7 Nisan 2009

BuGünlük

..Saç maç dağılmış, aç biilaç (he ya bu kelime böyle yazılıyormuş, ilk kez lazım oldu) odamdan oturma odasına indim ki gerizekalı, çıkardığı ses yüzünden patlamamak için direnen bir götle birlikte bir kızzz.. Suyumuzun kirliğinin test ediyor evin içinde..
Bizimkilerin misafirperverliği yine. Aslında sorun şu, bizimkiler evden dışarı çıkmadıkları için her geleni özel zannediyorlar. Kız tam yemek saatinde damlamış. Annem gün içinde bizi terk ettiği için aç kalmışız zaten akşama kadar. Hayır güzel bir kız olsa bakardım allah için ama yok hatta üstüne bir de itici. Burnuma burnuma soktu alın işte bu suyu içiyormuşsunuz. Sana ne deyip gönderirdim onu ama işte misafir, hem de benim değil annemlerin misafiri. Annemin olur olmadık insanlara beni tanıtma zorunluluğu olmadığını bilmesi gerekiyor ama öğretemedim bir türlü.

-Ablası bak bu da benim kızım, ders çalışıyordu da.

Ablası dediği de bir yaş mı ne büyükmüş. Kız iyice bir şey sandı kendini. Ben de o saatten sonra zıvanadan çıktım. Açtım televizyonu aldım elime gazetemi. Obama Erdoğan derken gülmeye başladım. Ben güldükçe kız da kendine gülüyorum zannetti. Sonunda "biz su arıtma cihazı almıyoruz" fikrine gelmeye başladı. Arkadaşlarını aradı sürem doldu gelin beni alın diye. Onlar da gelmedi mi, artı yarım saat daha. Büyükbabam bizde kalırsın kızım yer mi yok demeye başladı. Off iyice daraldım.. Eve yabancı erkek gelince sepetlemek için yer ararlar kız olunca ciciii ciciii.. Ben de ciicciii ciiiciii diye severim erkekleri allah allah ne var yani ama yok onlar sapık, kızdan sapık olmaz tabii. Neyse bari geldiler de gitti çok şükür. Sesi hâlâ kulaklarımda çınlıyor mübareğin..

Bir de ne zamandır film izlemiyordum. Nedenini de bilmiyorum esasında. Bilgisayara yüklediğim milyon tane film yüzünden her işimi onyüzmilyon saatte yaptığım için bir tiksinti olmuş olabilir. Geçen sene dışarı attığım televizyonu odama almaya karar verdim. Birilerini ikna edebilirsem güzel kanallara da sahip olabilirim.

Kızdan kurtulma çabası içindeyken Cnbc-e'de The Guitar'a rastladım. Ve sonuna kadar izledim. Gerçekten çok dinlendiriciydi. Sanat filmleri kiralamaya çalışan bünyeme de iyi geldi. Bundan sonra böyle arkadaş, bütün abidik gubidik sanat zırvalarını çıkarıyorum hayatımdan. Terapi gibi geldi mübarek. Zamanında uğruna kelleler uçurduğum işi yapmıyorum artık. Geliyor içimden bazen, bazen, bazen.. Sonra duruyorum.. İş bulana kadar yok. Yapmıyorum o çok sevdiğim işi.. Önce hayatımı düzene sokacağım sonra. Yoksa her şey birbirine giriyor.

Bu arada mahallenin sümüklü kızlarından biri daha evleniyormuş. Aynı yaştayız bununla da. Başlayacağım ama artık ha, sinir geldi. Geçen gün dışarı sigara almaya çıktığım gün kardeşi "işsiz hukuk diplomalı" olan bir tanıdığa rastladım. "Kpss'ye beraber çalışın dedi. İçimden neler dedim de şimdi burası yeri değil.. Sütünü falan da içireyim elin oğlunun, pışpışlarım bir de tam olur..
İş yerindeki arkadaşlardan biri aradı geçen tercüman çocuk.. "Abam, sana koca bulduk, çok yakışıklı.." diyor.. Tamam geliyorum tutun bırakmayın dedim, meğer şakaymış.. Yani insanlar evde kalmışlığımla alay ediyorlar. Bana göre evde kaldım mı, hayır..!! Daha hayat uzun.. Korkum ölüm. Beyoğlu'nda duvarları şarap rengi az eşyalı şarap kokan bir evde yaşamadan ölmek istemiyorum. Azrail lafım sana..!! Filmin etkisindeyim. Bir de bu var bende. İzlediğin her filmin de etkisinde kalınmaz ki. Sevgilimle kanlı bıçaklı olayım mesela.. Sorunu çözmek için en kısa ve etkili çözüm bana romantik bir film izletmek.. Ağlaya ağlaya aramamam için hiçbir sebep yok işte o zaman. Filmin etkisi geçince filmden öncesini hatırlayıp hatırlamamsa tamamen sevgilime bağlı.
Bu arada Saffron Burrows denen hanım abla ne kadar da benziyor Elif Şafak'a..


