Dileğim odur ki hepimiz Titanik'teki güzel kadın gibi rahat bir ölümle ayrılalım bu dünyadan mamafih şartlar işte, ne olacağımız belli değil malum.
Peki ne kadar hazırız bu gerçeğe? Neler yaptık, hayatımızdan arta kalanlar ne olacak? Peki ya söyleyemediklerimiz?
Blog açarken büyük fikirlerim, amaçlarım olmadığını daha önce de söylemiştim, o zamanlar küçüktüm zaten kafam basmıyordu her mevzuya. Şimdi iyi ki yazıyorum dedikçe güzel güzel sebepler de buluyorum her defasında. Anneme bir şeyler yazmışım, büyükbabama yazmışım, babama yazmışım, kardeşim için nedensiz ertelediğim bir yazım var onu da yazacağım ömrüm yeterse. Peki buralar ne olacak?
Düşünüyorum, bütün şifrelerimi tek bir kişiye emanet etme isteğim var aslında. Aklıma ilk gelen kişi elbette eşim oldu. Ama düşünüyorum, bana bir şey olursa adamın buraya gelip bir şeyler karalaması, blog arkadaşlarıma haber vermesi olası değil. Ne zamandır internetle bile çok haşır neşir değil bir de ölüm gibi bir yıkımla karşılaşırsa bilgisayar başına geçmesi aylar sürer. Kardeşim geliyor sonra aklıma. İşin gerçeği o da hiç anlamaz bu işlerden, mail atmayı bile geçen sene öğrendi, bu onun eksiği değil elbette, ikimize gibi alınan bilgisayarı bencilce kullanmamdan ileri geliyor.
Bilgisayarımın şifresi var mesela, ölsem acaba bilgisayarımı açabilecekler mi? Bütün ailenin resimleri bende duruyor. Nasıl ulaşacaklar? İntihar edersem ya da şüpheli bir şekilde ölürsem polisler bilgisayarımı alırlar mı bilmiyorum, alırlarsa ne kadar kurcalarlar. Bilgisayarımda porno arşivim yok ama kocaman bir Türkçe müzik arşivi var. Sanat müziği, halk müziği, 90'lar pop... Her şey anlamsız olacak değil mi? Bir gün lazım olur diyerek sakladığım her şey. Bilgisayardaki komik resimler, karikatürler, elektronik kitaplar...
Blogu iyi ki yazmışım.. İyi ki kardeşim biliyor burayı, iyi ki öldükten sonra ailenin geri kalanı benden izler bulmak için bloguma gelip kendi dilimden yaşadıklarımı, düşündüklerimi okuyabilecek.
Evet aslında Defne'nin gidişi nedeniyle yazıyorum bu yazıyı, tahmin etmişsinizdir belki. Biraz sustum ben. Çünkü Defne, benim arkadaşımdı. Çat Kapı zamanında tanışmıştım, o zamandan beri hep neşeli yanım oldu o. Aile kurduğunu öğrendiğimde hele de anne olduğunu öğrendiğimde daha da bir sevindim. Örnek aldım onu kendime. Eşine aşık.. Marjinal olacağım diye çıldırmak yerine kendi istediği hayatı yaşamayı seçen biriydi çünkü. Eşini anlatıyordu sürekli, aha diyordum her seferinde aynı ben.. Şikayet de etsem, memnun da olsam hep eşimden bahsediyorum ben de. Ondan nefret ediyorum diyorum, onu çok seviyorum diyorum, ama hep o hep o. Defne de böyleydi nazarımda. Böyleydi, ne saçma..
Yani özeti şu ki yarın birileri benim için de böyleydi diyebilirler. Bununla bir kez daha yüzleştim. Her seferinde bir ders daha her seferinde bir ders daha... Ama hayat işte, alıyor girdabına yeniden yine yeni yeniden..
Ölsem kimsenin haberi olmaz aslında biliyor musunuz? Sevdiğim adama ulaşırsanız anca bu şekilde öğrenirsiniz, o da gelir de buralara uğrarsa hani. Normal ya da gerçek ne boksa işte o hayattaki arkadaşlarım da öğrenemez öldüğümü, çünkü hiçbiri burada değil. Evimi bile bilmiyorlar. Telefonum kırk yılda bir çalar benim. Ee ben ölünce iki gün sonra şarjı bitecek kimse uğraşmaz telefonumla. Pin kodunu kimse bilmiyor zaten. MSN dersen biri çağırırsa anca geliyorum, aylarca girmediğim bile olduğu için nerde bu kız demez kimse. Yani özeti budur ki: aylar sonra anca...
Ne kötü.. Ben olsam çok üzülürdüm. Ama bir yandan da iyi. Taze taze insanın canı daha çok yanar. Mesela MJ'in ölümünü şimdi duymuş olsam sanırım sadece şaşırırdım ama o gece ağlamıştım, gibi gibi gibi..
