4 Haziran 2011

Adam mıdır Değil midir Bilemem



Birilerini incitir miyim endişesiyle bu yazıyı yazıp yazmama konusunda düşündüm biraz ve yazmaya karar verdim. Bu benim blogum sonuçta.

Halkın görüşlerine, seçimlerine saygılı olduğum için şimdiye kadar "Aa bu insanlar neden böyle ama?" demedim, diyenleri de onaylamadım. Evet rahatsızım tercihlerinden, hem de çok rahatsızım ama mevcut sistem içinde olması gereken bu olduğu için herhangi ters bir düşüncem, tavrım olmadı; saygı duydum. 
İnanması güç belki ama içimde de hep umut taşıdım, düzelecek her şey. Bu adam da düzelecek, bizleri de görecek diye bekledim hep ama Hopa'daki devlet terörü, yıllardır devam eden sabrımın sonu oldu sanırım, içimdeki minik umudu da kaybettim. Çünkü safım ben, diyordum ki: bu adam, vicdanı olmasa bile Allah-kitap bildiğini iddia eden bir adam. Yaptıklarının zulüm olduğunu idrak edecek zekası da var, bir gün anlayacak inandığı dine göre idarecilerin sorumlulukları olduğunu da. Bizi küçümsüyor olabilir ama inandığı Allah'ın buyruklarını hiçe saymaz, bir ara illa uyanacak dedim hep. Yanıldım. Kimsenin inancını sorgulayacak değilim, ben o değilim ama her şey ortada işte. 

Başbakan olarak değerini yitireli çok olmuştu bende, hatta bir değeri var mıydı onu da bilmiyorum aslında ama insan olarak kalan azıcık değerini de söylediği sözlerle bitirdi. Bir insan ölüyor, onun yüzünden ölüyor ve nasıl bir sanrı yaşanıyorsa artık, neredeyse ben sütten çıkmış AK kaşığım diyor. 
Sadece Hopa olayını düşünürsek, taş atılmasını kesinlikle onaylamıyorum. Birilerine zarar verebilecek bir eylem bu. Nitekim bir polise zarar verildi ama bunun yaptırımının dışında şeyler de yaşandı. İlgili ilgisiz herkes zarar gördü. Sonrasında olan olayları onaylamam da mümkün değil. "Masum bir polis öldü, o zaman iyi he başkaları da ölsün." mü diyeyim.? Yanlışa yapılan yanlışı onaylayacak değilim.

Şimdiye kadar başbakanın kendisi ve beraberindekiler, halkı küçümseyen, halkla alay eden, saygısızca, insana asla yakışmayan hele ki bir idarecinin aklından geçirmesinin bile istifa sebebi olması gereken cümleler kurdular. Tek tek saymaya gerek yok, herkesin aklındadır umarım. Bir genç kızın namusuna dil uzatan, evladını kaybetmiş ailelerin onurunu kıran, ekonomik durumu iyi olmayanları aşağılayan, derdini anlatmaya çalışanları azarlayan, soruları hakaret ederek cevaplayan, parasıyla gurur duyan, otu boku yasaklayan, işlerine geldiği gibi davranan, kendisi gibi olmayanları görmeyen ve üstüne üstlük tüm bunları inkar eden ve seçim propagandalarında bile aksi durumları kullanarak oy isteyen bir garip güruh bu güruh. 

Onları anlıyorum aslında, sanrı yaşıyorlar. Kendilerine ait farklı bir dünyaları var ve kocaman at gözlükleri, sadece kendilerine benzeyenleri görmelerini sağlayan. 
Onları bu şekilde de olsa anlıyorum ama hala onları destekleyenleri anlamıyorum. Şu saatten sonra "Ama şöyle şöyle şeyler yaptı, ben seviyorum valla" diyenleri de etrafımda görmek istemiyorum. Dedim ya bittim ben, tükendim artık. 
Deli gibi de merak ediyorum onları destekleyen kafaları. İçinde insan sevgisi olmaması lazım.. 
Sadece şimdi ilk aklıma gelenleri söyleyeyim: Bir klasiktir kendisi, "Ananı da al git!" bu cümleyi kuran,  arkadaşım olsa hayatımdan çıkarırdım, böyle bir cümleyi sarf edecek düzeydeki bir siyasetçiyi yok sayarım. 
Unakıtan'ın eşi ne demişti: "Rabbime sordum Cleveland dedi". Bu cümleyi kuran kişinin dahil olduğu güruhu da yok sayarım, bu cümleyi aklamaya çalışanları da. Türkçe Öğretmenlerinin kulakları çınlasın. "Amaan Türkçe dersi işte, ne olacak, okuma yazma neticede" zihniyetine sahip zeki öğretmenlerimiz, aha eserinizle övünün işte. Bu cümlenin ele alınır tarafı var mı, gözünüzü seveyim.? Ne anlaşılıyor bu cümleden? "Aman agucuk gugucuk aferin iyileşsin şeker şey" mi diyelim. İyileşsin de yahu kardeşim eksik olan neyse düzeltecek sizsiniz. Yabancı doktorları öven bir bakan eşi vardı piyasada ve malum güruhtan kimse de" ayıp etmiş" demedi.

Münevver Karabulut'un öldürülmesi üzerine de açıklamada bulundu başbakan: "Kızınıza sahip çıkmazsınız..." benzeri bir cümle kurdu. 
Maden kazası oldu, madencilerden teşekkür beklediğini söyledi. Mesleğin kaderiymiş bu. Kaza yerine gidecek oldu, korumaları etrafa ateş açtı.
Daha neler neler.. 
Al işte: "Kız mıdır kadın mıdır bilemem"
Bu nedir, bu ne-dir? Bizim kıraathanelerin müdavimleri bile böyle bir şey söylemeden önce "Hepimizin karısı kızı var" der de cümleyi kurmaktan vazgeçer, Allah'tan korkar. 
Şimdi misal, ben tutup da "Sümeyye Hanım kız mı kadın mı lan ehuahu" desem hoş olur mu, olmaz. Kız/kadın ayrımının ortadan kalktığını bile bilmeyen, kız/kadın kelimelerini birilerini aşağılamak için kullanan, üstelik sokaklarda gezen bir sürü sapığın, düşüncesiyle yenemeyeceği insanlara ettiği açık küfürlerin imasına sığınan bir adam..


Ben bunları onaylayan kafaları anlamıyorum işte. Yol, su, elektrik için bile çekilecek dert mi bunlar? İyi bir belediye başkanı olmuş olabilir de kardeşim belediye başkanı kafasıyla da ülke yönetilmez ki? Ahanda bu olur, yönetilirse..

***
Polis konusunda da yazacaklarım var:
Çocukken saf saf, polis olmak istediğimi biliyorum. Ama polisliği halkın güvenliği bikbiki için istiyordum, yani polisin asıl işi. 
Yıllardır polise güvenmiyorum. Başıma bir iş geldiğinde de polisi aramak aklıma bile gelmiyor. Yoo, bu benim unutkanlığım ya da salaklığım değil, polise güvensizliğim. Gelse ne olacak ki, ben suçlu çıkmazsam iyidir. Dua ediyorum, polise muhtaç etmesin Allah beni. 
Hani uzun boylu, ortalama da bir insan olsaydım belki işsizlikten bunaldığım için polis olurdum. (Tabii 3 sene öncem için geçerli bu). Sonra ne olurdu, "Lan ben bu muyum?" deyip pılımı pırtımı toplar defolur giderdim. Ama tabii benim güvendiğim bir ailem var, bakacak çocuğum da yok. Allah kimseyi o kadar muhtaç etmesin. 

