30 Nisan 2009

Tut ki Karnım Acıktı Anneme Küstüm

"tut gitar bacaklı anneme küstüm"


diyerek şarkının içine eden arkadaşlarım var benim.
Hepimiz birimiz anladığım o.
Yanlış anlamak da bir yere kadar.

29 Nisan 2009

Utanç


Şu olanlara bakıyorum da ben ne öğreteceğim bu insanlara, çocuklarına okulda öğrettiklerimi evde değiştirmeyecek mi bu insanlar.!!?
Bu ülkede huzurumu bozan, sinirimi bozan ne kadar olay varsa hepsinin sorumlularından, ki kimisi deri koltuklarda kimisi mağaralarda, tiksiniyorum.. Kim olduğun, ne olduğun, amacın umrumda değil..!! Aynı düşünceleri paylaşıp paylaşmamamız da zerre umrumda değil.
Olaylarda payı bulunan herkesten, her düşünceden, her düzenden tiksiniyorum..
Kaçan kurtulur diyorum artık.! Kaçan kurtulur, içine ettiniz ülkenin.. 50 yaşıma kadar yaşar mıyım yaşamaz mıyım belli bile değil, onda da bugün mü öleceğim, acaba hangi düşünce öldürecek beni, yanlışlıkla mı, kasten mi öldürüleceğim düşüncelerinde boğulamam.
Siz mi küresel ısınma için çalışacaksınız, siz mi hayvan katline engel olacaksınız, siz mi adam yerine koyacaksınız da mutlu edeceksiniz bizi...!!?
Hangimizi..?
Mazlum'u mu, 10'ar 10'ar yitip giden arkadaşlarımızı mı?

Blogger ne güzel demiş:
Düzeni Düz..!!

Norveç'e gitmek isteyen?

Gidemem de.. Bırakamam da..
Eee.. Ne olacak şimdi.?

28 Nisan 2009

Desti İzdivacınıza Talip Olmamı Söylediler


Şimdi bizim ailede hep çok enteresan şeyler olur.
Babaannem mesela çok enteresan bir kadındır. Bu bazen bizi zor durumlara da düşürüyor. Şimdi son bomba şu..
Mahalledeki bir oğlanla, bize su arıtma cihazı satmak için gelen kızı baş göz etmeye karar verdi. Anneme mesaj attırdı oğlanın annesine. Kadıncağız bizim eve geldi, babaannemi görseniz allah bi çene vermiş her maşallah.. Kızı mı övdü beni mi yerdi bilmiyorum. Yerle yeksan oldum.. Şöyle ki:

Katil Babaanne: -Boyu uzun öyle kısacık değil. Pippi gibi değil.
Masum Komşu: -Olsun canım Pippi bizim kızımız biz onu böyle seviyoruz.

Katil babaanne: -Bu kız uzun boylu güzel ama gözlüklü işte bir kusuru o.
Masum Komşu: -Olsun canım şimdi kim gözlüksüz..

Yerdeki pippi'in iç sesi: -Böğğğ yazıklar olsun lan gözlüksüz gezme diyen siz değil miydiniz, alçaklar, kadının kısa boylusu makbuldür diye az yemediniz beni. Lan ben harbi bitmişim o zaman. Hem gözlüklüyüm hem kısa boylu.. Ayrıca o bağırmaktan götü patlayacakmış izlenimi veren o kız bile evlenirse balkonun yolunu tarif etsin biri bana zira yaşamaya dermanım kalmayabilir.

Masum Komşu: -pippi beğenirse bizim oğlan da beğenir, aynı kafada onlar.
Fırsat bulmuş pippi: -Yok ya güzel falan değildi, kara kuru bir şeydi böyle ukala bir de, sinirim çıktı. Yok yok abim beğenmez bu kızı. Ben ona başka bulurum.
Masum Komşu: -Hımm.. Eee nişan söz bir şey vardır belki hem.
Katil babaanne: -Yok yok ben baktım parmağına.

Neyse işte bu olaydan sonra bizim verdiğimiz referans sayesinde aynı kız Masum Komşu'nun da evine gitmiş, artık ne tanıttı bilemiyorum. Abim evde yokmuş gösterememişler kızı, oh dedim. Kızın parmağında yüzük varmış bu sefer. Ki bence bu sadece bize ayıp olmasın diye söylenmiş bir şeydi, onlar da beğenmedi kızı. Oh valla canıma değsin. Önümüzdeki 2-3 sene ben o kızla sıkı fıkı komşu olamazdım.
Sanırım bu dertten kurtulduk.
Eğer olur da bu iş, evlenirlerse zıçtım.. Kızın arkasından bir dünya şey söyledim herkes de öğrendi hakkında düşündüklerimi. Komşuculuk oynayamam.. Piknikler de yalan olur..

26 Nisan 2009

İsmin Ne Dedim Söyleyiverdi Şükufe Şükufe

İlkokul sınıf listeleri şu şekilde ve bir 10 yıl daha böyle olacak sanırım..

-Aleyna
-Ceren
-Ceyda
-Cemre
-Dilay
-Aybüke
-Lara
-Derin
-Ece
-Simge
-Melodi
-Sıla
-Şeyda
-Şule
-İlayda
-Arda
-Tayga
-Polat
-Ardıç
-Ayberk
-Melisa
-Pelin
-Su
-Baran
-Toygar
-Aras
-Ayaz
-Utku
-Berk
-Ongun
-Orçun
-Can
-Ege
-Pamir
-Doruk
-Pars
-Evren
-İlbay
-Kaan
-Alpike
-Olcayto
-Pırıl
-Buse
-Alara

Ve tabii bunların sonuna can, han, su da eklenecektir.

Bu isimler kötü mü de yazdım yoo gayet de güzeller hatta isim tercihimiz biraz daha Türkçeleşmiş durumda sanki. Önceleri Arapça kökenli olurdu genellikle şimdilerde çoğu Öztürkçe. Hatta bu uğurda Dede Korkut okuyana bile rastladım.
Bunu niye yazdım, bakıyorum şimdi bu isimlere bizim sınıfta bu isimleri taşıyan bir allahın kulu yoktu, şu yukardaki isimleri taşıyan sınıf arkadaşlarım olmadı mesela.
Ne kadar çabuk değişiyor isimler. Bir ara Denizler, Devrimler, Ecevitler vardı. Şimdilerde bu isimler pek yok.
Hasan, Hüseyin, Mehmet, Mustafa, Muhammet, Ayşe, Fatma, Hatice, Ali...
Böyle nasıl desem ismini öğrenince tamam bu kesin şudur diyebileceğiniz kişiler vardı. Şimdi artık genele baktığımızda dini isimlerin, siyasi isimlerin kullanımı azalmış.
Aileler sanırım şöyle düşünüyor: Benim çocuğumun ismi kimselerde olmamalı.. ve tabii Kimse çocuğumun notunu düşürmemeli, çocuğumun iş bulması engellenmemeli.
Tabii ne bilsinler artık herkesin onlar gibi olduğunu, bu tür şeylerin çoooktan ayrıntılara karıştığını. Kendileri çektikleri için isimlerinin yükünü çocukları aynı derdi taşımasın istiyorlar. O çocuklar büyüyüne kadar isimden düşünce, yaşayış tahmin edip zorluk çıkaran birilerinin emekliliği çooktan gelmiş olacak.
İşte çocuğumun ismi kimsede olmasın düşüncesiyle yabancı isimlerin garip bir şekilde Türkçeye uyarlanmasıyla oluşmuş isimler ya da Öztürkçe isimler tercih edilmekte.
Aslında nicedir istenilip de yapılamayan bir şey kendiliğinden olmuş olabilir bu sayede, ilginç tabii.

Hani böyle arada aklına gelir insanın çocuğum olsa adı şu olurdu diye. Daha önceki yıllarda kimselerde olmayan isimlerden düşünüyordum ama sonra vazgeçtim.
-Şiir
-Dize
-Mısra
-Tecahülü Arif (tamam bu şakaydı:)
gibi isimler düşündüm.

-İdil
-Melodi
-Ezgi
gibi büyülü isimler de düşünmüştüm. Dikkat ettim de hep kız ismi bunlar. Neyse :)

En sonunda Zeynep'te karar kıldım kendimce. Zeynep..
Bugüne kadar gördüğüm bütün Zeynepler güzel, akıllı, sevimli, olgundu. Bunun da etkisi var tabii.
Çoğunluk da benim gibi düşünüyor olsa gerek ki Zeynep ismi daha çok tercih edilir olmuş.
Erkek ismi içinse bir fikrim yok esasında. Aklımca o görevi babaya verdim galiba :)

Ha bir de bir site var bilir çoğunluk gerçi de buyrun:

Son moda isimleri takip etmek isteyenler de şuraya baksın bari napayım.


Öyle işte yazayım dedim :)

öpsün seni pippili

25 Nisan 2009

Diziler Filmler


Dizilerde, filmlerdeki böyle bazı bazı saçmalıklardan bıktık artık, bir yenileyin kendinizi.

Kaçırılan kızların hiçbiri "özel gün" nedir bilmez mesela, Rabbim onları muaf tutmuş. Aylarca kilitli kalsalar bile yok anam bir kere bile kanamıyorlar. Kaçıran manyak herif de tepsiyle yemek getirir ama ne bileyim yanına bir paket ped koymaz. Ben buna sinir oluyorum.

Sonra bir önceki yorumun yazılarında konuşurken yine aklıma geldi. Issız adaya düşerler misal, taş gibi hatun ada hayatı boyunca taş gibidir hep. Bizde mi anormallik anlamadım ki, biz iki gün aynaya bakmasak kaşımız çıkar bıyığımız çıkar, ne bileyim ağda zamanı gelir sonra sonra.. Issız adadaki zavallı adam gider koalaya aşık olur da gene bize aşık olmaz. Şampuansız bir hayat düşünemiyorum mesela, tamam yeşil sabun da olur ama olsun yani, bit düşer okyanusa gir çık gir çık..

Bir de yine bindir bir gece dizisinde gördüm kadın bileğini kesti. Ya hiç mi bilek kesmediniz anam siz. Bilekten kan öyle mi akar.. Atar damar var orda fışkırması lazım o kanın, yok ama bakıyorsun sızıyor. Yıllardır hep aynı şey, hayır bunun tekniğini bulamıyorsanız koymayın o sahneyi. Yine aynı dizide işte kadın bileğini kesti sonra naptım ben allahım diyerek hastaneye gitmeye karar verdi. Kapıdan bir çıktı anaa kıç kadar ara sokakta taksi üstelik boş. Ya bi git ya bir git.. Bari arasaydı yoldayken ne bileyim otostop falan çekseydi..

Kimse tuvaleti işemek için kullanmaz. Biri tuvalete gidiyorsa bilin ki tuhaf bir şeyler olacaktır. Ya sevişirler ya kılık değiştirirler ya silah/uyuşturucu saklarlar ya adam öldürürler.. Bütün pis işler tuvalette döner işemek hariç. Ha bu tuvalet bar tuvaleti ya da ıssız bir benzin istasyonunun tuvaletidir.

Bir de barmenlere hastayım ben. FBI bile onlardan haber alıyor çok ilginç bence. Abi ben yeni girdim işe, staj sayılır Turizm Otelcilik öğrencisiyim diyen barmane rastlamamış olmam garip bence.

Bir de para kazanmak çok kolaydır filmlerde. Parasızlığı bir Küçük Emrah yaşadı dünyada. Mesela bir Aliye vardı. Kadın bir elbiseyle çıktı evinden ama en son gördüğümüzde jeep vardı altında. Enteresan bir başarı hikayesi.

Aha aklıma geldi bir de şey vardır. Yanı başında ev telefonunu açmak için kesinlikle o telefona uzunca bir süre bakmak gerekir. İzliyorsun önce, sonra açıyorsun. Cep telefonu açarken ise arayana hiç bakmıyorsun bu beni uyuz ediyor. Ayy daha bissürü bunlardan da şimdi bunlar geldi aklıma..

Resmin konuyla en ufak bir ilgisini bulamadım. Olsun içimden bunu eklemek geldi :)

24 Nisan 2009

Tuvalette Ölmek ya da Ölmemek


UYARI:
Saniyeler sonra okumaya başlayacağınız bu yazı psikolojimin ne denli bozuk olduğunu ispatlayan bir yazı değil, sadece Google'ın gönderdiği ziyaretçi profilimin bozukluğunu gösteren bir yazıdır. Bilginize.


