31 Mart 2010

Çok Güzel Hareketler Bunlar mı Acaba?



Bu videoda çalan müzik tanıdık geliyor değil mi hepimize? Evet müzik Deniz Erdoğan ya hani.. Neyse dilerim bunu düzeltirler en kısa zamanda. Youtube videolarını göremeyenler için Fizy linki:

Asıl bahsetmek istediğimse Çok Güzel Hareketler Bunlar'ın artık rayından çıktığı. "Böyle spor mu olur?" A.Q. Evet çok şeker, süper yaratıcı çalışmalar bunlar. Lise öğrencisine söylesen tebessüm edip geçer buna belki "Çok komiksin lan haha" deyip küçümser. Ulu bir ulusal kanalda yayınlanan programın içinde olacak şey mi bu? Hayır lafım A.Q. muhabbetine değil, bu kadar basit bir espriye bile sığınabilenlere. 

Özetle espriler iğrenç, artık kelime oyunlarının modası geçti birinin bu insanlara bunu söylemesi gerek. Zeynep Koçak'ı ayırıyorum ama bir yere, o güzel eğlendiriyor seyirciyi en azından beni.

Program içinde Yılmaz Erdoğan'ın zıp zıp çıkıp yorumlar yapması o yorumlar sırasında curcuna çıkması berbat bir hale getiriyor programı. Siz bu adamlara film de yaptınız demek ki artık yalnız başlarına da uçabilirler, bırakın artık bu ekibi. Toptan değiştirin gitsin bence. Yenileri alın artık. Gerçekten kaliteli esprilerle kaliteli işler çıkarabilecek bir sürü "genç" var. 

Başlarda bu programı sevmiştim. Çünkü şimdiki gibi değildi hiçbir şey. Seyirciler yetişkindi, zekiydi, çevikti. Oyuncular izleyenlere saygılıydı. Oyunun ortasında yanlış bir şey yaptıklarında utanırlardı pişkin değillerdi şimdiki gibi. Şimdiki gibi sırf millet gülsün diye belden aşağı espri kullanmıyorlardı. Yapsalar bile yerindeydi, mide bulandırmıyordu ama baktılar tabii bu esprilere daha çok gülüyor millet eh yay gitsin.. Oldu mu bu şimdi? Olmadı bence.. Bu kadar belden aşağı espri kalitesizliğin, yaptıkları işe güvenmediklerinin göstergesi. Bir de o mini mini seyircilerin mide bulandıran çığlıkları.. "Önermesi ne?" sınavı. Sen önermeyi doğru düzgün sunabilirsen bunu sormana da gerek kalmaz herhalde. Çoluk çocuk gürültü patırtı, başım şişti izlerken. Star Wars da bitti, kutup ayısı belgeseli izleyebilirim sanırım bulursam.

Velhasılı kelam, bu programa acilen ayar lazım, yoksa anca "Giden Günlerim Oldu Oğuzhan"'la ilkokul çocuklarını eğlendirmeye devam ederler hem de küfürlerle..

PH FM - Seyyal Taner - Kırk Yıllık Kani Olur mu Yani



Seyyal Taner deyince sanırım herkes geçmişe gider. Zıp zıp bir kadın geliyor hep gözümün önüne. Aslında müziğe devam etseydi Ajda Pekkan gibi olabilirdi şimdi ama işte. Bence müziği bırakmaması gereken bir isimdi kendisi ya neyse işte..

1993 senesinde çıkan "Geliyorum" albümündeydi bu şarkı. 
Sözleri de enteresandı tabii hemencecik yazıyorum:


Sık boğaz edilmeye gelemem
Bir/Her lafı iki kere söyleyemem
Aşkı ben oynatırım/yaşatırım gönlüme göre olacak
Hele bir de beni deli gibi isterse belki yaban kalacak/belki de son bulacak


Kırk yıllık kani olur mu yani
Biz neler gördük çelebi misali
Kırk yıllık kani olur mu yani
Biz neler gördük sever misali


Yangına düşsem kar gibiyim
Umulmadık bir çığ/sel gibiyim
Aşkı ben oynatırım/yaşatırım gönlüme/kalbime göre olacak
Hele bir de beni deli gibi isterse belki yaban kalacak/ belki de yok olacak


Şarkının linki de burada:
http://friendfeed.com/pippihasmet/

Not: Şarkıyı linke tıklayıp play'e basarak dinleyebilirsiniz. 