Ee var mı sizin hazırlığınız? İnterneti ne yapacaksınız, ölümünüzün ardından Facebook'daki fotoğraflarınıza bakacak arkadaşlarınız için ufak sürprizler hazırladınız mı? Ölümle ilgili bir şeyler karalıyor musunuz arada, ölümünü biliyormuş desinler arkanızdan. Ve siz siz olun, Facebook için seçtiğiniz fotoğraflarınıza dikkat edin. Şüpheli bir ölümünüz olursa 3. sayfalarda kullanılıyor o fotoğraflar.
Ben uzun uzun defalarca yazdım ama yine iliştireyim ne olur ne olmaz:
Baba, sizi affediyorum. Aslında affedilecek bir şey de yapmadınız. Sadece kendi hayatınızı yaşamayı seçtiniz ya da ailenizin size biçtiği hayatı. Bunun için sizi yargılayamam. Yaşadıklarım da bende kalsın madem. Çocuğum olursa ona iyi bir anne olmak için kullanacağım kazandığım tecrübeleri. Teşekkür ederim, hep yanı başımda olduğunuz için. İnsan büyüdükçe daha iyi anlıyormuş gerçekten, ailenin kıymeti büyüdükçe daha iyi anlaşılıyormuş. Hiçbir şey kaybetmeden daha 25 yaşımda bunu öğrendiğim için şanslı sayıyorum kendimi. Sizi seviyorum.
Anne, seni de affediyorum. Belki anne sevgisini alamadım senden onca zaman ama olsun, hiçbir zaman kimseye muhtaç etmedin bizi. İyi bir annelik senin gözünde hizmet demekti evet ama bu senin anlayışındı ve buna göre elinden geleni yaptın. Teşekkür ederim. Son birkaç senedir de olsa anne sevgisini yaşattığın, yaşatacak kadar kendini değiştirdiğin, geliştirdiğin için teşekkür ederim.
Babaanne, biliyorum anlıyorum seni. İlgi istiyorsun, elimden geleni yapıyorum. İlaçlarım en çok seni sevindirmiş olmalı. Ama annemi üzdüğün için ve anne sevgisinden mahrum büyümeme sebep olduğun için affetmeyeceğim seni, üzgünüm.
Kardeşim, bana yazdığın bir yazı vardı hani, karda benim önümden gidip yoluma açan bir ablam olduğu için çok şanslıyım diyordun. Arkamdan gelen adımların olmasa çoğu zaman çoğu şeyde güç bulamazdım emin ol. Seni çok seviyorum.
Halam, annemle babamın eksiğini kapatmak için verdiğiniz mücadeleyi biliyorum. Keşke hayatınızı güzelleştirmek için elimden daha çok şey gelse de yapabilsem.. Siz olmasanız ben şu an bambaşka çok başka bir insan olurdum. Bir şeylerden anlıyorsam, kişiliğim varsa eğer sayenizdedir. Teşekkür ederim..
Eşim, sevgilim, her şeyim.. Seninle büyüdüm ben. Sendendim, seni buldum, senin oldum, seninleyim hep. En büyük şansım seni bulmaktı. Çocukken, minicikken başladım seni aramaya.. Uzun sürdü, umutsuzluğa düştüm ama sonra ne oldu, sen çıktın karşıma. Hayatımı boşa yaşamadığımı biliyorum artık. Sen sen sen diyorum. Sonsuza kadar! Seni çok seviyorum.
21 yorum:
Neler düşünmüşsün öyle... Birde şu Defnenin ölümünü ne zaman atlatıcaz acaba?
Atlatmasından geçtim de missbone, sonra olanlar söylenenler pişkinlikler terbiyesizlikler hiç aklımızdan çıkmayacak sanırım. Gerçi çıkmasın da zaten, ne olduğumuzu görelim iyisi mi..
Yazı ne kadar da anlamlı olmuş.
Ama bişey söylicem.Eminim şimdi püskürtüceksin ama söylicem..Arkasından söylenen ler,terbiyesizlikler demişsin..Öldü.Bence bu kadar konuşulmaması gerekir.Mekanı cennet olsun.Ama gece evli bir kadının o saatte bekar,hiç tanımadğı birinin evinde ne işi vardı?Niye kocasının yanında değildi.Kocayı geçtimde neden bebeğinin yanında değildi?
Bunlar çok mantıklı sorular.Ki medyatiksende ölümün tabiki konuşulur.Bence konuşulanlara kızılmamalı.
neler yazmissin boyle utanmasam aglayacagim burada hungur hungur, gitmis gul gibi kizcagiz diye :)
cok da dogru ve guzel yazmissin aslinda, cok sey buldum kendimden...
.cRn. , sorun şu ki ne olduğunu bilmiyoruz ve hiçbir zaman da bilemeyeceğiz belki. Yaşayan bir ünlünün başına bir şey gelse hadi konuşalım, hep birlikte dedikodu edelim belki ama artık aramızda değil o. Bizlik, bizi ilgilendiren bir şey değil bu kısım. Öyledir ya da böyledir. Bu eşini ilgilendirir ve ben hala evinde vefat ettiği adamla ilgili şüpheler içindeyim. Onun ihmali yüzünden öldüğünü düşünüyorum, çıkar elbet kokusu bunun da.