7-8 fark bulun kuru boya seti hediye edeceğim.

Imm başka bir şey söyleyecek miydim hayır..

Sevgilinin Gözündeki Leke


Üşenmedim taradım.
.Önüme gelen her kitabı okuyabilirdim önceden çünkü çok okuyordum ama şimdi internet var ve gerekli gereksiz her şeyi internet sitelerinde okuyabiliyorum. Her kitabı okumuyorum artık seçiciyim. Kardeşim geçen gelişinde bir kitap bıraktı odama, "Abla bak bir edebiyat öğretmeninin anılarını anlatıyor oku mutlaka, garanti veriyorum seveceksin" dedi. Kitaba baktım. Sevgilinin Gözündeki Leke... Tamam dedim ama bu isimde bir kitabı okumaya zaman ayırmak da istemedim işin aslı. Sonra kardeşim gittikten sonra şöyle hafif bir kitap okumak istedim ders molalarımda. Aklıma geldi Sevgilinin Gözündeki Leke. İnceledim okumaya karar verdim. Hiç de pişman değilim. Kitabın adıyla ilişkisi farklıymış meğer, ilk sayfalarda anlıyorsun. Çok sevdim bu kitabı kesinlikle de tavsiye ederim. Okumalı bence. Hele de öğretmenlik mesleğini tercih etmiş, bu amaçla eğitim gören, ileride öğretmen olmak isteyen herkes okumalı derim ben.


"....Bir yarışma öncesi hazırlanmalarına yardım ederken, bir kızımız, 'Güzel olmuş muyum hocam?' diye sordu. Uzun tuvaleti, o zamanın sahne sanatçılarına benzetilmeye çalışılmış kabartılmış saçları, abartılı makyajı ile yaşından büyük görünüyordu ama gerçekten güzeldi. 'Bu güzel başın dışını süslemek için harcadığın emeğin birazını da içini süslemek için harcasan olmaz mı?' dedim. Güldü: 'İçine kimse bakmıyor ki hocam. eğer bir taraftaysak, o tarafı savunmak yetiyor. Değilsek, herkes kafasının dışına bakıyor. Prim yapan yere yatırım yapılır.' Sonra hınzırca ekledi. 'Geçen gün okuduğunuz dergide ne yazıyordu: Vasat bir kadının zekadan çok güzelliğe ihtiyacı vardır. Çünkü vasat bir erkeğin görme gücü, anlama gücünden fazladır.'.... "

Obama Üniversitelilerle

Obama farklı okullardan gelen öğrencilerle Tophane'de buluştu. Evet bu önbilgiden sonra...

Son soruyu soran arkadaş..!!! Senden tiksindim valla. Davos tepkisinden daha önemli bir sürü evrensel konu varken bula bula bu soruyu mu buldun. Hay yani ne desem bilemiyorum sana.
Kyoto sorusunu soran arkadaş alnından ve bilumum yerinden öpüyorum seni. Ben olsam ben de bunu sorabilirdim herhalde.
Soruları ve Obama'nın cevaplarını şurdan okuyabilirsiniz:


ABD siyasetini aslında büyükbaşların hiçbirinin siyasetini sevmiyorum. ABD'nin halihazırda var olan amaçlarına ulaşmak için sadece yöntemleri değiştirecek bir adam, Obama. Anlamıyorum koskoca bir dünyanın Obama'ya bel bağlamasını.
Kimliği ne olursa olsun o şimdi ABD başkanı ve benim için diğerlerinden çok da farkı yok. He ABD vatandaşı olsam da durum değişmezdi herhalde bir başkan sevmek için sebebim yok. O da diğerlerinden farklı bir düzen getirmeyecek. Araçların değişmiş olması amaçların aynı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Belki yapmak istedikleri farklıdır evet ama yapabilecekleri sınırlı. Yönetimin görünen güleç yüzü o ama bununla sınırlı işte.
Neyse..
He bir de ezan muhabbetini anlamadım. Paranoyak olduğum için şöyle düşündüm. yüzde bilmem kaçı müslüman ya bu ülkenin ezandan bahsedersem sempati kazanabilirim. Olur Olur. Tamam işi ezanla olabilir de bunu böyle belirtmenin anlamı ne ki? Cehaletimi mazur görün.

Ayrıca hep Omaba demek geliyor içimden..
Omabaaa, Omabaaa...!