Şeye sinir olurum ben mesela şeye işte, ıssız adaya düşsek neden 3 şey almak zorundayız ki yanımıza.? Mesela biri bana sorsa: ıssız adada yanına alacağın 5 şey diye acayip sevindirik olurdum.

Geçen dolmuşu aldım gidiyorum, dağıttım yolcuları döndüm sonra bizimkilerin yanına, "Hacı bana ek sefer versene" dedim patrona. Noldu bilin bakalım. sen yenisin dediler bana ek sefer vermediler, sonunda dolmuşta çıldırış yaşadım.

tuvalette ölmekten korktuğumu fark ettim.

Arkadaşların garip fantezileri var geçen konuşuyoruz böyle bir tanesi anlattı. 400 japon ile 500 çinlinin toplu seksi. Toplu seksle ilgili espiri yapmadım ama, tarzım değil.

Ya artık isyanlardayım ben bir koca karısına neden inanmaz onu aldatmakla suçlar, biri aydınlatsın beni bir zahmet.

Dişi aslan ölüsü bulursanız aklınızda bulunsun diye söylüyorum. aslanın karısının katili yine o koca olacak aslandan başkası değildir.

Kile acayip bir takıntım var. Bir gün Antalya'ya taşınacağım ama Antalya'daki okullardan hangi okul daha killi okuldur bilemedim. Vay arkadaş, ne acayip cümleler kurar oldum.

Fadime Şahin'e rastladım bir parkta. İsyanlardaydı kadın.
Fadime Şahin: Bu adama sevmeyi öğretemedim.
Pippi: Hadi canım, yoklasaydın bi, belki öğrenmiştir de sen fark edememişsindir.

Eniştem geçenlerde eve sarhoş geldi, şöyle bir şeyler söyledi 10'ar dakika arayla ama bir halt anlamadım:
-hatalarım ben her şeye rağmen uzak en çok sezen al
-müzük öğretmeni öğretmeniyle yaşaşıyor lez
-işitme yarime bulla

Anneme geçen kızım sigara içiyorum vidiyosu gösterdim kadıncağız haline şükretti.

Gloom'la oturuyoruz geçen, beyin fırtınası yapalım dedik konumuz da kadın erkeğe neden yaklaşıp kaçar'dı çıkamadık işin içinden, öylece kaldı.

Paraşütle atlayan resimler bulsam hemen alacağım. Bungee jumpingin insana yaşattıklarını soracağım. Ne alaka bilmiyorum ama içimden geldi işte.

Kızılderili olsaydım adım muhtemelen oturan gelinlik olurdu.

i ki doğdun genç dinamik harika nesil.

Geçen böyle sakalı yerde bıyığı gökte bir din alimi bulduk sorduk da sorduk, işte o sorular:
-kadın pedlerini yakmak günah mı
-neden erkeklerin kollarında çok tüy var
-mastürbasyon günahmış hocam korkuyorum
-pis video izlemek günah mı
Tabii adam bize saygısından hepsini cevapladı ama cevaplar bizde saklı. Her şeyi bilen adamdı adeta.

Michelle Obama Türkiye'ye gelmedi ya nasıl oturdu içime.. Harbi ya Michelle Obama neden gelmedi? Yok yok o da gelmiştir de bize mi söyleyecekler "I'm coming, I'm coming, oh baby yeah" Bu arada hazır aklımdayken Obama'ya Türkçe soru soran kız, seviyoruz seni.

23 Nisan 2009

Sen Bilgisayarda Hiç Porno İzledi?


UYARI:
Saniyeler sonra okumaya başlayacağınız bu yazı psikolojimin ne denli bozuk olduğunu ispatlayan bir yazı değil, sadece Google'ın gönderdiği ziyaretçi profilimin bozukluğunu gösteren bir yazıdır. Bilginize.


Benim önemli bir özelliğim şu: yaş tahtaya sağlam basarım.

