İlkokul çocukları gibi dövme yapıştırdım koluma.
Hani şu sakızlardan çıkanlardan Bu iş yeri giderek daha eğlenceli oluyor.
Bu arada
Facebook'a seslenmek istiyorum, ne var ne yok aslanım?
Masam, gacır gucur bir koltuğum, dana kadar bir delgecim, kırmızı kazulet bir zımbam, bir sürü atacım var. Hatta ataçlarım o kadar çok ki artık saç tokası niyetine de kullanıyorum.
Eskiden babam sarhoş kafaya ne çok şey alırdı bize. Şimdi de sarhoş oluyor ama hiçbir şey almıyor.
Kimselerde olmayan bir sürü kırtasiye malzemem vardı.
Sahi şırınga kalemim vardı lisede bile kullanıyordum.
Matematik hocam uyuşturucu kullandığımı falan sanıyordu artık.
Sonracığımaaaa kalem tepesine takılan o süslerin her rengi vardı, her şekli vardı.
Kokulu silgim olmadı ama babam izin vermezdi açıkçası benim de çok hoşuma gittiği söylenemez. Benim silgilerim hiç değişmedi. Senelerdir o yeşil silgilerden kullanıyorum.
Teee ana sınıfından beri.
Çantalarımı bir bir hatırlıyorum. Ana sınıfında yeşil bir çantam vardı. Fıstık yeşili üzerinde sarı ayıcıklar vardı. Sonra daha koyu bir renk aldım ama mecburen aldım fazla sevemedim.
Sonra orta sonda bir asker çantam oldu onunla da mezun oldum liseden.
Üzerinde şiirler, sözler, arkadaşların karalamaları ne ararsan vardı.
Geçenlerde yaktım onu.
Bir sürü gereksiz anı. Silinmesine içim el vermedi. Yakmak daha mantıklı geldi.
Hım ne diyorduk. Bir de benim doğru dürüst bir eşofmanım hiç olmadı.
Nefret ederdim beden eğitimi dersinden.
İlkokul 4'e kadar sevdim çünkü sürekli ordan oraya tırmandırıyordu, koşturuyordu hoca.
Sonraları bir takım oyunu serüveni başladı.
Takım oyunların hiçbirini sevmedim, sevemedim. İki adım koş tek ayak üstünde zıpla sonra potaya at. Olduu, ne gerek var arkadaşım maksat top pota ilişkisini sağlamlaştırmak değil mi, ben karpuzlamayla da gayet güzel kertiyorum ikisini.
Başımın belası oldu beden eğitimi dersleri.
Yabancıların ponpon kızları olur ya, bizim de halk oyunları ekibimiz vardı. Popüler olmak isteyen kızlar halk oyunları ekibine dahil olurlardı.
Üzerinize afiyet çok ünlü olduğum için şaşırtıyordu insanları halk oyunu oynamıyor olmam.
Saçma geliyordu ama hani öyle 10 kişi diziliyor aynı hareketleri yapıyor.
Hayır yani aslında bu konu benim ilgi alanıma da giriyor. Halk Bilimi sevdiğim bir konu oldu hep de oynamak biraz zor benim için.
Voleybol oynarken de topa yumruk atıyorum nedense. Bildiğin yumruk yani.
Artistik patinaj ossunn, paten osssuun.. Hepsini yapmışlığım var.
Yalnız bir şey itiraf etmem lazım. Hentbolun ne olduğunu lisede öğrendim. evet utanıyorum ama napabilirim. Kelimesini bile duymamıştım daha önce. Nasıl bir spor olduğunu da işte isminden çıkardım. Pek zor olmadı gerçi ama olsun..
Cross takımındaydım zamanında. Ama hiç koşmadım. koş emri biraz saçma geliyor.
Tavşan da takip edelim mi?
Hızlı koşan herkes koşu takımında olacak diye bir kaide mi var arkadaş.?
Seçmeler vardı herkese koşacaksınız dedi hoca.
Haydaa dedim.. Herkes gitti ben kaldım sadece.
"Koş, not veren bedencinin hatrı için koş.." şeklinde bir emir..
Mesut diye bir çocuk vardı. "Koşmak zorunda değil" dedi. Sen misin öyle diyen, çocuğa bir tokat. Çocuk bir otuz yattı yere.
Sonra "koş yoksa çocuğu vururum" dedi hoca. Mecburen koştum artık napayım.
Ama takıma girmedim yine de. Bu kadar olay oldu ama ben yine de yetiştim sınıfın diğer bireylerine.
Neyse işte.. Nerden nereye..?!
Ne anlattığımı da unuttum ama durum böyleyken böyle.
Burdan çok sevgili teyzeme, olmayan amcama, Almanya'da hiç bulunmamış yeğenlerime selam gönderiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder