8 Kasım 2008

Vecihi Geliyooor..!



Aslında sevilecek bir adam gibi durmuyor, bu sefer ben de farkındayım ama ben onun kararlılığına hastaydım. Mesela kimse uçak kiralayıp pencereme gül atmaya çalışmadı. İşte bu adamda bu duruma vurulmuştum ben.
Severim hâlâ kendisini ama ne yalan söyleyeyim duygularım çok da kuvvetli değil Vecihi'ye karşı.. Sanırım onun o itilip kakılması çekiyordu beni. Romantik şapşalım benim.. Ahh ahh..
Ayrıca kendisi bu yazıyı okuyorsa, rica ederim uçakla gelme onu başka bir hatun için yaptın zaten. Kız da bir şeye benzese idi bari. Hıh. Ben ondan daha güzelim ama bir Vecihim yok iyi mi, hangisine yanayım ben şimdi, bilemedim..

Ayrıca bu Vecihi nereden geliyor onu da eklemek lazım:

The A-Team



Şimdi ben nasıl ayran gönüllü bir insanım cümle alem bilecek ama hiç önemli değil. Mühim olan son durak.
Neyse efendim. Bu sefer iki zatı tek yazıya sıkıştıracağım çünkü hangisini önce yazmam gerektiğine karar veremedim, diğerine ayıp olmasın diye ikisini aynı yazıda teşhir edeceğim.
The a-team'in iki karakteri bunlar.

Soldaki "Murdock" olup asıl adı "Dwight Schultz"'dir.. Onun o yarı şapşal yarı çekici hali beni benden alırdı. Bir keresinde bir kabilenin reisi bile olmuştu yanlışlıkla.. Deli olurdum.. Ahh ahh.. Hele bir helikopter kullanması vardır ki.. Hep beni helikopterle kaçırmasını hayal ederdim..

Sağdaki ise "B.A. Baracus" adlı karakter. Asıl adı "Mr. T" idi. Zekidir, çeviktir. Modifiye konusundaki başarısı çekiciliğine çekicilik katmıştır. Bir de Murdock'la maceraları vardır ki hep hangisini seçeceğimi şaşırmama sebep olurdu. Sinirlenirdi, sinirlenince daha da bir çekici olurdu. Takıları da vardı ahh canım.

İşte öyle bir şey.
Olsa da yesek.

Jessie Dayı


John Stamos..
Full House dizisinde oynayan zatı muhteremdi. Bekardı, çocukları severdi, sevimliydi.. Ve ben ona da aşık olmuştum. Diziyi sırf onun için izlerdim, dizideki kızlardan birinin arkadaşı olup Jessie'yi kendime almayı hayal ederdim. Yıllar yıllar önceydi ama hayalim buydu. Şimdi geçmişe bakıyorum da hiç buna benzer bir tipe tutulmamışım. Hayat işte.. Ama hâlâ aklımın bir köşesinde kaldığını itiraf etmeliyim.. Zaten hâlâ da yakışıklı:


Geçenlerde bir dizide rastladım yine kendisine. Aşkım depreşti. Ahh ahh alacağım bir gün seni de. Ahanda yazıyorum buraya. Benim olacaksın. Boy boy çocuklarımız olacak. Dediydi dersin.

Güçlü Şirin


Aşk serisine devam ediyoruz..

Ahh ahh..
Resmini gördüm yine dibim düştü.

"Hefty Smurf" der kimileri ben direkt "Güçlü Şirin" diyeyim. Birbirine benzeyen bir sürü Şirin'in arasından sıyrılırdı o.
Sürekli ağırlık çalışmasına rağmen kas yapamamıştı.. Şirine'ye en çok yakışandı ama bunu kabul etmedim hiç, bakmayın şimdi de kabul etmiş sayılmam.

Güçlü yapısının altında bir romantik yatmaktaydı. Kalpli dövmesi de bunun işaretiydi. Hem dövme yaptıracak kadar acıya dayanıklı hem de kalp dövmesi yaptıracak kadar romantik..

Hayallerimin erkekiydi. Ayrı dünyalara ait olmamızın hiç önemi yoktu. Mavi değildim ama önemsemezdi bunu tabii ben aşkımı anlatabilseydim..
Boyum da kısa, tamam bir Şirin kadar küçük değilim ama çok da büyük olduğum söylenemez.. İşte imkansız aşk olduğu gerçeğini değişmiyordu bunlar.

Ben Gargamel'i tek elimle alt edebilecekken o gitti aptal sarışın Şirine'ye aşık oldu..
4S kuralını düşünüyorum bu gibi durumlarda ama onların üreme şekilleri de meçhul.

Neyse işte.. Geçmişte kalmış bir hikaye. Eski defteri açmaya, yaraları deşmeye gerek yok..
Sevdim. Çok sevdim. Hala da seviyorum, aşığım be.
Belki bir gün ha ne dersin şirin şey..?