11 Ocak 2009

Ergenekon İnsanın Kendine Yakışanı Giymesidir

Dikkat ediyorum da kimsecikler Ergenekon hakkında yazı yazmıyor. Neden, çünkü kimse bir halt anlamadı bu olaydan hem de en başından beri. Birileri yazıyor oynuyor biz de izliyoruz. Gerçek hangisi, kurgu nerede başlıyor bilmiyoruz.
Ergenekon olayının bu kadar büyüme sebebi belli işte herkesin tahmin ettiği üzere, hükümetin savcıcılık oynaması. Ama bir yerden silahlar çıkıyor onlara ne demeli, birileri ifade veriyor bana şunu öldür dediler diye.
Birincisi ben bu tür konularda verilen hiçbir bilgiye inanmıyorum. Profesyonel bir şekilde yönetilmediğimiz ortada. Birileri "bizim için" örgütleniyor, Türk varlığını daim kılma çabasında mücadele ediyor. Bunu yaparken de acımadan, düşünmeden eylemde bulunuyorlar çünkü davaları büyük. (!)
Mafya dediğimiz şeyin büyükbaşları bu şekilde var işte. Abdullah Çatlı, 1991 senesinde PKK ile mücadele etmek için Kürtçe ve Arapça bilen ülkücülerden oluşan bir ordu kurdu. Hatta bu ordunun masrafları için Tansu Çiller'den BOTAŞ ihalesini ya da İskenderun liman işletmesini istedi ama Tansu Çiller bunu reddetti. Çatlı, orduyu dağıtmadı, devam etti. Peki neyle devam etti. Ordudan bahsediyoruz. Özel eğitimli kişiler... Eğitim sürecindeki masrafları, silah ihtiyaçları neyle karşılandı bunların.
Özetle ülkemizde her daim vardı böyle örgütlenmeler. Zor bir anda kendilerince mücadele etme düşüncesindeydiler yüksek ihtimal. Tamamının da ülkücü olduğuna eminim. He bu ülkücüler de bir iki eylem yapmıştır, gerisi bizim faili meçhul sayımıza bağlı. Roma'yı da bunların yaktığından şüphelenmiyor değilim hani.!
Peki o zaman bu davada ülkücülükle alakası olmayan kişilerin işi ne? İşte kafa karıştıran kısım bu. Yine olasılık düşünecek olursak arada bunları da alalım akıllansınlar gibi basit bir şey olabilir. Ama nedense ben Türkiye'de yapılan hiçbir işin profesyonel olamayacağı kanısındayım. Bu isimlerin alınma sebebi, herhangi bir telefon görüşmesi, selam sabahtan öteye gitmiyordur eminim.
Yılmaz ÖZDİL'in 8 Ocak'ta yazdığı yazı bu durumu çok güzel örnekliyor:

"50'li yıllar...

Cadı avı var!

Uğur Dündar'ın rahmetli babası -ki, oğluna bak babasının karakterini tahmin et- Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube Şefi... Kapı komşuları, beyefendi bir adam, kamu kurumunda müdür, ailece görüşüyorlar. Gel zaman git zaman, polis şefi öğreniyor ki, komşuları olan o beyefendi adam "azılı komünistler" listesinde... Nereye gitse, gölge gibi, adım adım takip ediliyor, kiminle görüştü, nereye girdi çıktı, nefes bile alsa kayda geçiriliyor... "Allah Allah?" diyor polis şefi kendi kendine, komşusuna bakıyor, hiç öyle bir gözlemi yok... İşinde gücünde, çevresine saygılı, güzel bir aileye sahip, karıncayı incitmeyen bir adam, nasıl olur da "azılı, tehlikeli" listesinde olabilir? Takıyor kafaya... Dosyasına bakıyor... Öğreniyor ki, İstanbul'da "mimli" birinin evi basılmış, o evde bir kitap bulunmuş, o kitabın içinden bir gazete kupürü çıkmış, o gazete kupüründe, evi basılan "mimli" adamla birlikte, 15 kişinin ismi var... Ve, komşunun ismi de, o 15 kişinin arasında... O nedenle hepsi takip ediliyor... Merak ediyor polis şefi... Nedir bu gazete kupürü? Neden bu 15 kişinin ismi o listede yer alıyor? Gazete arşivlerine giriyor, inceliyor. Şunu buluyor... Gazete, ödüllü bulmaca yarışması yapmış, kazanan 15 kişinin ismini, gelip ödüllerini alsınlar diye, liste halinde yayınlamış!"


Ayrıca ben bu kadar şapşal olacağını da sanmıyorum bu örgütün.
Aptal gibi kroki mi çizdiler yani?
Cephane gömüyorsun, ev anahtarı saklamıyorsun.
Bu adam ne olursa olsun mimli biri, yakalanma ihtimali olmasa bile kroki çizdi diyelim evine mi saklar.?
Neler dönüyor yine bu ülkede.?
Biz de sap sap bekliyoruz sonunu. İnsanlar haklı haksız aylardır içerde.Yine salak yerine koyuluyoruz. Ne yani anlatılınca anlamayacak mıyız, alakasız her faaliyetin inciğini cinciğini anlatıyorsunuz da bu olay hakkında neden bilgi vermiyorsunuz.?
Ee anlatsanız da biz de bilsek neler döndüğünü?
He istediğiniz yazmamamız öylece sinik beklememizse ata tuta yazıyoruz işte.
Öptüm cicim..

Ayrıca Ergenekon bir örgüt değildir, Türk Halk Edebiyatının nadide bir destanıdır.

Hiç yorum yok: