24 Nisan 2010

Kent var Marlboro var - Marlboro Man de Cabası

Türk filmlerinde anadan, babadan bir de yardan ayrı bebelerden sıkça duyardık bunu nerden aklıma geldiyse sabah sabah..


Hiç unutmam ilk kez bir Emrah filminde duymuş idim.


Emrah oğlan, sesinin güzel olduğunu bilen bir öğretmeni sayesinde müzik dünyasına atılmadan önce köprünün birinde bu şekilde höyküyordu sonra öğretmeni gelip onu müzik dünyasının derinliklerine attı, öyle şeyler oldu..
Kent var Marlboro var.. 
"Sigara Sağlığa Zararlıdır" da diyeyim de neme lazım.

Yazıya ek: Mavi Balon, sordu ben de aradım Viki'de buldum sağ olsunlar yazmışlar isimleri.
Wayne McLaren
David mcLean
Dick Hammer
Bunların üçü de kanserden ölmüş.
Şu yukarıdaki yakışıklı adamcağız Wayne'nin son fotoğrafı:


Viki diyor ki: 
"Three men who appeared in Marlboro advertisements - Wayne McLaren , David McLean and Dick Hammer - all died of lung cancer , thus earning Marlboro cigarettes, specifically Marlboro Reds, the nickname "Cowboy killers".  McLaren testified in favor of anti-smoking legislation at the age of 51. During the time of McLaren's anti-smoking activism, Philip Morris denied that McLaren ever appeared in a Marlboro ad, a position it later amended to maintaining that while he did appear in ads, he was not the Marlboro Man. McLaren died before his 52nd birthday in 1992."

Aklı başına gelmiş ama biraz geç olmuş. Darısı benim aklımın başına..

http://pippihasmet.blogspot.com/2010/04/kent-var-marlboro-var.html


PH FM- Murathan Mungan - Söz Vermiş Şarkılar


Sanırım dinlediğim en harika albüm Söz Vermiş Şarkılar'dı. 
Koşa koşa gidip satın almıştım, çok zaman olmadı gerçi 2004.. 5 şarkı bende mevcut değilmiş nasılsa, ondan mütevellit, "kırrrmızı"ların üstüne tıklarsanız fizilililililiye doğru yönlendirileceksiniz.

Athena-Maskeli Balo

-

Aylim Aslım-Kimdi Giden Kimdi Kalan

Sezen Aksu-Sevgili

Rashit-Fırtına

-

Candan Erçetin-Çember

Zuhal Olcay-Sesler Yüzler Sokaklar

Hümeyra-Dönmek

-

Ajda Pekkan-Hançer

Teoman- Ağır Kapı

Gülden Karaböcek-Otel Odaları

Mor ve Ötesi-Telli Telli

-

Cem Karaca-Göç Yolları

-

South Park 201. Bölüm ve Öncesi


Bir gün de güzel haberler alalım sadece, yok mudur acep öyle bir imkan? 
Bence gazeteciler bir gün belirlemeli ve o günü güzel haber günü ilan edip cicili bicili haberler vermeli. Gerçi kime göre neye göre güzel durumu da çıkıyor da neyse.. 
Bre gerizekalı güzel haber izlemek istiyorsan git Akıllı TV seyret sabahtan akşama kadar ya da gazetelerin internet sayfalarındaki yarı çıplak hatunlara bak, yok kaşınıyorum ben de evet.

Bugün özel bir gün malum.
24 Nisan 1915'i hatırlamak lazım. 
Ermeni de olsan Türk de olsan Fransız da olsan böyle şeyleri hatırlamak, düşünmek, sorgulamak, kendi içinde yargılamak adam olana zarar vermez, korkmamak lazım. 

**

Evet bitmez tabii başka bir habere bakıyorum: South Park yapımcıları tehdit edildi.. 
Daha önce şurada yazmıştım olayı. O olaya karşılık olarak birkaç kendini bilmez gidip ölüm fetvası vermiş yapımcılar hakkında. Radikal islamcı sitelerde yayınlanmış bu, hem de yapımcıların adresleriyle beraber..
201. bölümü izledim. Yeni bölümde Muhammed kelimesi biiplenmiş ve ayı kostümünün içinden Noel Baba çıkmış..
Yani geri adım var.

