28 Aralık 2010

08983729536


Günaydın güzel yurdumun güzel kuzuşişleri.. Nasılsınız, iyisiniz inşallah beni sorarsanız ben iyiyim, sormasanız da iyiyim. Ben hep iyiyim.

Bahsetmek istemediğim bir konu olduğu için bunca zaman yazı falan yazmadım ama şimdi uzun bir yazı ile kendi geçmişime iz bırakmak istiyorum yüksek müsaadenizle.

İlk KPSS yenilgisinden sonra şiddetli bir depresyon geçirmiştim. Sonrasında düzeldim falan ve filan. İkinciden sonra biraz daha alıştım ama son kopya olayından sonra benim ayarlar iyice bozuldu. Artık kendimi kontrol edemez oldum. FF'dekiler bilir adeta bir Helvine mi neydi işte ondan oldum. Önüme geleni gelmeyeni engelledim, insanlardan nefret ettim, en sevdiklerimle bile görüşmeyi kestim. İyice deli manyak bir hale gelmiştim. Tamam kabul geçen seneki halim de kötüydü ama bu kadar kontrol edilemez değildi. Hele bir de intihar fikri artık hiç ayrılmaz olunca benden, doktora gitmeye karar verdim. 
Doktora gitmeye karar verdim ama sadece karar verdim. Bir türlü evden çıkıp da doktora gidemedim. Sonunda babam beni evden kovdu. "Git tedavi mi oluyorsun napıyorsun yap çık artık şu odadan" diyerek önce beni sonra valizimi atmak suretiyle sepetledi. İyi de oldu. Halama gittim, ertesi gün de hemen doktora gittik. Aslında ben doktora benim için gittiğimizi bilmiyordum halam kandırdı beni. Sonra dedim aman aman kadın doktor olmasın. Bir tane erkek doktor adı seçtim. Bekledik bekledik sonra sıra bana geldi. Ne diyeceğimi bilmiyordum ama sıraladım ne varsa. Okuduğum makalelerden, blogdan, olmayan arkadaşlarımdan, heyheylerimden bahsettim. Son olarak intihar fikrinden ağlayarak bahsedip kollarımdaki izleri de gösterdim. Ademceğiz gayet sakin bir şekilde dinliyordu. Hatta ben ağlarken yine sakince kalkıp mendil verdi bana, alışkın adam tabii. Sonra dedi ki madem araştırmayı seviyorsun al bak şu konuyu araştır: Bipolar Bozukluk
3 tane ilaç verdi bana. Ben zaten biliyordum bipolar bozukluğu ama yine de daha ayrıntılı araştırma yapmak için halamdan ayrılıp eve geldim. Okudum üfledim, hazırlık yaptım. Hastalığın bendeki seyrini grafikledim falan fişman. Hastalığı biliyordum da genetik olduğunu bilmiyordum, araştırmalar sonunda öğrendim. Aslında tutunmak istediğim şey, durumumun bir adının olması imiş sanırım. Rahatladım. Başıboş sallanmak çok kötü çünkü. Şimdi kendimi tanımaya hastalığı tanımakla devam ediyorum. 6 yaşımdan neden intiharı düşündüğüm ve dilediğim de işte hastalığın genetik olduğu bilgisinden sonra anlam kazandı mesela. neyse efenim..
İlaçlarımı kullanmaya başladım. Doktor hareket önerdi her gün ayağımdan geldiğince yürümeye çalıştım. Ayrıca dantel ördüm, puding yaptım, örgü ördüm, çay demledim, yeşil çay içtim, kek yaptım, Müge Anlı izledim, Yaprak Dökümü izledim, Öyle Bir Geçer Zaman ki izledim. Bakmayın bu yaptığım şeyler çok sıradan gibi görünüyor değil mi ama yok, ben bunları yapamıyordum önceden. Çay mı içilecek illa biri bardağı elime verecek yoksa içimden gelmiyordu içmek, dizi mi izlenecek amaaan salla hepsi aynı nasıl olsa sen en iyisi uyu diyordum. Bir diziyi bir hafta beklemenin güzelliğini yaşıyorum şimdi. Senelerdir dantel örmüyordum yeniden dantel örmeye başladım mesela. O kadar iyi geliyor ki anlatamam.. Müge Anlı'yı izleyip zevk alıyorum. Hayat işte bu diye.. Gerçekten acınası bir hale geldiğimi bunları yaşarken fark ettim ben.
Birkaç günde bir eve gelip çiftliğime baktım yeni makaleler okudum vs. Bir pdf okuyucum olsa çok mutlu olurdum gerçekten ama yok maalesef. Olsa sık sık eve gelme derdinden de kurtulacağım.
İş baktım ama maalesef başvurduğum yere İngilizce bilen rehber alacaklarmış. İki sene önce çıktığım işe girecektim ne güzel. Off daha da iş bulamam zaten buralarda. Aslında matbaaya falan girmek istiyorum ben ama işte enteresan bir iş arıyorum şimdilerde. Bakırcı bir amca vardı onun yanına girmeyi düşünüyorum bakalım belki kabul eder beni, tabii ölmezse. 

Sonracığıma işte geçen gün yine buraya geliyoruz. Arabada bir turist var. Kucağında tavuk taşıyan kasketli amcaya "Ekskuz mi ekskuz mi" dedi ama amcamızda tık olmadı. Şaşkoloz bir şekilde bakmış olmalı ki turist alındı çevirdi kafasını. Halbuki bana sorsa "what's up yeğen?" deyip ona nerede inmesi gerektiğini tarif edecektim. hıh küstüm turiste.
Saliha adlı eşeğim ve Müslüm adında bir su kaplumbağamla hayatım güzel gidiyor. Saliha'yla uyuyorum, Müslüm'ün altını değiştiriyorum falan filan. Şimdi evdeyim, Müslüm de Saliha da halamda kaldı. Hadi Saliha oyuncak ama Müslüm yokluğumu anlayıp mızmızlanıyormuş yarın gitsem mi diye düşünüyorum. 

Durumlar böyle işte. Bir de yerel radyodan dj'lik teklifi aldım. Beğenmedim tabii ki yerele mi kaldım canım ben aaaa.. Bana iş lazım iş ama nereden nasıl bulmalı bilemedim. İkinci dönem ücretli öğretmenliğe kalmak istemiyorum. O lanet işi yeniden yapmak istemiyorum. 
Branş sınavı bir an önce gelse de kurtulsam artık şu illetten. O zamana kadar sınava girmeme kararı aldım, ailem de onayladı. Şimdilik tek yaptığım şey iyileşmek.

Teşekkür ederim Nimetcim, hastalıklarımı tedavi edilmez durumlara getirdiğin için. Allah da seni kahretmesin ne diyeyim. Yalnız bütçe görüşmelerinde cırladın ama şekerim hiçbir işe yaramadı, gördüğümüz senin lafların altında ezilmendi sadece. 
Eğitim sistemini düzelt seni en çok ben desteklerim hadi yap şu işi be gözüm yap artık. 
Gün geçmiyor ki bir öğretmen adayı daha kafayı yiyip saçmalamasın evet evet sayın seyirciler. Benden bu kadar artık bu hastalık saçmalığından bahsetmeyeceğim ilk ve son olsun diyerek anlattım. Anlatmayacaktım ama bunu anlatmadan başka yazı yazamayacak olduğumu gördüm ve mecbur kaldım. Haydin selametle şimdilik.