30 Mart 2010

PH FM - Banu Kırbağ - Az Bana



Banu Kırbağ kimdir merak edenler için:
http://www.banukirbag.com/


Şarkı sözü siteleri gibi olacak ama olsun artık yapıyoruz madem tam olsun.


Sözleri:
Hazana ermeden baharı ömrün
Bir muhabbetname yaz bana gönder
Hicrine yanmıştır dayanmaz gönlüm
Sitemli sözleri az bana gönder


Ben sana aşığım ey peri ruhsar
Muhabbet sırrına ermesin yadlar
Sakla mektubunda yaz bana gönder
Sitemli sözleri az bana gönder


Az bana az bana az bana gönder
Sitemli sözleri yaz bana gönder
Hicrine yanmıştır dayanmaz gönlüm 
Hasreti ateşi az bana gönder


Şu bana ettiğin cevr ile nazı
Hep sana yaptığım arzı niyazı
Hatrına gelince yaz bazı bazı
Ağla gözyaşını yaz bana gönder


Türküyü dinlemek için adres efendim:
http://friendfeed.com/pippihasmet/76a358b9


Not: Şarkıyı linke tıklayıp play'e basarak dinleyebilirsiniz. İndirmek isterseniz de bağlantının üstüne sağ tıklayıp "farklı kaydet" demeniz yeterli.

29 Mart 2010

Anayasa Taslağı Hazırlıyoruz

AKP, CHP, BDP bilmiyorum daha da var mı ama herkes taslak hazırlıyor meeaaaşallah.. 


Düşündüm düşündüm bütün mahalleyi muhtarlık binasında toplamaya karar verdim evet yaptım bunu. Şimdi de bir anayasa taslağı hazırlıyoruz. İşimize gelmeyen ne varsa değişsin yani ne bu böyle..!? Mesela gri renk yasaklansın ülke genelinde, biz mahallecek sevmiyoruz bu rengi. Bir de MSN'i kimse çevrimdışı kullanmasın istiyoruz, saygısızca geliyor bu bize. Bir de bir de bir de "Anayasa Taslağı Hazırlama 101" şeklinde bir ders istiyoruz. Mümkünse her bölümde olsun bu, lise ve dengi okullarda da okutulabilir tabii, bu konuyu tartışabiliriz. Evet bunları değiştiriyoruz. Sabaha hazır olur, desteğinizi bekliyoruz.



İşsizlik Sorunu Seçim Sonuçlarını Etkiler mi?





Arena'nın bu geceki konuğu araştırmacı Adil Gür. İşsizlik üzerine "güzel" rakamlar duyulacak bu gece. İşsizliğin boyutları, toplumun ne kadarının işsizlikten etkilendiği üzerine güzel bilgiler alacağız. 


Fikrimce hükümet de izlemeli bu programı, ilgi alanlarına girse iyi olur hani. Balık tutmayı öğreten bir hükümeti herkes ister zannımca. 

Ayrıca ben naçizane bir öneride bulunmak istiyorum hükümete. Ülkenin halihazırdaki şartlarını düşünecek olursak gerçek açılım, insanların karnını doyurması için imkan sağlamaktır bence. Açılım yapmaya çalıştığınız her kesimi içine alan evrensel bir küme çünkü "işsizler ordusu" bu yüzden bu soruna odaklanılsa daha iyi bir iş yapılmış olur derim ben.

Muz Ye Senin de Çocuğun Olsun

Sürekli muz yerseniz sizin de 74 yaşınıza geldiğinizde bebeğiniz olabilir. Evet öyleymiş. Yani başbakanın önerisini ciddiye alıp 3 çocuk yapmayı planlayan ama yaşı buna müsaade etmeyenlere sözüm, muz yiyin.


Nereden öğrendim bunu.?


Ahanda burdan:
http://www.ntvmsnbc.com/id/25075295/

Kanaltürk'te Sansürsüz Cübbeli Ahmet Hoca

Cübbeli Ahmet Hoca, enteresan bir isim. İlgi alanıma girdiğini söyleyemem ama konuşmalarını dinlemek hoşuma gidiyor, eğleniyorum resmen. Tek kusuru paraya pula düşkünlüğü. Çok çok lüks bir hayat sürüyor ve bu benim öğrendiklerime çok ters açıkçası. 

Cübbeli Ahmet Hoca, kim ne derse desin zeki bir adam, zekasını kullanarak kaliteli espriler yapabiliyor bu konuda Cem Yılmaz'ı aratmıyor. - Cem Yılmaz'a bayılan biri değilim o ayrı- 
Neyse efendim bugün Sansürsüz programının konuğu Cübbeli Ahmet Hoca idi ama programı başarısız buldum. Fatih Altaylı kadar iyi ağırlayamadı konuğunu Yiğit Bulut. Konuğu konuşurken sürekli bilgisayar ekranına bakıp gelen mesajları düzenledi. Tamam gelen mesajları önemsiyor hatta programı bu mesajlar üzerine inşa etti amma velakin bu görüntü bende kanal değiştirme isteği uyandırdı, o derece rahatsız etti. Fatih Altaylı kadar iyi hazırlanmamıştı programına, kanaatim bu. Sorular güzeldi ancak ağırlamanın başarısızlığı bende sinir yaptı. Söylemeden geçemem ve artık Kanaltürk bence Cübbeli Ahmet Hoca'nın üzerinden reyting avcılığını bırakmalı, bu son olsun bence çünkü artık bu durum itici olmaya başladı. 

Söyleyeceklerim bu kadar. Bildiğim kadarıyla program devam ediyor şu anda ama sıkılıp ayrıldım ekran başından.

25 Mart 2010

En Yeteneklimizden Sonra Sıra En Güzelimizi Seçmeye Geldi







Miss Turkey 2010 finalistleri belli oldu ya hani, hiç adetim olmamasına rağmen ne menem şeylermiş deyip bir göz attım resimlere. Rabbim yaratmış tabii hepsini bir şey diyemem, hoş kızlar da işin aslı ama işte sadece hoş kızlar. Sokağa çıktığımda çok daha güzellerini görebiliyorum açıkçası. Hani önceden, "Tamam yüzleri pek güzel olmasa da fizikleri güzel, herhalde o yüzden seçiyorlar" diyordum ama baktım arkadaş fizikleri de öyle ahım şahım değil.


Bir güzellik yarışmasına neden katılır insan hiç anlamam. Yani nedir bunu bu kadar önemli kılan. Gerçi bir sürü şey sıralayabilirim tabii ama bana ters açıkçası. Erkek olsun kadın olsun yakıştıramıyorum kimseye bunu. Mankenliğin bu şekilde abartılması beni huzursuz ediyor. Ciddi ciddi bir özendirme var toplumda. Hayır mankenler kötüdür demiyorum ama o bedenlere erişmek için canından olan insanlar var. Toplumcak psikolojimizi derinden etkiliyor. Bir yorum okumuştum sanırım. Kadın şöyle diyordu: "Kocam bana reklamlarda gördüğü seksi iç çamaşırlarından alıyor sonra ben giydiğimde sende onlar gibi durmuyor diyor, beni beğenmiyor." Bu sağlıklı bir insan davranışı mıdır yani? Böyle saçma beklentilerle bir sürü erkek yatakta başkasını hayal ediyor. O kadın ne yapmalı, normalde heyt beğenmiyorsan çekip git demeli ama çocuk oyuncağı değil ya hani bu işler, zayıflayacağım diye didinecek olmayacak estetik ameliyat olmayı düşünecek belki olacak sonra orasını burasını büyütürken başka bir yerini sarkıtacak, o ameliyattan bu ameliyata koşup duracak. Hoş değil bu özendirme. Bu yarışmaları gizli de yapabilirler bu kadar bağırmaya gerek yok, ki eminim canlı da yayınlanır televizyonda. 

Bir zamanların nü tablolarında heykellerinde olduğu gibi koca memeli kadınlar, göbekli erkekler de var bu hayatta, yani halen bir yere gitmiş değiller buralardalar. Şahsen üçgen vücutlu bir erkek olmadığımı söyleyebilirim ve karnımda da baklava deseni yok açıkçası o yüzden de eski akım yeniden canlansa işime gelmez değil hani. 

Finalistlerin resimlerine şu sayfadan ulaşabilirsiniz.

Ayrıca hanım kızlara şöyle bir bakınca birbirlerine ne kadar benzediklerini de göreceksiniz, şahsen hiçbirini ayırt edemiyorum. Sadece bir hanım kızımızı Adanalı dizisinden biliyorum o yüzden onu seçmek zor değil hemi de sarışın en azından. Fark göremiyorum, ya sen?

Bebek Dili - Ceeee


Aileler çocuklarına agucuk gugucuk yapmayı pek sever. Ancak bu yanlış efendim. Daha önce de bir yerde okumuştum benzer bir bilgiyi şu haberde de anlatılıyor bu. Okuduğum önceki yazıda şuna benzer bir şey diyordu: "Aileler bebeklere kendi dillerini öğretecekken onlar bebek dilini öğreniyor." Demek ki neymiş efendim bebeklerle yetişkin dilinden ayrılmadan konuşmak gerekiyormuş. Evet bir yanlışı daha ortadan kaldırdık keyfime diyecek yok.

Bir de şimdi aklıma geldi. Türkler bebekleri çok fazla mıncıklıyor öyle ki sevme amaçlı, bebeğinin poposunu ısıranlar var aramızda. Bu çoğu ülkede tacize giren bir davranış, öyle ki çocuk ailenin elinden alınabiliyor bu gibi durumlarda. Demedi demeyin, ülkemizde böyle bir yasa olmasa bile, bu davranışın da yanlış bir davranış olduğunu ve çocuğun cinsel yaşamını ilerleyen dönemlerde olumsuz etkileyebilecek potansiyelde bir davranış olduğunu unutmayın.

Esenlikler.

İclal Aydın, Tuna Kiremitçi Hakkında Yazı Yazarsa

İclal Aydın'a bayılmam, sanırım Tuna Kiremitçi'yi kendine eş seçebildiği için, yani o zamandan beri pek ilgilenmiyorum İclal Aydın'la. Bir şeyler oldu ama neler oldu açıklaması zor biraz.

Bugün İclal Aydın bir yazı yazdı yine Vatan'a ama bu biraz farklı bir yazıydı. İclal Aydın'ı sustuğu için takdir etmiştim ama işte sabır da bir yere kadarmış herhalde. Sonunda İclal Aydın da yazmış bir şeyler.

Yazı şu adreste. 
Tuna Kiremitçi'nin ilgili yazısı da şu adreste.. 

Şimdi İclal Aydın belli ki bir şeyi yanlış anlamış. Orada bahsi geçen Jacqueline ünlü bir çello sanatçısı. Bunu nereden öğrenebiliriz Google sağ olsun. İkinci bir arama yapmama gerek kalmadı. Ben öyle Türkiyeli müzisyenler haricini pek aklımda tutamıyorum, belki de daha önce bir şekilde hafızama yerleşmiş bir isimdi. Çello falan dinleyen bir insan değilim arabesk dinlerim ben. Neyse işte "Jacqueline çello" yazınca bile çıkıyor karşısına insanın. Bilmiyorum ki başka birinden mi bahsetmiş Tuna Bey yazısında, sanmam. Jacqueline du Pré'den bahsettiğini açıklamış zaten sonrasında, emin olmamakla birlikte ben böyle duydum MedyaTava'dan. Yani İclal Aydın sanırım bu ismi yeni bir sevgili zannetmiş. Bu konuda "Aaa neden böyle bir karışıklık oldu ki" tepkisi vermeyeceğim, sadece diyeceğim şu: sayılı gazetelerden birinde yazan bir kişi Google olsun kullanabilmeli. Biz bile bloglara yazarken verdiğimiz bilginin doğruluğundan emin olmak için birkaç araştırma yapıyoruz. Bu kadar kolay yazılmamalı köşe yazıları. Eğer bu yazı bir köşe yazısıysa tanıdığım pek çok blog yazarı daha güzel yazılar yazabiliyor neden kimse onlara yazarlık teklif etmiyor.?

Neyse İclal Aydın bu konuda haklı mı haksız mı, oldu olacak bir de buna değinelim. Bence haklı. Er ya da dişi bir ilişki bittikten sonra saygısını bırakmamalı elden. İclal Aydın'ın dediği gibi hayatımda onlar varken yazamıyordum demek biraz ayıp sanki. Ha gerçi İclal Aydın'ın yazısındaki üslup da başka bir ayıp olmuş bence. İclal Aydın'a bayılmam dedim ama severim de, ve üslubunu takdir etmişimdir her zaman, bu yazısıyla beni şaşırttı o ayrı. Bu cümleler onun kaleminden mi çıktı diye geçmedi değil hani içimden.

Olmuş bitmiş bir olay sonuçta. Dilerim bu olay tatlıya bağlanır ve Tuna Kiremitçi ayrıldığını söylediği-kaynak: medyatava -; gazetesine geri döner. Okuduğumdan değil valla sırf iyi dileğimden, tarzım değil Tuna Kiremitçi yazıları..

