9 Haziran 2009

Doğum Günü Kartları


Şimdi internette dolaşan kartlar algılanabilir ama değil kendim yapmıştım arkadaşlarım için.
O zamanlar sevgi dolu bir insandım, hop hop zıp zıp sevgi pıtırcığıydım ve herkesi kendim gibi zannediyordum.
Hazırlıktaydım o sene. Doğum günümden bir gün önce minik minik yuvarlak kartlar hazırladım kartondan, üzerine de ingilizce olarak işte hep gül, bugün gül, :) , hep mutlu ol, beni hatırla bıdı bıdı bir şeyler yazdım, karikatürler çizdim, esprilerle doldurdum falan fişman.. Bir sürüydü. Herkese dağıttım, öğretmenlere bile. O kadar saf duygularla dağıttım ki ne bileyim...
Kimisi gerçekten mutlu oldu defterinin arasında sakladı.. Kimisi hımm deyip öylesine aldı.. Kimisi süper fikir ben de yapacağım dedi. Gibi gibi gibi.. Akşam oldu okulun öğrenci kapısının tam önünde bir çöp kutusu vardı. Yanından geçerken gözüm takıldı. Anaaa, belki 30 tane kart.. Benim bütün bir gece uğraşıp hazırladığım kartlarım.
Biri özellikle toplamış herkesten ve çıkarken çöpe atmış..
Yıkıldım resmen, bilmiyorum ağlamam mı gerekiyordu üzüntüden ağlamadım ama tövbe ettim bir daha genele sevgi dağıtmayacağım ne halleri varsa görsünler dedim. Ve evet dağıtmadım da.. Pişman değilim. Hak eden var etmeyen var..
Aman çok da lülü..!!

