30 Temmuz 2010

Çıkarın Lan Beni Burdan

Bir şey anlatmak veya öğretmek için değil, bu sikik blog benim baya baya günlüğüm sayılabilsin diye yazılmış bir yazı bu. Burada kimseye yarar bir şey yok. Gelen geri gitsin.


Merhaba gün, senden nefret ediyorum. Öyle böyle değil, gerçekten nefret ediyorum senden.
Kıyamet mi ne diyorlar, gelse de kurtulsak artık şu pislikten.. "Bizi ne katıyorsun sen kendin git" diyen ileriler için şunu söylerim: "Belki de sizin yüzünüzden bu haldeyim?"
Deliklerine abazan erkek penisleri sokuşturmak istediğim ay yüzünden oluyor bunlar galiba. 
Dolunay..
Elinin körü..
Romantizmden anlamıyorum, dolunayı falan seyredecek kadar duygu yok içimde diye bana verilen bu ceza fazla değil mi?
Her dolunayda hayata küstürülür mü bir insan.?
Küstürülüyor. Gerçi benim hayata küsmem için dolunaya ihtiyacım yok ama tetikliyor işte deliklerine abazan erkek çükleri sokuşturmak istediğim ay.. Dolunay..

Aslında korkuyorum buralarda bazı şeylerden bahsetmeye. İnsanlar gelip "Aman ha" diyor. Zerre istemiyorum bunun olmasını çünkü bu benim günlüğüm. 
Aklıma intihar fikri geliyor diye intihar edecek değilim. Bu benim vazgeçilmez fantezim.
İntihar etmeyeceğimden nasıl emin olabilirsiniz anlatayım:
Ölümden sonra ne bok yiyeceğimi bilmediğim için intihar etmem ben. Meraklısı değilim bilinmeyene, o kadar büyük risk alamam. Alice Harikalar Diyarında gibi bir hikayenin içine düşmeyeceksem gitmem ben o tarafa. He kendiliğinden olur, ne bileyim pokemonları örnek alırım uçmaya çalışırım, uçamaz düşerim falan, bak bu olabilir ama bile isteye de gitmem. Malım ama o kadar da değil..

Evet ne diyordum.. İntihar..
Hayatımda en çok istediğim şey belki, defolup gitmek. Bambaşka bir aleme, güzel bir aleme. Bazen değil sıklıkla, burası o kadar berbat bir yer oluyor ki..
İnsanlar anlamıyor. "Bak başkalarının ne çok derdi var da ölmek geçmiyor akıllarından" diyorlar. Evet ama başkaları değilim ben. Benim çocukken hissettiklerimi onlar hissetmedi, yaşamadı onlar. 
Şu hayatta çok şeye sahibim.. Mesela benimle hiç mi hiç ilgilenmeyen bir anneye, çocukluğumdan beri hayatımı zehretmeyi amaçlamış dengesiz bir babaanneye, üniversiteye gidip götü kalkmış bir kardeşe, hiçbir şeye izin vermeyen ve bununla övünen alkolik ve sorumsuz bir babaya, boğazımdaki ele, benden sürekli bir şeyler yapmamı isteyen bir sevgiliye, çok satan listesinin ucundan kıyısından geçmeyen bir sürü kitabın bulunduğu bir kitaplığa, işe yaramaz sikindirik diplomalara, buldukları ilk fırsatta beni çiğnemek isteyen şair dostlara, kıç kadar bir odaya, arabeskçi bir kaplumbağaya, hiçbir zaman kontörü olmayan bir telefona, parası ödenmediği için ikide bir kesilen internete, bakımsız uzun kızıl saçlara, sadece güneşte yeşile dönen gören gözlere, fazla düşünen hafif bir beyne, 42 kiloya, 155 cm boya, beni terk etmiş bir büyükbabaya, evine davet etmeyen dostlara, al al bitmeyen tüylere, "Kpss nasıldı yine mi olmadı diyen yüzlerce aile tanıdığına, ikide bir bana kulp takmaya çalışan ve adımı deliye çıkaran komşulara, kırmızı gözlüklere (2 derece miyop), boş sigara paketlerine, çiçekli perdelere, alerjimi azdıran emanet bir yüzüğe, Tarkan zillerine, tahta mandallara ve dahasına..
Çok şeyim var benim. Olmayanları saymadım, çünkü onları karıştırırsam içinden çıkamam olayın..
Ve ben mutlu değilim..
Yıllar önce o gerzek doktor kronik depresyon teşhisi koyup beni eve yolladığında hiçbir şey anlamamıştım olaydan. Alt tarafı ilaçlarımı içecek ve iyileşecektim ama bak öyle olmadı. Ara ara boşluk bıraksa da terk etmedi beni işte, o lanet ilaçları içmek istemiyorum artık. Annem ikide bir burnuma burnuma tutuyor ilaçları.. İstemiyorum..!!
Siz bozun, ilaçlar düzeltsin. İyiymiş.
Ha bir de sosyal fobim var benim..
Aslında hazır saymışken hayatımın içine sıçan hastalıklarımı, fobilerimi falan yazayım ben bulunsun:
Kronik depresyon
Sosyal Fobi
Panik Atak
Rahatsız Bacak Sendromu
Bağımlı Kişilik Bozukluğu
Kalpte Ritim Bozukluğu
Kapalı kalma korkusu
Benek alerjisi-bunu ben salladım
Metal alerjisi
Migren
Sistit
Bir de oramda buramda abidik gubidik sivilceler çıkıyor ya da başka bir şey bilemiyorum.
Popüler bütün hastalıklardan raporum var görüldüğü üzre. Fobilerin ve alerjilerin raporları yok ama olsun canım öyle istedi yazdım. Havam olsun diye yazdım bunları. Kendime hava atıyorum işte.
Hal böyle olup bunların hepsi de evde kaldığım şu iki senede aşırılık gösterince ya da aniden ortaya çıkınca ben şu an iktidardaki partiye oy verenlere hakkımı helal etmiyorum. Vardır hakkım. Hepimizin birbirimizin üzerinde hakları var malum. İlk iktidarı olsaydı kızmayacaktım ama bile bile seçilince kusura bakmasınlar da hakkımı helal etmiyorum ben ak insanlara.. 
Mesela kronik depresyon. 4. sınıfta başlamıştı sanırım. Lisede ergenlikten dolayı şiddetliydi sonra geçti ama, geçti dediğim şiddeti azaldı. Dakka başı intiharı düşünmüyordum en basitinden. Sonracığıma iki senedir zamanla doğru orantılı olarak artıyor. 
Sistit, strestenmiş güya bilemiyorum. İki sene önce nüksetti. 
Sosyal fobi-panik atak bunlar da iki sene içinde arttı. 
Huzursuz bacak sendromu, çocukluktan beri hiç yaşamamıştım bu sene başladı tekrar. 
Falan ve filan. Hatta fılaaan.
İki hava atıp ilgi çekeyim diye anlattım evet. Hani demiştim ya, hastalık modası diye. Alın işte moda benden sorulur, ikoncanım ben haberi yok kimsenin..

2 senedir giyecek yeni bir şey almamışım üstüme, ayağıma ayakkabı, saçıma toka.. 
Geçen gün babamın senede bir defa elime tutuşturduğu elli yetale ile gidip hiçbir zaman giymeyeceğim şeyler aldım.
Elbise giymem ki ben.. Giyemem, nerede giyeceğim ki.. Evden dışarı çıktığım mı var.. Kotlarım desen 4 sene almıştım en son..
Alışverişten keyif alan kadınlara bayılırım ben. Onların yerinde olsam ben de zengin bir koca isterdim sanırım. O çalışsın ben harcayayım. Yoo eleştiri falan değil, durum bu. Ama ben alışverişi de sevmem ki..
Fotoğraf çekmeyi seviyordum baktım herkes fotoğrafçı olmuş bana laf düşmez deyip çekildim aradan.. 
Sevgilim demişti bana: "x kız tam benim sevgilim olabilecek bir kız" diye. O günden beri sevgilime sevgili arıyorum ben. Karşıma çıkan kızları "tam ona göre bu kız" deyip not alıyorum. Sikinde değildir tabi bu cümle ama benim sikim olmamasına rağmen sikimde. 
İlgilerimiz çok farklı. Ben yabancı müzikten nefret ederim, çok nadirdir dinlediğim. Arabesk dinlerim, halk müziği, sanat müziği dinlerim. Sevmediğim bir şey hakkında bilgi edinmeye gerek duymam, ilgimi çekmeyen, beni şaşırtmamış bir şeyi çoğu zaman aklımda tutamam. Batıdan nefret ederim, doğudan da biraz nefret ederim.
Çocukluğumu çocuk olarak, ergenliğimi ergen olarak, gençliğimi de genç olarak yaşamamış biriyim. "Aman dur canım hâlâ gençsin.." Bok gencim.! 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25... Bu yaşların hiçbirinde eğlenmedim ben. Tıpkı 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16 yaşlarımda eğlenmediğim gibi.. Şöyle ağız dolusu gülemedim. Sadece kendi esprilerine gülen bir insanım ben zaten. Çok güzel espriler yapabilirim ama canım isterse, bu yeteneğimi büyükbabamdan aldığım için mutluyum..

