Oktay Akbal'ın 1983`te basılan kitabı bu.
17 yaşındaki herkesin mutlaka okunması gereken bir kitap. 17 yaşımdaydım okuduğumda, çok işime yaramıştı işin aslı.
On yedi yaşın bütün hislerini o kadar ayrıntılı, o kadar naif, o kadar içten anlatmıştı ki etkilenmemek imkansızdı.
Her gününü ayrı ayrı hissederek yaşadığın on yedi yaş, hiçbir eserde bu kadar güzel anlatılmamıştır eminim.
Kardeşim, 17 yaşına bastığında ona da hediye etmiştim. Tavsiye ederim, güzel bir hediye olur.
Kitaptan alıntılar:
"Yaşım on yedi ve geçmişteki yıllarım bir avuç."
--
"Yalnızdım sağım da solum da önüm de arkam da boş. İncecik bir yağmur düşüyor. Ne oyun ne arkadaşlar ne de ben.. Soyut bir evrendeyim. Zaman dışı bir yerde. Arada bir böyle olurum, kendimin dışına çıkarım, çevremin neredeyse yaşamın. Şimdi on yedi yaşındayım. Çocukluktan çıktım, ilkgençlik yıllarının başı. Durup bakıyorum ileriye gelecek zamana.. Sisli bir ufuk.. Hayaletler gibi birtakım gölgeler.. Gelecekteki yılların içinden sıyrılıp elle tutulur bir nesne, birer varlık biçiminde belirecek olanlar.. Gün gün, hafta hafta, yıl yıl.. "Nedir zaman nedir?" diye sorar şair. Bi su mu, bi kuş mu, iniş mi, yokuş mu..? İlle de maddesel bir şey ararlar ne denli ruhsal olmak isteseler de.. Su akıp gider, kuş uçar, kaçar, inişten çabucak geçilir, yokuştan ağır ağır çıkılır. Zamanla ne ilgisi var bunların? Bir tek soru var.. : "Zaman nedir?"
--
"Yaşam akacak böyle böyle.. Bir gün bakacağım yaşlanmış biri var benim yerimde. Okullar bitmiş, aşklar sona ermiş.. Ben hep içinde olduğum anın dışındayım nedense.. Ya gersinde, ya ilerisinde.. Ama şu anın içinde değilim.. Neden?"
--
"Yazmayı seviyorum, birden çoğalıyorum, sanki bir kişi değilim, on yedisinde değilim, değişik yaşlardayım, belki kırk, belki elli, belki daha ilkokul yıllarında.. Bitmez tükenmez gibi geliyor anlatmak istediklerim..."
--
"Yarın pazartesi; okul, dersler, öğretmenler.. Sanki hiç bitmeyecek bu yaşam, hep böyle gidecek.. Anlamsız. Yaşamakta bir anlam var mı? Ben bulamıyorum. annemle konuşmak, anılara dalmak var. Bir de yazmak. Geçip giden bu yaşamdan bir şey kaçırmaktır yazmak. Kendimizden, çevremizden.. Ne yazılırsa o kalır geriye. bir gün açıp okursam o defterleri anlayacağım bu günleri gerçekten yaşadığımı."
--
"Yıllar yıllar..! On yedi yaşında bir delikanlı oturmuş yaşamını düşünüyor. Ne çok yaşamış, ne yoğun, ne derin..! Bir gün gelecek yine burada oturacağım belki. Yaş kırk, elli olacak. Evli, çoluk çocuk sahibi. Belki de üç-beş yıl önceye göre çok daha yakın gelecek bugün bana. Zaman yaşlandıkça kısalır. Kısalır kısalır kısalır. Kopuverir sonra.. Ölüm mü o?
--
"Ama sanki bir türlü bulmak istemiyor gibiydim.. Aramak, özlemek..! Radyoda duyduğum tangolarda yaşatmak onu.. Yeryüzüne, yaşama beni bağlayan bir neden.. Belirsiz duyguların tutsağıydım.. Aşk mı nedir, bilmediğim..!"