Aslında derdim polisler değil, onlar da "emir kulu" neticede. Dediğim gibi Allah kimseyi "kapıkulu" olacak kadar ele güne muhtaç etmesin. Şimdiki iktidarla polisler arasında değişik bir bağ var. Bunu bir görmek lazım artık.  Bir sınav kazansın, "az biraz" eğitim, havalı bir üniforma, dolgunca bir maaş, eh askere de gitmesin bari malum ikisi de vatan hizmeti (Diğer meslekler değil evet zeka küplüğünün de bu kadarı), havalarına hava katacak bir iki polisiye dizi de çektirdik mi tamamdır bu iş. Bunlara kanacak çok kişi var, kanmasa bile eli mahkum, atanamayan birçok arkadaşım polis oldu mesela. 

Şimdi ben şu şartlar altında polis olmuş olsam elbette ahlakımla kendimi temsil ederdim. "Vur kır parçala" emirlerinin çoğunu "yapıyormuş gibi" yapıp yapmazdım. Belki polisler arasında üç beş kişi vardır benim gibi düşünen ve davranan, ama maalesef aksini yapan bir dolu polis var. Hepsini görüyoruz zaten, nasıl bir kinle vuruyor ki milletin kemikleri kırılıyor. Hey adamım, anana küfretmediler sakin ol sen. Senin için de mücadele ediyor o insanlar. Sen karnını doyuruyorsun, senin hakların korunuyor diye bunları elde edememiş insanlara neden eziyet ediyorsun? Yaa yavcuğum, bir de böyle düşünsen mesela, ne güzel olacak.

Bir de size bir ipucu, memleketi daha iyi seviyeye getirme çabasındaki adam, en çok yatırımı eğitime yapar. Savunmaya ya da başka bir sürü iyi gibi görünen kötü şeye değil. Bugünün örneği olsun diye gösteriyorum. Polis ve öğretmen şartlarını kıyaslayarak anlayabilirsiniz mevcut iktidarın asıl amacını. 

***

Sadece benim sözlerim dinlenilsin, bana yapılan kötü şeyler olmamış gibi davranalım, geçmişi silelim, hakkımda olumsuz yazılar olmasın, yazana dava açalım, dergileri kitapları yasaklayalım, sadece benim istediklerim benimle ilgili haber yapsın. ohoo say say bitmez. 

Hopa olayından önce içimden şunu bile geçirmiştim. Bu başbakana benim gibi düşünen biri de danışmanlık etmeli, hatta ben sevabına danışmanlık etsem mi acaba.? En azından kırıcı sözlerine elimden geldiğince dur derdim, önerilerim olurdu herkesi mutlu etmesi adına. Dedim ya, hep umut vardı içimde. Üstelik ben başbakanı düşmanım olarak da görmedim hiç, iyi bir şeyler yapsın da seveyim diye bekledim hep. Danışmanı olsam misal, arkasından iş çevirmezdim, kesinlikle çok samimi söylüyorum daha iyi olması için çalışırdım, çok çok çok daha fazla kişi mutlu olsun bu ülkede diye.

Ömrüm boyunca hiçbir partinin seçim çalışmalarına yardımcı olmadım ama şimdi bilgisayar başında bile olsa iki üç partiyi destekliyorum sesim olabilsinler diye. Dilerim meclisteki yerlerini alırlar ve benim için de konuşurlar. Çünkü ben artık sesim çıksın istiyorum. Adam yerine konulmak istiyorum. Ben herhangi biri de başbakan olduğunda benim sesim olabilir inancını taşıdım hep, ama öyle olmuyormuş. Sadece kendi gibi düşünenlerin sesi oluyormuş başbakan dediğimiz. 


***


Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini bilirsiniz değil mi? Hani yeme içme seks uyku gibi olmazsa olmazlardan sonra güvenlik ihtiyacı gelir. Ben o ihtiyacımı karşılayamıyorum işte, kendimi güvende hissetmiyorum. Etrafımda da bu halimle gurur duyan insanlar istemiyorum, evet. 

16 yorum:

A-H dedi ki...

yazan ellerin dert gormesin diyorum bu kadarmi dogru ve oz anlatilir.

Leah dedi ki...

