5 Mayıs 2010

ph Ağaç Sularkene

Annem bugün benden bir şey istedi. Her gün yeni bir şeyle geliyor. Vaktim geçiyormuş evlenmem gerekiyormuş falan işte, kaç senedir aynı terane. Becerip de evlendiremedi ki benim suçum ne..
Neyse işte, "Git, bahçeyi sula" dedi, tutuşturdu elime hortumu. O ağaç senin bu maydanoz benim dolaşırken ve üstümü başımı ıslarken bizim köpeği de ıslattım gıcıklığına. O ıslanmayı sevmiyor pek, yıkanmıyor cünüp geziyor hep. Sonracığıma "Aaaa, ne güzel bir ağaçsın sen, gel seni de sulayayım" dedim ve ağaç büyük diye yarım saat kadar suladım onu, yıkadım duruladım falan. Sonra neden sonra dallarına bakmak geldi aklıma. Bir baktım, aaa boş.. Dal mal yok, yok yok mal var, o ben oluyorum. Meğer budanmışmış ağaç, kel kalmış. 
Ne bileyim ama ben gözü yükseklerde olan biri değilim ki, bakmamışım yukarı alla alla..
Gövdesi uzunsa benim kabahatim ne şimdi hı?
Öyle işte, bu da böyle bir anımdı.
Unutalım gitsin bence.

Hiç yorum yok: