22 Ekim 2010

Zannedersem Bir Eksiğim Kalmadı


Ben dün sokağa çıktım sonunda. Anneannem sağ olsun biraz para vermiş benim için anneme. Ben de ne zamandır beklettiğim şeyleri almaya gittim. 
Ivır zıvırı geçersek aslında tek ihtiyacım bir kot pantolondu. Giy çıkar olayını sevmiyorum, bir de devir teknoloji devri malum, kamera olayından da korkuyorum ama kot da başka türlü alınmıyor, malum bacak kadar boyum olduğu için ölçü şart. 
Birkaç sefer daha kot alma girişimim olmuştu ama taşlanmamış ve boru paça olmayanını bulamadım. Giymeyin arkadaşlar artık şunlardan lütfen, bitsin bu işkence. Dön dolaş dön dolaş kaç kilometre yol yürüdüm bilmiyorum ve tabii taşlanmış kot satan kaç dükkanda tartışma çıkardım onu da bilmiyorum ama en sonunda aklıma eski bir dükkan geldi ve doğruca oraya gittim. 
İnanılması zor benim için, hatta inanmak için sürekli kota bakıyorum hâlâ, evet valla almışım işte duruyor yanımda. Boru paça değil ve taşlanmamış.. O eski dükkan da olmasa ne yapardım bilemiyorum. Dükkan eski, taa ben lisedeyken reklamları dönen Love yazan bir kazak vardı, bunları böyle çift olarak alıp sevdiceğinle giyiyordun. O zamanlar bende para olmadığı için dükkana girip öyle aval aval bakıp çıkmıştım. O kazağı hazırlık sınıfındayken görmüş olsam, bakalım kaç sene olmuş, ıımm, 10 sene olmuş. 10 senedir kazağın yeri bile değişmemiş, kazak aynı yerden bana bakıyordu ama almadım tabii, üzerinde Love yazan kazağın bende ne işi var allasen?
Pantolonu giydim, ölçü verdim, çıkardım. Üst katta bir terzi varmış, oraya gittim paçasını kestirmek için. Terziyle sohbet etmeye başladım:
-Ben de dikiş öğrenmek istiyorum, aslında dikiyorum da ama elimde dikebiliyorum, makine kullanmayı bilmiyorum. Siz dikiş kursuna gittiniz mi?"
-Yok, Allah vergisi bir yetenek benimki, bir de bir terzinin yanında çalışmıştım daha önce.
-Hımm..
-Öğrenci misin?
-Hayır, öğretmenim.
Aslında ben hiçbir zaman öğretmenim demiyorum. Çünkü değilim, birkaç dönem yaptım ama değilim işte. Tam ekleyecektim, "atanamadım ama" diye sonra bir anda vazgeçtim. Denemek istedim, sonuna "Ama atanamadım"ı eklemezsem tepkiler nasıl oluyor merak ettim. Eveeet kadının gözleri ışıdı birden:
-Aaaa, gerçekten mi? Ne kadar güzel.. Çok genç gösteriyorsun.
Çocuk gibisin diyecekti, diyemedi tabii kadınceğiz.
-Liseli zannediyorlar beni.
-Ama gerçekten çok genç gösteriyorsun. Nerede öğretmenlik yapıyorsun?
- xxx'de.
Buradaki xxx, geçen sene görev yaptığım yer. Yalana başlayınca devamını getirmek zorunda kaldım tabii. Allahtan kadın, bu cuma günü burada ne işin var demeyi akıl edemedi. 
Yalnız çok kötü oldu bu güzel tepkiyi almam, sanırım bundan sonra bu konuda yalanlar söylemeye başlayacağım. Çünkü bıktım artık atanamama muhabbetinden. "Ama atanamadım" deyince hep ama hep aynı şeyleri duyuyorum:
"İnşallah bu sene olur"
"Allah emeklerinin karşılığını versin."
"Fakültede kalsan"
"Yüksek lisans yapsan"
"Sözleşmeli olsan"
"Dershanede başlasan"
"Özel okulda çalışsan"
Dua kısmı güzel ama herkes samimi olmuyor maalesef bu konuda, insanların tepkilerini yorumlama konusundaki engin başarım beni üzmekten başka bir işe yaramıyor maalesef.
Diğer öneriler de sırası ile geliyor. Bir de örnek verenler var:
"Benim yeğenim de çalıştı kaç sene, bu sene atandı."
"Kardeşim de bilmem nerde öğretmen"
"Amcamın gelini de çalışıyor bakalım, bu sene olur inşallah"
Hey allam, siz söylemeseniz ben de tek başıma debelendiğimi düşünecektim. 
"Öğretmenim" deyince bunların hepsinden kurtuldum. Bundan sonra tanımadığım insanlarla konuşurken bu yalana başvuracağım, yalanın rengi umurumda değil, beni bu dertten kurtarması yeterli. 

Sonracığıma işte paça işi de bitince ucuzcu bir dükkandan depresyon hırkası aldım kendime. Bir de annemin yün siparişleri vardı onları da alıp eve geldim. 
Alışmışım yıllarca, adım başı tanıdığa, adım başı arkadaşa rastlamaya. Ama işte evden dışarı çıkmadığım için uzun zamandır, herkesten her şeyden uzak kaldım. Bir iki tanıdık haricinde kimseye rastlamadım. 
Off fakültedeki arkadaşlarımı özledim, onlarla beraber gezdiğimiz, oturduğumuz yerlere baktım, duygulandım.
Keşke okulu bitirmeseydim diyorum, keşke.. Öğrencilik gibisi yok. Off salak ben.

Kişiye Özel Not: Sevgili kardeşim libripens, canım benim telefonunu açaydın sana nasıl yorum bırakacağını söyleyecektim ama açmadın. Zaten kontörüm de yok, anneme ikide bir "Beni neden aramıyor ablam" diyormuşsun, deme, annem bana kızıyor sonra. Şimdi yorum kısmına tıkladıktan sonra bir ufak pencere açılacak, yorumunu yaz sonra aşağısından adı/url yazan kısmı seçeceksin, adı yazan yere nasıl görünmek istediğini yazacaksın, libripens mi yazarsın, pippi'nin kardeşi mi yazarsın bilemem. url kısmını ise boş bırak. Sonra yorumunuzu yayınlayın'a tıkla, tamamdır. Benim keyfim ne zaman gelir de bloga bakarsam o zaman onaylarım yorumunu, herkes görebilir, ben onaylamadan sen de göremezsin yorumunu nihahaha.. Öptüm yanağındaki çukurundan.