Aynen aynen çok güzel yazmışsın. Başbakan için söylediklerinin yanında polisler için söylediğine de tüm yüreğimle katılıyorum. Hatta dur tüm camialarda paylaşıla bu yazı.

ry dedi ki...

ülkede polisin orantısız güç kullanımı dedikleri bir şey var. bunu bütün polisler yapmıyor ama yapanlar ceza almadığından göze batıyor. benim de polis arkadaşlarım var. emir geldiğinde uymak zorundayız diyor. ama gösterici dağıtırken ben hiç çocuğa, yere düşmüş birine vurmadım ama yapan var mı var diyor. bunu zaten biz de görüyoruz.

polisin görevi beni korumak. onun maaşını ben veriyorum. ankara 'daki eylemlerde amirlerden biri vatandaşa "sen kim oluyorsun" diyor. bunun üstüne de saygı bekliyorlar.

polisleri hep iyi, ezileni koruyan, suçluları yakalayan, suç işlenmeden engel olan kişiler gibi gösteren diziler var. bazı kişiler dizilerle gerçek hayatı karıştırıyor.

şunu kınıyorum, polise taşla sopayla vurmayın. polis saldırmak için zaten o bahaneyi bekliyor. hakkınızı hukuki yollarla arayın. bu ülkenin bütün savcıları, bütün hakimleri satılmadı ya!

son olarak, economist 'teki yazıyı okudunuz mu bilmiyorum ama sonunda yapılan şu tespit cuk oturmuş;
"Mr Kilicdaroglu, nicknamed Gandhi, shot to prominence by probing AK corruption. Unlike Mr Erdogan, he is neither confrontational nor macho."

Witchie of Stars dedi ki...

Haşmetlim, içim kaldırmıyor artık benim. Aklı başında dediğim arkadaşlarım var AKP'yi destekleyen, sabahlara kadar ne konuşmalar ne konuşmalar geçti ama yok, anlatamıyorum adama hiçbir şey. Ve de üstelik hani blogda yazdığım gibi, düzeltmek için-karşımdakini anlamak için-onun dilinden konuşmak için ne diller döktüm, ne taklalar attım ama yok. Yazıyı okurken de çok kastım kendimi tamamını bitireyim diye çünkü uzakta olunca insan içinde olduğundan daha fazla tepkili ve hassas oluyor, yine öyle oldum, cinlerim tepeme çıktı. Son günlerde kendi derdime düşüp oy verme meseleleriyle ilgili pek birşey diyecek vakit bulamamıştım ama son 1 hafta kaldı artık, elden geldiği kadar yazmalı-çizmeli...

cemo dedi ki...

Kimse kusura bakmasın para içinde yüzeceksin deseler gidip suudi arabistanda yaşayacağıma özgür olacağım bir ülkede nefesim koksun daha iyi derim.

Yok akp şöyle iş yaptı yok böyle iş yaptı diyenlere de anlam veremiyorum ulen sanki babasının hayrına yapıyor adam.Bütün ihaleleri yandaşlarına veriyor,peşkeş çekiyor,özelleştirmelerde 5 liralık malı 1 liraya veriyor yandaşı 4 lira kar ediyor, işe gireceksen torpilsiz iş bulman eğer über dolu bir cv ye sahip değilsen mümkün değil.Eğer onlardan değilsen zerrece değerin yok ölsen umurlarında bile olmaz.Yaşananlara isyan etsen polisin copu kafanda patlıyor,sağda solda laf söylesen fişleniyorsun,takip ediliyorsun,dinleniyorsun,gazeteciysen çok eleştirdiğin zaman kendini silivride buluyorsun.Geçen televizyonda kadının biri çıktı bana gıda paketi verdiler oyum bunlara diye e be ablacım yaşamak için bedenini satan kadın kötü kadın oluyor da sen 2 kilo bulgur makarnaya şahsiyetini satıyorsun sen namuslu oluyorsun öyle mi?

Bu durumda bile hala akp diyenlere sadece allah akıl fikir versin diyebiliyorum.

Üsturupsuz Yazar dedi ki...

Çok birşey yazmayacağım.
Sadece yazdıklarını çıkartıp odama asacağım,alnından öperim senin.Cidden!
Tüylerim diken diken,gözlerim dolu dolu.Allah'ım artık dardan çıkarıp seni,yüreğine göre versin!

özii dedi ki...

Tek kelimeyle harikasın demek istiyorum. Duygulara tercüman olmak budur işte.

Bunun gibi yazıları okudukça da içimde küçücük umutlar yeşermiyor değil ama maalesef yetmiyoruz işte ve neden yetmediğimizi de hala anlayamıyorum .Sanıyorum ki bu noktadan sonrası bizi aşan "dalavere işi" diyesim geliyor. Bilmediğimiz öyle çok şey var ki. Zaten kendine yakışan birşey yapsa gam yemeyeceğim ama yok . Öğrenemiş maalesef. Aksi gibi öğretende yok. Bu kadar da olunur mu? diyorum ama bir de alkış tutuyorlar. Klonlandı mı bunların hepsi ?

Bak bu saate yine sinirim zıpladı :)) daha neler yazasım var içim kaynıyor ama sustum...

Gizem dedi ki...

Yazının giriş cümlesine istinaden: Niye birilerini incitmekten korkuyorsun ki? Onlar da tapmasınlar müridi olmasınlar. Salaklara niye aldırış ediyorsun ki? Alınsalar nolur. İnsan bu memlekette aklı başında olmaya utanıyor galiba.

pippi haşmet dedi ki...

A-H, teşekkür ederim. Ama işte seçim sonuçları malum.. Gülüyorum artık :)

pippi haşmet dedi ki...

Leah, teşekkür ederim ;)

pippi haşmet dedi ki...

ry, polise şiddet konusunda katılıyorum kesinlikle. Adamlar bunu bekliyorlar. Gerçi bunun içinde ciddi ciddi tahrik ediyorlar eylemcileri.
Valla bu iş böyle devam eder, kimse de kimseyi düşünmez. yazık

pippi haşmet dedi ki...

Witchie of Stars, anlatılmıyor evet. Sabit fikre bir şey anlatmak, onlarla bir şeyler paylaşmak çok zor.
Birkaç tane insan tanıdım gerçekten ilgili kişiyi ve partiyi seven ama eleştiren de. Seçim döneminde onlar da eleştirmeyi bıraktı, körü körüne bağlandı yine adamlara.
Çok enteresan çoook

pippi haşmet dedi ki...

cemo, euronews'e bir 5-10 dakika konuk oldu Birand. Seçim sonrası yorumda bulundu.
Adamı tam çözebilmiş değilim övdü biraz önce sonra dedi ki: "Bu seçim göstermiştir ki insanlar birilerinin zenginleştiğini görüyor ve acaba biz de zenginleşir miyiz ümidiyle AKP'ye oy veriyor."

Haklı.

pippi haşmet dedi ki...

Üsturupsuz Yazar, çok teşekkür ederim, amin inşallah hepimizin...

pippi haşmet dedi ki...

özii, bizi aşma kısmına katılıyorum. Hangi siyasi partinin hangi parti liderinin hangi amaca çalıştığını kavrayabilmiş değilim hala. Ellerindeki fırsatları çok güzel kaybediyorlar ve tayyip de futbolcu olmanın getirdiği çeviklikle güzel karşılıyor hep, kullanıyor. sonra da gol. Kale de biz oluyoruz zahar..

İçim kararıyor. Bir süre ilgilenmeyeceğim haberlerle. Anca toparlarım herhalde.

pippi haşmet dedi ki...

Gizem, demokratik yollarla gelmiş yani öyle bildiğimiz bir partiye oy verenleri yargılayacağım için ve okurlar ve hatta arkadaşlar arasından da onlar gibi düşünenler olduğunu bildiğim için başta biraz tereddüt ettim ama bunun bana faydadan çok zararı olduğunu anlamak zor olmadı. Ve yazdım gitti.
Başka bir korku, çekince yoktu.