18 Eylül 2012

Lucid Dreaming


Blogu açtığım ilk zamanlar lucid dreaming ile ilgili bir yazı yazmıştım. 
Bugün kardeşimin uzun zamandır bahsettiği ama bir türlü tanışamadığım arkadaşları ile tanıştım. Sohbet uzadıkça konu rüyalara, lucid dreaming'e ve astral seyahate geldi. 

Hayatımda ilk kez lucid dreaming deneyimi yaşayan biriyle karşılaştım. Anlattığım zaman anlaşılamadığımı biliyordum ve ilk kez beni anlayan biriyle konuşabildim.

Lucid Dreaming'in ne olduğunu link verdiğim yazıdan okuyabilirsiniz. Ben uzun zamandır böyle bir 'dert'le yaşıyorum. Gerçi dert mi değil mi henüz karar verebilmiş de değilim. 

İstanbul'a gelmeden önce uyku saatlerim sorun olmadığı için her gün bu deneyimi yaşayabiliyordum ama İstanbul, çalışma hayatı, erken kalkış derken lucid rüya görmez oldum. Bu artık göremediğimden değil. Ben uykuya dalar dalmaz lucid rüya gören biri değilim. Daha çok, gündüz ışığına ihtiyacım oluyor bunun için. Pazar günlerini bu yüzden seviyorum. 10-12 saat uyuyabiliyorum, ki bırakılsam 20 saat de uyurum. Lucid rüya o kadar eğlenceli ki iki gün boyunca aralıksız uyuyup o dünyada kalabilirim.

Neden eğlenceli?
İstediğin her şeyi yapabiliyorsun. Ölülerle iletişime geçebiliyorsun, sende olmayan bir şeyi var edebiliyor, olanı geliştirip işleyebiliyorsun. Bir dönem sürekli internet kullandığımı hatırlıyorum ve bu öyle bir şey ki bir kelime arıyorum Google'da doğru sonuca ulaşıyorum, oyun oynuyorum ve bunların hepsini rüyada olduğumu bilerek yapıyorum. Rahatsız olduğum yerde, sonuçtan hoşlanmayacağımı anladığımda kesebiliyorum. Nadiren de olsa kaldığım yerden devam edebiliyorum. Birkaç kez aynı rüyayı tüm ayrıntılarıyla aynı olarak görmüşlüğüm var. Üniversite sınavına hazırlandığım dönemde rüyalarda ders çalışmak da işe yarıyordu. Sanırım sadece rüyamda çalışmıştım zaten.

Üretebiliyorsun. Rüyamda takvim arkasına menkıbe uydurduğumu, şarkı bestelediğimi biliyorum. Hafızam iyi olsa ve müzikten anlasam o şarkı kesinlikle patlardı. Mükemmeldi.

Neden yapmamak istiyorum?
Çünkü uyanmak çok can yakıcı oluyor. O dünya çok eğlenceli ve biri seni uyandırdığında sana en büyük kötülüğü etmiş oluyor. Her şey yarım kalıyor. 
Yaşadıklarını gerçekten yaşadığın için tüm psikolojik etkileri taşıyorsun. Sabahtan akşama kadar gerginliğini taşıdığım rüyalarım oluyor.

3 tür uykum var. İlki çok yorgun olduğumda simsiyah geçen bir gece. Tek rüya izi yok. İkincisi herkes gibi gördüğüm sıradan, hissiz, öylesine rüyalar ve üçüncüsü lucid rüyalar. Bunların arasındaki fark çok bariz. Ben bunu büyükbabamlı rüyalarımda anladım. Büyükbabamla buluşuyorduk rüyalarımda ve ben ona gerçekten dokunuyordum, onu hissediyordum. Bir keresinde onun aslında ölmediğini gördüm. Rüyada olduğumu biliyordum ve buna inanmak istiyordum. Büyükbabam capcanlı karşımdaydı. Son bir senedir ise büyükbabam sadece sıradan rüyalarımda var, o da çok nadir. Sıradan rüyalar o kadar sahte o kadar sahte ki uyuduğuma pişman oluyorum.

Zamanında bir arkadaşım vardı ve astral seyahat edebiliyordu. Onunla uzun uzun konuşurduk, yöntemlerini, nasıllarını.. Ama bugün öğrendiğim bir şey var ki astral seyahate en kolay çıkma yöntemi lucid rüya imiş. Bana ikisi bağımsız gibi geliyordu hep. Çünkü arkadaşım astral seyahat için uzun zaman çalışmış ve çok da iyi seviyede bile değildi. Benim dibimde böyle bir olanağın olduğunu bilmiyordum. 

Astral seyahat beni korkutan bir şey. Bedenime yukarıdan bakmak, bilmediğim bir aleme gitmek ve bilmediğim 'varlık'larla karşılaşacak olmak beni korkutuyor. Korkumu yenip her şeyi göze alıp belki bir gün bunu da deneyebilir ve sizin evinizde sizi izleyebilirim nihaha

Lucid Dreaming'i hatırlatma yazısı idi bu.
İyi uykular...