2 Ekim 2012

Esenlikle Fenerbahçe



Hiçbir zaman çok güçlü bir taraftar olamadım. Maçlara gidip tezahürat edemedim. Benzer heyecanları yeni yeni keşfederken futbolla ilişkimin tek değer'i olan Alex'in gidişiyle futbolla ve çocukluğumdan beri destek verdiğim kimi zaman ağlatan kimi zaman çığlık attıran Fenerbahçe ile ilişkim sona erdi. Bu düşünülerek verilmiş bir karar da değil; çok içten, yok olmuş sevgim.

Eve gelirken Galatasaray taraftarlarının maç için duyduğu heyecanı gördüm, tezahüratlarını, coşkularını bildim. Önceden pek hoşlanmazdım, ne de olsa Galatasaray, ezeli rakip değil mi? Bu kez üzerimdekilere baktım, Fenerbahçe'ye dair herhangi bir iz var mı diye. Utandım, çok utandım o an Fenerbahçeli olmaktan.

Alex gibi güçlü bir oyuncunun kim bilir hangi sebeplerden takımdan gönderilmesi, en çok da bu şekilde gönderilmesi beni her şeyden soğuttu. Davalar, iddialar, mahkemeler... Söylenen her şeyi sineye çekip destekledim takımı ama şimdi savunulacak bir taraf yok. Alex de gidebilirdi, giderdi ama bu şekilde değil. Ağlayarak, ağlatarak değil.

Aykut Kocaman gitsin, Aziz Yıldırım gitsin demiyorum. Kişilerle değil meselem. Artık kim giderse gitsin, hatta Alex geri gelsin utancım bitmeyecek.

Fenerbahçe taraftarını, hem de takımı bunca zaman zor şartlarda desteklemiş, desteklemeye devam etmiş bir taraftarı bu şekilde 'ödüllendirmek' için onları yok saymak gerek. Eh yapacak bir şey yok, kimin eline geçmişse artık takım, taraftarın takımı olmaktan çıktığı bariz. 

Hoşça kal Fenerbahçe.
Seni değil ama Alex'i özleyeceğim.

Ha bir de Lefter'e durumu açıklayabildiniz umarım.
Esenlikle!

Hiç yorum yok: