14 Temmuz 2012

Bilgiler Kitabı

 -
Bilgiler Kitabı'nda Arap şair Adonis ile yapılan röportajdan:

-Sayın Adonis, belirli bir tarihsel durumda mutlak bir niteliğe sahip olmakla birlikte, gelenekleri korumayı da hedefleyen kitap olan Kuran hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Mümin bir müslüman olmadığımdan Kuran'ı anladığımı ileri süremesem de, deyim yerindeyse, ben Kuran'ın içine doğdum, çünkü çocukluğumda ayetleri, hatta sureleri eksiksiz, ezbere okurdum, babam bana öğretti bunları. Dinsel düzlemle arama koyduğum mesafeden bakınca şimdi Kuran'ı birincil bir metin olarak görüyorum. Ama bugün artık bu metni ikincil olarak adlandırdığım metinden ayıramıyoruz. İkincil metin yorumdur ya da ulemanın, hukukçuların ve filozofların, keza halifenin çevresindeki politikacı ve insanların yaptıkları yorumlar derlemesidir. Dolayısıyla çok karmaşık ve çok farklı olan bu ikincil metin, bence ilk metni gölgede bırakmıştır. Kuran'ı vahyedilmiş kitap olarak şimdi daha iyi anlamak için bu ilk metni ikincil kitaptan kurtarmak gerekir, çünkü metinler ya da ikincil metinler Kuran'ı ideolojikleştirdiler. politize ettiler ve buradan da her türlü köktenci hareket doğdu. Bence bunun Kuran'ın ilk metniyle alakası yoktur. Ama ilk metni ikincil metinden nasıl kurtarabiliriz? Bu bana çok güç geliyor. Bir düşünür, bir filozof, bir şair kişisel olarak Kuran'ı tekrar okuyabilir, ama bu okumayı bütün bir milletin, tüm bir halkın kabul etmesi gerekir. Günümüzün sorunsalı da özünde ilk metinle ikincil metin arasındaki bu ikiliktir.

---

-Şairlerin kimi zaman kısmen tanrısal bir yetileri olduğunu düşünebilir miyiz?

Evet, tabii eğer "tanrısal" olanın anlamı üzerinde hemfikir olursak. Mistikte ya da şairde tanrısal olan şey, insanın yaşadığı bir aydınlanma durumu içerisinde insanın şeffaflaştığının hayal edilmesidir ve bu şeffaflıkla birlikte, insan dünyanın geçirimsizliğine nüfuz edebilir. Demek ki yalnızca iki şeffaflık vardır: insan varlığının şeffaflığı ile dünyanın şeffaflığı. Ve kaynaşma, bu iki şeffaflığın buluşması; tanrısal olan işte budur. Bu şeffaflığa uyuşturucu yoluyla erişmeye çalışmış çok şair vardır.

-Evet Henri Michaux örneğin

Ama gerçek bir mistiğin uyuşturucuya asla ihtiyacı olmaz, o nüfuz edebilir olmak için, dünyanın bu geçirimsizliğini aşabilmek için ve bu dünyalar arasındaki kaynaşmayı gerçekleştirebilmek için kendi deneyimiyle, kendini aydınlatmasıyla ya da şeffaflaşmasıyla uyuşur. Bunun adı da vecd'dir. Vecde sınır yoktur, yaşam ile ölüm arasında hudut yoktur ve bu deneyimlenebilir bir şeydir, herkes bunu cinsellikte deneyebilir. Cinsellikte insanın ölüyor mu yaşıyor mu olduğunu bilmediği bir an vardır. Şairlerde ve büyük mistiklerdeki tanrısallık işte bu andır.
--
Bilgiler Kitabı'nda Arap şair Adonis ile yapılan röportajdan.

Hiç yorum yok: