15 Nisan 2009

Bloglu Yazı


500'e yakın blog takip ediyormuşum. Her gün de göz gezdiriyorum. Kim ne yazmış, ne anlatmış biliyorum. Çoğuna yorum da bırakıyorum.
Okumadığım yazılar oluyor tabii. Melankoliye bağlamışken yazılan yazıları okumuyorum, garip bir açıklaması var aslında bunun. O duyguları bilmenin sorumluluğunu almak istemiyorum. Ve kendi psikolojimi sağlam tutmaya çalışıyorum.
Yorum yazmaya çalışıyorum elimden geldiğince çünkü yorumun blog yazarları için önemli olduğunu düşünüyorum. Önceleri gelen 2-3 yoruma tek cevap yazıyordum ama sonraları bu beni rahatsız etti ve sadece ":)" yazan arkadaşlara bile ayrıca yorum yazmaya başladım. Yani bir yazımın altında 30 yorum varsa aslında 15 yorum almış oluyor o yazı. Başka bloglarda beni kıran bir şey var. Yazdığım yoruma cevap yazılmadığında üzülüyorum ciddi ciddi. Hele özene bezene yazdığım bir tam yazılık yorum yayımlanmadığında çok çok çok üzülüyorum. Madem cevap yazmayacaksın kaldırılsın o zaman yorumlar en temizi. Önemli bir söyleyeceği olan mail atar nasılsa.

Eski sevgililerin gelip çakma psikolog edasında adsız yorumlar bırakmasına da dayanamıyorum.
Antalya'dan gelen ana sayfa fetişistini acayip merak ediyorum, bir gün yorum yapsa da görsem kendisini.
Yemek, pasta börek tarifleri içeren bir blog olmamasına rağmen "Ayy bugün şu mekana gittim, dağıttık bi güzel ahanda bu da tabağımdı. Şunları yedim bunları Cancan'a verdim." şeklindeki saçmalıkları okumuyorum. O resimler midemi bulandırıyor. Bir de bunu yapan insan çıkıp Yemekteyiz'i "Aç o kadar insan varken..." şeklinde eleştirebiliyorsa kıçımla da gülerim herhalde.
Bir de "ayyy bir yiyorum bu aralar dana kadar oldum işte popişimin hali bakın bakın ne kadar şişti" şeklinde bir yazının altına arkadan çekilmiş dar pantolonlu bir popo resmi koyan arkadaşların amacını tahmin etmek istemiyorum hiç. "Bakın bakın bu ben ne kadar da şapşal çıkmışım di mi" deyip hala kızının düğününde çektirdiği fotoğrafı cümle aleme gösterip sonra da "aa beni tanıdılar o yüzden kaldırıyorum fotoğraflarımı" diyenler içinse hiçbir şey söyleyemiyorum.
Kendi isimlerine blog açanları sevmiyorum. Sebebi yok sadece sinir oluyorum o yüzden. "Bendenizz Şüküfe Kendigüzelbahtıkara. Bilmem kaç yıldır düzenli olarak E5'e çıkarım, işimde oldukça başarılı olmamın yanı sıra çeşitli etkinliklerde de bulundum. Yakında anılarımı içeren bir kitabım çıkacak." Reklamını yapmak istiyorsan bu işe para yatıracaksın. Blogger'da dedem de reklamını yapar. Blogger için saf duygularım var benim.
Bir de şey var birileri çıkıp "Şu blogların yazarları aslında erkek, hep atıyorlar siz de sazan gibi atlıyorsunuz salak mısınız" Yok "şu blog yazarı aslında bu blog yazarı.". Sana neeee!! Sana nee arkadaşım.. Okuduğun her blog her şeyi aynen doğru anlatıyor mu zannediyorsun sen.. Kitap okur gibi oku geç.. Ben sorumluluğunu alıyorum o blog yazarı/yazarları kadın olsun erkek olsun, yaşadıkları yalan olsun gerçek olsun, okuyorum belki sana ne..! Sosyal sorumluluk mu göstermeye çalışıyorsun, bırak dağınık kalsın kuzum, karışma sen!!
Hem kelime doğrulama koyup hem de bilmem kimin onayından sonra yayımlanacak yorumunuz ifadesine sinir oluyorum. İkisinden biri olunca yetmiyor mu anlamıyorum ki. Hatta ben şu kelime doğrulamadan komple tiksiniyorum. Neşeyle yorumu yazıyorum o kelime doğrulamayı görünce suratım düşüyor yine de yazmıyor muyum yorumu yazıyorum ama eğlenceli olmuyor.
Yorum bırakanları aşağılar gibi yorum yazısı yazanlara sinir oluyorum. "Sen de yaz bakalım ne diyeceksin küçük aptal" gibi.
Link değişimi saçmalığını duyduğumdan beri uyuz oluyorum. Sevmem hiç. Sen bana şunu yaparsan ben de sana bunu yaparım he ne dersin hoş olmaz mı? Olmaz kardeşim..
Blog sitesindeki abidik gubidik reklamlara sinir oluyorum. Başka sitelerde olur da blog sitesinde olmasını anlamıyorum. Bilmem kaç yaşında Angelina seni bekliyor tıkla.. Casanova_22cm oturum açtı tıkla.. Elinin körü..
Kopyala yapıştırlardan bahsetmeyelim hiç. Derleme blogları sevmiyorum. Ne bileyim işte kendimi sevmediğim için bunları söylemek çok da zor olmadı aslında. Bu blogta da bir sürü saçma zımbırtı var ama atmak istemiyorum. Sıkılıyorum temamı değiştirmeye üşeniyorum. Ki değiştirsem ondan daha çok sıkılacağım. Siyah temalı blogları okurken içim sıkılıyor bir de. Eskiden severdim çok. Hatta ilk temam siyahtı her şeyi siyahtı. Değişiyor demek ki insan.
İçlerindeki pisliği, karaktersizliklerini, dünyavi açgözlülüklerini blog camiasına dökmekten çekinmeyen bit beyinlilerden tiksiniyorum.
Emo alfabesi, çazurt diye çalan müzik, bol reklamlar bunlar hep söylenmiş zaten.

Bir de asıl bilinmesi gereken şu:
Blog dediğin günlük be alt tarafı. Sana ne adam istediğini istediği şekilde yazar, ekler, kaldırır.. Sana gönül borcu mu var.? Oku diye boğazına bıçak mı dayadılar di mi ama? Okumazsın olur biter. Burda bari özgürce dökülelim.. O yüzden aslında bu yazdıklarım benim için de hiçbir şey ifade etmiyor. Ama blog yazarları arkadaşım benim. Mesela çet baks koymuştum, arkadaşlardan biri kaldır uyarı geliyor bloguna girerken dedi. Çok severek eklediğim halde sadece o arkadaşım için kaldırdım. Nolcak yani, hiç, yeter ki arkadaşlık daim kalsın.

Bir de bir de nacizane bir bilgi..
Blog olayını ciddiye alıp bütün hayatını tüm samimiyetiyle ortaya döken sen ben biz... Aramızda öyle insanlar var ki.. öyle zavallılar.. Küçücük bir zaafınızı gördüler mi hep o yaraya çalışacak denli mide bulandırıcılar. Bu sadece gerçekten samimi bir uyarıydı itici durmuşsa da affola..

Öpsün seni pippi..
Öpücük manyağı ol amin.