..Saç maç dağılmış, aç biilaç (he ya bu kelime böyle yazılıyormuş, ilk kez lazım oldu) odamdan oturma odasına indim ki gerizekalı, çıkardığı ses yüzünden patlamamak için direnen bir götle birlikte bir kızzz.. Suyumuzun kirliğinin test ediyor evin içinde..
Bizimkilerin misafirperverliği yine. Aslında sorun şu, bizimkiler evden dışarı çıkmadıkları için her geleni özel zannediyorlar. Kız tam yemek saatinde damlamış. Annem gün içinde bizi terk ettiği için aç kalmışız zaten akşama kadar. Hayır güzel bir kız olsa bakardım allah için ama yok hatta üstüne bir de itici. Burnuma burnuma soktu alın işte bu suyu içiyormuşsunuz. Sana ne deyip gönderirdim onu ama işte misafir, hem de benim değil annemlerin misafiri. Annemin olur olmadık insanlara beni tanıtma zorunluluğu olmadığını bilmesi gerekiyor ama öğretemedim bir türlü.
-Ablası bak bu da benim kızım, ders çalışıyordu da.
Ablası dediği de bir yaş mı ne büyükmüş. Kız iyice bir şey sandı kendini. Ben de o saatten sonra zıvanadan çıktım. Açtım televizyonu aldım elime gazetemi. Obama Erdoğan derken gülmeye başladım. Ben güldükçe kız da kendine gülüyorum zannetti. Sonunda "biz su arıtma cihazı almıyoruz" fikrine gelmeye başladı. Arkadaşlarını aradı sürem doldu gelin beni alın diye. Onlar da gelmedi mi, artı yarım saat daha. Büyükbabam bizde kalırsın kızım yer mi yok demeye başladı. Off iyice daraldım.. Eve yabancı erkek gelince sepetlemek için yer ararlar kız olunca ciciii ciciii.. Ben de ciicciii ciiiciii diye severim erkekleri allah allah ne var yani ama yok onlar sapık, kızdan sapık olmaz tabii. Neyse bari geldiler de gitti çok şükür. Sesi hâlâ kulaklarımda çınlıyor mübareğin..
Bir de ne zamandır film izlemiyordum. Nedenini de bilmiyorum esasında. Bilgisayara yüklediğim milyon tane film yüzünden her işimi onyüzmilyon saatte yaptığım için bir tiksinti olmuş olabilir. Geçen sene dışarı attığım televizyonu odama almaya karar verdim. Birilerini ikna edebilirsem güzel kanallara da sahip olabilirim.
Kızdan kurtulma çabası içindeyken Cnbc-e'de The Guitar'a rastladım. Ve sonuna kadar izledim. Gerçekten çok dinlendiriciydi. Sanat filmleri kiralamaya çalışan bünyeme de iyi geldi. Bundan sonra böyle arkadaş, bütün abidik gubidik sanat zırvalarını çıkarıyorum hayatımdan. Terapi gibi geldi mübarek. Zamanında uğruna kelleler uçurduğum işi yapmıyorum artık. Geliyor içimden bazen, bazen, bazen.. Sonra duruyorum.. İş bulana kadar yok. Yapmıyorum o çok sevdiğim işi.. Önce hayatımı düzene sokacağım sonra. Yoksa her şey birbirine giriyor.
Bu arada mahallenin sümüklü kızlarından biri daha evleniyormuş. Aynı yaştayız bununla da. Başlayacağım ama artık ha, sinir geldi. Geçen gün dışarı sigara almaya çıktığım gün kardeşi "işsiz hukuk diplomalı" olan bir tanıdığa rastladım. "Kpss'ye beraber çalışın dedi. İçimden neler dedim de şimdi burası yeri değil.. Sütünü falan da içireyim elin oğlunun, pışpışlarım bir de tam olur..
İş yerindeki arkadaşlardan biri aradı geçen tercüman çocuk.. "Abam, sana koca bulduk, çok yakışıklı.." diyor.. Tamam geliyorum tutun bırakmayın dedim, meğer şakaymış.. Yani insanlar evde kalmışlığımla alay ediyorlar. Bana göre evde kaldım mı, hayır..!! Daha hayat uzun.. Korkum ölüm. Beyoğlu'nda duvarları şarap rengi az eşyalı şarap kokan bir evde yaşamadan ölmek istemiyorum. Azrail lafım sana..!! Filmin etkisindeyim. Bir de bu var bende. İzlediğin her filmin de etkisinde kalınmaz ki. Sevgilimle kanlı bıçaklı olayım mesela.. Sorunu çözmek için en kısa ve etkili çözüm bana romantik bir film izletmek.. Ağlaya ağlaya aramamam için hiçbir sebep yok işte o zaman. Filmin etkisi geçince filmden öncesini hatırlayıp hatırlamamsa tamamen sevgilime bağlı.
Bu arada Saffron Burrows denen hanım abla ne kadar da benziyor Elif Şafak'a..
7-8 fark bulun kuru boya seti hediye edeceğim.
Imm başka bir şey söyleyecek miydim hayır..