Saçımda Beyazlar Tel Tel Olmuş


Geçen yaz saçımda ilk beyaz teli gördüğümde sevinmiştim salak gibi. Neden sevindiğimi bilmiyorum, sanırım "büyüme" fikri hoşuma gitmişti. Bugünse ikincisini buldum, panikle didikledim saçımı ve bunun sadece ikinci olmadığını daha birkaç denilebilecekten fazla beyaz tele sahip olduğumu gördüm. Ne yalan söyleyeyim birkaç damla yaş aktı gözümden. Daha bir şey yaşamadım ki ben.. Neyin beyazı bu? Kalıtımla ilgisi de yok bunun annem mesela 50'sinde ama daha yeni ağarıyor saçı keza babam da öyle hatta sülalede de durum bu. 
Ne özgürleşebildim ne mutlu mesut eğlenceli günler yaşayabildim kafama bir şey takmadan. Sanırım zaten bundan beyazlamış o malum teller.

Düşündüm de sanırım herkes ilk beyaz saç tellerine böyle buruk bir merhaba diyordur. Bana düşen de bu olsa gerek ama ani oldu be.. 
Merhaba beyaz tellerim. Tellerim de tellerim beyaz tellerim..

24 Mart 2010

Gönül Akkor New Cover feat Lady Gaga


Evet yanlış görmediniz.!!
Gönül Akkor new cover feat Lady Gaga. 
Düşününce kötü de olmazdı aslında. Bildiğim kadarıyla Gönül Akkor hâlâ hayatta yine bildiğim kadarıyla konuşmasında bir sorun var, ciddi bir rahatsızlık geçirmişti. 
Öyle olmasaydı her şey başka olsaydı ve ben bir düet dinleseydim onlardan, şimdilik ölmeden önce dinlenilmesi gerekenler listeme ekliyorum bunu ama umudum yok açıkçası.

PH FM- Selda Bağcan Ziller ve İpler Namıdiğer Zilleri Taktı çıkı çıkı Yaptı

http://friendfeed.com/pippihasmet/9b11c767

Söz: Aysel Gürel
Müzik: Anonim


Anonim kim diyen olursa, Anonim'le hiç tanışmamış olduğumu söylerim ona, yaparım bunu evet.


Not: Şarkıyı linke tıklayıp play'e basarak dinleyebilirsiniz. İndirmek isterseniz de bağlantının üstüne sağ tıklayıp "farklı kaydet" demeniz yeterli.





22 Mart 2010

Yeteneksizmişiz Gerçekten | Yetenek Sizsiniz Türkiye

"Yetenek Sizsiniz Türkiye"
Türkiye portresi derler ya hani, öyle gerçekten. Türkiye hakkında fikir sahibi olmak isteyene bu programı izleteceğim artık. Zira kendini acındırmalar, orijinal olmayan yanlış fikirlerle dolu saçma bir program izlettiler yine bize.
Yetenek nedir diye tartışacak değilim ama henüz ilkokula giden bir öğrenci hızlı şarkı söylüyor diye yarı finale kadar geliyorsa bilemiyorum artık. Tencere çalan bir adam sırf gözlerinin görmediğini söylediği için de finale geliyor, hey maşallah. Engellilere düşman zannedebilirsiniz ama öyle değil işte durum. Engellilere acımak, engellilere destek olmak demek değil ki, sırf acıdıkları için çocuklara ve engellilere karşı saçma bir ilgi gösterdi çok değerli jüri üyeleri. Profesyonellikten eser yoktu. Engellilere bu şekilde destek olunmuyor aksine çıta düşürüldüğü için yeteneklerinin körelmesine de neden oluyor bu durum.

Birinci olan gençler, Bilal Avcı - Uğur Karameşe, biraz daha çalışmayla harika gösteriler düzenleyebilirler buna inanıyorum ama orijinalliğe gelince maalesef onlar da kaybediyor gözümde. Dünyada popping dans yapan yedi kişi var iddiasındalar ama basit bir Youtube araştırmasında bile sayısız performansa rastlıyoruz üstelik hiçbiri de diğerine benzemiyor. Bilal Avcı - Uğur Karameşe ikilisini tebrik ediyorum. Yine de güzeldi gösterileri ve "hiç yoktan iyidir" denilebilecek bir sonuca ulaştırdılar bizi. 

Gerçi jürinin finale kadar taşıdığı sıradan bir kişi birinci gelseydi de Acun'un yüz ifadesini görseydim de demiyor değilim.

Buyrun final performansları: