Doktorum programı uzun zamandır takip ettiğim, sevdiğim, takdir ettiğim bir programdı. Ta ki bugüne kadar.
Kimine göre çok da büyütülecek bir şey değil belki ama herkesin emek verdiği konular var, verdiğiniz emekler hiçe sayılıyorsa kızarsınız, sesiniz çıkar, doğrusu da budur.
Bugün Doktorum programının konusu "Cinsel Kimlik Gelişimi ve Güvensizlik"'ti. Konuk olarak da Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin vardı.
Programda defalarca kadının rolünden bahsedildi. Çocuk yetiştirirken cinsel kimlik edinimi açısından dikkat edilmesi konulardan bahsedildi. Sayın Keskin, "model alma"dan bahsetti. Cinsel Kimlik ediniminin model alma yoluyla gerçekleştiğini ve doğru modele ulaşmış çocuğun cinsel kimliğini daha sağlıklı kazanacağından bahsetti. "Anne güvenin, baba gücün sembolüdür." dedi. Cinsel kimlik kazanımının temel bilgilerindendir bundan. Bu görüşlere ek olarak çeşitli görüşler de vardır neyse kızdığım noktaya gelelim.
Sayın Keskin, belki bunları kendi inandığı için söylemedi ve belki neyi işaret ettiğinin de tam olarak farkında değildi, bundan dolayı onu yargılayamam sonuçta toplumsal bir konudan değil tıpla ilgili bir konudan bahsediliyordu. Ancak, çocuğunda karşı cinse ait özelliklerin baş gösterdiğini düşünen bir anne programa telefonla bağlandıktan sonra işler biraz daha değişti. Sayın Keskin, üzerine basa basa anne modelinin baskın olması durumunda bu gibi durumlarla karşılaşılabileceğinden bahsetti. Eğer baba biraz pasifse, otoriter değilse böyle olabilirmiş..
Bunlardan anlayan ve toplumsal konularla da ilgilenen biri için anlaşılmayacak bir şey yok ama biliyorum ki bu söylenenleri sağlıklı bir şekilde yorumlayacak izleyici yok denecek kadar az. Bir sürü ailede hâlâ "evin reisi" diye bir tabir kullanılıyor ve bu ulu ünvan(!) babaya veriliyor. Siz şimdi çıkıp da "Baba otoriter olmalı" derseniz, zaten otoritesine bahane arayan babalara gün doğmuş olur. Niye, çünkü çocuk cinsel kimliğine sağlıklı ulaşsın. (!)
Bilgiler yanlıştır şöyledir böyledir demiyorum ama önemli olan, bu tür bir programda böyle önemli bir konu bu kadar yüzeysel bir şekilde anlatılmamalı. 3 saat süren programı kim bilir kaç kişi izledi ve yanlış bir görüş edindi.
Önemli olan, toplumsal değişim sürecinde ilkel ataerkil düzeni vurgulamadan çocuğun nasıl sağlıklı bir cinsel kimlik edinebileceğini belirtmektir. Doktor o zaman doktordur..
Şimdi herhangi bir doktorun dişiniz ağrıdığında rakı için demesiyle, şu verilen bilgi arasında bir fark göremiyorum. Eskiden dişi ağrıyan rakı içermiş ama şimdi diş hekimine gider, gerekli müdahale neyse yapılır, değil mi? Rakı içmek belki de gerçekten diş ağrısına iyi geliyordur ama bunu bir doktorun önermemesi gerekir. İşte, beklediğim de buydu kendi adıma..
Tüm bunlardan dolayı da işte, 19 Mayıs 2010 tarihli Doktorum programından dolayı Kanal D'yi ve Doktorum programını kınıyorum.
Sessiz kalamazdım, takdir sizin.
Sessiz kalamazdım, takdir sizin.
4 yorum:
sanırım sen düzelteceksin erkil sorunu.
Ben sen o biz siz onlar..
Yangına körükle gitmek diye buna denir, değil mi?
Valla gelen tepkileri bazen doğru düzgün yorumlayamıyorum aslı. Benim durumum için mi dedin bunu doktorum için mi dedin.?
Yorum Gönder