18 Temmuz 2009

Yetti Bu İlişkiler Mevzusu


İnsanoğlunun salaklaştığı nokta bu aslında. Tanrı bence bizim ne kadar salak olduğumuzu vurgulamak için bu konuya gizem katmış bayağı bayağı. Arkadaşım istemiyor işte bilinmesini ne diye zorluyorsun.? Hangi bilim adamı çözebilmiş, hangi astrolojik yorum anlatmış bunu..? Yok arkadaşım yok. Zilyon zilyon zilyon tane insan düşün bunların burçları, genetikleri, modelleri, düşünceleri, tecrübeleri, beğenileri, huyları... Her şeyleri farklı işte. Zilyon zilyon zilyon üstü zilyon zilyon zilyon ihtimal var. Bu hariç bütün genellemeler göte girer diyorum efendim.

Yok ben ona böyle dersem bu bana böyle der. Yok "Kaçan kovalanır" yok 4S yok şu yok bu.
Bir durun arkadaşım bir durun..
Akışına bıraksanıza, amma yoruyorsunuz kafanızı bu işlere.
Hayır buna ayırdığımız zamanı işimize ayırsak kariyerimiz o biçim olur. Dünya adına da birer Obama oluruz adeta.
Ben sıkıldım ben sıkıldım.. Aldatma konusunu işledim. Yaptım evet ben de yaptım, yapmıştım, yapacağım.. Ama pişmanım. Çoğunluğun gazına geldim.
Herkesin tuttuğu kendine arkadaşım, bırakın genelleme falan kalsın, kasmaya gerek yok. Bu saçma salak genellemeler yüzünden arada ne ilişkiler kaynıyor ne boktan adamlar baş tacı ediliyor. Gözümün yağını yedireyim nolur lan valla lan yapma, yaparsam uyar beni blogcum. Girdap gibi bir konu bu, çektikçe çekiyor içine. Elimi verdim hiçbir tarafımı kurtaramıyorum.
Biri beni durdursun kendini de durdursun hazır eli değmişken.

Tanrıyı sevin, bir şeyi ayrıntılarıyla anlatmadıysa eğer bir bildiği vardır. Bre sersem ayrıntılı anlattıklarıyla şimdiye kadar ne kadar ilgilendin de gizemli kısımları çözmeye çalışıyorsun derler adama sonra. Yo, yoo ben değilim değilim.

Anneee, bitti.

Asabiyim Ulan


Bir hamak keyfi yapamaz mı insan?
Yapamıyor arkadaş. Dünyanın dilendiği bütün yağmur buraya yağıyor. Şikayetçi olmamam gerek biliyorum ama burda zaten topu topu 1,5-2 ay yaz yaşanıyor o da yağmurla geçti bu sene. Temmuz ayını yarıladık daha yaz yüzü görmüş değilim düşünün gerisini.
Az önce kitabımı, not defterimi, kalemimi aldım, indim bahçeye. Vişne ağacının altında kitabımı okumaya başladım. 15 dakika geçti geçmedi yağmur başladı. Islanacaktım aslında ama kitaba kıyamadım, çıktım odama. Odam karanlık, yapılacak işler birikmiş, güneş olmadığı için içimden hiçbir şey yapmak da gelmiyor.
Sevgilim işe başladı, ben perişan.
Napsam napsam bilemedim.
Annem evde değil annesinin yanına gitti. Akşama gelmesini ümit ediyorum çünkü katil babaannemle kahvaltı yapma faslı bitti ben de bittim bunun daha akşam yemeği var. Şunu al, bunu bırak.. Mutfakta tepemde biri beklerken bir şey yapamıyorum ben. Yalnız olmam lazım. Nöbetçi gibi beni bekliyor. Bir de beceremez düşüncesi var ki off. Alt tarafı bir kahvaltı nedir yani, dünyayı mı kurtarıyoruz.? Zilyon kez doyuruyor insan karnını, bir kere de abuk bir şey yemiş olursun en fazla, nedir ki? Yok ama off insanların hayatı bu kadar ciddiye alması öldürecek beni, kalp hastası oldum bunların yüzünden.

İçim şişti yeminle. Öyle işte kafamda bir iki konu var yazmak istediğim, birkaç bir şeye giydiresim var şöyle ama dur bakalım ne zaman.
Görüşürüz sevgilim blog.

Ayrıca kaynayıncaya kadar karıştırmak nedir ya, bizim zamanımız değerli arkadaşım. Kaç yıl yaşayacağımız belli değil ömrümün çeyreğini kaynayıncaya kadar karıştırmakla geçiremem ki..
Acaba o arada kitap mı okusam, misal kitaplığı mutfağa taşısam Suç ve Ceza'ya soğan kokuları sinse falan ne bileyim..
Offf..