31 Ekim 2010

ÖSYM'nin Teknoloji ile İmtihanı


Bir sınavı daha geride bıraktım efenim. Hemen izlenimlerimi aktarıyorum.
Sevgili sınavgiriciler, dandik kalem konusunda haklıymışım. Gazetenin verdiği kalemlerden iki adet sınav kalemi verdiler. Kağıt mendil yoktu sadece incecik "bir" peçete vardı. 3-4 adet Olips (tane olarak) vardı. Yarım litrenin daha azı var ya hani mini su şişesi, heh ondan da su vardı. Bir kalemtıraş, bir de kalitesiz silgi vardı. Bunları bilin bundan sonra böyle imiş. Sınava kağıt mendil de almadılar iyi ki akmadı burnum hıh

Parmak kadar çocukken bile sınavlara tek başıma giden bendeniz, mecbur kaldım bu sefer, babamla gittim sınava. Çanta alınmıyordu çünkü. Böyle bir garip oldum, sadece kimlik ve sınav giriş belgesi ile girdim. Ben giderken milletin bir kısmı geri dönüyordu. Yüzüklerini, kolyelerini çıkarttırmışlar, birilerine bırakma çabasındalardı. Hatta emanet edecek kimsesi olmayanlar gömdüler efendim. Evet bildiğin gömdüler alyanslarını. Komediydi resmen. Süper bir üst arama olması gerekiyordu değil mi bu kadar hassaslığa.? Ha haaa, neeerdeee... Bir tane kadın bir tane de erkek polis koymuşlar kapıya, öylesine bir ellediler o kadar. Hatta kadın sadece ceplerime bir de takı taşıyıp taşımadığıma baktı. Çorabıma süpersonik bir cihaz yerleştirmiş olsam hayatta anlamazlardı, hatta ne süpersoniği bildiğin 3310 hatta artırıyorum walkman koy, hiiç çakmazlardı. Salonda 3 tane gözetmen vardı, salonda kopya çekmek zor olurdu herhalde. 
Hayır anlayamadığım şey şu, 1234 şifreli bir sistem kullanıyorsunuz malum sorular sistemden çalındı, bu kadar yaygaraya ne gerek var? 

Olması gereken buydu elbette bu kadar önlem alınmalıydı hatta bu bile yeterli değil ama işte zoruna gidiyor insanın yarım yamalak iş yapılması. "Aaa teknoloji çok gelişmiş biz milletin alyansını almayalım sınava" demeleri garip. Şifreni 1234 yap sonra milletin alyansına şüpheyle bak. ehi..

Sınavı yine birincilikle bitirdim, en birinci ben çıktım. Bu millet onca zaman ne yapıyor sınavda anlamıyorum. 1 saat mi ne vardı, verip çıktım. Çıkışta ikinci bir "Beyin Bedava" olayı yaşanmasın diye gazetecilere açıklama yapmaktan kaçındım ama meraklı teyzelere "Sorular çok kolaydı, herkes yapmıştır." dedim.
Beni beklemesi gereken babamı koyduğum yerde bulamadım. Bir tane bakkal buldum, telefon ettim babam gelince versem olur mu parasını dedim, tamam dedi kadın. Çağırdım babamı ama beyimizin gelmesi yarım saat sürdü. Her neyse işte sonra da doğruca eve geldik. Kapese hakkında hâlâ bir şey bilmeyen aile eşrafının geri kalan kısmı, beni 5-6 gibi bekliyorlarmış. Sınava yetişemedim de geri döndüm sandılar sağ olsunlar. 

Bu sene girdik bitti. Seneye girmeyeceğim. Sonraki seneye bakarız artık. Yaşama sebebim oldu KPSS, adeta onun için yaşıyorum. Kazanmak gibi bir gayem de yok, öyle giriyorum çıkıyorum, işim bu.

Ayt bu arada, sınav giriş kuyruğundaki kızlar "Ay ben 40 almıştım şimdi 40 da alamazsam ne yapacağım?" diyorlardı. Ağızlarına ağızlarına çarpacaktım giriş belgesini. 

İşte böyle efenim. Biraz özgürleştim artık. Şimdi ev hanımı olacağım. Örgü öreceğim, evlilik programı izleyeceğim, dizi izleyeceğim, günlere gideceğim. Huzur bunlardaymış arkadaş, onca sene boşuna kasmışım kendimi, yok okuyacağım yok büyük kadın olacağım yok şöyle yok böyle. Hayat el hareketi çekince anladım ki çok saçmaymış bunlar. Öyle işte..