KPSS'den bir gece önceki kadar çok istek duymamıştım intihara. Bir sürü boşluk yaşadım ama hiç o kadar yaklaşmamıştım intihara.
Kırmızı damarı mı kessem mavi damarı mı? 15 saniye, hepsi bu. Gerçi yavaş bir yöntem bile bulsam beni merak edip bulmaları en erken 24 saat sonra olacaktır ama olsun yine de ne kadar çabuk o kadar iyi. Hem de kesin yöntemdi. Geri dönüşü olmadığı için, eksik yaşamana devam etme gibi bir olasılık da bırakmıyordu.
Ama yapmadım işte teee en başta anlattığım sebepten ötürü.
Bu aralar böyleyim ben. 
Sikindirik dolunay yüzünden olduğu söyleniyor. Sikimde değil..
Ben birini öldürmeden ölmek istiyorum.
Aslında bir dua vardı geçenlerde bulmuştum.
"Rabbim, hakkımda hayat hayırlı ise beni yaşat, ölüm hayırlı ise canımı al"

Ama henüz bu duayı bile etmiyorum. Çünkü ben gömülmek istemiyorum. Kapalı kalma korkum var benim. Tabutta ne yaparım sonra. Aman allam. Bir de kaybedince değerli oluyor ya hani bazı şeyler.. Limonata falan ister canım. Mezarıma kim dökecek limonatayı. Bir de ben  çiçek de sevmem. Gerçi bizim mezarlara kimse çiçek bırakmıyor. Hüvel Baki pippi haşmet falan yazacak amaan hiç çekilmez bir de bu.. "Çıkarın lan beni burdan!" yazdırmak istiyorum ben ama pek mümkün değil. Bir de hani bir yerden ayrıldığınızda bir şey unutmuşsunuz hissi oluyor ya hani, ben o hissi de yaşamak istemiyorum çünkü salak olduğum için ölür ölmez lan ne unuttum ben deyip dönüp kontrol etmek isteyeceğim ama artık çok geç olmuş olacak. Sonra işin yoksa dön dur mezarında. Zaten boyum da kısa kıç kadar yapacaklar o mezarı. Öğh lan..
Bence bok gibi bir şey ölmek.
Ben ölümsüz olmak istiyorum mesela. Evet gerçekten.. Hiç ölmemek ama mutlu yaşamak istiyorum. Arada kafama elma falan düşebilir anlarım ama başka dert istemiyorum.

Dün gece bir şey oldu. Bundan sonra hayatıma devam edeceksem işte bu şeye göre devam edeceğim. Mutlu falan değilim tabi ama önceden de mutlu olmadığım için çok bir şey değişmedi en azından işte boğazımı sıkan o eller gitmiş oldu. 
Yavaş yavaş çıkar belki acısı ama zaten o zamana kadar çoktan evimi, yurdumu değiştirmiş olurum. He evet bundan bahsetmedim di mi sana kendimciğim, ben evden kaçacağım sanırım. Yani bir yer buldum, beni kimsenin bulamayacağı bir yer. Kırk yıl arasalar bulamazlar gerçekten. O yüzden mutluyum. Zaten Facebook hesabım falan da yok, "Kayıp Kızlarını Facebook'ta Buldular" başlığıyla haber olma olasılığım yok yani. 

Söylemem gereken çok önemli bir şey varmış gibi bir his var bende her zaman.  Bu da beni intihardan alıkoyan bir şey. Belki yarın söyleyeceğim bunu, belki ecelim geldiğinde bile bu sözü hâlâ söylememiş olacağım. Aslında çok da umurumda değil sonuçta evrenin sorusunu ya da cevabını bulmuş olmayacağımı biliyorum. 
Öyle bir şey de yok zaten.
Salak mı bu insanlar?
Ben şimdi dökülmek üzere olan penceremi açıp önüne oturacağım. Karşıdaki deli teyzenin evini dikizleyeceğim. Bana ait bir şeyler bulabilirim belki. 
Hayat da bu olsa gerek işte.
Dahası değil.