Bu yazıyı okuduğunuzu biliyor olmanın gururu ile başlıyorum yazıma. Ee blog açılımı yaptığınızı öğrendik hep birlikte. Nasıl mutlu oldum anlatamam, yani kendi adıma. Düşününce çok önemli bir şey. Kendi kendimize vızıldanıyoruz gibi oluyor bazen biliyor musunuz, şurada işe yarayan ve işe yaramayan onca şey yazdım biri de çıkıp höt demedi daha. Üzülüyor insan bu duruma. İstiyorum ki yazdığım nacizane işe yarar her yazı yerine ulaşsın ama dediğim gibi kimsenin gördüğü yok.
Müsaadenizle ben bilmeyen arkadaşlar için neden bahsettiğimi özetlemek amacıyla bir haber paylaşacağım:
Burada amacım belli bir blogu ya da blog sahibinin yazdığı yazıyı savunmak değil, bu nedenle ilgili kişi ve yazıdan biraz da olsa mesafeli olarak değerlendireceğim durumu.
Kişi, bir yazı yazıyor bloguna, yazdığı yazıda başbakanımızın bir cümlesini alıp kişileri değiştirerek başka bir şeye vurgu yapıyor. Cümlenin içinde geçen ve hakaret olarak düşünülüp başbakanımız tarafından dava sebebi olarak görülen isim de başbakanımızın zamanında "Sayın" diyerek hitap ettiği bir başka kişi. Olayı bu şekilde özetledim sanırım.
Sayın Başbakanım,
Eleştiri çok güzel bir şeydir diyerek başlayayım. Siz pek tahammül etmeyi başaramıyorsunuz kanımca ama gerçekten bir alışsanız ve zeki olduğunuzu düşünerek söylüyorum tadına bir varsanız eleştirinin, çok daha iyi yerlerde olacağınıza kanaat getiriyorum. Abartmıyorum. Bazı eleştiriler insanların saflık anlarına denk gelir, karşı tarafı yaralamak için yapılır ama bu kişiler bilmezler ki aslında eleştirdikleri kişinin ekmeğine yağ sürmektedirler. Mesela, sizin gibi düşünmeyen biri sizi eleştirdiğinde onu ciddiye alsanız, söylediklerini bir ölçüp tartsanız işinize yarayacak bir şeyler illa bulursunuz, dediğim gibi zekanızdan şüphem yok. Bazen de blog yazarları gibi ya da çoğu blog yazarı gibi gerçekten bilinçli olarak ve bir şeylerin düzelmesini temenni ederek eleştiri yapılır. Misal ben iki türlüsünü de yaptım size karşı, içinde hakaret geçmeyen bir sürü yazım var sizinle ve tonla insanla ilgili. He hakaret de korkumdan değil, üslubum bu benim, eleştirirken hakaret etmem. Biz gençlerin, yazı yazmaya, konuşmaya, bir şeyler anlatmaya çalışan insanların sizinle bir alıp veremediği yok, olamaz da. "Recep Tayyip Erdoğan" yani ne alıp veremediğim olabilir ki sizinle.? Ama başbakanımla olur. Neden? Çünkü beni temsil ediyor. Ben size oy vermedim ama bu beni temsil ettiğiniz gerçeğini değiştirmiyor. Ortada bir rejim varsa ve demokrasi de bunun bir parçasıysa bu böyle. Sizi seçenler aptaldır demedim mesela hiçbir zaman çünkü saygı duyuyorum. Sizden de beni seçmeyenler aptaldır imasında bulunmayan sözler bekliyorum. Öyle ki, ne kadar yanlış düşünmüşüm aslında bambaşka bir insanmış başbakanımız diyebileyim. Çok istiyorum bunu. Bu başbakan belki siz olursunuz belki başka biri benim için kişi çok da önemli değil ama beni yani halkın her kesimini eşit düzeyde temsil edecek siyasi asalete sahip olmasını bekliyorum başbakanımdan.
Almanya'da Merkel'in öpüşen afişlerini yaptılar, onunla dalga geçmek için. Kadın hiçbir şey yapmadı biliyor musunuz? Demokrasinin minik güzellikleri bunlar. Eleştiriler, minik sanatsal imalar.. Eğlenmenize bakın..
Benim bile yani şurada beni gören bilen toplasan bin kişi vardır. Bu bin kişi içinde bile ne hakaretlere uğruyoruz. Karşılığında seni bulacağım, dava açacağım, sen de kimsin demiyorum. Bunu demem için bir sebep yok çünkü. Ben yazıyorsam o da yazabilir. Benim üslubum daha dikkatlidir, onun değildir. Uyarırım, belki destek alırım aynı fikirde olduklarımdan ancak dava açmak ya da benzeri bir şey sıradan insanlar için bile çok saçma ki bir başbakan için çok kötü bir şey.
Başbakan, kendisine oy vermemiş olan, kendisi hakkında eleştirilerde bulunan insanları da temsil edendir. Bunu bu şekilde kabullenmek lazım.
Bir de ortada ciddi bir hakaret, küfür olsa gerçekten şu yazıyı bile yazmazdım, dediğim gibi üslup önemli benim için. Ama ne kadar güzel ki gencecik bir delikanlı saçma sapan işlerle uğraşmak yerine oturup haberleri takip ediyor, ne oluyor ne bitiyor bu ülkede biliyor. Başbakanın bir sözüne atıfta bulunacak kadar hem de.. O kadar az sayıda ki bu gençler, bence kıymetlerini bilmek lazım ve hoş görmek lazım. Yazmayan, görmeyen, okumayan bir toplum olmamak için.. Eminim ki hiçbir şeyden haberi olmayan bir milletin seçtiği başbakan olmanın yanında; okumuş, bilen, gören bir milletin seçtiği başbakan olmanın tadı başkadır.
Blog yazarının cümlesini her yere yazarak bir protesto başlatmak da aklımdan geçmedi değil ama cümle katıldığım bir cümle değil ki arkadaş, neyse..
Dilerim bu olay, en hasarsız şekilde atlatılır ve benzeri bir olay tekrar yaşanmaz.
Bu ülkenin bir genci olarak, çok gurur kırıcı buluyorum bunu.
Ve öyle ya da böyle fikirlerimi ifade edecek cesaretim, bilgim, yeteneğim olduğu için benimle gurur duyacak bir başbakan istiyorum. Benim de başbakanım olur musunuz, lütfen.?