Güzel ülkem o kadar rezil olaylara şahit oluyor ki, yemyeşil doğası, akan ırmakları, Karadeniz'de horon tepen delikanlıları için üzülüyorum.
Ekonomik kriz varmış. Anlamam ekonomiden, anlayanları da sevmem.
Fabrika yöneticileri firmalarının selameti için işçi çıkarıyormuş. Aman büyük başarı.
Düzgün, tutarlı, planlı çalışamayan yönetim, krize hazırlıksız yakalanıyor ve haliyle ilk iş, işçi çıkarımına gitmek oluyor.
Basit bir işi iki kişiye yaptırmak yerine tek kişiye yaptırırım daha iyi diyor.
İşçi çıkarmak bir adaletsizlik o kesin ama yapacak başka bir şey kalmadığını görenlerin de mecburen başvurdukları bir yol.
Peki bir işçinin çıkarılıp çıkarılmayacağına nasıl karar verilir?
Kurayla.
Aferin valla. Süper fikir.
Çalışanlarını tanımayan büyük beyinlerin, işçi çıkarmak için izledikleri yol bu. Çalışma performanslarına, iletişim becerilerine, grup çalışması uyumuna falan bakmaya gerek yok. Hiç zahmet etmemek lazım.
İşçiyi getir, "Yazı mı Tura mı?" de. Sonra ya çıkar ya kalsın.
Kura nedir arkadaşım, olacak iş mi.? Sen zaten bu kadar yeteneksiz bir yöneticiysen bırak batsın firman, eninde sonunda olacağı o.
Yazık gerçekten yazık. Hâlâ aynı konuların etrafında dönüp durduğumuza inanamıyorum.
Yöneticilere sorduğunuz da, "Daha çok çalışan daha çok kazanır." diyor ama iş, işçilere gelince nedense böyle yapamıyor. Hani çalışanın hakkını vermek gerekirdi. Bak bu adam gözleri ağrıyana, beli tutulana kadar çalışıyor, işini de iyi yapıyor, zam yapsana bu adama. Olmadı mı.?
İşçi çıkarırken bari bak performansına.
Komik değil mi?
Geçmiş olsun ülkemin güzel insanları.