23 Mayıs 2009

Erdiğimi Hissediyorum


Annemler salak akraba çocuğu (Böyle deyince küfür gibi oldu, nasıl rahatlatıcı) Memet'in düğününe gitti. Ben ve büyükbabam evdeydik. Bugün bir haller vardı üstümde, hatta yaptıklarıma şöyle bir baktım da öleceğim sanırım.
Annem bir yere gitmeden önce kırk defa kapıma gelir şunu mu giyeyim, bu mu olsun, bana makyaj yapsana.. Hep reddederdim bu sefer o demeden damladım odasına, kıyafetini seçtim, üstüne bir de aylardır kullanmadığım makyaj malzemelerini annemin üzerinde denedim evet bozulmamışlar.
Sonra babaanneme geçtim. Kalın çorap giydim hiçbir ayakkabı olmuyor diye bütün ayakkabılığı boşalttırdı. Tek tek ellerimle giydirdim ayakkabılarını. Sonunda birinde "rahat ettim" dedi. Boyar bir de pippi dedi. Eh haliyle boyadım da.. Sonra ayağa kalktı. İçinde bir şey kaldı herhalde ayağıma batıyor dedi. Ayakkabıyı çıkarttım, yok, çoraptadır belki dedi, onu da ellerimle çıkarttım baktım yok bir şey, sonra tekrar ellerimle giydirdim. Tam arabaya biniyorlardı, babaannem şu kapının önünü de temizlesene kızım dedi. "Şansınızı zorluyorsunuz gibime geliyor" dedim. Annem sadece "Bence de" diyerek umutsuz bir yüz ifadesi takındı. Onlar gittikten sonra eve girmeden kapının önünü de süpürdüm. Sonra her saat başı otomatik acıkan büyükbabamın karnını doyurmam gerektiği fikri düştü. Acıktın mı sorusuna hayır cevabını verecek bir erkek tanımıyorum zaten. Gittim patates kızartması köfte yaptım. Köfte hazır köfte değildi, köfte harcını da kendim yaptım belirteyim. Öyle işte tabak harikaydı. Sonra çay demledim. Çay içtik.
Böyle erdiğimi hissediyorum blog. Mübarek şeyler yaptığımda Tanrı beni seviyormuş gibi geliyor. Sevse güzel olurdu di mi, sevsin, herkes sevsin beni. Çok açım. Hep açım.
Öyle sadece bunu diyecektim.

Hafta sonları herkes geziyor, bloglar boşalıyor...

Hiç yorum yok: