23 Nisan 2010

Kolbastı Oynaya Oynaya Gelin Çocuklar

Az önce aldığım bir istihbaratı paylaşmazsam olmaz.


Birkaç saat içinde durmaksızın sallandık ya hani-hissetmedim diyebilirsiniz ama hissettiniz hissettiniz- sarsıntının nedeni tüm dünya çocuklarının Türkiye'nin geneline yayılıp aynı anda kolbastı oynamasıymış. Demedi demeyin.


Ne şanslı şu yeni nesil, biz kollarımızı açıp sonra da kucaklaşarak "Bir Dünya Bırakın Biz Çocuklara, Islanmış Olmasın Gözyaşlarıyla" derdik -taktım napayım- bu yüzden de işte hepimizin psikolojik sorunları var. Demek ki bizden sonrakilerde psikolojik rahatsızlık bu kadar olmayacak olsa bile nedeni bu manyak çocuk şarkısı olmayacak. Evet evet..!


Oynaya oynaya gelin çocuklar el ele el ele verin çocuklar..
Bir de aklıma gelmişken, onun bunun verdiği şekerleri yemeyin. Bu herif öğretmeniniz bile olsa..


Bir de TBMM açılmıştı değil mi?
Aziz Nesin, cansın! 
***
Yağmurlu bir 23 Nisan sabahı okuduğum şiiri hatırladım:



Egemenlik ulusun olduğu günden beri
Her gün artan bir şevkle yaşıyoruz
Bizi seyredenlerin kamaşıyor gözleri
Asırları yılların içinde yaşıyoruz

İlkel ben'im isyanlarda şu anda. Öyle ki şu şiiri kendinden geçirdim ayıp ayıp şekillere soktum.  Bu yüzden daha fazla uzatıp suç işlemeden çekiliyorum bu yazıdan.

Hee bu arada bu benim bugün yazdığım ikinci 23 Nisan yazısı. Ne diye iki tane yazdım bilmiyorum ama yazdım işte.


Gordion Düğümü


Kesinliği bilinmeyen bir olay olmakla birlikte Büyük İskenderli olmasından dolayı kendinden metaforludur da.

Haa hangi olay değil mi?

Frigyalılar kendilerine bir yönetici aramaya başlamışlar. Kahinlerden biri de demiş ki bunlara: "Şehre kağnıyla gelecek ilk adamdır sizin ayıla bayıla istediğiniz yönetici. Kağnıyı değil de o gelen adamı yönetici ilan edin işte." Yoksul bir köylü gelir, iddiaya göre Midas'ın babası Gordios'tur. Yönetici olmuş adam, kağnıyı ne yapsın. Arabayı gider bağışlar bir tapınağa. 
Adamceğiz ne bilsin olayın bu raddeye geleceğini, arabasını tapınağa bağlamış gitmiş ama başlamış bir söylenti. Yok efenim neymiş bu düğümü çözen Asya'nın hakimi olacağımış..

Millet hırslanmış tabii. O arada işte bizim Büyük İskender, Gordion'a gelir. (Gordion dediğim de Polatlı'nın aşağısı işte) Adı büyük kendi büyük İskender durur mu hiç, söylentiyi duyar duymaz koşmuş düğümün yanına. Uğraşmış uğraşmış çözememiş. Sonra "Sikerim lan böyle düğümü, adamı günaha sokmayın" diyerek çıkarmış kılıcını "Gölgelerin gücü adına" diye bağırarak dünyanın en yüzeysel insanı edasıyla kesmiş atmış düğümü..

Salak işte, sanmış ki düğümü keserse Asya'nın hakimi olacak. Bre çok bilmiş İskender, iyi adamsın hoş adamsın amma, genç kızların eline, dolanmış-düğümlenmiş ip verip alın bunu çöz dediklerini çözerse kaynanasıyla iyi anlaşacağını, çözmezse tahammülsüz olduğu için kaynanasını kaynar kazana atacağını hiç duymamışsın işte, ya da duydun da anlamadın. "Bunun önermesi ne?" diye soran bir Yılmaz Erdoğan da mı yoktu hiç etrafında? "Dert çekmeyince bal yinmez" diyen babaannemle tanışmadığın kesin ama.

Kestin de noldu he noldu..!? Ne geçti eline, dünyanın hakimi olabildin mi? İstediğini alabilsin mi? Yoo, sabırsız olduğun içün lanetlendin sen işte.. İlerde görecektin bu konuyu, Sultan Süleyman'a kalmamış sana mı kalacak.. hiç. Öldün gittin erkenden.. 

Bir internet büyüğünün dediği gibi:
Oynama, kurcalayınca bozuluyor.

Malzemeler: Bir adet kızılcık ağacının kabuğundan yapılmış kayış, bir adet araba, bir adet boyunduruk
Yapılışı: Kayışın uçlarını içe kıvırıyorsun, mal biz de göremiyoruz.

Ayrıca "kıçtan uydurulmuş gibi duran ama açıklanamaz şekilde çekici olan" etimolojiye örnek olabilecek şey şudur ki:
"Kördüğüm" kelimesine çok benzer bu..


http://pippihasmet.blogspot.com/2010/04/gordion-dugumu.html

PH FM- Ufuk Yıldırım- Çabuk Gel Annem Bekletme

Evet, bu gece herkes efkarlanmak istemeyebilir, anlarım yani nolcak..

Bunu buldum ben geçenlerde. Dinleriz dedim. 

Bir de yalnız şöyle bir şey var: Şarkıyı Youtube'dan bulduğum içün şarkının başında ve sonunda başka şarkılardan iki sncik var. Artık o kadar olsun napalım, bunu bulduğumuza şükür..


PH FM- Orhan Gencebay- Yaşamak Bu Değil



Offf gece gece ne ağlattı beni bu şarkı..


Orhan Gencebay hayranı bir insanım ben. Deli divaneyim ona, karakterine, her şeyine.. 
Gidip elini öpsem, "Berhudar ol evladım" dese. Elini öpme durumum yaşından değil, saygımdandır. Yoksa önüme gelen her kişinin sırf yaşı büyük diye elini öpenlerden değilim, çocukken öyleydim anamlar sağ olsun ama aştım bunları. Sonra götü kalkıyor milletin aman kalsın.. Mütevazı olmayan kimsenin elini öpmem ben. Neyse şarkıyı murdar etmeyeyim.. 


Bir Ben Eksiktim



Herkes 23 Nisan yazısı yazar da ben yazmaz mıyım..?!

23 Nisanlardan da diğer tüm dini ve milli bayramlardan nefret ettiğim gibi nefret ediyorum. Çocukluktan kalma bir şey. O sıraya girip yürümek kadar sinir eden bir durum yoktu beni. Herkes bakar falan..
Bir dünya bırakın biz çocuklara eşliğinde anlamsız oyunlar..
Bak ama müsamereleri severdim, sonuçta istersen katılıyorsun. 
Öğretmenler kızar, sıraya gir diye bilmem ne.!

Bir de takıntılı bir insanım. O sıra bozuldu mu ifrit olurdum. Hem sıraya karşıyım hem sıranın bozulmasına, bu kadar da saçma biriyim işte.. Napayım madem yapıyorsun iyi yap bari değil mi? 
Gerizekalılar sırayı bozacak da ben de azar işiteceğim diye sinir olurdum zaten kendi öğretmenim -melek gibi kadındı- haricindekilere laf yetiştirdiğim için adım ukalaya çıkmıştı te o zaman bile. Alt tarafı önündeki çocuğu takip edeceksin bu mu zor.. 

Bir de ortaokul çocukları boru üflerdi canlarım ya..

Öyle kıllı bacaklı kızlar bandoya girip ince çorap giyerdi o kıllar yayılırdı çorabın içinde..

Böğğ

Evet 23 Nisan güzel bayram ama heyecanlandırmadı beni hiçbir zaman. 23 Nisan'ı neden kutladığımızı bile doğru düzgün anlatmadıkları için salak gibi yürüdüğümüz ve "Atatürk iyi ki armağan ettin bize bu bayramı" dediğimiz bir şeydi işte.. Bre gerizekalılar biz bu bayramı neden kutluyoruz, niye düdük gibi giyinip yürüyoruz ne diye şiirler okuyoruz, Atatürk neden çocuklara armağan etmiş bu bayramı.?? Anlat bilelim değil mi?
İlkokul çocuğu anlamaz diye bir şey yok, "ilerde göreceksiniz bu konuyu" bilmem ne.. İnanmıyorum ben böyle bir şeye. Orada yürüyüp şiir okuyorsak Atatürk'e neden teşekkür etmemiz gerektiğini de anlayabiliriz. He bunu bize anlatamıyorsan o senin beceriksizliğin.. Melek gibi olabilir öğretmenim ama sonuçta mevcut sistemin içindeki bir öğretmendi işte.. 

Bir de her sene en az bir bayramda o şiiri ben okurdum. Hatta çıkıp okumak haricinde hoparlörden yayınlandığı bile oldu şiirimin. Yazık bana..!!
Hatta sonraki yıllarda her çocuğun şiirini ben seçmiştim, sen anlarsın bu işlerden dedi öğretmen. Şaka gibi.. Sonra da kafiyesiz şiir seçtim diye kendi seçtiği kafiyeli bir şiiri de sokuşturdu araya.

Öyle işte..

Kutlu olsun.. Ben de anlatırdım ama KPSS'den çok çok yüksek bir puan alıp atanmayı beceremediğim için anlatmıyorum. O çok güzel öğretmenler anlatsın becerebilirlerse!
Bu kadar da tiksindim.. 

Not: Geçmişte bir dönem de olsa derslerine girdiğim güzel öğrencilerim yarın 23 Nisan'ı kutluyor olacak. Onlar biliyor neden kutladıklarını, neden Atatürk'e teşekkür ettiklerini.. Bu da yanıma kârdır.