Halam


Küçük halam. Küçük dediğime bakmayın yeterince büyük. 40 yaşlarında bir kadın.
Sevmiyor muyum seviyorum ama bu benim güzelliğim evet sebep bu başka açıklaması yok. Eminim bana yaptıklarını başkasına yapmış olsa o başkası bu hanımın yüzüne bakmazdı.
Çocukluğum geniş aile dedikleri saçma evimizde yandı bitti kül oldu.
Halam iki sene önce evlendi. Bizim ailenin katı kuralları olduğundan dolayı hiçbir damat adayı beğenilmez. İki halam da saçma sapan gerekçelerle sorunlar yaşamış. Büyük halam, dayısının oğluyla evlendirilmiş. Zorla gibi sanki. Çünkü bizim buralarda hayır dersen büyüklerine saygısızlık etmiş olursun ve taş olursun sonra. Ondan dolayı abi dediği dayı oğluyla evlenmek zorunda kalmış hem de sadece katil babaannemin baskısı yüzünden. Büyükbabam istemiyormuş ve bu nedenle halama küsmüş ta ki kuzenim doğana kadar. Üstelik babaannem büyükbabama da küsüp evi terk etmiş. Sonra nasılsa işte bilemiyorum bir şekilde barışmışlar ama katil babaannem yatağını ayırmış, o gün bugündür, ki 30 senesi kesin var, ayrı yatıyorlar.
Küçük halamı evlendirecek akraba olmadığından olsa gerek kimseleri beğenmemişler. Hatırlıyorum gelen görücüleri.. Adamın biri sigara içiyor diye reddedildi, bir diğeri annesi var diye, bir diğeri kız kardeşi var diye, birinin de gözünün üstünde kaş vardı ondan reddedildi.
En sonunda işte geçen sene biriyle farklı yöntemler kullanılarak halam tanıştırıldı, yıllardır adam yüzü görmemiş halam da haliyle aşık oldu adama. Bu sefer evet ben istiyorum diyebildi yani açıkça söylemedi ama kararlıydı ve evlendi işte.
Neyse asıl konu şu bu hala yüzünden değişik durumlar yaşamak zorunda kaldım.
Misal ben karanlıktan ve kapalı kalmaktan korkuyorum. Hemen boğazımı kesesim geliyor bir yerde kapalı kaldığımda. Nefes alamıyorum çünkü. Boynumu tırnaklayarak nefes almaya çalışıyorum nasıl olacaksa işte.. Sebebi ne? Halam.. Bizim ev iki katlı, iki kat arasında bir merdiven var. Merdivenin alt kısmı olan boşluk kapatılmış minik bir bölme olmuş. Oraya eskimiş, kullanılmayan ıvır zıvırları dolduruyoruz, genelde fareler falan da ordan çıkıyor ne işse. Beş yaşındaydım. Yaramazlık yaptığım gerekçesiyle halam tarafından oraya kapatıldım. Sadece kapının üzerime kapandığını ve o karanlığı hatırlıyorum. Üstelik kapı içerden açılmıyor haliyle. Kim çıkardı beni ordan sonra ne oldu bilmiyorum ama annemin ya da babamın tepki vermediğini biliyorum. Benim evladıma kim olursa olsun benden ya da babasından başka biri sesini bile yükseltse kıyamet kopartırım. Annemler sağ olsun.. Şimdi pişman annem ama o zaman sesini çıkartmamıştı bunu biliyorum.
Aynı halam bu olaydan sonra bende baş gösteren karanlık korkusunu bildiği halde salonda karanlıkta bıraktı yine beni. O an salonun bir ucundan garip gürültüler gelmeye başladı. Çığlık çığlığa imdat diye bağırdığımı hatırlıyorum. Sonrasını yine hatırlamıyorum.
Bu insan yine bir gün ben yaramazlık yaptığım için, ki yaramazlık dediğim de muhtemelen televizyon izlemektir, onların istediği kanalı açmamışımdır eminim. Kolumdan tuttu ve oturma odasından dışarı fırlattı beni. Bildiğin fırlattı. Havada uçup yere yapıştım. Defol git bu evden deyip kapıyı kapattı. Minik bir oyuncak ayım vardı onu alıp evden dışarı çıktım ama gidecek bir yerim yoktu. Evin karşısına geçip beklemeye başladım biri beni çağırsın özür dilesin diye. Yok çağırmadılar. Komşumuz bir teyze vardı. Daha önce bahsetmiştim Özgür Abi'den, işte Özgür Abi'nin annesi elimden tutup başka bir komşuya götürdü kafam dağıldı orda çocuklarla oyunlar oynadım falan sonra beni eve bıraktı. Sonrasını hatırlamıyorum.
Yine bir başka seferinde beni sandalyeye bağladı. Ellerimden ayaklarımdan.. Ellerimin mosmor olduğunu biliyorum. Ağzımı da bağlamıştı. Öyle saatlerce kaldım. Yine hatırlamıyorum sonrasını.
Benim kulaklarım küçüktür ama biri diğerinden daha büyüktür. Cidden. Hem de bunu yapan da halam.. Nedenini bilmiyorum ama tam yatmak üzereydim odama geldi ve kulağımı çekti. Annem de yakındaydı hiçbir şey demedi. Kulağımdan kırt diye bir ses geldi. Uzun zaman tik kaldı bende. Kulağıma dokunana tokat atıyordum. Zihinsel engelli bir arkadaşım sayesinde kurtuldum bu tikten. O sürekli kulak çekiyordu. İlk çektiğinde elimi kaldırdım ama sonra atamadım tokatı tabii. Birkaç defa daha çekti o zaman elimi bile kaldırmadım sıktım dişimi oturdum ve en sonunda yendim bu tiki.
Ortaokula giderken üst katta salonda yatıyordum. Deve hanı gibi evde bana oda vermiyorlardı. Televizyon izledim sonra yatmaya çıktım. Yattım tam uyumak üzereyim halam geldi. Kumanda nerde kumanda nerde diye vurmaya başladı bana ama nasıl vurma anlatamam. Yatağın içinde kayboldum, üstümde yorgan vardı ama kocaman kadın tüm gücüyle vuruyordu, yorgan falan kâr etmedi. Her tarafım morardı, kaç gün ağrı çektim. Yine bir şey demedi annemler.
Bunlar somut yaralarımdı sanırım bilmiyorum. Birkaç sene sonra kuzenim evlendi. Eşi beni bir türlü sevemedi. Kabus gibi günlerdi. Ne desem "Bu neden böyle söylüyor" deyip ağlıyordu. Ki ben gerçekten seviyordum onu, ablam olmadığı için onu ablam olarak görüyordum. Kıskandı da mı öyle oldu ne oldu hiç bilmiyorum. Çok güzel bir ayakkabısı vardı, klasik değil günlük bir şey. Kuzenime demiştim ondan görürseniz söyler misiniz bana. Ben alırım dedi. Babam da pippi hemen beğenmez ama geri almak kaydıyla al madem dedi. Tamam dedi anlaştık. Gelirken bana ayakkabı, kardeşime de hırka türü bir şey getirdiler. Haliyle kardeşim onu beğendi ama ben ayakkabıyı beğenmedim çünkü istediğim ayakkabıyla alakası yoktu, klasik her yerde bulunabilen sıradan bir ayakkabıydı. Şimdi olsa alırdım ama o zaman bir de ergenlik çağı hiçbir şeyi kolay kolay beğenmediğimiz zamanlar. Kuzen, tamam dedi değiştiririz. Napalım artık. Konu kapandı sandım meğer kapanmamış. Yürüyüşe çıktık, yengem ki hamileydi bir de o zaman, ben kardeşim, yengemin bir akrabası ve küçük halam.. Kardeşimle bana siz önden gidin dediler. Konuştuklarını duyuyorum ama.
Yengem: Ya böyle şımarıklık görmedim, siz çok şımartmışsınız bu pippi'yi. Taa nerelerden getirdik.
Halam: Evet o biraz şımarık yetişti, ondan her şey beklenir dikkat et ona.
....

Böyle bir konuşma. Eve girdim ağlayarak odama çıktım ama kimse görmedi neyse ki. Gece oldu. Yan odamda, halam ve yengem aynı yatakta yatıyordu. Arada bir cam kapı var. Sesler aynen geliyor. Gürültülerinden uyandım. Uyumaya çalışırken baktım hakkımda konuşuyorlar. Yengem atıp tutuyor hakkımda halam da yerden yere vuruyor. Ben çok tehlikeliymişim, benden her şey beklenirmiş, fazla yaklaşmamak gerekirmiş, kötü biriymişim ben..
Ben evet henüz 13 yaşındaki ben..
Daha fazla dayanamadım kalktım. Işıkları açtım birden sustular. Ağlama seslerimi duymasınlar diye hem de konuştuklarını duyduğumu bilsinler diye televizyonumu açtım son ses.. Ağlama faslım bitince, televizyonu kapattım. Sonra annemlerin yanına gittim yanlarına yatmak istedim ama almadılar yanlarına. Ordaki kanepede yattım.. Uyumuşum ağlayarak...

Öyle işte.. Küçük halam böyle biri..
Evlenince değişti mi, inanmıyorum.. Sadece daha az muhatap oluyoruz bunun artısı var tabii.