12 Haziran 2011

Kendine Seçmen


Seçmen kağıdımı evin ulu manitusundan almayı unuttuğum için erkenden gidemedim. Film izlemek zorunda kaldım millet uyanana kadar. Sonra kahvaltı ettik. Hadi dedim ben gideyim. Geçen yıl iskeletli bir atlet almıştım ama rakçılarınki gibi değildi, normal bir iskelet. Onu giyeyim dedim. Düz taban pabuçlarım, siyah koton çorabım ve elbisemsi atletim. Harika oldu, daha doğrusu olmuştu. Annem moralimi bozdu. Neymiş efendim koca kız olmuşum hala ne giyeceğimi bilemiyormuşum. Herkes gibi çiçekli böcekli şeyler giyecekmişim. Hıh dedim ben de aman iyi dediğin gibi olsun, uğraşamayacağım şimdi. Gittim anama inat Minnie Mouse'lu bir tişört buldum, üstüne de depresyon hırkası, oh mis..

Neyse içimden değil dışımdan saydıra saydıra gidiyorum. "İstediğim partiye bile oy veremiyorum, hay barajınıza tüküreyim. Ne olacak, kurtulacak mıyız şimdi.? 9 senedir görüp ezberlediğimiz suretleri görmekten mi kurtulacağız? Yoo.. Hadi diyelim tek başına iktidar olamadı, Kılıçdaroğlu'yla ne yapacak? Kusura bakmasın kimse de Kılıçdaroğlu evet iyi hoş da adamda yönetici tipi yok sanki. Zaten yönetici de ne demekse.? İlla biri yönetecek. Sürüyüz çünkü biz. Gerçi millete şöyle bir bakınca başka çare de yok gibi. Herkesin gelenek üstü bir ahlakı olsa keşke de yönetilmeye falan ihtiyaç duymasak.. Aslında yönetilmek de değil bu ama her şeyi götünden anladığımız gibi bunu da götünden anlıyoruz. Temsil aslında. Alt tarafı bizi temsil edecek. Becerebileni göremedik daha tabii. Zaten yıllardır aynı adamı görmekten diğerlerini unuttuk bile. 

İçime sinmeye sinmeye oyumu kullandım. Kullandım da yukarıda gördüğünüz şeyi yaptım salak gibi. Oyu kendime verdim. Narsistliğin bu kadarı.. Sonra tabii düzelttim, yine de sandıktaki herifler görmesin diye sakladım. Zaten bir rezillik yapmasam şaşardım.

Bütün ülkelerde oy verme işlemi bu şekilde mi yapılıyor, bunu bilmiyorum mesela. Rezillik.. 80 yaşındaki kadıncağız merdivenlerde helak oluyor. Bir sürü teyzeye rastladım aynı şekilde. Bir de bir tanesi oturmuş sıra gelmesini bekliyordu, sıra geldi. Sandık görevlisi olacak denyo, ayağına çağırdı kadını. Ya görüyorsun işte yürüyemiyor, iki üç adım sana komazdı neden kalkmadın.? Ben yardım edecektim ama adam illa gelsin dedi. Yani geçen seçimlerdeki gibi başımı belaya sokmama az kalmıştı. Uslu bir çocuk olup kimliğimi verdim, kağıdı aldım. Kabine girdim. İnsan odasının dışında tek başına kalınca çok mutsuz oluyormuş, bir an kabinde yalnız kaldığım için üzüldüm, bir de kasvetliydi ki. Neyse bu mührün neresine basacağım derken basıverdim öylesine. Aa baktım olmamış, sonra iyi halt ettin tabii diyerek elime baktım. Ahanda yukarıdaki gibiydi. Allahtan yara bandımı takmışım yoksa minik kabarcıklarımı pekiştirmiş olacaktım "EVET"imle.. Sonra da işte idareten dediğim bir partiye oy vermek zorunda kaldım. 

Oradan yine açık açık saydırarak çıktım. Ben yolda ve bilumum yerde konuşurum da kendi kendime. Neyse kapıdan çıktım okulun bahçesinde yaşlı bir teyzeye rastladım. Yardım edeyim mi falan derken tanıştık, oyunu kullanmış eve gidiyormuş iki büklüm. Koluna gireyim beraber gidelim gibi baktım ama o da yardıma ihtiyacım yok der gibi baktı. Tam "Hayırlı günler" dedim giderken arkamdan konuşmaya başladı. Benim de senin yaşında torunlarım var'dan bir girdi.. Ben de yanına geriledim, koluna girdim konuşa konuşa gitmeye başladık. Senin yaşında torunlarım var dediği torunların 17-18 yaşında olduklarını öğrenince "Vay arkadaş, giderek küçülüyorum." diye sevindim ama tutamadım kendimi "25 yaşımdayım ben" dedim. "Ohoo bizim torunları 20'sinden önce evlendirdiler, çocukları var." dedi. "Hehe iyiymiş." gibi bir şeyler saçmaladım zira evde kaldığım iması beni fazlasıyla geriyor. Sonracığıma teyze dedikoduya başladı. Zaten yalnız yaşıyormuş, sessizlikten bunalmış belli ki. Anlatmaya başladı. Aslında arada minik çok minik molalar verdi ve o molalara ben "Aa ne ayıp" "Evet evet" "Günah bir kere" gibi sözler sıkıştırabildim:

"Şu Nihal var ya Nihal.. Nişanlandı geçen sene, evleniyor yakında. Eskiden iyiydi komşuluğumuz ama sonra Satiye cadısı bozdu aramızı. Ah kızım ben hiç 'Her gece eve iki erkek getiriyor" der miyim? Benim de torunlarım var, günah bir kere. Hem ne gördüm ne duydum bana mı düşer böyle şeyler.? Satiye, sırf aralarını bozmak için yaptım demiş ama Nihal nuh diyor peygamber demiyor. İlk selam verdim, sonra ana kız bunlar bana bir saldırdılar. Bana böyle yaptı:

Bunu yapıp saldırdı bana. Zaten iki ameliyat oldum, bir sıkımlık canım var. Şimdi ana kız onların yüzünden sokağa çıkamıyorum. Kızımı aradım, o da polisi aramış şikayet etmiş. Polis beni aradı, Satiye'ye bulaşmamamı söyledi. Mahkemesi de olmuş onun önceden, belalı bir kadınmış zaten. 
Benim x köyde, y ilinde bir de s'de torunlarım, kızlarım var ama burada yalnız yaşıyorum. Belki duymuşsundur. Oğlumun biri Gölcük'teydi, depremde evleri yıkıldı. İki oğlu da öldü. Şimdi onlara ev gibi bir şey vermişler. Bir de çocukları oldu. Ama gelemiyorlar işte buraya. Yalnızım."

Bizim eve yaklaşmıştık, "Ben şuradan ayrılayım." dedi. Sarıldı, bana uğra arada, seni pek sevdim kızım" dedi. Bir sürü güzel dualar etti, ayrıldık.

Üçüncü ya da dördüncü oy kullanışımdı sanırım bu, bunu da atlattık hayırlısıyla.