18 Temmuz 2009

Asabiyim Ulan


Bir hamak keyfi yapamaz mı insan?
Yapamıyor arkadaş. Dünyanın dilendiği bütün yağmur buraya yağıyor. Şikayetçi olmamam gerek biliyorum ama burda zaten topu topu 1,5-2 ay yaz yaşanıyor o da yağmurla geçti bu sene. Temmuz ayını yarıladık daha yaz yüzü görmüş değilim düşünün gerisini.
Az önce kitabımı, not defterimi, kalemimi aldım, indim bahçeye. Vişne ağacının altında kitabımı okumaya başladım. 15 dakika geçti geçmedi yağmur başladı. Islanacaktım aslında ama kitaba kıyamadım, çıktım odama. Odam karanlık, yapılacak işler birikmiş, güneş olmadığı için içimden hiçbir şey yapmak da gelmiyor.
Sevgilim işe başladı, ben perişan.
Napsam napsam bilemedim.
Annem evde değil annesinin yanına gitti. Akşama gelmesini ümit ediyorum çünkü katil babaannemle kahvaltı yapma faslı bitti ben de bittim bunun daha akşam yemeği var. Şunu al, bunu bırak.. Mutfakta tepemde biri beklerken bir şey yapamıyorum ben. Yalnız olmam lazım. Nöbetçi gibi beni bekliyor. Bir de beceremez düşüncesi var ki off. Alt tarafı bir kahvaltı nedir yani, dünyayı mı kurtarıyoruz.? Zilyon kez doyuruyor insan karnını, bir kere de abuk bir şey yemiş olursun en fazla, nedir ki? Yok ama off insanların hayatı bu kadar ciddiye alması öldürecek beni, kalp hastası oldum bunların yüzünden.

İçim şişti yeminle. Öyle işte kafamda bir iki konu var yazmak istediğim, birkaç bir şeye giydiresim var şöyle ama dur bakalım ne zaman.
Görüşürüz sevgilim blog.

Ayrıca kaynayıncaya kadar karıştırmak nedir ya, bizim zamanımız değerli arkadaşım. Kaç yıl yaşayacağımız belli değil ömrümün çeyreğini kaynayıncaya kadar karıştırmakla geçiremem ki..
Acaba o arada kitap mı okusam, misal kitaplığı mutfağa taşısam Suç ve Ceza'ya soğan kokuları sinse falan ne bileyim..
Offf..

Hiç yorum yok: