27 Kasım 2008

Başbaş


Artılarımı, eksilerimi her şeyimi düşünüyorum ne zamandır. Yine hayatın kısır zamanlarından birindeyim, üstelik bu sefer demirledim.
Ne kadar zorluyorum kendimi düşünmemek için, hiçbir şey düşünmesem ne güzel olacak. Ne zaman düşünceler kapı bile çalmadan dalıyor zihnime o zaman yüzleşiyorum kendimle. Koşarken ceplerimden düşürdüklerimi unutuyorum. Sıkıntı denilen dev beni takip ediyor, düşürdüklerimi toplaya toplaya buluyor beni.
Gitmeyi deniyorum, bu odadan başka odaya, bu evden başka eve, bu şehirden başka şehre... Değişmiyor hiçbir şey.. İnsan kendinden kaçamıyor'un sıradanlığı çarpıyor yüzüme. İnsan kendinden ve kaderinden kaçamıyor. Yalçın diye biri olsa "Kaderci olduğunu bilmezdim." derdi, bazen ben de şaşırıyorum düşündüklerime.
Tutunamamak demiştim geçenlerde.. Şimdi bakıyordum da şu an düşündüklerimin yanında o düşündüklerim halt etmiş.
Belki de gerçekten kaçmalıyım bir odanın içindeki sayısız kendimden. Deneyeceğim bunu. Yok olmanın ötesinde bir şey, yok olduğunu düşünmek, hayal etmek. Belki de bunu yapmaya ihtiyacım var, denemeden de bilemem sanırım.
Herkes kuruyor hayatını, ben hâlâ bıraktıkları kum havuzunda kendime şatolar inşa etmekle meşgulüm. Onlar apartman diktiler çoktan içinde insanların yaşayabildiği şehirlerde.

Şimdi bir odanın içindeki sayısız kendimle yerden yüksek oynuyorum. Hepimiz yüksekteyiz ya da hepimiz yerde. Bu oyun pek zevkli değil. Belki de bir ebe seçmeliyiz aramızdan, diğerlerimiz saklanmalı. Yıllarca aramalı kendimi diğer kendimleri.. Neden olmasın. Deneyeceğim..

Ne zaman dönerim "kendim"e bilmiyorum.

Hiç yorum yok: