İnsanları hiç bu sefer olduğu kadar kıskandığımı hatırlamıyorum.
Bu son bir ay özellikle kıskançlıkla geçti. Sevgilimi hep kıskandım o değil de, "diğerleri" kategorisinde olan herkesi kıskanmak ilk kez başıma geliyor ömrü hayatımda. Lan ne illet bir şeymiş. Kıskançlık deyince "İnşallah sallanan sandalyeden düşüp ölürler" dileklerim yok yani, olan bana oluyor sadece. Moralim birden sıfırlanıyor. Ya milletin de tek derdi işsiz güçsüz kesim olduğu için zaten herkes de beni düşünecekti ah pippi kızar mı acep şunu yazsak ayıp mı olur ki diye.. İşte bundan mütevellit elbette yazsın millet soktuğum parklarında sevgilileriyle el ele çekilmiş fotoğraflarını eklesinler. Ben de boynunu koklamak istiyorum sevgilimin.. ee bize ne git kokla.. Sen de haklısın ne diyeyim.
Çocuklu kadınları görünce de canım çocuk çekiyor, sonra diyorum kızım sende o şey yürek yok sen anne olamazsın. Ehliyetini alamazsın bu işin. Komşumuz bir kadın var. Bir yaş mı ne büyük benden. Çocuğu var 3 yaşında onunla oynarken çocuğun sürekli annesini arayan gözleri içime işledi, hiç kimse beni öyle beklemedi, hiç kimse bana öyle bakmadı. Ama o kadın bunun ne büyük bir zevk olduğunun farkında değildi sanki. Kocaman bir hazineye sahipti ama sadece kucaklayıp gidiyordu yüzüne bile bakmadan. Başka çocuğu kucaklayıp gitse eve gidince fark edecek yani o derece kör. Ben anne olsam böyle olmazdı herhalde. Ya da böyle mi olurdu ben de mi sıkılırdım bebeğimden.
Blog yazarı çocuklu arkadaşlara imreniyorum, kendi evleri var, sorunlar da yaşasalar kendi ailelerini kurmuşlar bir şekilde. Eşleriyle beraber pazar günleri park park geziyorlar. Gün içinde çocuklarıyla oyunlar oynuyorlar. Evladım yapma'yı sadece öğrencilerime kullanacağım sanırım. Ne oluyorsa bana, anaçlığımdan evladım diyorum. Kıçıyla gülüyordur herhalde bacak kadar boyuyla bana evladım dedi diye. Ki görüp görebileceğim tek öğrenciler kıçıyla gülen o birkaç sınıf olabilir. Neyse sevmişlerdi aslında beni, atabilirsem eğer bloga onlardan bana kalan hatıra yazıları ekleyeceğim. Şimdi atanamamış olduğum için onları eklemeyi doğru bulmuyorum.
Bir şey olmuştu anlatayım. Şimdi ben bir kere böyle çok feci tutulmuştum salağın birine. O salakla otururken yanımıza bir yavru köpek geldi. Allam yönlendirdim herhalde salağın sevgisinden birazını köpeğe. Ay nasıl aşık oldum.? Okuldan kaçıp onunla mı oynamıyorum, ellerimle mi beslemiyorum neler.. Bir gün yine indim servisten -Susam koymuştum adına- Susam'ın yanına gittim, genelde takıldığı bir yer vardı. Anaa bir baktım kulağının üstünde yara var. Kanıyor. Nasıl kıydılar sana diye höyküre höyküre ağladım. Herkes başıma üşüştü. Ağlama kızım geçer diyordu teyzeler. Evlerinden Susam'a ekmek bana da mendil getirmeye başladılar. Bir karar vermem gerekiyordu. Aldım Susam'ı kucağıma, evimin köpeği olacaksın bundan sonra bebeğim dedim. Bir yandan da ağlıyorum hâlâ. Önce biraz mızmızlandı gelmek istemedi. Beni çok sevdiği halde neden gelmek istemediğini anlamadım. Bak dedim sana bir daha kimse zarar vermeyecek, ben varım yanında neden inat ediyorsun. Yolun yarısına gelmiştik ki inmek istedi kucağımdan. Daha fazla zorlamak istemedim. Korktuğu için gelmek istemiyor zannediyordum. Susam'ın baktığı yöne baktım. Arkamızda, bir 100 metre geride annesi duruyordu. O da arkamızdan geliyormuş zaten. Ben durunca o da durmuş. Susam'la vedalaştım ağlaya ağlaya.. Susam annesine doğru yürümeye başladı. Hiç susmadan ağlıyordum. Bir uçta annesi bir uçta ben. Ona zarar vermediğimi, vermeyeceğimi annesi de Susam da biliyordu, annesinin bana herhangi bir tepki vermeyişi de bundandı sanırım. Annesiyle benim aramdaki yolun tam ortasında durdu birden Susam, gel hadi lütfen gel diye yalvarıyordum sessiz sessiz. Oturdu olduğu yere, yüzü bana dönüktü. Seyretti beni bir iki dakika. Sonra tamam dedim tamam gidebilirsin küsmedim sana haklısın anlıyorum seni.. Ve o an kalktı yine yavaş yavaş yürümeye başladı. Annesinin yanına geldiğinde anne de kalktı birlikte yürüyerek onu bulduğum yere doğru ilerlediler.
Günlerce kendime gelemedim. Anne olmak istedim, ne çok sevdiğim biri vardı ne de çok seviliyordum. Aslında amacım çok sevilmek çok sevmek değildi. Tek olmaktı. Sadece ben olmalıydım. Başkasını gördüğünde beni bırakamayacak biri olmalıydı hayatımda. Gözüm kapalı güvenebilmeliydim, içim hep rahat olmalıydı.
Artık var ama şimdi de başka bir sürü engel var. Hayat sanırım hep bir şeyleri eksik bırakıyor. Sabrediyorum, inancımı kaybetmeden bekliyorum. Güzel olacak her şey güzel olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder