4 Şubat 2013

Benzemek


Babaannemin büyükbabama sunduğu bir geyik olarak "Yaşlandıkça babana benzedin!", anlamsız gelirdi bana. Şimdi bunu inkarım anlamsız geliyor.

Büyükbabam, yemek masasında birilerinin tabağına yemek koymaktan haz alırdı. Beslenme üzerine odaklanmış bir hayat anlayışı vardı, desem bile abartmış sayılmam. Babam, bu durumdan hiç haz etmediği gibi büyükbabamı uyarırdı. Büyükbabam vefat ettikten sonra babama bir haller oldu. Birkaç sene geçince büyükbabamda sevmediği özellikleri yapmaya başladı. Aynı büyükbabamın yaptığı gibi tabaklarımıza sürekli yemek dolduran bir adam çıktı karşımıza. Uyardığımızda şaşırdı, farkında bile değilmiş. Hadi bunu anladık diyelim şuna ne demeli: Annem tıpkı anneannem gibi sesler çıkarıyor. Geğirmekle hıçkırık arasında bir ses çıkarır anneannem ve annem de birkaç senedir aynı sesi çıkarmaya başladı. O bir şey değil, İstanbul'a gelene kadar ben de bu sesi çıkardım bir sene kadar. Demek ki gelmesem aynen devam...

Şimdilerde annemin paniğini yaşıyorum. Kadıncağız dakika oturamaz bir yerde, kitap delisi kadın kitap okuyamaz, konuşsan dinlemez, dinler gibi görünür başka şeylerle uğraşır. 
Bakıyorum kendime, aynı annem olmuşum. -İnşallah allam allam götüm o kadar büyümez.- Rehber, çok konuşuyor, bunu konumuzun dışında tutarak devam edecek olursak dinlerken afakanlar basıyor. Oram buram kaşınıyor aniden, "Hıhı, evet, tabii, kesinlikle..." gibi öteleyici cümleler(!) kullanıyorum. 

Özet geçiyorum yine, anneme benziyorum, bunu acilen durdurmam lazım. Tamam annemi seviyorum ama özgün olmam lazım değil mi?

Görsel: George Goodwin Kilburne