20 Kasım 2008

Mecburen Mecburen

Sobalı evde yaşamaktan gına geldi içime..
Müstakil, yarı ahşap bir evimiz var iki katlı. Kat kaloriferi döşetmek için evin büyüklerinden sayısız izin alınması gerektiği için olsa gerek, bir türlü, bu işle ilgili bir gelişme olmadı. Belki de benden başka hiç kimse üşümediği içindir, zira oturma odası her daim fırın gibi.. Bizim evde yaşayangiller de uyanık oldukları süre boyunca oturma odasında olduklarından, onlar için sorun yok. Yatak odaları da sıcacık, kömür sobası var. Benim odama gelince, kömürden zehirleneceğimi düşünen çok düşünceli ebeveynlerim küçük bir odun sobası kurdular. Kaç senedir onu kullanıyorum ama önceleri sadece 22:00'den sonra lazım olan sobam artık her daim lazım çünkü itiraf ediyorum ki ben bütün gün evdeyim..
"Bütün gün evdesin de salak mısın kızım otursana oturma odasında" diyenler olacaktır..
Ahh kardeş ahh ne sen sor ne ben söyleyeyim.. Babaannem sabah kalkar kalkmaz Müge Anlı, Seda Sayan, Esra Ceyhan, Çağla/Alişan, Petek Dinçöz izlemekte.. Ben de bunlara maruz kalıyorum ki durumun kurgu olmadığı tüm bu isimleri bilmemle ispatlanabilir.
İkimizin isteğinin ortası olsun diye Martha, Rachael, Ellen gibi zımbırtıları da denedim ama olmadı..
Bugüne kadar benim izlediğim ne olursa olsun sabote edildi.

Babaannem Sünger Bob'tan korkan bir insan.

-Ayy ayy yaratığa bak, gece rüyama girecek..
-Babaanne abartmayın alt tarafı çizgi film.
-Yok kızım yok.. Nerden alıştın bilmiyorum ki böyle şeyler izlemeye..
-..
-Bak hâlâ açık duruyor.. Kızım değiştir, korkuyorum..
-...
-Gördün mü bak PippiAnası, kızın bana neler izletiyor..?

Bu çaresiz diyaloglar bir süre sonra babaannemin monologuna dönüşmeye başlar.. Sonra migrenimin tutma ihtimalini bile düşünmek istemediğim için odama çıkmak zorunda kalırım.
Sessizce odama çıkarım.
KPSS kitaplarına küfrederim önce, sonra gelip de beni bu durumdan kurtaramayan adama, anneme babama saydırırım bir güzel..

Dün de böyle günlerden biriydi. Babaannemin Seda Sayan'ına daha fazla tahammül edemeyerek odama çıktım. Ama sobayı yakmadım çünkü artık bir şekilde protesto etmem gerekiyordu bu durumu. Nitekim üşüdüm, üşüdüm, üşüdüm...

Dün bir şekilde geçti geçmesine de..
Sabah bir kalktım, boğazım acıyor..Hafiften ateşim var.
Hemen ilaç aldım oturma odasına gittim. Sabahtan beri "Sizin yüzünüzden.." diyorum. Babam vicdan azabından başıma ıslak bez koydu, bezi de sürekli değiştirdi. Annem yemek getirdi.
"Ne istersin?" diye sordu bir kez.
Durum bu.
Anladığım kadarıyla babam en kısa zamanda bozulan elektrikli battaniyemi atıp yenisini alacak.. + Bir ufo mudur nedir ondan + Bir kömür sobası..
Bunu yapmaktan nefret ediyorum ama ağlamayan çocuğa meme vermiyorlar.
Ve bu dava için bugün hasta yattım, ateşim var, başım ağrıyor ama bir gurur da yok değil içimde.

Beni sevsinler kardeşim bana ne. Onlardan daha değer veren insanların yanına taşınmama izin vermiyorlarsa, bana değer verenleri kıskanıyorlarsa bana iyi bakmaya mecburlar.
Gururlu mücadelem devam edecek. :)

Ayrıca borusu da sürekli çıkma riski taşıyor, ölüp kalacağım buralarda.
Kömür değil de Akp'den ben bir soba rica edeyim.

Az önce annem "Mecbur muyum ben sana bakmaya" gibi bir cümle kurdu.
Siz siz olun okulunuz bitince işinizi ayarlamış olun. Çekilmiyor hayat..

Hiç yorum yok: