29 Nisan 2011

Şu Çılgın Türkler

AKP'nin demokrasiyi benimsediğine inanmamakla ne kadar haklı olduğumu son günlerde yaşanan olaylarla bir kez daha anladım. 
Seçim yaklaşıyor değil mi? Seçim yaklaşırken siyasi partiler ne yapar? İktidardaki parti, iktidarda kaldığı süre içinde yaptığı faaliyetleri güzel güzel anlatır, ki "Yine bizi seçin, daha da çok çalışalım." demektir bu. Diğer partiler ise, yapacaklarını anlatır, "Bizi seçerseniz bunları yapacağız." der. Şimdi AKP'ye bakıyoruz, yaptıklarını anlatmaktan çok, "Çılgın Proje"sini anlatıyor. Bunu da vaat olarak anlatmıyor, asıl sorun bu. Yapacağız diyor.. Hayırdır inşallah, koltukta kalacağının garantisi mi var, "Kut"landın mı ne oldu? Bu, halka saygısızlıktan başka bir şey değil. Halk da tabii bunu fark eden bir halk olmayınca oh yeah..

Başbakanın ne kadar zeki olduğunu her seferinde söylüyorum. Kesinlikle müthiş bir satranç zekası var. Hal böyle olunca da, işsizlikten kırılırken hepimiz bunlardan bahsetmek yerine Çılgın Projesinden bahsediyor ve seçim öncesi güzel bir oyun oynuyor aslında. Hem gündemi oyalamak adına hem de mitinglerde anlatılmasından açısından harika bir seçim bu. 

Tabii oyalandığımızı biliyoruz diye de çılgın proje hakkında konuşmamak olmaz. Şunu belirteyim, evet bu proje işlerlik açısından güzel bir proje yani boğazı rahatlatacağı kesin ama boğaz rahatlayacak diye de eyvallah denilebilir mi buna, sorun bu.
Ben demem. Köprünün inşası zamanında yaşamış biri olsaydım, köprüye de karşı olurdum.
Sağlam da sebeplerim var aslında. Doğa mesela. Her şeyin doğalı güzel değil midir? Doğayı bozmadan yaşamak elbette mümkün değil şimdilik ama bunu en aza indirebiliriz. Özellikle bozmaya çalışmak yerine doğaya uyum sağlayabiliriz. Dünyaca ünlü modern bir şehirden çok, kimsenin umurunda olmadığı doğal bir şehri tercih ederim.
El kadar bir ülke Türkiye, yine de bu el kadar ülkede hâlâ medeniyet denilen şeyin uğramadığı yerler var. Üstelik sadece doğudan bahsetmiyorum. Karadeniz'de, Ege'de, İç Anadolu'da da var bu yerlerden. Eh madem, bir şeyler yapmaya yetecek paramız var, o halde neden diğer yerler için bir şey yapmıyoruz da, zaten haddinden fazla "şehir" olan İstanbul için çalışıyoruz. 
İstanbul nüfusu fazla değil mi? Bunu azaltmak yerine, neden artırma çabasındayız?
Elimde olsa İstanbul'daki bütün üniversiteleri doğu illerine yayarım. Akademisyenleri ve öğrencileri ile birlikte doğuya taşırım. Hem nüfus rahatlar hem doğu şenlenir. Aktarabileceğim daha başka ne varsa onları da aktarırım. Karadeniz'e ya da doğuya.. 

Belediye başkanından başbakan olunca, demek ki böyle oluyormuş. Diğer her şeyimiz eksik ama köprümüz, adamız, boğazımız tam.. Ayranı yok içmeye tahtırevanla gider sıçmaya. Halimizin özeti bu olsa gerek. 

Velhasılı kelam, zenginlerin daha da zenginleştiği yoksulların açlıktan öldüğü bir ülkedeyiz. Bunu da değiştiremiyor kimse. Hep kayırma, hep çıkar..
Kim gelirse gelsin iktidara, durum bu. 
Eh hadi hayırlısı..