Eli silahlı olanların aklının ermeyeceği kadar güzel bir çizgi dizi South Park. Anlatmaya çalıştığım şey de bu. Karşında hoşgörüden anlamayan gerzek bir kesim var. Bile bile dil çıkarıp sonra da kovalanmamayı beklemek cesaret değil aptallık olur. Kovalayan hoşgörüsüz ama onun hoşgörüsüz olduğunu bile bile onu sinir etmek niye.?
Herifler bunu din için savaşmak zannediyor işte anla artık bunu değil mi? Eleştir, hatta bak elimde şu deliller var lan siz yanlışsınız de ben de desteklerim seni. Din konuşulmalı, eleştirilmeli ama insanların inandıkları şeylere hakaret etmeden. Bunu yapabiliyorsan yeteneklisindir, erdemlisindir gözümde. 

Bir yanlışın karşılığı bir sürü yanlış. O yazıyı yazarken bunun geleceğini biliyordum, yapımcılar da biliyordu. 
Yapımcılar korkuyor mu şu an bilmiyorum ama onlardan daha çok korkuyorum ben. Çünkü etrafımda bir sürü idiot var. Biliyorum yani idiotların geri adımdan falan anlamayacağını. 

Ahh ahh.. Hangi bir şeye üzüleyim ben de şaşırdım. Hangisine izan, hoşgörü dileyelim şaşırdım.. 
Dünya barışı uzunca bir süre daha sadece güzellik yarışması klişesi olmaya devam edecek sanırım. 

Ayrıca Muhammed'in yüzü biliniyor, kullanılıyor olsa o güç bisikletlerine binenler arasında olmasından gurur duyardım, şahsi düşüncem bu. Yüzünün görülmemesi bence de eleştirilecek bir şey olabilirdi tabii ona inananların tabu bildiği bir şey olmasaydı. Tabu olmasını istemiyorum o da ayrı tabii ama müslümanlar bunu istemediği sürece bana bok yemek düşer.

Dağınık oldu yazı ama şunu da söylemem lazım. Madem her şeyi göze alıp yayınladın ne diye sonradan yan çizip sansürlüyorsun? Amaç tabu yıkmaktı evet, ee sen şimdi Muhammed'i bile biiipleyince her şey de boşa gitmiş oldu.  Onların tehdit etme davranışını pekiştirmiş oldun. Bundan sonra böyle bir şeye kalkışanın tehdit edilme olasılığını ve tehdit şiddetini artırmış oldun. Buna üzüldüm.

Dizide takdir ettiğim cümle de şu oldu: Madem birine kostüm giydirip göstereceğiz o kişi neden Muhammed olsun mal mıyız biz sizin gibi.

Son sözüm: 
South Park'ı seviyorum.

küçük iskender


-Büyük İskender'in pipisinin adı nedir?
-Küçük İskender
esprisi yapmayacağım merak etmesin kimse.
Hayran olduğum bir şairin şiirlerinden seçtiğim birkaç bir şey paylaşacağım.
Küçük İskender, 64 doğumlu, 20 küsür senedir şiirin içinde olan bir zatı muhterem. Bu kadar zamanın içinde neler yaşanmadı ki onunla ilgili. Birileri tarafından gidin vurun bu adam gay, ahlaksızca şiirler yazılıyor denildi. Falan filan yani zor arkadaş bu işler, kendin olmak ağır.

Seçtiğim dizeleri:


"sen ölünce dudaklarından öpecektim,
mikrop kapmasın diye
tentürdiyot sürecektim ağzıma"
***
"ben senin adını kendi adım yerine
mezar taşıma yazdım çamurla"
***
"sen bir bardak susun
ben en çok bundan korkuyorum"
***
".... bilirdin, ben daima büyük iddialara
girerdim, örneğin seni sevmek , seni dünyanın yedi
harikasından herhangi birinde yüzünden jiletle işaretlemek,
indiğin noktadan yeniden göğe yakın bir zürafa gibi
arabanın attığı her taklada sana yaklaşıyor olmanın sevinci
arabanın attığı her taklada sana yakışıyor olmanın ürpertisi.

zordu.
çünkü mart ayının soğuk bir salonuydu. çünkü hayat

ölümün insana oynadığı en trajik, en mükemmel,
en acımasız oyunuydu.

