil saçmalama, dizüstü bu masaüstüne bakıyorsun herhalde sen bence yanlış bakıyorsun.
-Ya evet salaktım ben koskoca dizüstü yazısını okuyamıyorum.
Öyle bir bağırdı, çemkirdi ki bana anlatamam. Ne dediğini bile hatırlamıyorum sinirden. Kalbim bir anda paramparça oldu.
Sonra tamam yarın başka birine daha sorar öğrenip sana haber veririm iyi geceler dedim kapattım.
Ertesi gün de işte mesajla durumu bildirdim servise götürmesini söyledim bilgisayarı. Hoşça kal yazdım mesajın sonuna.
27 Mart'tan beri konuşmuyoruz kendisiyle. Deli gibi özlüyorum onu. Herkese ondan bahsediyorum. Gurur yaptım bu kez. Kaç defa benzer kırgınlıklar olduysa uzatmadım hiç ama bu sefer gurur yapasım geldi. Çok kırgınım hâlâ. Gelip özür dileyecek falan değil biliyorum. Ben de dilemeyeceğim. Ya hiçbir şey olmamış gibi başlayacağız -ki o gelmeyeceği ve gittiğimde sevinmeyeceği için çok zor- ya da böyle devam edecek.
Bakalım hayırlısı.
Bakalım hayırlısı.
Bütün bu arkadaşlıkların dışında, en arkadaşlı günlerimi blog yazdığım dönemde yaşadım. Ailemden bir kişiyi kaybettiğimde yüz yüze görüşüp tanıştıklarımdan 2-3 kişi baş sağlığı dilerken, blog arkadaşlarımın 100-150 kadarı baş sağlığı diledi. Arkadaşlık, aslında beraber çay içmek, dedikodu yapmak değil. Senin kim olduğunu, nasıl biri olduğunu sadece yazılarını okuyarak bilen ve sana inanan insanlar da senin arkadaşın olabiliyormuş. Bana kızan çok oldu, ne diye önemsiyorsun sanal sonuçta hepsi dendi, yarın gidersin herkes unutur dediler. Ama ben reddettim, hep korudum bu arkadaşlığı ve nitekim elimde sağlam birkaç arkadaş kalabildi. Beni merak eden, benim için endişelenen.. İçim rahat, kendimi koca internette yalnız hissetmiyorum. Hatta bir telefon etsem bir şey istesem canla başla yapacak insanlar olduğunu biliyorum. Bu çok güzel bir şey..
Defalarca teşekkür ettim onlara ama yetmiyor. Hayatımın 2-3 senesinde 25 senenin acısını çıkartacak kadar arkadaş edindim, arkadaşlarımın hepsine teşekkürü bir borç bilirim efenim.
Gözlerinizden öpüyorum.
Nokta.