Bak az önce bir yazı okudum arkadaş sayesinde görüp:
http://www.haber7.com//haber/20110206/Defneyi-Hincaldan-daha-iyi-bilen-birini-biliyorum.php
Güzel yerlerden güzel insanları seyretsin..
A-H , öyle arada gelirler bana, beni okuyan arkadaşlar da dengesiz oluyorlar bir süre sonra gülsek mi ağlasak mı şeklinde :)
Amaaan öleceğiz işte, gerçek bu. Her zaman şakasını yapacağım bunun. Madem kaçışım yok şimdilik, gülelim eğlenelim bari. Ama arkamdan üzülecek birkaç kişi varsa onları da düşüneyim de üzülmesinler fazla diye birkaç bir şey ekleyim dedim :)
İnan bu yazıyı hıncal uluç'unkinden daha doğru buluyorum.
Zaten bende ölünün arkasından konuşulmamalı kısmına kesinlikle katılıyorum.Medyatik olmak boktan kısım işte..
biraz bencilce olacak ama öldükten sonra cennete gideceksem nasıl öldüğümün bir önemi yok. ya da geride bıraktığım utanç verici olayların.
yapma lütfen çok dokunaklı olmuş bu yazın, gözlerimi doldurdun. veda gibi olmasın sözlerin, daha yaşanacak çok güzel günlerin olur umarım.
Allahinessekkafalisi! Olum yapicam seni! Olumun benim elimden olacak! Sonra da her yere koyucam olu fotograflarini, blogunu ve cep telefonunu ve hatta evdeki pc'yi de hackliycem, sifrelerini tum gazetelere ilan vericem. Kimseden gizli sakli bisiyin kalmayacak. Tamam mi? Ha, bunlari dusun ve rahatla yani, hic sorun olmaz olumun. Zaten ben elimde pankartla gezerim bi de PippiHasmet oldu diye. Olmadi Helikopter tutar dunyayi turlarim, kuyrugumda "PippiHasmet oldu" yazisi ile. Dert etme yani! Olumun benim elimden olacak bu gidisle, emin ellerdesin!
Hey yarabbim yaa! Zorla katil edersin sen beni! Ne olumu simdi yine, ne olumu, NE OLUMUUUU?
Ah telefona yapisip kulaklarini delercesine azarlayasim geldi seni "ne olumu" diye! Sukret henuz o kadar asmadim kendimi.
Kediyi sevsek sabaha sag cikmiyor yahu, nedir benim bu kaderim?
verdigin linkteyi yaziya bayildim resmen! Gercek musluman boyle olur dedirtti iste bana biri sonunda. Yazarin yakasina yapismam lazim simdi! Daha cok yazisini okumaliyim, umarim digeri yazilari da boylesi guzel ve erdemlidir.
Dakka bir gol bir. http://www.haber7.com/haber/20110129/El-sikisma-meselesine-bir-de-burdan-bakalim.php yikildigim andir. Adama yazdigim koca bir e-mail'i tek tikla iptal ettigim andir. Yine de yigidi oldurup hakkini yememek lazim, senin verdigin linkteki yazisi guzelmis. Herkes her zaman mukemmel olacak diye bisiy yok tabii.
Ben de düşünüyorum bazen ama iyi ki blogumuz var. Geride kalanlara duygularımızı okuyabilecekleri sanal günlükler bırakmış olacağız.
.cRn., samimi yazı. Ahlak bunu gerektirir işte.
ry , maalesef her şey ihtimal dahilinde. Cennet ve cehennem bile olmayabilir. Bilinmezlik ne kötü bir şey :/
küfkedisi, :) ne olacağımız belli değil ama sonuçta. Bugün varız yarın yok hesabı, çok basit aslında her şey, maalesef
Witchie of Stars, ya dövme dur sakin, olur olur ölürsem diye yazdım belli mi olur canım sen de aa :)
ben de adamın diğer yazılarını bilmiyorum şöyle bir baktım elbette bütün yazıları onaylanır cinsten değil ama tek yazısına bakarak değerlendirecek olursak helal olsun herifin müslümanlığına diyesim geldim. Ahlak bunu gerektirir işte. Ah herkeste şu yazıdaki anlayış olabilse keşke.
cennet ya da cehennem yoksa işte o zaman sıçtık.
rahat yazar, kesinlikle. Sayfamı her açışımda iyi ki yazmışım, iyi ki yazıyorum diyorum.
ry, :)) kesinlikle sıçtık başka söz ifade edemez hislerimi.
a serbian film' i sakın izleme. sen ki fatmagül' ün tecavüz sahnesine dayanamamış birisin, psikolojin bozulur. benim thriller seven arkadaşlarıma bile ağır geldi. 3-5 japon filmini saymazsak izlediğim en iğrenç film diyebilirim.
Yorum Gönder