senin için ölüyordum durum buydu!"
***
"balıkların aşkları hüzünlüdür,
çünkü onlar sevgilileriyle
el ele tutuşamazlar.
belki de o uzun kollarıyla
en güzel sevişmeleri
yalnızca ahtapotlar yaşar.
gerçek denizciler,
kara görününce sevinmezler,
çünkü onlar deniz insanlarıdırlar.
kara onlar için siyahtır,
ölümdür,
ölümlüdür"
***
"demokrasi, senin saçlarından güzel olamaz. senin yüzünden daha güzel olamaz krediler, faizler, repolar, tahviller.. dünyanın en uzun gecesi 21 aralık değil, beni terk ettiğin gecedir. beni üzdüğün, yorduğun, yıprattığın gecedir.. bir kabahat mi gerçekten kendi dışında birine hayranlık beslemek? gerçekten kırıyorsun beni..

bir nedeni yok. yalnızca öptüm."
***
ay kıvrılırsa diye
kan kıvranırsa diye
can sıçrarsa diye ölürken bir yerlere,
daha da ölürsem diye korktum
seni birkaç saniye düşünürsem;


sessem, sersem bir heceysem eğer
seni bir kelime edersem diye korktum
seni kötü bir cümlede kullanırsam
adını söylerken takılırsam, yanlış telaffuz edersem
böyle bir günah işlersem
Tanrı affeder diye korktum
***
"cesedimi ağzında taşı sevgilim!
bir kedi, yavrusunu nasıl taşırsa!"
***
"Senden gelen bir mektup okuyordum. Senden gelen ne varsa sadece okunur zaten."
***
"Tercümesi yok izahların anlam azaltma dersindeyim
Bugün biriyle sevişsem
---------------------yarın cenazesindeyim."
***
Her ilkbahar sabahın dördünde kalkacaksın
nâzım için, nâzım'ın sevdası için
önce kadınlar ve çocuklar kurtulacak
adamlar burada kalacak emirdir
güneşe akında at olmak
il olmak
gerekirse rezil olmak


yaz bunu bir kenara yoksa unutacaksın
ne demişti hayat: Ne istemişti dava:
her ilkbahar sabahın dördünde kalkacaksın


ama


çok uyumuş, hiç uyumayacak
hep uyanacakmış gibi
***
filozoflar tartışırken meyvelerin
hayale faydalarını; ben
dere kenarlarında elinde şeftali olan
bir çocuk gördüm bir çocuk üç iklim
yaz aylarını ezberleyememiş
ezberlese de sıralarını karıştıran
unutkan somurtkan kan
la sulanarak hisle diklenen
tetiklenmiş bir içgüdüyle
açarak pençesini aralanmış pencere gibi
görmesi karşı mezarlıktaki
çok görmesi o henüz çürüyememiş şeftaliyi
***
öyle çok soydular ki evrenimdeki gezegeni
 korkarım biliyorum
bir gün de tabutumdan çalacaklar cesedimi!
***
bensin
bunu kabullenmekle geçerken ömrüm
ortadan ikiye ayrılan bir hüzün gibi
kendi bilincimin idamına bölündüm


bak esrar içiyor dağlar.
***
göğe bakarken
bakışlarını deydirme,
hava tahrik oluyor.
***
terk etmek bir halk devrimidir
korkum yok kaosta ezilmekten
***
bu aralar çok meraklı hafif bir yağmurum
bana halk arasında kısaca "fırtına" diyorlar
***
çapraz yaşanan fedakarlıklar ne fena,
telafisi imkansız ümitler gibi
insanın zayıfa duyduğu açlık
***
elbette yanlış olan doğruya şans dileyecek
***
Noktaydım, virgül sandınız
asıl ben utandım Türkçenize
***
uygunsuz bırakılmamızın eğer buysa 
gerçek sebebi
arkadaş evlerinde bulunacak bir gün 
hepimizin anormal cesedi
***
çatışmalarda tek kırık almamış bir ayna kimi gösterir ki
kime kimle hesap verebilir ki bir ayna göremiyorsa kendini hiç




Not: Farklı kitaplarındaki şiirlerinden birer gıdım alındı.





http://pippihasmet.blogspot.com/2010/04/kucuk-iskender.html