Sinan Çetin'in bir röportajında okumuştum.
"En büyük düşmanım Cihangir entelleri." demişti. "Ama biliyorum ki bir iş teklif etsem koşa koşa gelirler."
Blog yazarları için de bunu düşünüyorum maalesef.
Eleştirdikleri şeyleri yapmazlar sanıyorsun, aldanıyorsun. Teklif gelince koşa koşa gidiyorlar. Eleştirdikleri her şeyi unutup..
Popüler kültürü eleştiren, gerçekten doğruyu yanlışı ayırt edebildiğini düşünen adama bakıyorsun, yemiş tüm söylediklerini.
Eskisi kadar güvenmiyorum blog yazarlarına, çoğunun sahte tepkilerine inanmıyorum artık.
İkiyüzlülük içimize işlemiş.
---
Zonguldak'taki maden ocağı patlamasını hatırlıyoruz değil mi?
İki kişiye hâlâ ulaşılamadı..
Cesetler de karıştı malum, ailelerin yaşadığı acı ikiye katlandı.
Kayıp madencilerden Engin Düzcük'ün işe giriş nedenini anlatan eşinin sözleri Türkiye'yi yerin dibine sokacak cinsten, tabii anlayana..
'Ben para için değil sigorta için çalışıyorum. Hastaneye gittiğimiz zaman çocuklarımız maskara olmasın. Sigortamız olsun başka bir şey istemiyorum' diyordu. Sonra onu çağırdılar, madene soktular. Bana, 'Orası bambaşka bir dünya. Oraya girdiğin zaman her şey değişiyor.' diyordu. Şirket 2 ayda bir para veriyordu. Ona bile razı oluyordu.
Türkiye gerçeği mi demek gerekiyor, eğer öyle dersek "Mesleğin kaderi" diyen başbakandan ne farkımız kalır.? Yazık.. Çok yazık..