Geçen bir arkadaşın msn iletisini anlamak için kırk saat düşündüm şaşı oldum resmen. Ne mi yazıyordu?: uygun adım+koşar adım+masturbasyon
Seni seviyorum Filiz demek isterdim ama hayatımdaki Filizlerle pek anlaşamadım nedense.
Geçen gün yolda Nebati'yle yürüyoruz, birbirinin saçını kesen adamlar gördük. Şaşırdık. Hamile misiniz dedim. Ne alaka dedi biri. Hayır öyleyseniz hamileyken saç kestirmek günahmış diyecektim dedim. Utandı, vicdan yaptı, adi adam.!

Pippi Arkadaş: -Kardeşimin düğününde ne giyeyim, fikrin var mı acep?
Pippi Bizzat Kendisi: - O değil de, sen sen ol iki sevgili öpüşürken giydirme, yakışmıyor.
-seda sayan'la çetleşmek isteyen insanların varlığı beni tedirgin ediyor.
Yabancılarla çetleşmeye bayılıyorum. Onlara Türkçe öğretiyorum. Geçen msn'de konuşuyoruz. Aynen aktarıyorum.
F: -sen bilgisayarda hiç porno izledi, pippi?
C: -yok lan Frederick. benim bilgisayarımda izlenecek porno yok. Bu arada ismini ne kadar çok sevdiğimi söyledim mi daha önce?
F: -Oh hayır.
C: -Tamam şimdi söyledim işte uzatma.
A: -Türkiye'de kızlar sarışın erkek mi yada esmer erkek mi daha çok seviyorlar
C: -Alexander gözünü seveyim Türkiye'ye gelince kimseye söyleme Türkçeyi benden öğrendiğini. Soruna cevap vereyim aklımda kalmasın. Esmer herhalde. Napcan vercen mi?
A: -Ben anlamıyor seni, ne vermek?
C: -Yok bir şey yok, siz takılın koçlar ben kaçar.
A & F: Bye.. (What's the meaning of koçlar?)

--

Bizim çocuğa ödev vermişler. iki kıtalık köpek şiirleri. Bir tane bulabildim:

Sen ki her derde deva köpeksin
Ne diye bizim bahçeye işersin
Buldun mu rakı bile içersin
Kim derdi ki Fifi'yi zikersin

Sen ki her derde deva köpeksin
Yapma ısırma derim dinlemezsin
Korkumdan çıkaramam sesimi küsersin
Kim derdi ki Fifi'yi zikersin..
--
Ne demiş ünlü bir düşünür:
Porno Porno Porno

20 Nisan 2009

Kulağımda Allah Yazıyor

Ankara'dan gelmek bilmeyen Sevgili ağabeyciğim,

Sana güzel bir haberim var yani sanırım güzel ama ben ne olduğunu anlayamadığım için bir sorayım dedim. Önce Google'a sordum ama beni sana yönlendirdi. Şimdi senden cevap bekliyorum.
En kısa zamanda bana cevap vereceğini düşünüyorum..
Sorum şu sana:

Kulamda allah yazıyo bu ne demek

Çaktırmadan sulandığım yengemi göbeğinden, seni alnından, harçlıklarını aşırdığım yeğenlerimi gözlerinden öperim. Annem iyice bunadı, senin otostop çekerken kamyoncular tarafından kaçırıldığına inanıyor. Gel de bir doktora götür. Bende para nanay.

Kardeşin Hüdaverdi.

18 Nisan 2009

Pazar Filesi


Küçükken ufacıkken, büyüyünce rengarenk pazar fileleri kullanırım diyordum. Hâlâ diyorum esasında, büyüdüğümde olacak. Hepsini Gloom'a taşıtacağım. Hatta beni market arabasına oturtup gezdirecek.

Biz de file kullanıyorduk yaklaşık 15 sene öncesine kadar çok net hatırlıyorum. Sonra ne olduysa oldu kayboldu ortalıktan, yerini o iğrenç poşetler aldı.
Kocaman kocaman çantalar kullanıyorum, ıvır zıvırım çok ama ondan değil sadece, aldıklarımı poşet yerine o koca çantama dolduruyorum. Omzum çöküyor ama olsun.
Bugün mesela yapışan küçük not kağıtlarından aldım. Post-it tamam biliyorum Kırtasiyeci çocuk minicik kağıdı bile poşete koydu şak diye. Sonra çıkardım tabii. Attım çantama.

Bu gece keşfettiğim bir blog var.
Mükemmel nasıl desem, mmm gaza geldim. Çantamda file taşımaya karar verdim, çıkarır fileyi, koyarım aldıklarımı..

Blog bu:

Ne öğrendik?
Pazar Filesi kullanalım, kullanmayanları uyaralım.
Banner da ekleyelim daha çok kişiye duyuralım.

Tabii bu blog da havadan gelmemiş, hazırlayan arkadaşımız ibeking'e çok teşekkür ediyorum.

Pazar filesi örmek isteyenler, örgü pazar filesi kullanmak isteyenler için şu da var elimizde:

Reklamları izlediniz şimdi sizleri Dökülemedi Kahrolasıca Yapraklar dizisinin 8652. bölümüyle baş başa bırakıyorum.

Uyku Problemi


Birinci uyku boş bir kabı 6 saatte ikinci uyku 3 saatte dolduruyorsa ve bu ikisi farklı zamanlarda aynı amaçla hareket ettiğinde arası 30 saatse pippi ne halt etsin..?

Uyuyamıyoruuuumm...
Delirmek üzereyim artık.
Dün akşam 7'de uyandım ondan sonraki tek uykum 00:30 ile 03:30 arasındaki az önceki uykum.
Onu da Gloom için uyudum. O demese yine uyuyacağım yoktu. Uyanırsan ara dedi, aradım şimdi lakin uyumuş.
Borularım eğreti durduğu için risk taşıyor. Odamda kolbastı oynamamı yasakladı mesela annem, borular yüzünden. Şimdi borular çıkmak üzere gibi durduğu için zavallı popomu donmaya mahkum etmek zorunda kaldım.
Film izlemek istemiyorum. Muhtemelen kpss çalışacağım ama bu soğukta nasıl olacak bilmiyorum.

Bugün dışarı çıktım. Uykusuz uykusuz koşturdum. Bir sürü arkadaşla görüştüm. Milletin bir hafta gezerek yapacağını tek güne sığdırıyorum bazen.

Kontörüm yok, en yakın arkadaşımla ve sevgilimle görüşemiyorum. Paranın gözü kör olsun arkadaş.

Ne yapsam ne yapsam şimdi?

Resimdekilere de uyuz oldum zaten, adamlar mekan dinlememiş uyumuş bir güzel ben yumuşacık yatakta uyuyamıyorum.
Öldür beni yaşamayı istemiyoruuum...

17 Nisan 2009

Ayı Yavrusunu Sevmesin İstemez

Gözlüğü silerken kırmak tıpkı severken öldürmeye benziyor.
Bu durumda ben ayı oluyorum..

Bana Ergenlik Günlüğünü Göster Sana Kim Olduğunu Söyleyeyim


Sabahın köründe blogumu okumaya başladım. Eski yazılarımı okudum yine.
O zamanlar yorum yapan birçok arkadaş yok artık. Düşündüm kırdım mı acep yanlış bir şey mi yaptım, yok..
Sürekli yenileniyoruz, onlar gidiyor başkaları geliyor. Değişik oldum, nostalji..

Bir de yaşadığım şehirden açılmış bloglara bakayım dedim. Midem bulandı. İşe yarar bir adam olmaz mı ya, sadece pasta tarifi veren bir hanıma rastladım. He işin ilginç tarafı 20 yaş üstündekilerin bazıları ciddi ciddi arkadaşım çıktı. Keşke hiç görmeseydim, gözümde bittiler resmen. Bir de fark ettim ki biz böyle 18 yaş üstü takılıyoruz ama 12'lik blog yazarları var. Abuk sabuk telefon mesajlarını yazmışlar.
"Uzaklık küçük sevgileri öldürür büyük sevgileri yüceltir tıpkı rüzgarın mumu söndürüp ateşi körüklediği gibi."
şeklinde çok kıymetli aşk dolu yazılar.
Ergenlik günlerim aklıma geldi birden.
O zamanlar internet minternet yok tabii evde, bilgisayar da yok. Yazıyorum kendimce defterime.
Bir insan ancak bu kadar gerzek olabilir yani başka bir açıklaması yok yazdıklarımın.
Bir de böyle her haltı yememe rağmen okusanız günlüğü bendeniz sütten çıkmış ak kaşık. Ailemi üzmemek için sevgilim yok, erkekleri öcü olarak görüyorum, tek hayalim vatana millete hayırlı olmak...
Tarkan hayranlığı, yeni öğrendiğim İngilizcemi "I like ice cream" şeklindeki döktürüşlerim ama önemli kısım bu güzel cümlenin yanında bir de dondurma benzeri bir şey çizmişim.
Sarı sayfalı günlüğüm de vardı esasında ama onu bulamıyorum. 4. sınıfta tutuyordum o günlüğü. Bu dediklerim 5.-6. sınıf..
Sonra fakültenin başında başladığım bir günlük var.
Aynı insandan iki kez bahsetme fırsatım olmamış. 2-3 ayda bir yazmışım zaten, anam hep başka başka insanlar.. Çok ilginç aslında.
Hayır ne işime yarayacak da yazdım acaba.? Başımı belaya sokmaktan başka bir işe yaramaz o günlükler.
Heh bir de her cuma "Baba Evi"ni izlerdim. Bilge benim idolüm olmuştu aslında. Neyse ya onlar da hatıra işte. İlerde kolajlar için lazım olur.
Hayatımın ebediyen sır olarak kalacağına dair bir his var içimde. Bir şeyler yapıp tarihe geçmem lazım acilen.!

16 Nisan 2009

Romantik Soru

Matematik problemlerinde romantik öğeler kullanılmasın istiyorum.
Ya romantik ne var zaten topu topu..
Arkadaşım, manyak mısın mumu niye karıştırıyorsun işin içine.
Kesin tütsülü versiyonu da vardır bunun..

Boyları 30 cm ve 20 cm olan iki mumdan birincisi 5, ikincisi 10 saatte yanıp bitmektedir. Aynı anda yakıldıktan kaç saat sonra birinin boyu diğerinin boyunun iki katı olur?

Elinin körü.
Üşenmeyip çözmeye çalışanlar için bu aptal, basit sorunun cevabı 4 müş. Püff çok da lülü..
Romantik hislerimle oyna oyna sonra çöz de.

Sanki Yedim Camii

İstanbul Fatih'te bulunan bir cami kendisi. Bu cami Mehmet Efendi adında biri tarafından yaptırılmış.
Adı neden "Sanki Yedim"?
Çünkü Mehmet Efendi hayatı boyunca "sanki yedim, sanki giydim" diyerek parayı harcamış sayıp biriktirmiş ve sonunda biriktirdiği o parayla işte o camiyi yaptırmış..

--

Mesela bir de Nalıncı Mimi Dede Türbesi var. Nalıncı Baba Türbesi olarak da biliniyor. Nalıncı Baba'nın hikayesini öğreneli çok oldu ve gerçekten etkilenmiştim ilk duyduğumda.
Hikaye şöyle:
III. Murat bir gün yine çaktırmadan halk arasında dolaşırken yerde bir ölüye rastlıyor. Etrafa soruyor "Arkadaşım lan niye kaldırmadınız bunu ayıp değil mi" Esnaf da diyor, "Bunun cenazesini kaldırmayız, sürekli içerdi, karı kızla yerdi kazandığı paraları." Neyse III. Murat "İyi bari biz kaldıralım, evi nerde" falan derken adamın karısına ulaşır. Padişah durumu teyit etmek için hanıma "Kocanı nasıl bilirdin?" diye sormuş. Kadın:
-Sabah çıkar akşam geç olmadan gelirdi. Çarşıdaki bütün içkiyi alır eve gelince bahçeye dökerdi. Bu gece birileri daha günaha girmekten kurtuldu diye sevinirdi. Kötü yola düşmüş kadınları karşısına alıp nasihat ederdi, yardım ederdi kurtulmalarında. Hatta ben kocama bizim halimiz ne olacak bey, cenazemizi kaldıran olmayacak derdim. O da bizim cenazeleri kaldıracak bir allahın kulu olur elbet derdi.

Evet efenim olay bundan ibaret. Türbesi bu olaydan dolayı mı var yoksa koskoca üçüncü murat'ın kaldırdığı cenaze diye mi var bilemiyorum. Ama önemli bir olay tabii anlayana..
Gerçi arz talep dengesini düşünmeden yorumlamakta yarar var.